CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Kılıçdaroğlu, toplumların hayatlarında önemli kişilerin bulunduğunu, bunların başında da sanatçıların yer aldığını söyledi. Sanatın, bir ülkenin entelektüel düzeyini gösterdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, 21'inci yüzyılda sanat alanında güçlü olan ülkelerin, diğer ülkelere göre yumuşak güç açısından daha kuvvetli olacağını belirtti.

Bir yazarın romanı diğer dillere çevrildiyse ve okunuyorsa orada Türkiye'ye yönelik sempatinin artacağına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, sanatçıların böyle bir gücü olduğuna işaret etti. Sanatçıların gücünün, siyasetçilerin gücünden daha etkili bir alan yarattığını söyleyen Kılıçdaroğlu, sanatçıları baş tacı yapmanın herkesin ortak görevi olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, sanatçıların siyasi görüşlerinin ötesinde eserleriyle anılması gerektiğinin altını çizerek vefat eden Yıldız Kenter'in değerli bir sanatçı olduğunu dile getirdi.

Kenter'i iki hafta önce evinde ziyaret ettiğini, sorunlu bir sağlık ortamında olduğunu gördüğünü aktaran Kılıçdaroğlu, kısa süre görüştüklerini, sonrasında salonda diğer kişilerle durumuna ilişkin değerlendirme yaptıklarını anlattı.

Kenter'in hayatını sanata adadığını, büyük başarılara imza attığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Kenter'in "Sahneye çıkıp şöyle bir baktığımda bütün dünyayı kucaklıyormuşum gibi geliyor." dediğini anımsatarak, "Şu anda tüm dünya, tüm Türkiye yıldız sanatçımızı yürekten kutluyor ve kucaklıyor, onu asla unutmayacağız" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Kenter'in sadece tiyatro alanında değil sinema alanında da büyük başarılara imza attığını hatırlattı.

Tiyatro sanatçısı Jale Birsel'in de yaşamını yitirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, tiyatro camiasına başsağlığı dileklerini iletti. Kılıçdaroğlu, iki sanatçıya da rahmet dileyerek bu sanatçıların unutulmamasının ortak görev olduğunun altını çizdi.

Birlikte yaşamanın güzel olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bayrağımız var, güzel bir vatanımız var mı, var. Güzel insanlarımız var mı, evet bütün ülkede güzel insanlarımız var. O zaman bizler barış ve huzur içerisinde yaşamak zorundayız. Dolayısıyla kadının kılık kıyafeti, insanların inançları, insanların kimlikleri ayrışmamıza yol açmamalı. Herkesin kimliği, yaşam tarzı, inancına saygı gösteren bir toplum olmak zorundayız. Huzuru böyle yakalayacağız.

Başörtülü iki kızımıza saldırı yapıldı. Gamze İnce ve Feyza Yerlikaya'ya saldırı yapıldı. Kendilerini aradım, morallerinin bozulmamasını istedim. 'Bu ülkede bu tür provokasyonlar olabilir, asla üzülmeyiniz. Bu ülkenin sağduyulu insanları, bu ülkenin güzel insanları hep yanınızda olacaktır' dedim. Onlara moralinizi bozarsanız bu provokatörün amacına ulaştığını gösterir, moralinizi bozmayacaksınız, kimliğinizi yaşam tarzınızı sürdürür veya sürdüremezsiniz, bu tümüyle iradenize bağlı ama hiç kimse unutmasın, hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz. Bir insanın yaşam tarzı, kimliği, inancı asla ve asla siyasete konu olmamalı. Bize düşen, bu anlamda bu insanlara saygı göstermektir."

Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'dan sonra bir vakıf kurulduğunu ve para toplandığını belirtti. Bu vakfın nerede olduğunu sorduklarında, Türkiye Şehit Yakınları ve Gazilerle Dayanışma Vakfının kurulduğunun kendilerine iletilerek bir adres verildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Ankara Milletvekili Murat Emir'in bu adrese gidip baktığını ancak adreste öyle bir vakıf olmadığını gördüğünü söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Vakfın 309 milyon lira para topladığı bundan birkaç yıl önce ifade edildi. Nerede bu para? Onu da bilmiyoruz" ifadesini kullandı.

