Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Ticaret Odası (İZTO) Mart Ayı olağan meclis toplantısı, Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener'in katılımıyla, meclis başkanı Selami Özpoyraz idaresinde gerçekleştirildi.

"BEKLENTİLERİMİZİ DİLE GETİRMELİYİZ"

Başkan Özgener, Mart ayı meclisinde yaptığı konuşmada, "Bu ay yaşadığımız önemli gelişmelerden biri de; Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili seçimlerinin 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılmasının 10 Mart tarihli Resmi Gazete’de yayınlanması oldu. Bugün itibariyle seçime kadar önümüzde 1,5 ay var. Öncelikle, tüm adaylara çalışmalarında başarılar diliyor, seçimlerin ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum.  Seçime kadar olan süre zarfında dengeli bir planlama izlememizin ve seçim sonrası döneme ilişkin; ülkemizin kalkınması, toplumsal refahın artırılması, işlerimizin sağlıklı bir altyapıda gelişmesi adına beklentilerimizi dile getirmemizin önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.

"HASSAS BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ"

Hassas bir dönemden geçildiğine dikkat çeken Özgener, "Seçim sürecinin yanısıra, yurtdışındaki ekonomik ve finansal gelişmeler ile Türkiye’nin ekonomi politikalarının yarattığı sonuçlar da, hassas bir dönemden geçeceğimize işaret ediyor. Bununla birlikte; global piyasalara daha çok dikkat etmemiz gereken bir döneme giriyoruz.  Dünya Bankası; "Düşen Uzun Vadeli Büyüme Beklentileri: Eğilimler, Beklentiler ve Politikalar" başlıklı raporunda; pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşının ardından uzun vadeli potansiyel büyüme oranlarına ilişkin ilk kapsamlı değerlendirmesini yaptı. Buna göre, küresel ekonominin enflasyona yol açmadan büyüyebileceği maksimum uzun vadeli oranın 2030'a kadar 30 yılın en düşük seviyesine inmesi bekleniyor" ifadelerini kullandı.

"İHRACAT ALEYHİNE BOZULMA DEVAM EDİYOR"

Özgener açıklamasını şöyle sürdürdü:

Ülkemizde uygulanan ekonomik modelin, Türkiye’nin tüketime dayalı büyüme dinamiklerine herhangi bir çözüm üretemediğini, ekonomiyi iç tüketime daha da bağımlı hale getirdiğini görüyoruz. Modelin ve düşük faizlerin çıkış noktası olan, ihracatın büyümeye katkısı ise sadece yüzde 0,4 oldu. İhracat ve ithalat rakamlarında ihracat aleyhine bozulma devam ediyor, 113 milyar dolarlık dış ticaret açığımız var. Kredilerle yükseltilen iç talep, Türkiye’nin dış ticaret ve cari işlemler dengesini olumsuz etkilemeye devam ediyor. 12 aylık cari işlemler açığı 52 milyar dolara yakın.  Bu süreçte, modelin yarattığı yüksek enflasyonun etkisiyle, iş gücünün gelirden aldığı pay azalırken, sermayenin payı yükseldi.

"POLİTİKACILARIN TEMEL ZORLUĞU TL'NİN DALGALANMASINI KONTROL ETMEK"

Veriler, 2023 yılı boyunca net ihracatın olumlu katkısı olmadan büyümeyi yüksek tutmanın zor olacağını ortaya koyuyor. Politika yapıcıların özel tüketimi yüksek tutmak için mali ve parasal araçları kullanması muhtemel olsa da, 6 Şubat depremleri 2023 Gayrisafi Yurtiçi Hasıla büyümesi üzerinde yüzde 1 ile 1,5 arasında olumsuz bir etkiye sahip olacak. Seçime kadar olan sürecin de eskisinden daha kritik bir hale geldiğinin altını çizmek isterim.  Hem yaşadığımız deprem felaketi, hem de yurtdışındaki gelişmeler serbest piyasa koşullarından uzaklaşmanın maliyetini artırıyor. Seçime kadar olan süreçte politika yapıcılar için temel zorluk, artan cari denge baskısıyla birlikte Türk Lirası'nın döviz karşısındaki dalgalanmalarının boyutunu kontrol etmek olacaktır.

