İzmir sahili balıkçıların en sevdiği yer olmaya devam ediyor. Balık tutmak isteyenler burada huzurla, birbiriyle konuşarak vakit geçiriyor. Özellikle kadınlar balık tutmanın strese, sinire, baş ağrısına ve diğer bütün hastalıklara iyi geldiğini söylüyor.

'DENİZLE BÜTÜNLEŞMEK BANA ÇOK İYİ GELİYOR'
Balığa çok küçük yaşlarda başladığını belirten Gülhan Etiler, her boş zamanında dört- beş adet oltasını ve bisikletini alarak gelen Etiler balığa nasıl başladığını anlattı. Etiler, "7-8 yaşlarımdayken ailemle sahile giderdik ama ben asla onlarla
oturup denize girmezdim. Balık tutardım, yengeç yakalardım. Ailem tehlikeli oldu için beni uzak tuttu. Ama yıllar sonra tekrar o hissi duymaya başladım ve yine balığa yöneldim. Şimdi çocuklarımı ve torunlarımı da balık tutmaya teşvik ediyorum" dedi. Etiler, her balık için farklı oltalara da sahip ve ayrı olta kullanımının daha faydalı olduğuna dikkat çekti. Gülhan Etiler sözlerine şu şekilde devam etti: "Gözümü açar açmaz buradayım. Oltaların her birinin malzemeleri farklı. Jikle avladığım var, onla istavrit falan ne denk gelirse tutuyorum. Oltamın birisi çupra için. Diğer iki oltam da kofanayla granyöz avlamak için. Birine yaptığım iğneyi diğerine yapamam. Bu sebeple malzemeleri de farklı." Balık tutmak dışında da çok fazla spor dalıyla uğraşan Etiler, düzenli olarak bisiklet sürüyor, dalış yapıyor, voleybol ve masa tenisi oynuyor. Bütün bu süreçlerini anlatan Etiler, "Bayramda da Bali'de büyük balık dalış eğitimine gideceğim" dedi.

'GÖZÜMÜZÜ SAHİLDE AÇIYORUZ'
Göztepe taraflarında eşiyle birlikte düzenli balık tutmaya gelen Emine Akkuş, bu aktivitenin hayatlarının önemli bir parçası olduğuna dikkat çekti.
Akkuş, "Ben denizi ve balığı çok seviyorum. Babası dalgıç olan ve küçüklüğünden beri deniz kenarında büyüdüğünü dile getiren Akkuş, "Babam Balıkadamlar Derneği'nin ilk kurucularından. Ben de Bandırma'da büyüdüm ve bu sebeple hep denize yakındım. Ama küçükken o bölgelerde kadın olarak balık tutmak çok zordu. Bu sebeple İzmir gibi özgür bir şehirde olmak, burada rahatça balık tutmak beni çok mutlu ediyor" şeklinde konuştu. Yağmurlu havalardan bile etkilenmediklerini söyleyen Emine Akkuş, bir süre sonra yorgunluklarını bile unuttuklarını belirtti.

'BALIK TUTMAK AİLE AKTİVİTEMİZ OLDU'
İzmir Kordon boyunda eşiyle balık tutmaya gelen Sevcan Şahmerdan hafta sonu aktivitesi olarak burada bulunmaktan memnun olduğunu söylüyor. Balık tutmanın ayrı bir heyecan oluşturduğunu belirten Şahmerdan, "Ben diş teknisyeniyim, buraya gelerek bütün yorgunluğumu atıyorum. Aslında önceden eşim bunu düzenli olarak yapıyordu sonra beni de alıştırdı. Şimdi artık aile aktivitesi olarak yapıyoruz ve bu da balık tutmayı daha da eğlenceli bir hale getiriyor" dedi. İzmir'de yaşamanın ve balık tutabilmenin büyük bir şans olduğuna dikkat çeken Şahmerdan, "Balık tutmak isteyen kadınlara tavsiyem şudur: Oltalarınızı hafif seçin, kolunuz yorulmadan rahatlıkla balığınızı tutun. Balık tutmanın mutlaka öğrenilmesi gerekiyor. Ben de başlarda yemlere alışamıyordum ama artık hepsini kendim hazırlıyorum" şeklinde konuştu.



'HASTALIKLARIMDAN KURTULDUM'
Kordon'da uzun yıllardır balık tutan Yıldız Açap da hastalığını bu aktivite sayesinde yendiğini söylüyor. Açap, "30 yıldır balık tutuyorum. Bana doktorum tavsiye etmişti. Migrenim vardı ve şiddetli ağrılar yaşıyordum, temiz havaya ihtiyacım varmış. Bu sebeple de balık tutmaya başladım. Sonra fark ettim ki hem migrenim hem de diğer hastalıklarım yok oldu. Açap, kadınlara şu tavsiyeyi verdi: "Eşinizle mi tartıştınız, canınız mı sıkıldı ya da birine çok mu öfkelisiniz? Hemen kendinizi sahile atın. Balık tutmayı öğrenin ve bunu bir rutin haline getirin." Açap, "Ben spin adı verilen oltayı kullanıyorum. Bununla kıyıya gelen balıkları yakalayabiliriz. Ama sörfçüler daha uzun oltalar kullanırlar ve onların yakaladıkları daha büyük balık olur. Şimdi çupraların gelme mevsimi. Artık çipura yakalayabileceğim" dedi.



'OLTADAKİ BALIĞI GÖRMEDEN CİNSİNİ BİLİYORUM'
23 yıldır balık tutarak stresini atan, huzur bulan Melike Sertesen, "Balıkla yalnız kalmayı seviyorum. İlk balığımı üniversite kampındayken tutmuştum. O zamandan beri de sürekli balık tutmaya gidiyorum. Günüm nasıl geçerse geçsin balığa gittiğim anda hepsi bitiyor" dedi. Balık tutarken zamanın nasıl geçtiğini de fark etmediğini dile getiren Sertesen, "Bütün odağım balıkta olunca derdim, sorunum ya da herhangi bir rahatsızlığım kalmıyor. Resmen hepsinden arınıyorum. Sırf bu yüzden bile balık tutmaya geliyorum. Her geldiğimde de mutlaka tutuyorum. Hatta artık o kadar profesyonelleştim ki oltanın hareketinden hangi balığın geldiğini bile anlayabiliyorum" şeklinde konuştu. Küçük balık tutmayı sevdiğini de belirten Sertesen, büyük balık tutmak için de olta sallamaya devam edecek. (Gülden Metin\ Yeni Asır)