GÜNDEME BAKIŞ - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Rusya - Ukrayna Savaşı'nda Türkiye'nin arabulucu konumda olmasına ilişkin değerlendirme yapan Dağ, Türkiye'nin duruşunun hem uluslararası düzeyde hem de halk nezdinde büyük takdir topladığını kaydetti. Dağ, "Süreci Ukrayna - Rusya savaşından itibaren değil de daha öncesinden ele almak gerekiyor. Son dönemde atılan adımlar Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan, İsrail, Ermenistan Türkiye'nin kendi çıkarlarından taviz vermeden politikalarını yürütmüş olması. Doğru Akdeniz, Libya'da haklarımızı savunur hareket etmemiş olsaydık, yurt içinde muhalefetin 'ne işimiz var orada' sözlerine dikkat etmiş olsaydık, bugün bu konumda olmazdık. Suriye, Karadağ, Libya açısından buralardaki politikalar, savunma sanayide bağımsız adımlar atmamız, Afrika'daki hamlelerimiz, orada 20 yıldır büyükelçi sayısı artırdık, dış politik hamlelerin neticesi. Bunlar duruşumuzun net, şeffaf olmasından kaynaklandı. Son dönemde Katar'da Cumhurbaşkanımız çok açık, net bir duruş ortaya koydu. O zaman muhalefet bunun zararımıza olduğunu söylerken, bugün normalleşme süreci yaşıyoruz. Rusya-Ukrayna savaşında ortaya koyduğumuz duruş hem uluslararası hem de vatandaş nezdinde takdir topluyor. Bugün, Türkiye'nin çok yönlü izlediği politikanın meyvelerini almamız çok önemli. Özellikle son dönemde Rusya Ukrayna savaşını neticelendirecek, bitirebilecek iradeyi koyabilecek ülke dünyada üçten fazla değildir ve içlerinde Türkiye vardır. Olduğu yerde sulh ortamı doğurabilecek dünyada 2'den fazla lider yoktur, biri de Recep Tayyip Erdoğan'dır" dedi. 

"SAVUNMA SANAYİMİZİN YÜZDE 80'İ MİLLİ"

Suriye'den gelen mülteciler için konuşan AK Partili Dağ, "Suriye 11 yıllık bir kriz. Halen orada tam manasıyla istikrar sağlanmış değil. Buraya gelmeden Rusya -Ukrayna savaşında batı ve Avrupa kendi güvenliğinin Türkiye üzerinden  sağlanması gerektiğinin farkına vardı diye düşünüyorum. Biz savunma sanayimizi bağımsızlaştırma noktasında önemli adımlar attık. Batı'nın uyguladığı ambargolar var, bunları ortadan kaldıracak durumları da önümüzdeki süreçlerde göreceğiz. Özellikle S400 konusunda bizim ne kadar doğru bir hamle yaptığımızı bu kriz gösterdi.  Bu süreçte bizim kendi öz imkanlarımızla savunma sanayimizi daha da bağımsızlaştırmamız lazım. Batı sadece bizim daha iyi olmamız üzerinden değil, kendi savunma, enerji güvenliğinin de Türkiye'nin daha güçlü olmasıyla var olacağını gördü. Biz savunma sanayimizi millileştirmede yüzde 80'e geldik. Önümüzdeki sene kendi uçağımızın uçmasını göreceğiz. Biz hızlı mesafe kat ediyoruz" ifadelerini kullandı. 

"480 BİN MÜLTECİ ÜLKESİNE GERİ DÖNDÜ"

Mülteci sorununun dünyanın her yerinde olduğunu aktaran Dağ, "Mülteciler ve Suriye konusunda da bu sorun sadece Türkiye'nin meselesi değil. Dünyadaki savaş, kuraklık, ekonomik sorunlar nedeniyle dünyanın her yerinde mülteci meselesi var. Biz bugüne kadar bakış açımızda açıktık, Suriye'den açık kapı politikasını uygulamaya gayret ettik. Afganistan'dan yazın göç dalgası olunca, 'Türkiye 1 tane daha mülteci kaldırabilecek durumda değildir' dedik. Eleştiriler uzun zamandır zaten Türkiye'ye gelmiş olan mültecilerle ilgili, Kılıçdaroğlu, STK'larla yağtığı toplantıda 'Bizim kimseyi zorla göndermek bir gibi durumumuz yok' derken, bir hafta sonra başka yerde yaptığı açıklamada, 'Davulla zurnayla göndereceğiz' dedi. Açıklamaları arasında da çelişkiler var. Orada, kendi vatandaşına kimyasal silahlar dahil zulmeden bir lider var. Ona karşı adım atılması şu an için söz konusu değil, orada kendi ülkesini yöneten biri de yok, kim tarafından yönetildiğini de herkes biliyor. Biz oradaki mülteci meselesinin daha da derinleşmemesi noktasında, hem barış pınarı, hem zeytin dalı hem Fırat Kalkanı adımlarını attık. 480 bine yakın mülteci bu adımlarla ülkesine geri döndü. Ermenistan, Arabistan, İsrail ile diplomatik  süreçten oradaki süreç daha farklı, 11 yıldan bu yana 11 milyon insanın yer değiştirdiği bir yerden ve 1 milyon insanın katledildiği bir yerden bahsediyoruz. Yaptığımız operasyonlarla huzura ulaştırdığımız bölgelerde, hakimiyetimiz olan bölgelerde insanların özgür iradesiyle oraya dönemsini sağlıyoruz. O insanların dönmesini sağlamayı yapıyoruz zaten, oralarda evler, şehirler oluşturuluyor. Terörle Mücadele operasyonlarımızla huzurlu hale gelen yerlerde bu çalışmalar yapılıyor. Belki 2 ay sonra ülkesine dönen Suriyeliler için 500 binli sayıları konuşacağız. Bu dönüşler devam edecek" açıklamasında bulundu. 