"AFETİN ZARARI 104 MİLYAR DOLARI AŞIYOR"

Deprem felaketlerinin yarattığı derin acıyı ve hayat akışı üzerinde oluşturduğu hasarı kısa zamanda tamamen ortadan kaldırmak mümkün değil. İlk anda hepimizin ortak amacı hızlı bir şekilde acil ihtiyaçların karşılanmasıydı; fakat kısa-orta vadede bölgedeki hasarın telafisi için yatırımlara başlaması bölge için çok önemli. Deprem bölgesindeki illerde hasarın boyutu farklılık gösteriyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamalarından edindiğimiz bilgiye göre depremin maliyeti; bölgedeki yıkım, iş ve buna bağlı gelir kaybı, ticaretin durma noktasına gelmesini kapsayacak şekilde geniş bir perspektiften hesaplandığında 104 milyar doları aşıyor. Dünya Bankası’nın ise stoktaki zarara göre hesapladığı 34 milyar dolarlık hasarın önemli bir kısmı Hatay, Malatya, Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta. Hasarın en yüksek olduğu Hatay’da, yapı stoğunun yüzde 40’ı ağır hasarlı. Bu rakamlar, bu iller başta olmak üzere, bölgeye ciddi oranda yatırım yapılması gerektiğini ortaya koyuyor.

"TOBB DESTEK SAĞLIYOR"

Tedarik zincirinin yeniden yapılanmasını da barınmayla eş zamanlı organize etmeliyiz. Geldiğimiz bu noktada; yerel ekonomik kalkınma dinamiklerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bölgede ülkenin geri kalanına göre düşük olan gelirin, global tedarik zinciriyle bağının zayıf olmasıyla da ilişkili olduğunu görüyoruz. Bu nedenle, Deprem Bölgesinin tedarik zincirlerinin kuvvetlenmesi için etkili ve planlı bir programın ortaya konması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimizin tedarik zincirini onarmaya yönelik olarak, Bölgenin zarar gören üretim ve ticari yapısının yenilenmesi ile ilgili yaptığı çalışmalara destek veren programların geliştirilmesinin yararlı olduğunu düşünüyoruz.  Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından başlatılan   “Tedarikçim Deprem Bölgesinden Programı” kapsamında hammadde ve ara malı ihtiyaçlarını deprem bölgesinden tedarik etmek isteyen büyük ölçekli işletmelere destek sağlanıyor.

"ORTA VADEDE BÖLGEYE ÖZGÜ PROBLEMLERE ODAKLANILMALI"

Deprem bölgesinden alım yapmak isteyen büyük ölçekli işletmeler ile deprem bölgesinden satış yapmak isteyen işletmeleri bir araya getiren program sayesinde bölge ticaretine önemli katkı sağlanacağı kanaatindeyiz.  Birliğimiz aynı zamanda Bölgenin kendi dinamiklerinin mümkün olan en kısa zamanda harekete geçmesi,  özellikle de üretimin bölgede tam kapasiteye ulaşması hususunda çalışmalar da yapıyor.  Orta vadede Bölge’nin kendine özgü problemleri üzerine de eğilmek gerekiyor.  Deprem Bölgesi’nde mevcut iş gücünün değerlendirilmesi, bilgi ve teknoloji yoğun sektörlerde üretimin arttırılması, kayıt dışı istihdamın önüne geçilmesi ve kadın istihdamının artırılması konularında politika oluşturmaya  ihtiyaç var.  Bölgenin tekrar imarı için önümüzdeki beş yıl içinde ekonomik büyüklüğünden daha fazla yatırım gerekeceği hesaplanıyor.  

"BÜYÜMEYİ HEDEFLEMELİYİZ"

Merkezi hükümet ve uluslararası finansman kaynaklı bir fiziki yatırım atağı, bu bölgenin yerel altyapı ve bina stoğunu artırabilir; fakat kalkınmanın bölgenin iyileşmesine sebep olabilmesi için, aynı zamanda bölgenin kapasite artışına da yatırım yapılması gerekiyor. Kapasite artışı her türlü yerel kaynak avantajının, verimli bir bilgi ağıyla büyüme ve kalkınmaya dönüşmesinde katalizör etkisi yapacaktır. Yani işgücüne daha yüksek katılım ve daha yüksek bilgi düzeyi, girişimcilik kapasitesi, işbirliği kültürünün gelişmesi, kamu-özel sektör ve sivil toplum arasındaki anlaşma becerisinin artması, her fiziki yatırımın uzun vadeli sürdürülebilir büyümeye ve kalkınmaya dönüşmesinde yüksek çarpan etkisi oluşturacaktır. İnsana ve kurumsal kapasiteye yapılacak yatırımlar, fiziki yatırımlar kadar kritik. Bina ve altyapı yatırımları yok olan yerel kaynakları geliştirir ama yerel kapasite yerinde sayarsa hem bölge için, hem de çevresindeki iller için yeni bir kalkınma hamlesi oluşturabilmek çok mümkün olmaz. 11 ildeki yeniden yapılanmanın hassas dengeler gözetilerek yapılması gerekiyor. İnsan kaynağı odaklı ve yerel kaynakların yönlendirdiği bir büyümeyi hedeflemeliyiz.

