Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

İnsanın sesine kulak vermeyen devletler çok büyük acılar ve yıkımlarla karşılaşabiliyor. Bölgemizde bu vahim hataya düşen pek çok devlet ve yönetim var. Türkiye’nin farkı devlet ile millet arasındaki güçlü bağa sıkı sıkıya sahip çıkmasıdır. Bu sebeple yıllardır terör örgütlerinin saldırılarından ekonomik tuzaklara kadar pek çok tehditle yüzleşmemize rağmen dimdik ayakta kalmayı ve gücümüzü sürekli arttırmayı başardık.

Milletimizin kamu kurumları karşısındaki hak arayışını ne kadar çoğaltır, çeşitlendirir ve etkin hale getirirsek devletimizin o derece güçlü olacağına inanıyorum.

Bugünün dünyasında vatandaşıyla güçlü bağlar tesis edemeyen devletlerin iç ve dış müdahalelere karşı çok daha korunmasız kaldığını görüyoruz.

İnsan merkezli olmayan her yapının yıkılmaya mahkum olduğunu unutmuyoruz. Türkiye olarak son dönemde köklü reformlarla geçmişte yapılan hataları giderdik.

Kamu imkanlarını belirli güç odaklarının tekelinden çıkarıp milletimizin emrine verdikçe içeride ve dışarıda çok güçlü adımlarla yolumuza devam etmeye başladık. Önümüzdeki dönemde de bu adımları atmayı sürdüreceğiz. 2053 ve 2071 vizyonlarımızın en önemli vizyonlarından bir tanesi de işte bu sağlam altyapı olacaktır. 

Yaptıkları sorgulanmayan devlet yönetimi artık geride kalmıştır. Bunun yerine hukuka, insan haklarına dayalı, şeffaf ve güvenilir devlet yönetimi genel kabul haline gelmiştir.

Güvenlik sorunlarını çözmüş refah düzeyini yükseltmiş bir ülke çok yüksek standartlar ortaya koyabilir. İnsan haklarında en ileri gözüken bazı ülkelerin nasıl süratle despotlaşabildiklerini görüyoruz. 70 yıllık çok partili demokrasi tecrübemiz var. Hukuk külliyatımızda bireyi önceleyen bir birikime sahibiz.

İyi yönetim dediğimizi meselenin özünde insana ve onun doğuştan gelen haklarına saygı göstermek vardır.

Türkiye şu anda 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapan bir ülkedir. AB bize şu ana kadar STK’lar vasıtasıyla 3 milyar avro destek sağlamıştır. Dünyanın en güçlüler çıkıp ne diyor biz bir numarayız diyor hayır siz bir numara değilsiniz. Dünyada az gelişmiş ülkelere veya mültecilere en büyük desteği veren ülke Türkiye’dir. Bunu OECD rakamları da söylüyor, ben demiyorum.

Biz insanı seviyoruz onun için bir ayrıma girmeyiz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın demiyoruz. Terör örgütlerini kendimizden uzak tutmakla yetinmiyor, bizzat inlerine girip imha ediyoruz. DEAŞ'tan El-Kaide'ye, PKK/YPG'den, FETÖ'ye kadar ülkemizi ve dünyayı tehdit eden ne kadar terör örgütü varsa hepsiyle mücadele halindeyiz. Türkiye, tüm bu çabalarıyla sadece kendi güvenliğini ve huzurunu sağlamakla kalmıyor aynı zamanda tüm uluslararası toplumun vicdan borcunu da ödüyor. Bizim bu konuda hamdolsun hep başımız dik alnımız açık olmuştur.

Bugün inşa ettikleri duvarlar gerisinde umarsızca özgürlük ve refah tiyatrosu oynayanlar, yarın sırça köşkleri başlarına indiğinde diğer insanların neler hissettiklerini çok iyi anlayacaklardır.

Aynı şekilde birileri petrol paylaşımının içindeler. Bizim önümüze de bunu getirdiler, bizim derdimiz bu değil dedik; bizim önceliğimiz petrol değil insan, ‘bu insanları kurtarmak’ dedik. Petrol veya siyasi çıkar için terör örgütleri ile kol kola girmekten çekinmeyen devletler varken bizim onurlu duruşumuz sürüyor. (Hürriyet)