Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, deprem bölgesinden İzmir'e gelen depremzedeler ve afet bölgesinde yaşanması muhtemel salgınlara yönelik önemli açıklamalarda bulundu. İzmir'e bölgeden kaç tane yaralı depremzedenin geldiğini, hastanelerde toplam kaç depremzedenin tedavi gördüğüne ilişkin ellerinde bir sayı olmadığını kaydeden Kaynak, "Çünkü hastanelerden ve sağlık müdürlüğünden böyle bir bilgilendirme yapmıyorlar. Depremin hemen ertesindeki 10 günlük süre içinde bölgeden çevredeki diğer hastanelere,  başta Adana ve Mersin olmak üzere, Ankara öncelikli olarak hastaların, yaralıların, tıbbi bakım ihtiyacı olan insanların transferi sağlandı. İzmir'e ise diğer saydığım kentlere göre çok daha az miktarda hasta geldiği ifade edildi ama bu hastaların ve depremzedelerin sayı ve durumuna ilişkin bilgi sahibi olma imkanımız olmadı. Sağlık Müdürlüğü bu hastalarla birebir, doğrudan görüşme noktasında sınırlandırma koydu" dedi. 

"SINIRLANDIRMANIN AMACINI BİLMİYORUZ"

"Bunun amacı ne olabilir açıkçası bilmiyorum" diyen Kaynak, "Yorum yapması çok zor ama aklımıza gelen husus şu; orada çok büyük bir kaos oldu. Bu kaos sırasında özellikle yaralı ve bilinci kaybolmuş insanlar, küçük çocuklar gibi enkazdan kurtarılmış olmakla birlikte bir kısım hasta gruplarının kimliklerinin tespiti açısından belki bir sorun düşünüldü. Bunun yanı sıra da belki bazı güvenlik sorunları nedeniyle yapılmış olabilir. Nihayetinde depremzedeler orada yeterli sağlık hizmetini alabilecek olanağa kavuşmuşlarsa o önemlidir. Gerçekten bu sınırlandırmanın ta olarak gerekçesini bilmiyoruz" ifadelerini kullandı. 

"BARINMA PROBLEMİ DEVAM EDİYOR"

Bölgede hala barınma sorununun devam ettiğini dile getiren Prof. Dr. Kaynak, "Yaklaşık olarak neredeyse birinci ayına yaklaştı deprem. Bu 1 aylık sürenin ilk 48 - 72 saati enkazlardan yaralıların kurtarılması süreciydi. Sonraki günler içinde de hızlı bir şekilde kurtulanların temel ihtiyaçlarının karşılanacağı temel altyapının oluşturulması gerekiyordu. Yeterli barınma koşulları, beslenme koşulları ve hijyenik koşulların oluşturulmasıydı. Çok konuşuldu barınma problemi, aslına bakarsanız hala birçok yerde devam ediyor. Yeterli kalitede çadır yetersizliği var, bu konu birçok spekülasyona ve tartışmaya yol açtı" diye konuştu. 

"TSK SAHRA TUVALETLERİNDE ÇOK DENEYİMLİ"

Hijyen koşullarının oluşmadığını ve bunun sağlık açısından ciddi risk oluşturduğunu kaydeden Kaynak, "1999 depremini örnek alacak olursak; depremin olduğu günün gündüzünde yaklaşık 35 bin civarında Türk Silahlı Kuvvetler üyesi, deprem bölgesinde yer almıştı. Bunun yanında da Kızılay'ın devreye girmiş olduğunu görüyoruz. 18 Ağustos 1999 tarihli gazetelere baktığımızda biz bunları görüyoruz, tabi 1 gün öncesini anlatıyor, yani deprem günü sahada TSK'nın ilgili birimleri ve Kızılay'ın etkili şekilde yer aldığını gördük. Fakat 6 Şubat'ta yaşadığımız depremde bunlar görülemedi. Özellikle ilk 3 gün içinde bunlar görülemedi. TSK, Kızılay, UMKE, AFAD gibi hükümetin oluşturduğu yeni organizasyonların burada görülemediğini bütün tanıkları saptadı. Şu anda en önemli unsur, barınma, hijyen, tuvalet, su bulunması, bugün hala Antakya'da su kıtlığından bahsediliyor. Yani birinci ayda hala su yetersizliği var. Bunun yanı sıra tuvalet yetersizliği var. Başından beri aslında sahra tuvaletlerinin kullanılması gerekiyordu. Sahra tuvaletlerinde TSK çok deneyimli ama devreye sokulmadığı için ya da farklı şekilde sokulduğu için deprem sonrası süreçte tuvalet ve su gibi temel problemler hep yaşandı" açıklamasında bulundu. 

"ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONU ARTIŞ GÖSTERİR"

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, afet bölgesinde yaşanan tuvalet ve su kıtlığının 2 temel soruna yol açacağını anlatan Kaynak, açıklamasını şöyle sürdürdü: 

Burada 2 temel sorunla karşı karşıya kalırız. Bunlardan ilki, üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır, soğukla birlikte, havanın sürekli değişmesi nedeniyle, çadırda ve uygunsuz koşullarda, sıkışık şartlarda, hijyenik olmayan koşullarda yaşamakta olan insanların üst solunum yolu enfeksiyonuna tutulması olasılığı yüksektir ve bu artış gösterir. Bu önemli bir sorundur, özellikle çocuklar için. Sıkıntılı dönemin olduğunu biliyoruz. 

"TİFO VE KOLERAYA MARUZ KALMALARI SÖZ KONUSU"

İkinci önemli sorun da özellikle hijyen, su ve tuvalet yetersizliğine bağlı olarak gastroenteroloji olması, yani mide ve bağırsak sistemini özellikle hijyenik olmayan ortamlarda uzun süre uygunsuz koşullarda yaşayan insanların tifo gibi bazı enfeksiyonlara maruz kalmaları söz konusu. Sıcak döneme doğru gidildikçe de Kolera olasılığına gideceğini belirtmemiz lazım. Şu anda bunların görülmemesinin sebebi biraz da havanın henüz, kolera gibi bir enfeksiyonla karşılaşmamızı gerektirecek kadar ısınmamış olması diyebiliriz. Bütün bunlar önümüzde önemli risk faktörleri olarak durmaktadır. Çok hızlı şekilde hijyenik beslenme, tuvalet, su ve uygun koşullarda beslenme sağlanarak depremzedelerin uzun bir sürece hazırlanması gerekir. Yaza bu şekilde uygun koşullarda girmemiz şarttır.