Halime ERDOĞAN /GÜNDEME BAKIŞ - Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP'li belediyelerde yaşanan işçi grevlerini değerlendirdi. AK Parti iktidarının CHP'li belediyeler ile AK Partili Belediyeler arasında ayrım yaptığını kaydeden Tugay, "Belediyelerin gelir kaynakları kesiliyor. Belediyeler sürekli gider artışı yaşıyor enflasyon nedeniyle. Hepimizin malumu her şeyin fiyatı her gün artıyor. Benzin ve elektrik fiyatları inanılmaz arttı. Memur ve işçi maaşları, ikramiyeleri, sosyal denge tazminatları tamamen belediyenin bütçesinden karşılanıyor. Enflasyon nedeniyle zamlar yüksek oldu, olmak zorunda. Çalışan maliyetlerinin artışındaki temel neden de enflasyon. Bazı kişiler çalışan sayısının arttığını iddia ediyorlar ama doğru değil. Bir sürü yeni tesis açmamıza rağmen, aynı oranda çalışan artışı olmadı. EYT ile 150 personelimiz emekli oldu, onların tazminatlarından kaynaklanan yük  de bizim  üzerimize indirildi. Bunu karşılayacak gelir de sağlanmadı" dedi. 

"ADETA 'PARASIZLIKTAN ÖLÜN' GİBİ BİR TAVIR VAR"

İğneden ipliğe her ürüne gelen zamlara dikkat çeken Tugay, "Belediyeler gelirlerini Hazinenin İller Bankası aracılığıyla gönderdiği payla sağlar. Giderlerin yüzde 100'ünü buradan sağlasın diye beklemiyoruz ama yüzde 50 oranında buradan sağlamanız gerekiyor. Bu belediyelerin en doğal hakkı. Devletin belediyelere yaptığı bir iyilik değil. Çünkü bunun kaynağı vatandaşlarımızın devlete ödediği vergiler. Karşıyakalıların ekmek alırken, giyecek, bilet, benzin alırken devlete ödediği verdilerden belediyelere düşen bir pay var. Kanun bu. Bunun hesaplamasını Hazine yapıyor. Bizim esas gelirimiz o. İnsanlar senede 2 kez ödedikleri emlak, çöp vergisi, harçlarla belediyenin ayakta durduğunu düşünmesinler. Onlar devede kulak. Tüm giderler arttı ama İller Bankası'ndan gelen pay artmadı. Belediyelere adeta 'Parasızlıktan ölün' gibi bir tavır var" ifadelerini kullandı. 

"DEVLET ÇİFTE STANDART UYGULUYOR"

Tugay şunları kaydetti: 

Belediyelerin ayakta durabilmesi mümkün olmuyor. Devlet çifte standart uyguluyor. Kendi partisinden olan belediyelere ilave kaynaklar sağlıyor. Bize öyle bir şey yapılmıyor. ;ücretsiz işçi veriyorlar, tesislerinin, yollarının yapımını üstleniyorlar. Vergi borcuna karşılık camiyi, okulu alıyorlar. Bizde 20 okulun, 10 caminin  arazisi belediyede. Ayrıca emniyet müdürlüğü binası, karakollar, huzurevi gibi tesislerin 53 kamu kurumun olduğu yer belediyeye ait. Tabi ki kullanacaklar, yeni yerler vermeye de hazırız. Ancak SGK, Vergi dairesi 'Sizden alacağımız var' diyor. Tüm gayrimenkullerimize haciz koyuyor. Geçen yıl Ağustos ayında yaptı bunu, 1 yıldır hiçbir gayrimenkulümüzün satışına izin vermiyorlar. Kitlenmiş durumdayız o konuda; ve yasal olarak suç aslında bu.

"BİZE PARA ÜZERİNDEN SİYASİ BASKI UYGULANIYOR"

Normalde alacaklarının 2 katı değerinde tedbir koyabilirler ama sınırsızca her şeye tedbir koymuş durumdalar. Buna biz itiraz ettik, uzun süre cevap verilmedi. Dava açtık, sürüyor, çok yavaş ilerletiyorlar. Vatandaşlarımızın farkında olmasını istediğim konu şu; bize para üzerinden siyasi baskı uygulanıyor. Devlet bize eşit davranmıyor. Başka ülkenin belediyesiymişiz gibi davranıyor. 

"BİZİM ERKEN ETKİLENMEMİZİN SEBEBİ BELEDİYEYİ BORÇLU DEVRALDIK"

"Ben belediye hizmetlerini yürütmeyeceğiz, kapatıyorum" deme şansınız yok. Keyfi harcamamız yok ve bir sürü konuda azami tasarruf yapıyoruz. Fakat giderler durduğu yerde durmuyor, sürekli yükseliyor. Başa çıkılamaz hale geliyor. Ülkenin kötü yönetiminin yanında, hükümetin  adaletsiz bakış açısından kaynaklanan  bir durum. Ben belediyeyi borçlarla devraldım. Sonra pandemi, deprem, ekonomik kriz yaşadık. Ekonomik kriz, Türkiye tarihinde yaşanan en ağır ekonomik krizlerden biri. Bizim biraz daha erken etkilenmemizin  sebebi geçmişten aldığımız borçlu tablo olabilir sadece. Onun dışında diğer belediyeler de aynı sorunları yaşıyorlar ve korkarım yaşamaya devam edeceğiz. Bunun kasıtlı bir siyasi hareket olduğunu vatandaşlarımızın görmezden gelmemesi, bunlara rağmen dik durduğumuzun farkında olması lazım.