Gazi ve şehitler ile ailelerine saygı duyulması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini söyle sürdürdü:

"Sordum, 309 milyon lira ne oldu? Vakıf kurdular mal varlığı 10 milyon lira. Nerede bu para? Bağış topladılar, bağışı ödeyen kim? Vatandaşlar. Boğazından kesti, madem şehitler var, gaziler var biz bağışı oraya yapalım dediler, bağışı oraya yaptılar. Kaç lira para toplandı, belli değil. Bu para nerede değerlendiriliyor, o da belli değil. Soruyoruz, 'şu adreste vakıf var 'diyorlar, o adrese gidiyoruz, o adreste öyle bir vakıf yok. Mahkeme kararında da aynı adres var. Dün arkadaşlarımız suç duyurusunda bulundular. Mahkemeye yalan, yanlış bilgi veriyorlar. Şu adreste vakıf var deniyor, hakim de kararı veriyor, gidiliyor o adrese, öyle bir vakıf yok. Mahkemeyi kandırmak, mahkemeye yanlış bilgi vermek ne zamandan beri dürüstlüğün göstergesi olmaya başladı. Ben bunu soruyorum, sonuna kadar da soracağım. Kim için soracağım? Bu ülkenin tüyü bitmemiş yetimi adına soracağım, gazilerimiz adına soracağım, şehitlerimiz adına soracağım, şehit aileleri adına soracağım. Ben soruyorum, kaçamak cevap veriyorlar. Çık adam gibi açıkla kardeşim şu kadar parayı topladık, şuraya şu kadar para harcadık diye. Genel Kurul'da milletvekili arkadaşlarımız da soruyorlar, bazı şehit yakınlarına, gazilere verdik diyorlar, bir isim verin kime verdiniz, bir bakalım. İsim de veremiyorlar, niçin? Çünkü bu paranın akıbeti şimdilik meçhul, belli değil."

"ÖZELLEŞTİRME KANUNU GAYET AÇIK"

Kılıçdaroğlu, Sakarya'daki tank-palet fabrikasının değerinin 20 milyar dolar olduğunu, Avrupa'nın en büyük entegre tesisi olan fabrikanın 1 milyon 800 bin metrekarelik bir alanda kurulduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarında "iftira atıyorsunuz, satılmadı" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Satılmadı doğru, zaten biz 'Peşkeş çekildi' diyoruz. Satılsa para alacaksın, kiraya versen para alacaksın. 'Peşkeş çekildi' diyoruz. Bedava verildi. 20 milyar dolarlık fabrika 25 yıllığına bedava verildi. 1 milyon 800 bin metrekarelik araziyi versen dünyanın parasını alırsın. Telekom'u kaça kiraladın? 6,5 milyar dolara. O da geçiciydi, satılmadı Telekom. 6,5 milyar dolara kiraladılar, parayı aldı. 25 yıllığına işletme hakkını veriyorsun Telekom gibi, karşılığında bir lira bile alınmıyor. Birileri bir şeyler almış tabii, kesin o. Birilerinin bankada, yurt dışında hesaplarına para yatmış olabilir, o da kesin. Kesin olmasa benim mal varlığımı otur araştır, araştırmazsan namertsin diyebiliyor musun? Diyemiyorsun" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, fabrikanın işletme hakkının BMC'ye devredilmesine ilişkin şöyle konuştu:

"Kaça devrettin, ben bunu soruyorum. Kaç lira aldın? Madem her şey aleni, madem herkes her şeyi biliyor, kararnameleri niye gizli çıkarıyorsun? Niye gizli kararname? Özelleştirme Kanunu da gayet açık. Özelleştirme işlemlerinde 'aleniyet açıktır' diyor. Bu kadar basit. Sen kararnameyi gizliyorsun. Demek ki bu milletten bir şeyi gizliyorsun, öğrenmesini istemiyorsun. Özellikle de benim öğrenmemi istemiyor. Senin boyun ona yetmez. Ben her şeyi öğrenirim. Bunu soracağım da daha bir protokol var. O protokolü de gizliyorlar. Erdoğan'a soruyorum; tank-palet dolayısıyla gizlediğin protokolü açıklayacak mısın? Öyle bir protokol yapmışlar ki 25 yıllığına bedava aldıkları fabrikayı bu beyler çalıştıracaklar, asker bizim, işçi bizim, tezgahlar bizim, fabrika bizim, orada mal üretilecek, bana satacaklar. Ben kendim üretiyorum zaten, niye bana satıyorsun? Akıl var mantık var, ben bu soruyu soruyorum. Cevap; efendim Kılıçdaroğlu bilmez, biz onu Katar ve BMC ortaklığına 25 yıl işletsin diye devrettik. Kaça devrettin, kaça kiraladın?"

