İzmir’de yaşayan saç tasarımcısı Ahmet Altın, satın aldığı minibüsünü karavana çevirerek hayalini gerçeğe dönüştürdü. İçine yatak, mutfak ve dolap da yerleştirdiği minibüsünde sıcak bir atmosfer oluşturan Altın, belli aralıklarla kampa giderek hayatın keyfini çıkarmaya başladı.

Koronavirüs salgını sonrası, karavanı onun için adeta özgürlük oldu. Bu dönemi sıklıkla minibüsünde geçiren Altın, doğada izole bir yaşamla Covid-19'dan korundu. Karavanında çayını ve kahvesini demleyen Altın, kitabını okuyup, bilgisayarında sevdiği film ve dizileri izleyerek dinlenme fırsatı yakaladı. Birçok kişinin hayali olan anları yaşayan Altın, yeşil doğanın keyfini sürüyor.

'ODANIZIN PENCERESİ, İSTEDİĞİNİZ YERE AÇILIYOR'

Karavan hikayesinin doğanın içinde olma isteğiyle başladığını belirten Ahmet Altın, "Koronavirüs salgınının da hayatının bir parçası olmasıyla birlikte hem insandan kaçış hem doğayla bütünleşmek için zaten yaptığımız bu yaşam stilini, daha sık yapmaya başladık. Açıkçası çok da iyi oldu. Hiçbir şekilde insanlarla etkileşimim olmadı. Pandemi ve sonrası için doğayla iç içe olmak, benim için çok güzel" dedi.

Karavanı kendilerinin yaptığını belirten Ahmet Altın, "Biz kendi zevkimize göre üretmek istedik. Arkadaşımla el birliğiyle 2 ay içinde tamamladık. İçimize sindi. Bu tarz bir karavan 30 bin liraya da elde edilebilir, 300 bin liraya da. Bu tamamen kişinin bütçesine bağlı. Mühim olan sizin ne kadar minimal yaşayabileceğiniz ya da beklentilerinizin ne olduğu. Bu tarz bir karavan ortalama araç dahil 70-80 bin lirayı buluyor. Ancak önemli olan, bunu sadece heves için yapmamak. Doğada yaşamak kolay değil. Su olsun, her yerde konaklayamamak olsun gibi zorlukları var. Ama güzel tarafları da var. İstediğiniz zaman odanızın penceresi, istediğiniz yere açılıyor. Deprem de olsa virüs de olsa kaçıp gidebileceğiniz bir eviniz var. Çünkü yürüyen bir ev " dedi.

KEYİFLİ AMA BİLİNÇLİ YAPMAK GEREK

Doğada bir gününün nasıl geçtiğini anlatan Ahmet Altın, "Sabah uyanınca kahvemi içiyorum. Sonra kahvaltımı hazırlıyorum. Bulunduğum yerin doğasını keşfediyorum. Öncelikle oranın patikalarında yürüyorum, manzarasını izliyorum. Doğayla birleşmek insanı stresten arındırıyor. Bir sonraki gün çalışıyorsam bile daha zinde başlıyorum. Odun topluyorum akşam için, yemeğimi yapıyorum. Kitap okuyacak zamanım oluyor. Kendimle konuşabilecek zamanın oluyor. Çünkü gündelik hayatımda bunu yapacak zamanım olmuyor. Bu çok güzel bir şey. Yeni insanlar tanıyorsun. Çünkü yolda olmak böyle bir şey. Herkese tavsiye ederim ama bunu bilinçli olarak yapmakta fayda var" dedi.