"GIDA KRİZİMİZ YOK VE BEKLEMİYORUZ"

"Gıda krizi bizi bekliyor" iddialarını yanıtlayan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, "Pandemi, Rusya Ukrayna krizi ve kuraklık... Bir yerde kriz ortaya çıktığında yönetirsiniz, belirsizlik ise meşakkatli bir iştir. Pandemi 2 yıl boyunca nereye kadar gideceği, ne olacağı hususunda belirsizlik yarattı. İlk defa dünyadaki yöneticiler böyle bir şeyle karşı karşıya kaldı. İklim krizi, ve kuraklık da belirsizlik, nereye kadar gideceğini bilemiyorsunuz. Yönetmeniz zorlaşıyor. Ukrayna konusu hem kriz hem de belirsizlik doğurmuş oluyor. Tarımın önemi bilinir ancak, dünyanın her yerinde üretilen ürünler vardır ve bu ürünleri satın alabiliriz, kriz söz konusu olmaz anlayışı vardı dünyada. Pandemi ve kuraklık bunun böyle olmadığını net şekilde gösterdi. Nasıl güçlü savunma sanayi dediysek, güçlü bir tarımın da olması gerekiyor. Bizim bir gıda krizimiz var mı, yok. Bizim temel gıda maddeleri noktasında, kendi tüketim ve üretimimizle  karşılaştırdığımızda bir sorun yok. Şeker konusunda 2 milyon 900 bin üretimimiz var, tüketim 2 milyon 700 bin. Bakanlıklarımız ek ihracatı 3 ülke hariç yasakladı, üretimimizi çoğaltmalıyız ama şu an için kendi kendimize yetecek noktadayız. Bir gıda krizi beklemiyoruz, ürün fiyatları artışları bazen elinizde olmuyor, enerji maliyetleri dünyada arttı ve bu girdi fiyatlarında artış çıkartıyor ve satış fiyatında artış oluyor.  Bir gıda krizi söz konusu değil. Yaz aylarıyla beraber yeni bir sezona giriyoruz. Bu işin ciddiyetini de anlamış durumdayız. Tarımsal desteklemelerimize 25 milyon küsur pay ayrılmıştı, şimdi 3 milyar 200 milyon daha ek pay ayrılma söz konusu oldu. Buna daha çok yoğunlaşacağız ama gıda krizi ülkemizde gözükmüyor" diye konuştu. 

"KREDİ 2 YIL DEĞİL 10 YIL VERİLSİN"

Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Çiftçiye 2 yıl faizsiz kredi verilsin" önerisini değerlendiren Dağ, "Burada zaten birçok kalemde destekleme var. Destekler söz konusu, bu öneri Tarım Bakanlığının kendi içinde yaptığı diğer desteklerle beraber netice ortaya çıkartacak bir durumsa değerlendirebilir, ama o kredi başka yerlerde kullanılacaksa onun anlamı kalmıyor. Bana göre 5-10 yıl verelim, bunu herkes söyler ama  önemli olan bunun veriyle desteklenmesi, bunu alan kişinin tütün, buğday, pancar ekiminde kullanıldığında 1-2 sene sonra şöyle netice alınır diye değerlendirilirse ya da kredi şu alanda kullanılırsa daha iyi olur denildiğinde önemlidir. Öneriler gerçekten somut olursa neden değerlendirilmesin, neden 2 yıl, mesela neden 3 yıl değil" dedi.