Bu konuyla ilgili bir başka sorusunun ise "bir ihale yapılıp yapılmadığı" yönünde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "50 milyon dolarlık yatırım yapacakmış. Birisi çıkar der ki ben de 150 milyon dolarlık yatırım yapacağım. İhale yaptın mı? İhale yapmadın, niye yapmadın? Hangi gerekçeyle ihaleyi yapmadın. Sana bu yetkiyi kim verdi? Hangi kanun sana böyle bir yetki verdi? Bu soruları soruyoruz, bu soruların tamamı havada" ifadelerini kullandı.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, bu konuda ne kendisinin ne CHP ne de 82 milyon vatandaşın geri adım atacağını söyledi.

Bu durumun aynı zamanda Türkiye'de adaletsizliğin boyutunu gösterdiğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Devletinin malının nasıl birileri tarafından birilerine peşkeş çekildiğini gösteriyor. Devletin malını peşkeş çekiyorsunuz, bedava veriyorsunuz. Bana dünyada bir ülke gösterin, olur ya benim bilmediğim bir ülke. Kendisi silah fabrikasını yabancı bir orduya 25 yıllığına kiralasın. Bir tane örnek gösterin, ister Papua Yeni Gine'yi ister ABD'yi ister Japonya'yı ister Güney Kore'yi ister Kuzey Kore'yi ister Rusya'yı gösterin. Var mı böyle bir örnek? Dünyada böyle bir örnek yok. Peki sen niye kiralıyorsun 25 yıllığına? Üstelik bedava kiralıyorsun. Bir kuruş almadan kiralıyorsun. Bizim işçiler de onların emrinde çalışacak, bedelini biz ödeyeceğiz. Herkesin bilmesini, özellikle de ülkücü kardeşlerimin bilmesini isterim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en büyük silah fabrikasının yabancı bir orduya peşkeş çekilmesini ben kabul etmiyorum, bunu milliyetçilik anlayışım da kabul etmez. Dolayısıyla biz, kendi ülkemizi seviyoruz, kendimiz yönetmek istiyoruz. Bu fabrikanın büyük ortağı Katar. Sevgili Erdoğan, sen bunu biliyor musun? Yöneticisi de Katar. Sen daha bakmadın ticari sicili gazetelerine ama ben o ticari sicil gazetelerinin tamamına baktım. Sen ülkeyi yönetemiyorsun. Kendi silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çekenlerin, bu memlekete faydası olmaz, ceplerine faydası olur. Adalet, evet hepimiz için adalet, üretim için de adalet. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak da bir adalettir."

Seçim öncesi belediye başkanı olmak isteyenlerin savcılığa başvurduğunu, seçime katılma konusunda bir engel olup olmadığını sorduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Engel yok" denildiğinde de adayların Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurduğunu aktardı.

Kılıçdaroğlu, YSK'nın da "Tamam, belediye başkanlığı seçimlerine katılabilirsin." dediğinde, adayın seçime katıldığını aktararak şu değerlendirmelerde bulundu:

