Arabuluculuk ve uzlaştırmacılık, son dönemde yargıda en fazla duyulan terimlerden olmaya başladı. Özellikle ticari uyuşmazlıklarda 2019, iş uyuşmazlıklarında ise 2018 yılından itibaren uygulanan arabuluculuk ile uzlaştırmacılık hem yargının yükünü hafifletirken hem de çözüme daha kısa sürede ulaşılmasını sağlıyor. Birbirine çok yakın gibi durmasına rağmen aslında farklı olan bu iki terimi uzmanları anlattı.

Arabuluculuk ve uzlaştırma kavramlarını birbirlerine karıştırmamak gerektiğinin altını çizen Uzlaştırmacı Adnan Kervan, "Arabuluculuk ve uzlaştırma, Türk adalet sisteminde vatandaşlarımızın yeni taştığı kavramlar arasında yer alıyor. Arabuluculuk, dünya uygulamasında hem ceza hem de bireyler arasındaki hukuk davalarında alternatif olarak kullanılıyor. Bizde ise durum biraz daha farklı. Arabuluculuk hukuk davalarında, uzlaştırmacılık ise ceza davalarında karşımıza çıkıyor. Örneğin bireyler arasındaki alacak-verecek davalarında hukuku ilgilendiren; iş, sulh ve hukuk mahkemelerini ilgilendiren konularda arabuluculuk yöntemine başvuruluyor. Uzlaştırmaya tabi suçlarda ise uzlaşma zorunlu bir yöntem. Uzlaştırma yoluna gidilmeden yargılama yapılamaz. Örnek vermek gerekirse; hakaret, tehdit ve basit yaralama gibi ceza kanunu içinde yer alan ve uzlaşmaya tabi suçlar olarak bilinen konularda da uzlaştırma yoluna gidilir. Birbirlerine çok karıştırılan iki terim arasındaki temel fark da budur" dedi.

'BU SENE UZLAŞTIRMACILIK DAHA ZOR'

Her avukatın arabulucu veya uzlaştırmacı olmadığının altını çizen Kervan, "Avukatlar arabulucu olabilir. Ancak öncelikle eğitim alma ardından da sınava girme şartı bulunuyor. Bu şartları sağlayanlar, gerekli güvenlik soruşturmasının ardından arabulucu olarak listeye dahil olur ve arabuluculuk yapmaya hak kazanır. Uzlaştırmacılık ise Alternatif Çözümler Daire Başkanlığı tarafından yürütülüyor. Uzlaştırmacı olabilmenin ön şartları arasında 4 yıllık yüksekokulu bitirmek ve yeterli hukuk dersi almak bulunuyor. Bunun yanı sıra onay verilen kurumlarda 48 saatlik uzlaştırmacılık eğitimi alınır. Eğitimi tamamlayanlar, aldıkları sertifikayla birlikte sınava girmeye hak kazanırlar. Adayların sınavda başarılı olmaları halinde sicile kaydolmaları için de ilk 5 bin kişi arasına girmeleri gerekiyor. Bu sene 9 Mayıs'ta yapılacak olan sınavın daha zor olduğunu söylememiz gerekiyor. Her avukat, uzlaştırmacı veya arabulucu değildir" ifadelerini kullandı.

'SORUN ÇÖZÜLEMEZSE DAVA AÇILIR'

Arabuluculuğun zorunlu ve ihtiyari olarak ikiye ayrıldığını belirten arabulucu Emel Nazlı ise "Arabuluculuk özel hukuk uyuşmazlıklarında uygulanan bir çözüm yöntemidir. Uzman ve tarafsız 3'üncü kişinin hakemliğinde taraflar bir araya getirilir ve aralarındaki sorunun çözümü hedeflenir. Ceza hukuku dışındaki uyuşmazlıklarda arabuluculuk yöntemine başvurulur. Arabuluculuğu zorunlu ve ihtiyari olarak ikiye ayırabiliriz. Zorunlu arabuluculuk dava şartıdır. İş ve ticaret hukukunda, tüketici hukukunda uygulanıyor. Zorunlu arabuluculukta tarafların, mutlaka bir arabulucuya müracaat etmeleri, bu süreç tamamlandıktan sonra eğer anlaşmazsa dava açmaları gerekir. İhtiyari arabuluculukta ise taraflar zorunlu olmasa da bir arabulucuya başvurarak anlaşmazlıklarını sulh yoluyla çözebilirler" dedi.

Arabuluculuk bürolarından başvuru yapıldığının altını çizen Nazlı, "Adliyelerdeki arabuluculuk bürosuna gidip arabulucu atanması talep ediliyor. Büro da konusu dahilinde birini atıyor. Bu arabulucu da süreci başlatıp tarafları bir araya getiriyor. Anlaşma sağlanırsa anlaşmanın sağlandığına dair bir belge düzenlenirken, anlaşma çıkmazsa da anlaşmanın sağlanamadığına dair bir belge düzenleniyor. Sorun çözülemezse dava açılarak çözüm süreci aranıyor" diye konuştu.