"TURİZM GELİRİMİZ BU YAZ ARTACAK" 

Ekonomik konjonktüre yönelik değerlendirmelerde bulunan Dağ, "Pandemi dediğimizde ekonomiyle bağlantısı var, iklim krizi, kuraklık, savaşların ekonomiyle bağlantısı var. 'Dünya küçük bir köy oldu' diyorlardı, dünyada yaşanan bir hadise kendi evinizde sizi etkiler hale geldi. Son yaşananları düşünerek dünyada enflasyon oluştuğunu görmek lazım. Biz kendi hamlelerimizi yapıyoruz, yaptık, daha iyisini yapmaya çalışıyoruz. Üretim, istihdam, cari fazla noktasında turizm gelirlerimizde ciddi bir gelir artış olabileceğini düşünüyorum, Rusya - Ukrayna savaşının turizmimizi artıracağını düşünüyorum. Bu meselenin bizim öngörülerimize tesiri olacak ama bir önceki yıla göre gelir artışı olacak. Şubat ayı verilerinde turizmde artış var, bu Mayıs, Haziran'da daha fazla olacak. Kuraklık da etkiliyor, bu kış kuraklık yaşanmadı, sanayi sektörümüz güçlenerek devam ediyor, sanayi sektörünün ihracatı ciddi desteklemesi var. Körfez Ülkeleriyle ilişkilerimizin  normalleşerek devam etmesi... Bunlar daha da artacak. Rusya'daki batı şirketlerinden bize de gelenler oluyor ama daha çok Bakanlıklara gidenler oluyordur. Tabi savaşın bitmesi en büyük imkandır. Doğu Akdeniz'de biz muhalefetten ve uluslararası camiadan dayak yedik ama önümüzdeki yıllarda bunun faydasını fazlasıyla Türkiye görecek. O gün utanırlar mı, özür dilerler mi bilmiyorum "dedi. 

"SEÇİMLER 18 HAZİRAN 2023'TE"

Dağ, “2018 seçiminden bugüne Kılıçdaroğlu 'Erken seçim, hemen seçim' diyor. 2018'de seçimler oldu, ertesi gün Muharrem İnce açıklamalar yaptı, ondan 1 gün sonra Kılıçdaroğlu Salı günü toplantı yaptı ve 'seçim olsun' dedi. Kendi tabanı içindeki hareketlilik için bir şey yapmak zorunda. Pandemi şartlarında da yine ısrarla 'seçim' dedi. Biz bir hükümet sistemi ortaya koyduk, söylediğimiz temel konu koalisyonlar olmayacak, seçimler zamanında olacak... Anayasada bir seçime karar verme karşılığı var,  Cumhurbaşkanı ya da 360 milletvekili seçime karar verir ama bir teamül ortaya koymuşsunuz. Biz seçim kanunu teklifimizi TBMM'ye sunduk, bugüne kadar sözlü olarak 'seçim 18 Haziran 2023 tarihinde yapılacaktır' diyorduk, şimdi mevzuattaki değişimlerle bunu ortaya koyduk. Biliyorsunuz kanun 1 sene içinde uygulanmaz. Kanun resmi gazetede yayınlandı diyelim, 1 sene sonra seçim olur. 2023 18 Haziran'a seçimler, her siyasi parti kendini hazırlasın" ifadelerini kullandı. 

"YERİM DAR DİYE AĞLAMANIN ANLAMI YOK!"

Seçim barajının yüzde 1 ila 3 arasında olması yönündeki öneri ve eleştirilerin hatırlatılması üzerine konuşan Hamza Dağ, "Bu ya siyaseti bilmemek, ya da matematik bilememektir. İttifak içindeyseniz bir baraj söz konusu olmuyor. CHP'nin, yüzde 20 -25 arası bir tabanı var, ittifak kurduğunuzda sizin için baraj söz konusu değil. Ülke barajının ötesinde doğal baraj oluşuyor, orada asgari almanız gereken oy var, mevcut bu zaten, bir bölgede 15 milletvekili çıkıyorsa ve o bölgeden yüzde 5-6 oy almalısınız. 2-3 milletvekili çıkan yerlerde yüzde 30 oy almalısınız. Yerim dar diye ağlamanın anlamı yok. Eğer ittifak yaparsanız, yüzde 7'yi geçince barajı geçmiş oluyoruz. Doğal barajı geçme durumu o ilde alacağınız oya bağlı, siz 'ben illerde yeterince oy alamıyorum' demiyorsunuz, ülke barajına laf atıyorsunuz" çıkışında bulundu. 

"YÜZÜNE SÖYLEYEMEDİĞİNİZİ ORADAN SÖYLEMEYİN"

Sosyal medya platformunun insanların birbirini germek yerine fayda sağlayıcı nitelikle kullanılması gerektiğini aktaran Dağ, "Bizi takip edenlerden istirhamım, ister AK Partili olsun ister başka bir partiden, birinin yüzüne söyleyemeyeceğiniz bir sözü lütfen sosyal medyadan söylemeyin, söylediğini kişi toplumda tanınan bir isim olabilir ama o insanın da etten kemikten olduğunu, ailesi olduğunu bilin, yüzüne karşı söyleyemeyeceğiniz bir sözü, kesinleştirmediğiniz bir yalanı söylerim ben kardeşim diyorsanız da yapacak bir şey yok. Bu alan sürekli birbirimizi gerginleştireceğimiz bir alan olmasın. Bunun verileri bizde değil ve bunu oluşturanlar, ülkelerde sürekli gerginlik olsun mantığıyla hareket ediyorlar" dedi.