Halil İbrahim GÜLER/ GÜNDEME BAKIŞ- İzmir’in en değerli alanları arasında yer alan İnciraltı’nın planlaması konusunda tartışmalar devam ediyor. İnciraltı ve Bahçelerarası mahallesinde bulunan arazi sahiplerinin bölgenin planlanması yönünde talepte bulunurken, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından alınanı tarım arazisi olduğunu, yapılacak çalışmanın Anayasa’ya aykırı olduğuna vurgu yapıyor.  

BURASI TAMPON BÖLGE
TMMOB Ziraat Mühendisleri İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Türk, alanın planlamasına karşı çıktıklarını belirtti. Kararlarının gerekçelerini anlatan Türk, “ Burası tarım arazidir. Kanunlarda da tarım arazilerinde hiçbir şekilde amacı dışında kullanılmaması gerektiği belirtilir. Ön tarafta uluslararası bir kurulun bir sulak alan bulunuyor. Bu bölge, ön taraftaki sulak alan ve arka taraftaki kentsel alan arasında bir tampon bölge oluşturuyor. Tarımsal bir alanın bunun dışına çıkarılması için kamu yararı kararı olması gerekiyor. Kanunlarda net bir şekilde belirtilmiş durumdadır. İkincisi ne yapılacaksa alternatif bir alanın olmaması gerekiyor. Bölgede termal için alternatif bir alan bulunuyor” dedi.   

ISLAH ÇALIŞMALARIYLA SORUN GİDERİLİR! 
Bölgedeki toprakta ve suda tuzlanma iddialarına da yanıt veren Türk, “Bu alandaki suların tuzlu olduğuna yönelik elimizde böyle bir veri bulunmuyor. Kaldı ki eğer böyle bir durum varsa da ıslah çalışmaları yapılabilir. Toprakta bor ve tuz oranını gibi etmenlerden de bahsediliyor. Eğer bunlarla da ilgili toprak bozulması varsa, ıslah çalışmalarıyla bu sorun giderilebilir. Kaldı ki Anayasa’nın 45’inci maddesi ve Toprak Koruma Kanunu devletin kurumlarına tarım arazilerini koruma ve iyileştirme görevi veriyor. Narlıdere Metrosu aşağı yukarı 40 metre derinliğe iniyor.   Meslek uzmanı arkadaşları arkadaşlarımızdan bu konuda aldığımız bilgiler var. Bilimsel olarak dağlardan gelen yeraltı suları, yerçekimi nedeniyle karşısına çıkan setin altından denize doğru atmaya devam eder. Narlıdere Metrosu’nun suyu kestiği gibi bir problem yok. Tüm dünyada yeraltı sularının seviyesinde bir azalma var. Bunun da sebebi iklim değişikliği ve hoyrat kullanılmasıdır. Menemen’de, Kemalpaşa’da, Ödemiş’te de sular çekildi” diye konuştu.

TARIM İL MÜDÜRLÜĞÜ ALANI ‘MUTLAK TARIM ARAZİSİ’ OLARAK GÖRÜYOR
Tarım İl Müdürlüğü’nün alan için ‘mutlak tarım arazisi’ olarak gördüğünü savunan Türk, “Binlerce yıl boyunca oluşan tarım arazisini biz imara açıyor, betonlaştırıyoruz. Pandemi döneminde de çok daha ihtiyaç duyduğumuzu anladığımız gıdayı kendi elimizle yok ediyoruz. Tarım İl Müdürlüğü sosyal medya hesaplarında geçen hafta bir paylaşımda bulundu. Tarım İl Müdürü Mustafa Özen oraya giderek ziyaret 15 dönümlük serada ve 45 dönümlük bir mandalina bahçesinde incelemede bulundu. Tarım İl Müdürlüğü de buraya mutlak tarım arazisi görüşü veriyor. Bu alanın bir miktarı uluslararası sözleşmelerle korunan bir sulak alan. Bu sulak alan, Toprak Koruma Kanuna göre marjinal tarım arazisi olarak geçer. Kendilerinin marjinal tarım arazi olarak söyledikleri alan, o sulak alan. Doğal sit alanı, zaten bir şey yapılamaz” dedi.  

EĞER MARJİNAL TARIM ARAZİSİ OLSAYDI İL MÜDÜRLÜĞÜ ONAYLARDI
AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya’nın açıkladığı İl Toprak Koruma Kurulu tarafından alanın planlaması yönünde olumlu karar verilmesine değinen Türk, “Konu Toprak Koruma Kurulu’na geldi. Bu kuruma gelmesinin iki nedeni olur. Ya büyük ova sınırları içerisinde olacak. Büyük ova sınırları içerisindeyse (ister tarımsal alan olsun ister tarım alanı dışı olsun, hangi amaç için olursa olsun) Toprak Koruma Kurulu karar verir. Burası büyük sınırları içerisinde değil, bunun için ilk neden olmaz.  İkinci bir neden ise konun Toprak Koruma Kurulu’na gelmesi için mutlak tarım arazi, (yani dikili veya özel tarım arazisi) olması gerekiyor. Burası Tarım İl Müdürlüğü’nde mutlak tarım arazisi olarak tanımlandığı için Toprak Koruma Kurulu’na geldi. Eğer Tarım İl Müdürlüğü’nde bu alanın tamamı marjinal tarım alanı olarak belirlenseydi, Toprak Koruma Kurulu’na gelmeden İl Müdürlüğü tarafından uygun görüşü verildi. Buradaki problem, yıllarca siyasilerin, mülk sahiplerinin doğal olarak imar beklentilerinin körüklemesinden kaynaklanıyor” diye konuştu.