"Belediye başkanı seçimi kazanıyor, ayın 31'inde, ayın 1'inde Vali Ankara'ya yazı yazıyor; bu, görevden alınmalı diye. Kardeşim ya daha dün yaptık seçimi, 1'inde yazı yazıyorsun. Eğer benim seçime girmeme gibi bir sorunum varsa baştan bunu yaparsınız kardeşim. Savcı, kusura bakma, savcı, sen seçime giremezsin, Yüksek Seçim Kurulu sen seçime giremezsin der. Seçime girdikten sonra ben seni görevden alıyorum. Görevden alınabilir mi? Eğer yasal gerek varsa alınabilir, haklı bir gerekçe varsa alınabilir ama ne yaparsınız, belediye meclis üyesi var. Belediye Meclisinde seçim yapılır, yeni bir belediye başkanı seçilir, aday seçilir, öbürünün davası devam eder. Diyorsunuz ki şimdi bir, seçime katılmana izin verdim, iki, seçimi kazandın, şimdi seni cezalandırıyorum, üç, seni görevden alıyorum, dört, oraya bir memur tayin ediyorum, belediye başkanlığı yapsın diye ayrıca seni, belediye meclisini de saymıyorum. Şimdi arkadaşlar, bu demokrasi midir? Dünya, Türkiye'de demokrasi yok diye biliyor. Doğru. Bu demokrasi midir, demokrasi benim gibi düşünmeyen insanın da haklarının olduğunu kabul etme rejimidir. Girecek seçime, sokuyorsunuz, kazanıyor, niye görevden alıyorsunuz ve neden kayyum tayin ediyorsunuz. Bu ne demektir? Ben sana oy veren, seni seçen bütün seçmenlerin iradesini kabul etmiyorum, sandığa atılan oylar benim için geçersizdir demektir. Bu yanlıştır, demokrasi kültürünün özüne yakışmaz, yanlıştır. O nedenle hepimizin demokrasi konusunda duyarlı olması lazım. Türkiye'nin demokrasi konusunda bütün İslam dünyasına örnek olması lazım. Nasıl Milli Mücadele'de, Kurtuluş Mücadelesi'nde örnek olduysak ve nasıl cumhuriyette örnek olduysak, Mustafa Kemal'in cumhuriyeti kurmasından sonra bütün İslam dünyası cumhuriyete geçtiyse demokrasi konusunda da bizi örnek alıyorlar."

Kılıçdaroğlu, demokrasinin büyütülmesi ve geliştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Osman Kavala'nın 749 gündür cezaevinde olduğunu, Ahmet Altan'ın da tahliye kararının ardından gözaltına alındığını söyledi. Bunların yanlış olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, adaletin sağlanması gerektiğini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin yeni amiral gemisinin, Sözcü gazetesi olduğunu", gazetenin ise terör örgütüne destek vermekle suçlandığını kaydederek, gazetenin yazarlarının bütün hayatının FETÖ ile mücadeleyle geçtiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, Türkiye'de bugün hiç kimsenin can ve mal güvenliğinin, ayrıca adalet ve hukukun olmadığını öne sürdü.

"ÜNİVERSİTE SUSTURULMAK İSTENİYOR"

Şehir Üniversitesinin Türkiye'nin saygın üniversitesinden biri olduğunu, Türkiye ve dünyanın saygın akademisyenlerinin getirildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, üniversitenin 2019 memnuniyet araştırmasında 14, vakıf üniversiteleri arasında ise 8. sırada yer aldığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, ancak bankanın haciz uyguladığını, akademisyenlerin aylıklarını alamadığını, ciddi bir haksızlık olduğunu, banka aracılığıyla üniversitenin susturulmak ve ele geçirilmek istendiğini öne sürdü. Kemal Kılıçdaroğlu, "Sıradan bir üniversite bile kapatılamaz ki bu üniversite saygın bir üniversite. Hangi gerekçeyle kapatmaya yelteniyorsun?" diye sordu.

"VATANDAŞI HORTUMLAYANI KURTARMAK"

Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişte İslami holdinglerin, Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere'de yaklaşık 300 bin kişiden, 5 milyar avro topladığını belirterek, "Alın teriyle Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere'de çalışan insanların birikimlerini aldılar, yediler, hortumladılar" dedi.

TBMM Genel Kuruluna bir kanun teklifi getirildiğini, bunun, vatandaşı değil holdingleri kurtarma teklifi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hakları yargı tarafından teslim edildi, dava açanlar paralarını geri alma hakkına kavuştu. Şimdi, 'Kimse dava açmasın, hisse senedi vereceğiz, hakkınızı böylece almış olacaksınız' diyorlar. Böyle bir kanun teklifi getirdiler. Vatandaşı kurtarmıyorlar, vatandaşı hortumlayanı kurtarmak için özel kanun getiriyorlar. AK Parti'li kardeşlerime sesleniyorum; vicdan, adalet denen kavram varsa bu kanunu teklif edenler kimse, başta AK Parti yöneticileri olmak üzere, onlara oy verirsen iki elim bugün de mahşerde de yakanda olacak" diye konuştu.

