MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Keşke uyarılar, hazırlanmış raporlar dikkate alınıp çöken binaların depreme dayanıklı olup olmadığı yıllar önce kontrol edilseydi, anbean etkili bir denetim süreci işletilebilseydi. Ne yazık ki, depremin ağır faturasını mazlumlar ödemiş, suçu günahı olmayan insanlarımızın üzerini beton bloklar örtmüş ve kapatmıştır. Ölüm bu kadar ucuz olmamalıdır" dedi.

MHP lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında, 2020 yılının felaketlerin yaşandığı bir yıl olduğunu bildirdi. 2020 yılında yaşanan felaketleri tek tek hatırlatan Bahçeli, 30 Ekim Cuma günü, Ege Denizi'nin Seferihisar açıklarında 6,6 büyüklüğünde meydan gelen depremin korkunç bir yıkıma neden olduğunu söyledi. Depremde çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiğini kaydeden Bahçeli, "Hayaller enkaz altında kalmış, malzemeden çalınarak dikilen binalar hayatların üzerine göçmüştür. Felaketin ağır bilançosu güzel İzmir'imize kabus gibi çökmüştür. Depremden 9,5 saat sonra Buse'nin, 17 saat sonra İnci'nin, 23 saat sonra Seher ve çocuklarının, 58 saat sonra İdil'in, 65 saat sonra Elif bebeğin, kısacası daha nice kardeşimizin kurtuluşuna sevinsek bile enkazın yükünü kaldıramayan, taşın, toprağın, betonun, molozun altından çıkamayan kardeşlerimize de yüreğimiz kanayarak üzüldük" dedi.

'ÖLÜM BU KADAR UCUZ OLMAMALIDIR'

Bahçeli, depremin yaralarının kısa süre içinde sarılacağını ve izlerinin silineceğini söyleyerek, "Keşke, birkaç metrekare fazla pay alma uğruna riskli binalarda oturmak tercih edilmeseydi. Keşke zemin etüdü yapılsaydı, biraz daha fazla kazanmak uğruna; betondan, demirden, harçtan çalan insanlık müsveddelerine zamanında tepki gösterilseydi. Keşke sağlam yapılmış binaların kolonlarını kesip alan genişleten basit ve ölümcül kurnazlıklara tevessül edilmeseydi. Keşke uyarılar, hazırlanmış raporlar dikkate alınıp çöken binaların depreme dayanıklı olup olmadığı ta yıllar önce kontrol edilseydi, anbean etkili bir denetim süreci işletilebilseydi. Ne yazık ki, depremin ağır faturasını mazlumlar ödemiş, suçu günahı olmayan insanlarımızın üzerini beton bloklar örtmüş ve kapatmıştır. Ölüm bu kadar ucuz olmamalıdır. Geliyorum diyen felakete bu denli sessiz ve hareketsiz kalmak akıl karı değildir. Öncelikle yapılması gereken aciliyet arzeden gündeme odaklanmaktır. Elbette hiçbir insanımız açıkta bırakılmayacaktır. Devletimizin tüm imkânları seferber edilmiştir" diye konuştu.

'ÖNEMLİ OLAN DAYANIKLI BİNALARIN YAPILMASI'

Türkiye'nin birinci derece deprem kuşağında olup çok sayıda diri fay hattının üzerinde olduğunu söyleyen Bahçeli, "Coğrafyamızın değişmez, değiştirilemez gerçeği budur. Ancak kaderimiz kederimize de dönüşmemelidir. Önemli olan depreme karşı dayanıklı binaların yapılması, depremle mücadele şuurunun topyekûn kazanılmasıdır. Depremle yaşamasını öğrenmek, buna müzahir bir hayat ve gelecek planlaması yapmak artık ihmal edemeyeceğimiz bir mecburiyettir" ifadesini kullandı.

Muhtemel İstanbul depremi için acilen her türlü senaryo baz ve esas alınarak hazırlık yapılması, önlemlerin derinlemesine geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, şöyle konuştu:

"İzmir'deki depremi siyaset malzemesi yapanlar, sosyal medyadan nefret ve nifak yayanlar, özellikle ifade etmek isterim ki, bu milletin evladı olmayanlar, bu vatana sevgiyle bağlanmayanlardır. İzmir'imize gâvur benzetmesi yapanlar, depremle ilgili şerefsiz yorum getirenler bu vatana, bu millete, bu ülkeye kastetmiş hainlerdir. Depremin merkezi Gölcük olur, müptezeller işbaşı yapıp akla hayale gelmeyen iftiraları sıralarlar. Sosyal medya mahzenine saklandığını zanneden alçaklar her fırsatta kötülük saçarlar, zehir aşılarlar. Nedir bu insanlık artıklarından, din ve millet düşmanlarından çektiklerimiz? Şahit olduğumuz kara kampanya günah değil midir? Rezalet değil midir? Tedavisi imkansız bu hastalıklı ruhların tezviratlarına, ahlaksız tertiplerine tahammül imkansızdır."

HİÇ Mİ İNSAF, HİÇ Mİ VİCDAN KALMADI?' 

Bahçeli, İzmir'de yaşanan deprem sonrası hakaret içerikli paylaşım yapan kişilerin hakkında  gerekli her türlü cezai işlem yapılması gerektiğini söyleyerek, şunları kaydetti:

"Bunun yanında, CHP Genel Sekreteri'nin çadırlar üzerinden İzmir Belediyesi'ni övüp AFAD'ı kötülemesi, bir başka CHP'linin, 'Kendi binalarının güvenliğini sağlayamayan devlet kendi vatandaşlarının canını nasıl koruyacak' sorusunu sorması hakikaten utanç vesikasıdır. CHP yönetimine soruyorum, sizde hiç mi izan, hiç mi insaf, hiç mi vicdan kalmadı? Bir diğer asıl ve ana sorun ise elbette Kemal Kılıçdaroğlu'nun tutumudur. CHP Genel Başkanı'nın depremden bir gün sonra afet alanına gidip siyasi propagandaya heves etmesi, mücadelenin merkezine İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni yerleştirmesi bir defa gafillik, ahlaki çarpıklık ve siyaset ayıbıdır. İzmir feryat ederken partizanlık yapmak Kılıçdaroğlu ne kazandırmıştır? Başı göğe mi ermiş, ayağı göle mi dönmüştür? Bu nasıl bir sorumsuz üslup, nasıl çiğ ve ucube savrulma halidir?" Deprem enkazı üzerinde siyaset yapayım derken hamaset ve hamakat çukuruna yuvarlanmışlardır. Kılıçdaroğlu'na ve icazetli kurmaylarına büyük halk ozanımız Yunus Emre'nin şu dizeleriyle sesleniyorum; "Bir bahçeye giremezsen durup seyran eyleme, bir gönül yapamazsan yıkıp viran eyleme" Bir şey biliyorsanız konuşun ibret alalım, bilmiyorsanız susun da adam sanalım."