"ÖNERİLERİ BEKLİYORUM"

Bu anlamda; depremin yıkıcı ekonomik etkilerini ve sonrasında düzeltilmesi gereken göç ve nüfus hareketleri gibi sosyo-ekonomik değişimlerin etkisini en aza indirebilmemiz için yerelde kalkınma hamlesine ve teknolojide seviye yükseltilmesine önem vermemiz gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Deprem Bölgesi’nin kalkınmasına yönelik çalışmalar yaparken İzmir ekonomisiyle olan bağını da irdelemeli, bu konuda da elimizden gelen desteği hep birlikte vermeliyiz. Bölgede yatırım yapan, bölgeden mal alan, ticari ilişkileri olan üyelerimizin de bölgeye verilecek katkı ile ilgili önerilerini ve desteğini bekliyoruz.

SOYER'E KONGRE TEŞEKKÜRÜ

Bildiğiniz üzere, İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi 15-21 Mart tarihleri arasında, ilk kongreden tam yüz yıl sonra düzenlendi. Kongrede tıpkı 100 yıl öncesinde olduğu gibi, ülkemizin dört bir yanından işçiler, çiftçiler, sanayiciler, tüccarlar ve esnaflar bir araya gelerek “Geleceğin Türkiye”sine dair beklentilerini ve bu beklentilerin gerçekleşmesi için ürettikleri fikirleri paylaştılar.Aynı zamanda, pek çok akademisyen, yazar, kurum ve kuruluş temsilcisi de yaptıkları konuşmalarla gelecek için hedeflerini ve düşüncelerini paylaştı. İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ne ilişkin hazırlanan “Sonuç Bildirgesi Kitapçıkları”nı  meclis kayıt masamızdan temin edebilirsiniz. Bu vesileyle, Kongre’nin düzenlenmesinde emeği geçen İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Tunç Soyer başta olmak üzere Kongre’nin başarıyla gerçekleşmesinde emeği geçen herkese tekrar teşekkür etmek istiyorum.

"KENTSEL DÖNÜŞÜM KREDİSİ 3 MİLYONU GEÇMEYECEK"

İş dünyamızın yakından takip edip beklediği kentsel dönüşüm kredileri 17 Mart tarihinde açıklandı. Buna göre; Kentsel Dönüşüm Kredi Paketi kapsamında uygulanacak %1,49 faiz oranının 0,70’ini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı karşılayacak.  Böylece  %0,79 faiz imkanıyla krediden faydalanılmasına olanak sağlanacak. Sözkonusu kredi başvurusu için gerekli olan riskli yapı tespiti ise, sadece Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yetkilendirdiği kuruluşlar tarafından yapılabilecek. En az 1 yıldır riskli yapıda oturan kiracılar veya ikamet etmek şartıyla sınırlı ayni hak sahiplerinin yararlanabileceği kredi paketinde,  bir hak sahibi adına faiz desteği sağlanacak toplam kredi tutarı 3 milyon TL’yi geçemeyecek.

"EYT KREDİLERİ BAŞLADI"

EYT'li çalışanların Kıdem Tazminatlarının ödenebilmesi amacıyla işverenlere sunulan işletme ihtiyaç kredileri dün  itibarıyla  kullanıldırılmaya başlandı. Kobi'ler ve Kobi dışı işletmeler için iki ayrı uygulama yapılacak. Paket kapsamında ilk 10 çalışan için farklı,10 ‘dan fazla çalışanlar için ise farklı faiz oranı uygulanacak. Krediler azami 6 ay ana para ödemesiz dönemli, toplam 36 ay vadeli olacak şekilde kullandırılacak. EYT Destek Paketi kapsamında kullandırılacak kredinin faiz/kâr payı oranı 24 aya kadar vadeli kredilerde TLREF artı 200 baz puan olarak uygulanacak. Paket kapsamında 24 ay üzeri vadeli kredilerde faiz/kâr payı oranı TLREF artı 300 baz puan olacak. Söz konusu faiz oranları 1-10 çalışanın kıdem tazminatı ödemesinde kullandırılacak krediler için geçerli olacak. Bu çalışan sayısını aşan kullandırımlar için ise faiz/kâr payı oranı banka tarafından belirlenecek. Söz konusu ödemeler kredi veren tarafından doğrudan 7438 sayılı Kanun kapsamında emekli olacak çalışanların hesabına yatırılacak. Türk Lirası Referans Oranı, kredi kullandırım tarihi itibariye son 14 günlük veri dikkate alınarak hesaplanacak.