"Tek adam rejiminin ihdasıyla birlikte parlamentonun etkinliğinin, gücünün önemli ölçüde tırpanlandığını" belirten Yılmaz, komisyonların da işlevini kaybetme noktasına geldiğini söyledi. Yılmaz, TBMM Dışişleri Komisyonunun artık tamamen yurt dışı gezilerine dönüştüğünü, bu komisyonun hiçbir zaman işlevini tam olarak yapamadığını söyledi. Dış politikanın şahsileştirildiğini, bürokrasinin devreden çıkartıldığını belirten Yılmaz, "Hiçbir zaman işlevi olmadı, doğru çalıştırılamadı. Bu kadar uğraşımıza rağmen hiçbir sonuç elde edemeyen Dışişleri Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum. Bundan sonra dış politikayla ilgilenmeyeceğim anlamına gelmiyor. Daha fazla ilgileneceğiz. AKP'nin türevi bir siyaseti asla kabul edemeyiz. Onların emrettiği, uygun bulduğu, onayladığı gibi bir kişi asla olmadık, olmayacağız." diye konuştu. "O ZAMAN AKP'DEN FARKIMIZ NE?" Bir soru üzerine Yılmaz, 1 aydır arazide olduğunu, vatandaşların taleplerini, şikayetlerini dinlediğini anlattı. CHP tabanının, partide demokrasi kültürünün giderek kaybolduğundan şikayetçi olduğunu, bir öz eleştiri kültürünün kalmadığını belirten Öztürk Yılmaz, şunları kaydetti: "Bizim o zaman AKP'den farkımız ne? Niçin biz o zaman AKP'yi eleştiriyoruz? Neden 'tek adam' diyoruz? Eğer aynısını yapacaksak, topluma bir hesap veremeyeceksek, başarısızlık olduğunda bunu diyemeyeceksek, o zaman diğerlerinden ne farkımız var? CHP'nin kökleri Kuvayımilliye'ye dayanan, Atatürk'ün bütün devrimleri yaptığı bir partidir. Bu parti eleştiriden korkmayan bir partidir. Bir makam partisi değil ideal partisidir. Koltuk, rant partisi değildir. Bazı insanların, 'aman bir şey olayım' diye can attığı bir parti hiç değildir. Doğru noktada durmamız lazım. Doğru nokta, toparlanıp yerel seçimlerde iktidar olabilmektir. Genel seçimlerde biz muhalefet olarak yenildik. Bunun özeleştirisinin açıkça yapılması lazım. 2 milletvekili seçimine, bir referanduma girdim. Üçünden de zaferle çıktım buraya geldiğimde boynumuz bükük. Bu partiyi birilerine belli makamlarda tutmak için mi bütün koşturmamız? Bizim ciddi bir sorgulama içine girmemiz, özeleştiri yapmamız, demokratik olmamız lazım. Hata yapanın görevinden ayrılması lazım. Ancak o zaman inandırıcı olabiliriz. Milletle inatlaşılmaz, milletin verdiği mesajı almayanlarlar millet ile ters düşer. Milletin oyu ancak millet dinlenerek alınır." (Cumhuriyet)