Yurt dışındaki işçilerin sömürü alanı olarak görüldüğünü, "Para var nasıl hortumlarız" denildiğini savunan Kılıçdaroğlu, yurt dışındaki işçilerin 7 bin 200 gün prim ödeyip emekli olurken, bunun 9 bine çıkarıldığını anımsattı. Kılıçdaroğlu, prim oranının ise yüzde 32'den yüzde 45'e çıkarıldığını, yüzde 12'sinin sağlık, yüzde 20'sinin ölüm ve malulluk sigortası için alındığını ancak yüzde 13'ün neden alındığının cevabının verilmediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, bunun anlamının yurt dışındaki işçinin alın terinden haraç toplamak olduğunu ifade etti.

''BU KADAR AĞIR HAKARETE LAYIK MI?"

Firdevsi'nin, "Ham düşünceleri akıl pişirir" sözüne işaret eden Kılıçdaroğlu, devletin sağlıklı yürütülmesi için düşüncelerin, görüşlerin aklın terazisinde tartılması gerektiğini anlattı.

ABD Başkanı Donald Trump'tan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a asla kabul etmedikleri ağır bir mektup geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, anayasaya göre Türkiye'nin şan ve şerefini korumak zorunda olan kişinin, ülkenin şan ve şerefini koruyamadığını, ettiği yemine sadık bile kalamadığını öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bu kadar ağır bir hakareti Türkiye Cumhuriyeti Devleti yaşamamıştır. Bu kadar ağır bir hakareti yaşayana oy verene de şunu söylemek isterim; sen bu kadar ağır hakarete layık mısın? Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı bu kadar ağır bir hakarete layık mı? 'Mektubu iade için gideceğim ve görüşeceğim...' Sen posta memuru musun, mektupçu başı mısın? Aynı yoldan iade edeceksin, Türkiye'nin şanını ve şerefini koruyan bir mektup da yazacaksın. Sözde dünya lideri, oyun kurucuydu. Bir baktık ki meğer egemen güçlerin şamar oğlanına dönmüş. Bu benim ağrıma gidiyor. Siyasi rakibim ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en şerefli koltuğunda oturuyor. ABD'ye gitti ne elde etti? S400 pazarlığı yaptı, bu pazarlığı yapmaya mı gittin? 'Mektubu takdim ettim' diyor. Niçin; kendisini ikinci sınıf görüyor, bir cumhurbaşkanı olarak görmüyor, bir cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görüyor."

''TÜRK YARGISINA DEĞİL ERDOĞAN'A TEŞEKKÜR ETTİ"

Trump'ın, "NASA çalışanımız var, hapiste onu da bırakın" sözleri üzerine Erdoğan'ın da "Emredersin" dediğini savunan Kılıçdaroğlu, Trump'ın, Türk yargısına değil Erdoğan'a teşekkür ettiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Trump'ın, "PYD, YPG ile aynen çalışacağız" dediğini, "Erdoğan'ın gıkının çıkmadığını", "Çalışamazsın, bunlar Türkiye'ye büyük zararlar veriyor. Biz mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz" diyemediğini iddia etti.

Erdoğan'ın, "Siz istediğiniz kadar araştırın; benim, ailemin, yedi sülalemin geliri, gideri varsa araştırın. Verilemeyecek hesabım yoktur. Her kuruşun hesabını verecek gücüm, yeteneğim vardır. Alnım temizdir" diyemediğini, korktuğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "Neden korkuyorsun. Bizim malvarlığımızı araştırdılar diye korkacak mıyız? Alın teriyle kazanılmış bir para varsa yürekte korku yoktur. Ama malı götürmüşsen, parayı da yabancı bankalara yatırmışsan elin oğlunun şamar oğlanına dönersin. Sen artık onların tehditlerine boyun eğersin. Geldiğimiz nokta budur" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

''21. yüzyılda sanat alanında güçlü olan ülkeler diğer ülkelere göre yumuşak güç açısında daha güçlü olurlar. Sanatçıları baş tacı yapmak hepimizin ortak görevidir. Yıldız Kenter bu bağlamda hayatını kaybeden değerli bir sanatçımızdır. Kendisini iki hafta önce evinde ziyaret ettim. Sorunlu bir sağlık ortamındaydı. Kısa bir süre görüşmemiz oldu. Yıldız Kenter hayatını sanata adayan bir sanatçıydı. Şu anda bütün dünya bütün Türkiye yıldız sanatçımızı kucaklıyor. Onu asla unutmayacağız. Jale Birsel'i de kaybettik. İki sanatçımıza da Allah rahmet eylesin.

