Borçlar hukuku üzerine uluslararası çalışmalar yapan ve aynı zamanda İEÜ Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü olan Dr. Cem Özcan, Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) maddeleri de örnek göstererek, vatandaşlara önemli bilgiler verdi. Dr. Özcan, “Kendileri için uygun fiyatlı araba almak isteyen vatandaşlar, kötü niyetli kişilerin hedefi olabiliyor. Beğendiği arabanın sahibine internet üzerinden ya da elden kapora veren vatandaşlar, daha sonra satıcının ortadan kaybolması nedeniyle maddi zarara uğrayabiliyor. Bu duruma maruz kalan kişilerin, hukuki olarak haklarını aramaları mümkün. Borçlar Kanunu’ndaki 177 ve 178’inci maddede, bağlanma ve cayma parası ile ilgili hükümler var. Sözleşme yapılarak, karşı tarafa para verilmesi, 177’nci madde kapsamında bağlanma parasını ifade ediyor. Kanunda, verilen kaporanın öngörülmüş bir şekli yok. Alıcının, para verdiğinde bir teminat alması ise, elini güçlendirir. Ben, öncelikle vatandaşlara kapora vermemelerini öneriyorum. Ancak veriyorlarsa, karşılığında makbuz ya da yazılı belge almalılar. Hukukta ne yaparsanız yapın ispat gerekir. Alınan sözleşme ya da imza, hukuken geçerlidir. Ancak unutulmamalı ki, kapora zorunlu değil. Kaporayı verdikten sonra mağduriyet yaşayan kişiler, alacak davası açarak hakkını arayabilir. İcra Mahkemesi’ne de süreci taşıyabilir” dedi. “DOLANDIRICILIK BOYUTU AYRI” Konunun dolandırıcılık yönünün ise, TCK’ya göre ayrı bir boyut olduğunu vurgulayan Dr. Özcan, “Kapora mağduru olan kişiler şikayette bulunarak, faillerin cezai yönden takibini sağlayabilir. TCK’nın 157 ve 158’inci maddesinde bu konuda hükümler var. Dolandırıcılıkla ilgili 1 ila 5 yıl arasında hapis cezası da verilebiliyor. Kapora verdikten sonra sıkıntı yaşayan kişiler, bu yönde de hakkını arayabilir. Kapora alıp, daha sonra ortadan kaybolmak, dolandırıcılık kapsamında değerlendirilebilir. Kanunumuzda, tüketiciden yana olan birçok madde mevcut” diye konuştu.