Seferihisar'ın Ulamış Mahallesi'nde 3 yıl önce Seferihisar Belediyesi Tiyatro Topluluğu (SEFTİT) eğitmeni Vedat Murat Güzel öncülüğünde kurulan Ulamış Köy Tiyatrosu, 25 kişilik ekibiyle oyunlarda dekorundan müziğine her detayı birlikte çalışarak hazırlıyor. 10 yaşından 74 yaşına kadar geniş bir yaş aralığındaki oyunculardan oluşan köy halkı tiyatro sayesinde hem eğleniyor, hem de birbirine destek oluyor.

Ekibin yeni oyunları 'Düğün ya da Davul'u 9'uncu Seferihisar Tiyatro Festivali'nde izleyiciyle buluşturarak, büyük alkış aldı. Öte yandan, köy tiyatrosu oyuncularından biri olan Berkay Taşkan tarafından çekilen Seferihisar Belediyesi Ulamış Köy Tiyatrosu Belgeseli, geçen temmuz ayında Amerika Birleşik Devletleri'nin Chicago şehrinde düzenlenen 3. Kısa Belgesel (Docademia's 3rd Short Documentary) Festivali'nde resmi seçki bölümüne seçilmeye hak kazandı. Belgesel, Kuzey Amerika genelindeki üniversitelerin derslerinde gösterime sunulup öğrencilere köy kültürünü inceleme olanağı sunacak. 

'KADINLARIMIZ ÜRETİME SANATTA DA DEVAM ETTİ'
Köy kadınlarının tiyatro yaparak güzel bir örnek olduğunu anlatan eğitmen Vedat Murat Güzel, "Burada 3 kuşak tiyatro yapan oyuncularımız var. Biz köylüleri genelde tarımla toprakla, ya da hayvanları ile yaptıkları üretimle biliriz. Oysa sanatla bu fırsat verildiğinde kendilerini çok güzel ifade edebilen ve çevresine örnek olabilen insanlar oluyorlar. Biz de bunu ortaya çıkarmaya çalıştık, önce eğitim verdik, ardından oyun çalışmaya başladık. İkinci oyunumuzla artık seyircinin kabul ettiği, oyuncunun sahnede daha rahat kendini ifade ettiği durumlar ortaya çıktı. Katılımcılarımızın çoğu kadın çünkü erkekler nedense bu tür sanatsal aktivitelere biraz uzak duruyorlar. Kadınlarımız her yerde dokundukları üretime sanatta da devam etti. İlk başta biraz temkinli yaklaşan köylüler, şimdi çok daha cesur, çok daha istekli davranıyorlar. Önceden kahvenin önünden geçerken bile tedirgin olan kadınlar şimdi kahvenin içinde oyun oynuyorlar. Bu çok güzel bir değişim ve dönüşüm. Bu etkileşimin çoğalması ve insanlara sirayet etmesi gerekiyor ki insanlar daha duyarlı, daha vicdanlı olsunlar" dedi.

SLOGANLARI ‘TİYATROYA DOKUNAN ELLERDE KİR BARINMAZ’
Yıllardır sloganlarının 'Tiyatroya, sanata dokunan ellerde kir barınmaz' olduğunu söyleyen Güzel, "Amatör oyuncuları cesaretlendirerek sanatla buluşturup onların yapabilirlikleri doğrultusunda sahnede var olabilmelerini sağlıyoruz. Kimisi tarlasından, kimisi çocuğunun bakımından, kimisi evinde işinden gücünden, hayvanların bakımından zaman ayırarak çalışmalara katıldı. Tiyatro sayesinde köylüler birbirlerine kenetlendi. Köylülerle çalışmak benim sanatımı çok besliyor. Her kesimden öğrencim var. Ulamış'ın ata ekmeği var, karakılçık tohumundan yapılıyor. Bu ekmeğin yanında artık bir de köy tiyatromuz var diyebiliyoruz" diye konuştu.