KARAKÖY'DE BAŞÖRTÜLÜLERE SALDIRI

Güzel vatanımız insanlarımız var o zaman bizler barış içinde yaşamak zorundayız. Kadının kılık kıyafetleri ayrışmamıza yol açmamalı. Başörtülü iki kızımıza saldırı yapıldı. Kendilerini aradım morallerinin bozulmamasını istedim bu ülkenin sağ duyulu insanları hep yanınızda olacaktır dedim onlara moralinizi bozarsanız bu provokatörün amacına ulaştığını gösterir. Hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz.

''20 MİLYAR DOLARLIK FABRİKA 25 YILLIĞINA BEDAVA VERİLDİ''

Tank Palet Fabrikası değeri 20 milyar dolar. Avrupa'nın en büyük entegre tesisi. 1 milyon 800 bin metrekarelik alanda kurulmuş. Erdoğan az önce açıklamalar yapıyor satılmadı. Satılmadı doğru biz peşkeş çekildi diyoruz. Satılsa para alacaksın. Bedava verildi. 20 milyar dolarlık fabrika 25 yıllığına bedava verildi. Telekom'u 6,5 milyar dolara kiraladılar. 25 yıllığına karşılığında 1 lira bile alınmıyor. Birileri bir şey almış o kesin. Benim mal varlığımız araştır araştırmazsan namertsin diyebiliyor musun?

''ERDOĞAN'A SORUYORUM GİZLEDİĞİN PROTOKOLÜ AÇIKLAYACAK MISIN?''

Türk Katar ortaklığı ile BMC'ye devretmişler. Kaça devrettin? Kaç lira aldın sen? Kararnameleri niye gizli çıkarıyorsun? Özellikle benim öğrenmemi istemiyor senin boyun ona yetmez ben her şeyi öğrenirim. Erdoğan'a soruyorum Tank Palet Fabrikası dolayısıyla gizlediğin protokolü açıklayacak mısın? Bununla ilgili bir ihale yaptın mı? 50 milyon dolarlık yatırım yapacakmış. Birisi de ben de 150 milyon dolarlık yaptırım yapacağım der. Hangi gerekçe ile ihale yapmadın? Ne Kılıçdaroğlu ne CHP bu konuda geri adım atmayacak. Devletin malının nasıl birileri tarafından birilerine peşkeş çekildiğini gösteriyor. Dünyada böyle bir örnek yok üstelik bedava. Bizim işçiler de onların emrinde çalışacak. Herkesin bilmesini isterim Türkiye'nin en büyük silah fabrikasının yabancı orduya peşkeş çekilmesini ben kabul etmiyorum. Kendi silah fabrikasını yabancı orduya peşkeş çekenlerin bu memlekete faydası olmaz kendi ceplerine faydası olur.

''TÜRKİYE'DE BUGÜN HİÇ KİMSENİN CAN VE MAL GÜVENLİĞİ YOKTUR''

Dünya Türkiye'de demokrasi yok diye biliyor. Benim gibi düşünmeyen insanın da hakları vardır. Seçime sokuyorsunuz görevden alıyorsunuz. Neden kayyum tayin ediyor? Bu, bütün seçmenlerin iradesini kabul etmiyorum demektir. Demokrasi kültürünün özüne yakışmaz. Yanlıştır. Ahmet Altan'ı önce ömür boyu müebbet hapis ile yargıladılar AYM bozdu 15 yılla yargılandılar 10 yıl ceza aldı 1138 gün hapiste yattı mahkeme serbest bıraktı tekrar hapse attılar. Yanlıştır. Adaleti sağlamak zorundayız. Sözcü gazetesini bilirsiniz Türkiye'nin yeni amiral gemisidir. Sözcü gazetesi FETÖ'ye destek vermekten suçlanıyor. Siz diyeceksiniz ki bu ülkede demokrasi var. Türkiye'de bugün hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur.

''YÖK BURAYA MÜDAHALE ETSİN DİYE''

Şehir Üniversitesi... Bir yer verildi kendisine orayı gayet güzel donattılar. Mimari özellikleri korudular. Hem Türkiye'nin hem dünyanın saygın akademisyenlerini getirdiler. Vakıf üniversiteleri arasında 8. sırada. Şimdi banka haciz uyguluyor. Oradaki akademisyenler aylıklarını alamıyorlar. Öğrenciler var orada başarılı üniversite. İki arkadaşımı görevlendirdim banka aracılığıyla üniversiteyi susturmak istiyorlar. Yapmayın.Yazıktır günahtır. Niye kapatıyorsunuz? YÖK buraya müdahale etsin diye bu kabul edilemez.

