İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek hafta sonu yasağı başlamadan, cuma günü bir tweet attı. Şöyle diyor: "Son iki günü görünce hafta sonu sokağa çıkma yasaklarının çok işe yaramadığına iyice kanaat getirdim. Böyle giderse 2. dalga ekime kalmaz. Herkes virüsü unutmuş. Ne çabuk!"

Bunun üzerine Prof. Dr. Tükek'i arayıp henüz aşı bulunmamış, tehlike geçmemiş olmasına rağmen neden bu kadar çabuk rehavete kapıldığımızı sordum. Tükek, "2 gün eve kapanınca 'Ben üzerime düşeni yaptım, sorumluluğum bitti' gibi bir algı oluştu sanırım. Buna bir de 'Rakamlar iyiye gidiyor' açıklamaları eklenince insanlar kuralları gevşetmeye başladı. Oysa virüs dışarıda ve tehlikeli” diyor.

VAKA SAYISI 100 OLMADAN NORMALLEŞME OLMAZ
Tükek, birkaç gündür hiç ummadığı yerlerden, birçok insanın korona pozitif olduğuna dair yeni haberler aldığını belirtirken "Benim çevremden gözlemlediğim, yeniden artmaya başladı. İnşallah yanılıyorumdur. Bir yerde 8 kişide birden çıktı. Normalleşme denilince insanlar eski normal sanıyor. Bunda tabii ki ramazan ayında olmamızın da etkisi var. Marketlerde çok büyük kalabalıklar oluşuyor. Herkes evde, ihtiyaçlar fazla. Bu kontrolsüz kalabalık devam ederse 'normalleşme' yarım kalacak gibi! Günlük vaka sayısı 100'ün altına inmedikçe virüsü bitti kabul edemeyiz. Binin altına düşmedikçe ise bir normalleşmeden söz edilmemeli” diyor.

Tükek'in 2 günlük hafta sonu yasağına alternatif bir de önerisi var: "Belki kontrollü yasağa dönüştürülürse daha iyi olur. Mesela öğlen 2'ye kadar. Komple yasak olunca ertesi gün insanların dışarı çıkma özlemi ve ihtiyaç listesi kabarıklaşıyor." 

"GÜVENLİ TEK YER EVİNİZDİR" 
Bilim Kurulu üyesi Prof. Tr. Tevfik Özlü, 2 günlük de olsa sokağa çıkma yasaklarının hayli etkili olduğu görüşünde.

Özlü “Rakamlar daha iyiye gidiyor. Ama ne zaman bunu söylesek, neden bilmiyorum, yanlış anlaşılıyor. Bu söylediğimizden 'Her şey normale döndü' gibi bir anlam çıkarılması çok yanlış. Trafik mesela, COVID-19 öncesi duruma dönmüş durumda. Evet, dışarıya çıkacağız ama ihtiyaç halindeyse çıkılacak. İnsanlar yasaktan çıkınca 'ışığı görmüşçesine' kendilerini sokağa atıp, rahatlamak istiyorlar sanırım. Bu sosyalleşme isteğini minimum düzeyde tutmak lazım. Güvenli olan tek yer evdir" diyor.

ESKİ RUTİNLER RAFA 
Prof. Dr. Özlü şöyle devam ediyor: “Birkaç gün önceki rakamlara bakin. 2 bine yakın vatandaşımız yeni hasta oldu. Yani, virüs hasta etmeye ve öldürmeye devam ediyor. Bunu görmezden gelemeyiz. Rakamlar iyi. Başarıya yakınız ama bu sorun bitti demek değil. Dikkat etmez, tedbirlere uymazsak tekrar istemediğimiz bir noktaya evirilebiliriz. Virüs hep bir yerlerde ve bizi tehdit ediyor olacak. Biz ise tedbir alarak virüsten hayatımızı geri alacağız. Yalnız bunu yaparken eski rutin ve ezberleri artık bir rafa kaldırmak gerekli. Kontrollü sosyal hayatımız olacak. Mesela markete mi gideceksiniz? Çok acil değilse en tenha saatlerde gitmeye çalışın. Pazartesi değil de salı gidin."

AKSESUVAR DEĞİL
Sokağa sadece işi olanın çıkması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özlü, "Hava alayım, arkadaşımı göreyim, biraz eğleneyim diyerek sokağa çıkmak yanlış. Bir de görüyorum ki maske takmayanlar var. Büyük hata. Kim hasta kim değil nereden bilip, kendinizi nasıl koruyacaksınız bu görünmez virüse karşı. Bazı takanlar da sanki aksesuvarmış gibi takıyor. Ağzımizı, burnumuzu, çenemizi kapamadan o maske hiçbir işe yaramaz. Tabii bir de sosyal mesafe kuralımız var. En az 2 metre. Yanı sıra el hijyenini de asla ihmal etmemek gerekli. Bir de pek dikkate alınmıyor ama ortam havalandırması önemli. Kapalı yerlerde yeterli temiz hava sirkülasyonu olması çok önemli” diyor. 

"YANGIN SÖNMEDİ, SOĞUTMADAYIZ" 
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş: “Şu an yangın sönmedi, soğutma çalışmaları yapıyoruz. O nedenle sanki yangın sönmüş gibi davranmayın. Sadece sokağa çıkma meselesi değil, maalesef görüyoruz ki aynı apartmanda oturan aileler, baba-oğul-kızlar birbirlerine rahatça iftara, sahura gidip geliyorlar. Aman yapmayın! Kendinizi ve sevdiklerinizi tehlikeye atmayın. Hastalığın 'sessiz' taşıyıcıları yani asemptomatik kişilerin aramızda, yakınımızda olduğunu unutmayın."

CİDDİ CEZA GEREK
Dökmetaş şöyle devam ediyor: “Yerel yönetimlerle valiliklerin pandemi kurulları maske takılması ve sosyal mesafe kurallarına uyulması konusunda bana kalırsa ciddi cezalar getirmeli. Özellikle de hastalığın yoğun olarak görüldüğü şehirlerde. Zira bazı insanlarımız maalesef sözle ikna olmuyor. Bugün iş gereği dışarıya çıktım. Baktım iki hanım dip dibe oturuyor. Hemen gittim yanlarına, uyardım. Ama artık uyarıya bile gerek olmaması lazım. Biz biliyoruz ki bu virüs görünmez. Sen arkadaşını temiz-sağlıklı sanıyor olabilirsin ama öyle olduğu anlamına gelmez. Bu süreci sağlıkla atlatabilmek için herkes taşın altına elini koymalı. Bir süre daha üzerine düşeni yapmalı."