'İŞLERİ BİTİREMEZSEK İMECE YAPIYORUZ'
Çocukluğundan beri içinde tiyatro sevgisi olduğunu fakat 3 yıl öncesine kadar hiç yapmamış olduğunu söyleyen köylülerden Aslı Esenli (43), "Hem pazara çıkıyorum, hem zeytinlerimiz var, hem bahçemiz var. Patlıcan, incir kurutuyorum, salça yapıyorum. Bahçede tavuklarımız da var. Yoğun çalışıyorum, fakat hocamın da ısrarıyla başladım. Arkadaş çevremiz çok iyi oldu, birbirimize bağlandık. Bir aile olduk, birbirimizi görmeden bir gün bile duramıyoruz. Arkadaşları yaylalara çıkartıyorum, kamp kuruyoruz, boş zamanlarımızda sosyal aktiviteler yapıyoruz. Bahçedeki işlerle ilgilenirken zaman geçiyor, akşamüstü oldu mu tiyatro kursum olduğunu hatırlayıp heyecanla koşturuyorum. Eğer işleri bitiremezsek arkadaşlarla imece yapıyoruz, 'Aslı'nın tiyatroya gitmesi lazım' deyip koşarak bana yardıma geliyorlar. Ağabeyim ve annem de beni destekliyor" dedi.

'TİYATROYA GİDİP HER ŞEYİ UNUTUYORUM'
Kızı ve torunuyla aynı sahnede oynayan Ayşe Duruk (70), "Kızım benden önce başlamıştı, ben de başladım ve tiyatroda kaldım. Sağlığım el verdiğince devam edeceğim. Benim arkamdan torunum da geliyor, biz üç kuşak tiyatrodayız. Sahnede mutlu oluyorum, en azından evde oturup da nerem ağrıyor diye kendimi dinleyeceğime, tiyatroya gidip her şeyi unutuyorum. Gençlerle genç oluyorum, yaşamayı ve insanları seviyorum. İlk oyunumda İstanbul'a gitmiştik, sözüme başladım bitiremeden alkışı aldım. Bazıları nerede diksiyon dersi aldığımı soruyor, sesimi dublaj sananlar oluyor. Tiyatrodaki herkesin Ayşe Teyzesiyim" diye konuştu. Ayşe Duruk'un torunu 13 yaşındaki Ayşegül Duruk ise, "2 yıldır tiyatroya gidiyorum, tiyatroyu çok seviyorum. Sahneye çıkınca heyecanlanıyorum. Tiyatroyu devam ettirip eğitim almak istiyorum" dedi.

Evde yaptığı tarhana, karakılçık erişte, salça, sarma, börek ve tatlıları pazarda satarak geçimini sağlayan Meltem Esenli (42) ise, "Daha önce hiç tiyatro izlememiştim, fakat derslere gelmeye başladıktan sonra ne kadar sevdiğimi fark ettim. Çok severek yapıyorum, bir sürü yeri gezdik ve ödüller kazandık" dedi.

'BIRAKMAYA NİYETİM YOK'
Tiyatro ekibinin en yaşlı üyesi Yüksel Çiftçi (74), "Kışın zeytin toplarım, yazın bahçemde patlıcan, biber, bamya, kavun, börülce yetiştiriyorum. Zeytinyağı yapıyoruz. Tiyatroda kendime geldim, Allah ömür verdiği sürece bırakmaya niyetim yok. Eşimin amcasının kızı, yeğenim, hep beraber gidiyoruz. Daha önce hiç tiyatro izlememiştim, ilgim yoktu. Sahnede olmak çok hoşuma gidiyor, alkışları duyunca çok heyecanlanıyorum ve cesaretleniyorum. Kızım, oğlum, torunlarım hepsi beni izlemeye geliyor. Oğlum Sudan'da yaşıyor, ona neler yaptığımı anlatıyorum, o da beni çok destekliyor" diye konuştu.