''MECLİS'E BU HOLDİNGLERİ KURTARMA KANUNU GETİRİYORLAR''

Bir dönem inançlı kimselerin soyulduğu bir süreç de yaşadık. Yaklaşık 300 bin kişiden para topladılar. Fabrikalar yapacağız uçaklar yapacağız 5 milyar avro topladılar. Bu rakamları TBMM'nin raporundan aktarıyorum. O alın teri ile Almanya'da Fransa'da İngiltere'de çalışan insanların birikimlerini hortumladılar. Camilerde yapıyorlar bu işi ondan sonra paraları alıp ortadan toz oluyorlar. Bir gün Almanya'da katıldığım televizyon programında bu konu gündeme geldi bir kadın bağlandı ikinci sefer para vermiş. Dedi Kemal Bey siz bunları tanımazsını dedi bizi camiye topluyorlar bir dualar vaatler o ara canımız olsa canımızı veriririz diyor. Hayret ettim. Meclis'e bu holdingleri kurtarma kanunu getiriyorlar. Kimse dava açmasın diyorlar size hisse senedi vereceğiz yarın batarsa ne olacak? Vatandaşı kurtarmıyorlar vatandaşı hortumlayanı kurtarmak için özel kanun getiriyorlar. Bu kanunu teklif edenler kimse onlara oy verirsen iki elim de bugün de mahşerde de yakanda olacak.

TRUMP'IN NEZAKETSİZ MEKTUBU

Bir mektup geldi Erdoğan'a Trump tarafından bizim tarihimizin kabul etmediği ağır bir mektup geldi. Türkiye'nin şan ve şerefini korumak zorunda olan kişi koruyamadı. Ettiği yemine sadık bile kalamadı. Mektubu aynen iade et dedik etmedi bu mektup doğru değildir lafını bile kullanmadı. Mektubu Trump'a takdim edeceğim dedi bu kadar ağır bir hakareti Türkiye yaşamamıştır. Oy verene de şunu söylemek isterim sen bu kadar ağır bir hakarete layık mısın kardeşim? Aptal diyor akıllı ol diyor senden tek laf çıkmıyor. Koşa koşa gitti gitme dedim. Sen mektupçu başı mısın posta memuru musun? Sana mektup nasıl geldi aynı yolla iade edeceksin. Üstüne de Türkiye'nin şanını şerefini koruyan mektup yazacaksın. Bir de baktık ki egemen güçlerin şamar oğlanına dönmüş. ABD'ye gitti ne elde etti? Sen oraya S-400 pazarlığı yapmaya mı gittin? Mektubu Trump'a takdim ettim diyor. Kendisini bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak görüyor. Trump PYD ile YPG ile aynen çalışacağız diyor gıkı çıkmıyor çalışamazsın diyemiyor. Gülen'in iadesini istedi verilmedi ama Rıza Zarrab'ın iadesini isteyemiyor. Zarrab rüşvet dağıtıyordu herkese Zarrab için 2 nota verdi mektuba cevap bile veremedi. Trump Türkiye ile ABD arasındaki ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarağız dedi Erdoğan sizden Patriot alacağız dedi.

''CHP İKTİDAR OLDUĞUNDA SURİYELİ KARDEŞLERİMİZİ SURİYE'YE GÖNDERECEK''

Normalde devlet başkanları ekipleriyle görüşürler ama Trump senatörleri çağırıyor oraya. Senatörler Erdoğan'a hesap soruyorlar. Sen senatörlerle konuşacaksan yeri Senato'dur. Trump büyük keyifle izliyor. Oturuşları beni rahatsız ediyor onu rahatsız etmiyor çünkü yuları kaptırmış. Buradan giderken havuz medyasını da götürmüş. Sözde gazeteciler bunlar. Onlardan biri sözde soru soruyor Erdoğan ile Suriye'de terörist dediğimiz kişiyi eşitliyor. Trump Erdoğan'a diyor ki şimdi sana soru soracaklar diyor gazeteciye gazeteci olduğundan emin misin diyor. Türkiye için çalışıyor olmayasın diyor. Sayın Trump Türkiye hükümeti diye hükümet yok kabine var bu da o kabine için çalışan birisi. CHP iktidar olduğunda Suriyeli kardeşlerimizi Suriye'ye gönderecek. 4 milyon Suriyeliye de hayırlı olsun. Senin artık Türkiye'nin çıkarlarını savunan kişi olduğuna inanmıyorum. Türkiye'nin hangi çıkarını korudun?

