Türkiye, 2001 krizinin ardından ekonomide en büyük sıkıntılarından birini yaşıyor. Başta inşaat sektörü olmak üzere birçok sektörde büyük sorun var. Piyasalarda yaprak kımıldamıyor. Sıcak para akışı kesilmiş durumda. Firmalar ayakta kalmak için büyük bir mücadele veriyor. Her firma kendisine göre tedbirler alıyor. Kimi çalışanlarını çıkarıyor, kimi de masraflarını minimuma indirmeye çalışıyor.

İş dünyası, İstanbul seçiminin tamamlanması ile sıranın ekonomiye geleceğini umut ediyor. Siyaset dünyasına baktığımız zaman ise pek ekonomi ile ilgilenen olmadığını görüyoruz. Varsa yoksa İstanbul seçimleri konuşuluyor. Siyasiler için İstanbul seçimi birinci öncelik iken, iş dünyası ve vatandaşların ise tek sorunu ise geçim. Yenilenen İstanbul seçimleri ne yazık ki ülkeye biraz daha zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramayacak. Günlerdir İstanbul Belediye Başkan adaylarının tartışacağı televizyon programını konuşuyoruz. "Kim moderatör olacak?" tartışma programı hangi adaya yarayacak tartışmaları ile günlerimizi geçiriyoruz. Anketlere göre seçim sonuçları değişmeyecek gibi görünüyor ama bunu da 23 Haziran akşamı yaşayarak öğreneceğiz. Ekonomide ise Türkiye’yi daha da sıkıntılı günler bekliyor gibi gözüküyor. ABD ile yaşanan S-400 krizi çözüme kavuşturulmazsa yeni ticari yaptırımlarla karşılaşabiliriz.

Sıcak para geliyor

Ama tüm bu olumsuz gelişmelere karşın 1 aya yakın bir zamandır Türkiye müthiş bir yabancı sermaye girişine sahne oluyor. Bu sayede dolar 6.2 TL’den 5.7 sevilerine kadar geriledi. BİST 100 endeksi ise 84 binden 94 bine yüzde 12 gibi çok iyi getiri sağladı. ABD’nin yaptırım sopasını gösterdiği bir dönemde 1 yıldır Türkiye kapılarını kapatan ABD ‘li hedge fonların ilgisi biraz şaşırtıcı gibi görünüyor. Tüm bu gelişmeler, ekonomi yönetiminin ABD ziyaretinden sonra gündeme geldi. Yaklaşık 2 trilyon dolarlık bir varlığı yöneten ABD kökenli bir fon ise 15 Mayıs’tan bu yana ikinci defa İstanbul’u ziyaret etti. Ekonomi uzmanları ise küresel risk iştahına paralel olarak Türk lirası varlıklarında alış ağırlıklı bir seyir izlendiğini belirtiyorlar. Türkiye Merkez Bankası’nın faiz kararı ve ABD ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin seyri önümüzdeki dönemde ekonomiyi yakından etkileyecek. Tüm bunları dikkate aldığımızda İstanbul seçim sonuçlarının ardından en çok konuşacağımız konu ekonomi olacak. Seçim sonrasında IMF ile yeni bir anlaşma olacak mı onu da göreceğiz ancak, geç kalınan kararların faturasını da 2001 krizinde olduğu gibi yine vatandaş olarak biz ödeyeceğiz. Umarım faturamız çok ağır olmaz.