GÜNDEME BAKIŞ – Ekonomi Üniversitesi’nde geçmişe dönük yapılan işlemlerle ilgili hakim karşısına çıkan ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan İzmir Ticaret Odası eski Başkanı Ekrem Demirtaş, yazılı bir açıklama yaptı. Demirtaş, şunları söyledi:

“Medyada son günlerde hakkımızda çıkan haberlerde, İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığı yaptığımız dönemlere ilişkin olarak, bizden sonra gelen yönetimin göreve başlamasından hemen kısa bir süre sonra yaptığı şikâyet ve talepleri üzerine, mütevelli heyetinin aldığı kararlar doğrultusunda üniversitenin geliştirilmesi için yapılan inşaatlar ve mali harcamalar ile ilgili başlatılan ve yaklaşık 2 yıldır süren bir soruşturma ile ilgili olarak ifade vermemiz haberleştirilmiştir. Yanlış anlaşılmaları ve yaratılmak istenen yolsuzluk algısını önlemek için bu basın açıklamasının yapılması bizim açımızdan bir zorunluluk haline gelmiştir.  Yaklaşık 2 yıldır süren soruşturmada ilk kez davet edilmemiz üzerine kendiliğimizden giderek, Devlet görevlilerine ve gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcı olmak amacıyla soruşturma kapsamında ben ve o dönemde benimle birlikte görev yapan, Mütevelli Heyeti Üyeleri, Rektörler, Üniversite Genel Sekreteri ile diğer görevliler ve ihaleler sonucunda işleri alan şirketlerin yöneticileri ifadelerimizi verdik.

Hakkımızda ileri sürülen iddialar, hiçbir hukuki dayanağı olmayan, asılsız ve yalnızca karalama amacı ile ortaya konmuş iddialar niteliğindedir. Konunun devam eden bir soruşturma aşaması ile ilgili olması karşısında takdir edersiniz ki ayrıntılı olarak açıklama yapmaya olanak bulunmamaktadır.

ÜNİVERSİTE KURMA SEVDASIYLA YOLA ÇIKTIK
“Ancak basında yer alan;  İzmir Ekonomi Üniversitesinin 10 yıla dönük ihalelerinin mercek altına alındığı,  İncelenen işlerin başında Üniversitenin yarım kalan tıp fakültesi binası ile Güzelbahçe’deki kampus projesinin yer aldığı;  Bazı inşaat işleri ve ihalelerde usulsüzlük yapıldığı,

Bu soruşturmaların Üniversitenin şimdiki yönetiminde yer alan Mahmut Özgener’in şikayeti ile başladığı,  bu olaylar nedeni ile nitelikli dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma ve güveni kötüye kullanma suçlarından dolayı soruşturma yapıldığı

Yönündeki haberlere cevap olarak şunları belirtmek isteriz:

Biz bir “Dünya Üniversitesi” kurmak sevdası ile yola çıktık. Ben ve arkadaşlarım; 4.150.000 € İle 500 milyon dolar varlığı, 10 bin öğrenci, 1000 e yakın öğretim üyesi ve idari personel olan bir kurum yarattık. Yaratılmak istenen algının aksine İzmir ekonomi üniversitesi bir başarı hikayesidir. Her yıl YÖK tarafından denetlenen üniversitemizin başarısı sadece ülkemizde değil, dünyaya da taşmıştır. İzmir’ in en değerli yerinde 40.000 m2 akıllı sınıfları olan 1. Sınıf inşaat kalitesi olan binaların bulunduğu akıllı kampüs yarattık. Her yıl YÖK tarafından denetlenen üniversitemizin başarısı sadece ülkemizde değil, dünyaya da taşmıştır.

Prens Charles dahi eğitim yöntemimizin örnek oluşu nedeniyle, üniversitemize gelmiştir. Bugün artık, eğitim kadar sağlık da önem taşıyor. Pandemi sürecinde bunu daha iyi anladık.

18 YILDA BÖYLE BİR ÜNİVERSİTE YARATILABİLİR Mİ?
“Hastahane  için hemen kampüse komşu 20 bin m2 alanda 30 bin m2 hastane kaba inşaatını bitirdik, Dekorasyon projelerini dahi hazırladık. Bizi şikayet edenler pencerelerine kontrplak çakarak ancak, depo yapabildiler. Biz, kalsaydık “İzmir Ekonomi Sağlık Hastanesi” pandemi sürecinde tüm halkımıza etkin hizmet verecekti. Üniversiteyi, hiç borçsuz 25 milyon nakit, yılda 50 milyon bütçe fazlası, 500 milyon $ varlığı, 222 dönüm ikinci kampüs arsası ile birlikte dev bir kurum olarak bıraktık. Kötü yönetilseydi ben ve arkadaşlarım avanta peşinde koşsaydık, 18 yılda böyle bir üniversite yaratılabilir miydi?  İfadeleri alınan kişiler üniversiteyi batıran değil, zirveye taşıyan insanlardır. Yürüyen soruşturmada ve devamında, yaptığımız ve yapacağımız savunmalar ile haklılığımız bütün çıplaklığıyla ortaya çıkacaktır. Ancak belirtmek isterim ki bizler;

Asla üniversitenin aleyhine olacak şekilde bilerek ve isteyerek herhangi bir usulsüzlük yapmadık. Üniversitenin kaynaklarını gerek kendimiz gerek yakınlarımız menfaatine kullanmadık. Üniversitenin kaynaklarını herhangi kişi ya da kuruluşa aktarmadık. Üniversitenin ihalelerine herhangi bir usulsüzlük karıştırmadık.  Üniversiteyi dolandırmadık. Üniversitedeki görevlerimizi yerine getirirken görevimizi kötüye kullanmadık. Üniversitenin tek bir kuruşunu ne yedik ne de başkasına yedirdik. Uzunca bir süredir süren soruşturma kapsamında, bütün iddiaları araştırmalarına rağmen ancak 2 yıl sonra ifademize başvurulmasının nedeni de budur. Hiçbir zaman hukuka ve mevzuata aykırı bir iş ve işlem yapmamanın verdiği güven ile ben ve arkadaşlarım, Devletimize ve görevlilerine yardımcı olmak düşüncesi ve amacı ile sorulan soruları cevapladık. Hakkımızdaki asılsız iddiaların cevaplarını tamamen haklı ve hukuka uygun bir şekilde ortaya koyduk. Bu süreçte zaman ve mekan gözetmeden, üstün bir gayretle görev yaptığını gözlediğimiz görevlilere de teşekkür ederiz. Yine Üniversitemiz Hukuk fakültesi mezunu çocuklarımızın, “Savunmanızı biz yapalım” yönündeki isteklerine de müteşekkiriz.  Bu haber dolayısıyla, bizi sevenlerin endişe içinde olmamasını diliyorum. Bugüne kadar verdiğimiz haklı ve onurlu mücadelemize kaldığımız yerden başımız dik ve alnımız açık olarak devam edeceğiz”