''BUNLARIN HİÇBİRİSİ VATANSEVER DEĞİL''

Geniş tanımıyla 8 milyonu aşkın işsiz var. Vatandaş vergisini veriyor para nereye gidiyor? Onu da AK Parti'li ülkücü kardeşlerime söylğüyorum. Türkiye'nin AK Parti döneminde Londra'daki bir avuç tefeciye ödediği faiz 173 milyar dolar. Bir de 20 milyar dolarlık Tank Palet Fabrikası'nı düşünün. Bunların hiçbirisi vatansever değil.

''BAY KEMAL OLMAK İÇİN ELİN HARAMA UZANMAYACAK''

82 milyonu perişan ediyorsunuz bir avuç insanı zengin etmek için. Söylediklerinin tamamı yalan. Benim söylediklerimin tamamı doğru. Erdoğan 'Emekli aylıklarını emeklilerin insani düzeyde yaşayacakları hayat seviyesine çıkardık' diyor. Prim ödemesine ve yılına bakmazsızın hiçbir emekli maaşının 1000 liranın altında kalmamasını sağladık diyor. Ben defalarca 1000 liranın altında emekli aylığı alan var demiştim. Baktılar ki doğruyu söylüyorum. Hala 1000 liranın altında aylık alanlar var. Bay Kemal vatanını ve milletini seven birisidir. Bay Kemal olmak kolay değildir. Bay Kemal olmak için egemen güçlerin karşısında onurlu bir insan gibi duracaksın Bay Kemal olmak için elin harama uzanmayacak. Bay Kemal olmak için rüşvet alan adamı büyükelçi tayin etmeyeceksin. Bay Kemal olmak için mal varlığının hesabını bütün dünyanın önünde vereceksin. Bay Kemal olmak kolay değildir. Her CHP'li bir Bay Kemal'dir.

''847 BİN EMEKLİ, DUL VE YETİM 1000 LİRANIN ALTINDA ALIYOR''

İnsani düzeye çıkardık diyor emeklilerin durumunu. Aylık geliri 673 liranın altında olan kişi sayısı 8 milyon 647 bin 283 kişi. Hangi refahtan söz ediyorsun sen? Ayda 1000 liranın altında aylık alan emekli, dul ve yetim sayısı 847 bin 643 kişi. Erdoğan şunu unutmasın ben doğruları söylüyorum senin çevredekiler seni kandırıyor. 2 bin 58 liranın altında aylık alanlar 6 milyon 850 bin 513 kişi.

''82 MİLYONU TEFECİLERE ÇALIŞIR HALE GETİRDİN''

82 milyonu tefecilere çalışır hale getirdin. Faiz ödemek için bile borçlanmak zorundasın. Kılıçdaroğlu'na 5 tane koyun teslim edin kaybeder diyor. Kim toplumu koyun sürüsü olarak görüyor? Hangi gelenek görüyor bunu?

EYT'LİLERİN DURUMU

Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) için İskandinav ülkeleri bu yüzden battı diyor. Milletin anasını ağlattılar. Hükümet ettiklerini sanıyorlar yakından uzaktan ilgisi yok. Emekli daha az emekli aylığı alacak 2008'den sonra emekli olanların eline daha az emekli aylığı geçecek. Bugün asgari ücretten birisi prim ödeyip emeklilik hakkını kazandığında kendisine 1000 lira emekli aylığı bağlanıyor. Bu kişi 2008'den önce emekli olsaydı aylığı 2627 lira olacaktı. 1627 lirayı kestiler emekliden. Emeklilik yaşı 65 prim ödeme sayısı 9000 gün oldu. Yaşı yükseltin primi artırdın bu açık niye büyüyor? EYT'liler neden prim ödemiyorlar? Çalışsa daha fazla prim ödeyecek emekli aylığı düşecek. EYT'li diyor ki kazandım hakkımı çalışmayacağım çalışırsam düşecek. Erdoğan'ın bundan haberi var mı acaba? Sefalet endeksinde dünyada 4. sıradayız. Aile sigortasını getireceğiz.''