Önceki gün KOVİD-19 nedeniyle hastanede yoğun bakıma alınan ünlü teknik direktör Yılmaz Vural'ın sağlık durumuyla ilgili dün açıklama yapılmıştı. Açıklamada, "19 Kasımda Covid-19 tanısı alarak tedavisine başlanan Yılmaz Vural, ayaktan takip edilmekteyken nefes darlığı gelişmesi nedeniyle, 24 Kasımda hastanemize yatırılmıştır. Hastanın oksijen ihtiyacının artması üzerine, bugün (27 Kasım) öğle saatlerinde yoğun bakım ünitesine alınarak ventilatör altında takibi devam etmektedir. Hastanın durumu ciddiyetini korumakta olup gelişmeler ailenin izniyle paylaşılacaktır." denilmişti.

NE YAZIK Kİ YILMAZ VURALIN DA DURUMU BENZER ŞEKİLDE

"NE YAZIK Kİ YILMAZ VURAL'IN DA DURUMU BENZER ŞEKİLDE" 
"Virüsün mutasyona uğramasıyla ilgili bu zamana kadar ne aşı çalışmalarını aksatacak mutasyon ilerlendi ne de hastalığın öldürücülüğünün arttırıcılığını gösteren bir mutasyon izlendi. CDC, ‘hastalığı geçirenlerin ilk 3 ay test yaptırmaları gerekmiyor’ diye. Oxford Üniversitesinin sağlık çalışanları üzerinde yaptığı çalışma da ise antikor düzeylerinin 6 aya kadar uzadığını gösterdi. Salgının başından itibaren bu kaygılar vardı. Süreç içinde kesin olarak gösterildi ki bağışıklık kalıcı olarak ortaya çıkmıyor. Hastalık tekrar edebiliyor, reenfeksiyon görülebiliyor." diyen Prof. Dr. Çetiner şöyle devam etti:

​​​​​​"Genel kabul ikinci enfeksiyonlarının ilk enfeksiyonlara yönelik daha hafif geçtiği yönündeydi. Ancak ABD’deki çalışmalarda ikinci enfeksiyonun daha şiddetli geçeceği yönünde raporlar vardı. Ne yazık ki Yılmaz Hoca’nın durumu da benzer bir şekilde. İlkinden daha şiddetli bir ikinci atak oluştu. Bu kimde nasıl niye oluştuğunu bilmiyoruz. Hastalığı hafif geçirenlerde antikor düzeyleri daha erken kayboluyor. Ama bunun detaylarını henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz şu burada kalıcı bağışıklıktan bahsedemeyiz. Aşıların önemini bu daha da artırıyor. Belki de aşılarla belirli aralıklarla aşılanmamız gerekecek. Hala birçok bilinmez devam ediyor. Hasta sayısı da bir taraftan çok artıyor."

KİMSENİN AŞI SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM

"KİMSENİN AŞI SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM" 
Prof. Dr. Çetiner, Türkiye ve dünyadaki aşı çalışmalarıyla ilgili şunları söyledi:

"Önümüzdeki sonbaharda normalleşmemiz biraz mümkün olabilsin. Uzun bir süreç bu. Kimsenin aşı seçme özgürlüğü olduğunu düşünmüyorum. Gidilecek daha çok yol var. Milli aşı politikalarının geliştirilmesi konusunda umarım bunların hepsi gerçekleşecek."

SALGINA KARŞI ALINAN ÖNLEMLER

SALGINA KARŞI ALINAN ÖNLEMLER 
Çetiner şöyle devam etti:

"30 binlere çıkmış vakamız çok daha fazla. Bu art niyetli yorumlardan uzaki bilimsel bir yorum bu. CDC tespit edilen vakaların 8 kat daha fazla olduğunu söylüyor. Herkesi baştan başlayıp bir bir testleyemiyorsunuz. 10 kat hesabını yaparsanız aramızda 1 milyon taşıyan var demektir. Tamamen uyarı amaçlı söylüyorum. Lütfen potansiyel olarak herkesin KOVİD-19 taşıyıcısı olabileceğini düşünerek hareket edin."

YÜZDE 113LÜK ARTIŞ...

"YÜZDE 113'LÜK ARTIŞ..." 
Prof. Dr. Çetiner, "Dün 30 bin sınırında vaka, 177 ölüm, 5 bin ağır hasta sayısı... Kasım ayının başından itibaren ağır hasta sayısında yüzde 113'lük bir artış. Önümüzdeki günlerin de pek parlak ve iç açıcı geçmeyeceği açık olan bir tabloyla karşı karşıyayız.Burada bir noktanın altını çizmek istiyorum. Bence önlemler konusunda hamle üstünlüğünü genellikle kovid'e bırakıyoruz aslında. Biraz önceden davranmak gerektiğini düşünüyorum. Örneğin Güney Kore'de 528 vaka sayısına ulaşıldığında neredeyse Türkiye'dekiyle bire bir aynı önlemler alındı. Yani önceden önlem almak gerekiyor.İngiltere okulları açık tutarak, ama bunun dışında sadece market ve eczanelere izin vererek bir kapanmaya gitti. Fransa günlük 50 bin vaka sayısını 12 bin 500'e indirdi önlemleri alarak. Bizde önlemlerde bir adım gecikiyor olduğumuzla ilişkin bir kaygı yaşıyorum." diye konuştu.

"Birkaç noktanın da altını çizmek lazım. Her durumda başka ülkeleri örnek alarak hareket edemezsiniz. Ev içi bulaşın çok ciddi risk olduğunu biliyoruz. Seyahat, iş yeri,marketlerde olan bulaşımdan neredeyse 10 katı fazla olduğu söyleniyor ev içi bulaşım.65 yaşı evde oturtup da aynı evde oturan genç insanları işe gönderdiğinizde, bunlar da kontrollerden kurtulmak için dolmuşlarda saklanarak yolculuk ettiklerinde evdeki 65 yaşı koruyamamış oluyorsunuz." diyen Çetiner şu ifadeleri kullandı:

"Gece sokağa çıkma yasağı uyguluyorsunuz ama gündüz saatlerinde mesai kademelendirme hala bir direnç olduğunu seziyorum. Bunu anlamak da çok zor. Evden çalışma konusunda hem özel sektörün hiç özendirici olmamasını da gördükten sonra gece sokağa çıkma yasaklarının da çok yeterli olmadığını düşünüyorum."

BİZİM DAHA DİKKATLİ OLMAMIZ GEREKİYOR

"BİZİM DAHA DİKKATLİ OLMAMIZ GEREKİYOR" 
"Yemeklerin paket servis olma hikayesi; eğer siz oradan servisi alır, gider 20 metre yan tarafta çöker, maskenizi çıkarır 4-5 kişi yemek yerseniz yine bir işe yaramadığını düşünüyorum.Yeni önlemler alınmasıyla ilgili elbette insanlar istekli davranmayacaklar. Afşin Hoca da ben de tıp doktoruyuz. Bize sorsanız herkesi eve kapatırız. Burada karar verici olmak gerçekten son derece zor bir şey. Ama bizim biraz daha dikkatli olmamız gerekiyor.Dikkatli olmayan ülkeler... İsveç mesela; Norveç'in 2 katı nüfusu olan bir ülke. Norveç'ten tam 20 kat daha fazla hasta sayısına sahip. Niye? Çünkü kısıtlama ve önlemlere gitmediler. Kendileri de bunun ne kadar büyük bir hata olduğunu da anlattılar.