Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınından kurtulmanın tek çözümü olan aşılama kampanyası birçok ülkede başladı. Bugüne kadar dünyada pek çok ülkede milyonlarca kişiye en az bir doz aşı verildi. Bu sayının gelecek günlerde daha da katlanarak artması bekleniyor. Türkiye'de bölgelere göre değişmekle birlikte Covid-19 teşhisi alan hasta sayısında ciddi bir düşüş olduğunu belirten Medicana International İzmir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serhan Sakarya, "Yine de rehavete kapılmamak gerekiyor. Şu an alınan önlemler bana göre yeterli değil. İnsanları hafta sonu eve kapatmakla çok fazla fayda sağlanacağını düşünmüyorum. Yine de insanlarımızın eskiye göre bilinçlendiğini görüyorum. Eskiden çene altına indirilen maskeler artık ağzı ve burnu kapatacak şekilde kapatılıyor. Sosyal mesafeyi kontrol ediyorlar. İnsanlar, duydukları şeylerden korkuyorlar. Ayrıca genç nüfusta semptomlarla seyreden Corona enfeksiyonlarında artış olduğunu gözlemliyoruz. Bugüne kadar genç nüfusta daha az semptomatik seyrediyordu ancak mutasyona bağlı konular olabilir. Şu an elimizdeki kısıtlı verilerle durum böyle görünüyor ancak rastlantısal bir değişim de olabilir. Bu sağlıklı bir şekilde değerlendirmek için 2-3 aya ihtiyaç var" dedi.

ŞUBAT AYI SONUNDA VAKALARDA ARTIŞ OLABİLİR

Dışarıda toplu bulunulmaması gereken yerlerde de çok fazla insanın iç içe olduğunu belirten Prof. Dr. Serhan Sakarya, okulların açılması ile birlikte de sayının artabileceği uyarısında bulunarak, "Mart ayını bulmadan Şubat ayı sonunda 3. dalga ile karşı karşıya kalabiliriz. Bir de mutasyon konusu var. Normalde bir virüs zamanla aktivitesini kaybetmeye başlar ancak Corona'da böyle olmuyor, virüs mutasyona uğruyor ve her mutasyon bize korku ile geliyor. Örneğin Brezilya ve İngiltere'de ortaya çıkan mutasyonların hepsinin bulaşıcılığı daha fazla. Eskiden normal Covid-19 virüsünde 1 kişi 2 kişiye bulaştırırken, mutasyonlu virüste 1 kişi 5 kişiye bulaştırabiliyor" diye konuştu.

ÇİN AŞISI MUTASYONA KARŞI DAHA ETKİLİ

Covid-19 testi pozitif çıkan ve hastalığı atlatan kişilerde oluşan ve virüse karşı gelişen bellek hücrelerinin kişiyi korumaya devam ettiğini anlatan Prof. Dr. Sakarya, “Çin aşılarında virüsün her antijenik bölümü aşıyla birlikte bizlere enjekte ediliyor. Bu aşılar inaktif virüs aşısıdır. Örneğin diğer aşılarda olduğu gibi sadece hücredeki S bölümüne karşı yapılan bir aşı değildir. Dolayısıyla sadece S bölümüne karşı yapılan mRNA, vektör ya da saflaştırılmış protein aşıları bu konuda daha şanssız. S mutasyonu hızla gelişir de aşı kaçağı oluşursa bu aşılar çöp olur. O zaman vücudun ürettiği antikor da kişiyi koruyamaz hale gelir. Türkiye'de kullanmış olduğumuz aşılar ise ölü virüs aşısı. Bu aşılar, canlı virüs aşısından sonra en güçlü, en kapsamlı bağışıklığı bırakan aşı grubudur. Bu nedenle bizler S mutasyonlarına karşı daha koruyuculuyuz. Yeter ki aşılarımızı zamanında olalım. Aşılanmış kişi kendisini emniyette hissetmemeli. Toplumun yüzde 60'ı aşılanmadan hala risk taşıyoruz demektir. Sadece virüsün öldürücülüğü azalmış oluyor" diye konuştu.