Türkiye ekonomisi oldukça zor bir dönemden geçiyor. Bu sürecin atlatılması için başta Hükümet olmak üzere birçok kesim üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Ancak her şeye rağmen, bu dönemin faturasını hep birlikte ödeyeceğimiz bilinen bir gerçek. Faizlerin artması ile yatırımlar bıçak gibi kesilirken, enflasyon artışı ise vatandaşların belini bükmüş durumda.

Ancak bir gerçek var ki 6-7 yılda bir krizlere alışkın olan bizler, bu süreçlerden de hızlı bir şekilde çıkmasını biliyoruz. Bu gerçekle olsa ki, kriz dönemlerinde de yatırım yapan iş insanlarına çevremizde rastlıyoruz. Onlara cesur yürek diyenler olduğu gibi ben geçmiş yıllarda da yazı dizilerini yaptığım gibi onları krizin efendileri olarak nitelendiriyorum. Krize aldırmadan, sonrasında mutlaka geleceğini bildikleri baharı düşünerek yatırımdan vazgeçmiyorlar. Ben bugün köşemde yakın zamanda bizzat şahit olduğum üç örnek girişimcilik hikayelerini sizinle paylaşacağım.

Taşkın’ın yatırım aşkı

Bu öykülerden biri Tamer Taşkın. Ege Bölgesi Sanayi Odası geçmiş dönem başkanlarından olan Taşkın, Alman ortaklığı ile kurduğu şirketini dünyanın çok farklı ülkelerine ihracat yapan yapıya kavuşturmuş bir isim. Özellikle kriz dönemlerini iyi değerlendirmesi ile de tanınıyor. Taşkın bu dönemde de yine kabuğuna çekilmedi. Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde ikinci fabrikasında kısa bir süre önce üretime başladı. Hem de yerli ve milli üretim sözlerinin havada uçuştuğu bir dönemde, yaptığı yatırımla ithalatın önünü keserek, Ar-ge ile katma değerini de artırarak ihracat yapmaya başladı. Taşkın yatırımı ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Türkiye olarak üretim yapmaktan başka şansımız yok. Her alanda yerli ve milli üretimimizi artırmamız gerekiyor. Bende bu amaçla 35 yıldır hizmet verdiğim sanayi sektöründe ikinci fabrikamı dövizin patladığı geçen yıl Ağustos ayında kurmaya başladım. Kısa süre önce de üretime geçtim. 20 farklı sektör için özel gres üretimi yapıyoruz. Üretimini yaptığımız bu gresler bugüne kadar ithal ediliyordu. İthalatın önüne geçecek, ihracata da katkı sağlayacak bu yatırımımız cari açığımızın azalmasında da faydalı olacak. Sanayici olarak bundan sonra da ülkemize yeni yatırımlarla katma değer kazandırmaya devam edeceğim.”

                                                                                                                


Güleroğlu’dan yerli marka

İkinci örneğim ise Mesut Güleroğlu. Güleroğlu, İzmir gayrimenkul piyasasının yakından tanıdığı bir isim. Aynı zamanda İzmir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanlığı görevini de başarı ile sürdürüyor. Yabancı markaların son dönemde hakim olmaya başladığı bu piyasada yerli markası Binax’ı oluşturan Güleroğlu, bu markanın 15. şubesini de geçtiğimiz günlerde Karşıyaka Demirköprü’de açtı. Açılış adeta bayram havasında geçti. Ekonomide yaşanan sıkıntılar nedeniyle bu tür açılışlara hasret kalan herkes oradaydı. Açılışta konuşan Güleroğlu, hem Türkiye’de hem de İzmir’de yerli ve milli gayrimenkul hizmetlerinin halka büyük bir fayda getireceğini söyledi.

Güleroğlu, “Rekabet koşulları içinde İzmir’e büyük bir değer kazandırdığımızı düşünüyorum. Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz. Ama biz iş insanları olarak yılmıyoruz. Bu dönemlerde bile yeniliklere, yeni yatırımlara devam ediyoruz. Bu sektörde kurumsallaşmayı çok önemsiyorum. Biz de bu amaçla kurduğumuz Binax’ın 15. Şubesini açmaktan mutluluk duyuyoruz. İstanbul, Kıbrıs ve Atina’da da şubelerimiz yer alıyor. Yunanistan’da 250 bin Euro’luk mülk alındığında 5 yıl oturum izni de alabiliyorsunuz. Bu süreçteki tüm işlemleri de Binax ekibi çözüyor. Bundan sonra da büyümeye, ülkemize hizmet etmeye devam edeceğiz” diyor.

                                                                

Arslan’dan 45. yıl armağanı


Krizin efendileri arasındaki girişimcilerden biri de Selahattin Arslan. Kardeşleri ile birlikte ilk şubesini 1974 yılında açarak İzmir’e kazandırdığı Kardeşler Büfe, altıncı şubesini geçtiğimiz hafta Karşıyaka’da açtı. Aynı zamanda İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkan Vekili de olan Selahattin Arslan’ın Karşıyaka İskelesi karşısındaki yeni şubesinin açılışında belediye başkanları ve esnaf odası başkanları kendisini yalnız bırakmadı. Arslan Kardeşler’in örnek bir girişimcilik öyküsü var. İzmir Belediye Başkanı İhsan Alyanak zamanında Alsancak Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü karşısında belediyeden kiraladıkları alanda büfecilik yapmaya başlayan Kardeşler Büfe, bugün 45. yılını kutluyor. 45 yıl gıda sektöründe hizmet ederek ayakta kalmak herkesin harcı değil. Arslan kardeşler,  çalışkanlıkları, azimleri ve müşteri odaklı hizmet anlayışları ile bunu başarmışlar. 45. yıl anısına da 6. şubelerini ekonomide yaşanan sıkıntılı döneme karşın açtılar. Açılış töreninde herkes bu düşünce ile Selahattin Arslan başta olmak üzere tüm kardeşleri kutladı. Arslan bugünlere gelmelerinin sırrını da şu şekilde açıklıyor: “Konak Belediyesi’nden kiraladığımız küçük bir büfe ile işe başladık. Kaliteden hiçbir zaman taviz vermeden bugünlere geldik. 45 yıldır bu sektörde hizmet vererek ülkemize katkı sağlamaktan çok mutluyum. Bize destek olan İzmirlilere çok teşekkür ediyorum.”

                                                         

Taşkın, Güleroğlu, Arslan da ülkelerine daha çok katkı sağlamak, daha çok kişiye istihdam sağlamak için krize aldırış etmeyen örnek girişimciler. Üretimden, çalışmaktan, yeni yatırım yapmaktan başka şansı olmayan Türkiye için daha çok girişimci iş insanına ihtiyacımız var. Yoksa başkasının füzesi, uçağı, otomobili, samanı ile sadece borcu sürekli katlanan, borç bulmak için de hep enerjisini harcayan bir ülkeden öteye gidemeyiz.