Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Türk Sağlık-Sen İzmir 1 No.lu Şube Başkanı Barış Koçak, toplu sözleşme sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, “Bizim yıllardır söylediğimiz ve çalışanlarında isteği olan niye bütün sendikaları bir araya gelmiyorsunuz ortak bir taleple masaya oturmuyorsunuz. Bu sene Memur Sen’in bu çağrıya kulak vermesiyle ortak taleplerle masaya oturuldu fakat bu ortak taleplerin hiçbirinin karşılanmaması nedeniyle genel başkanımız Önder Kahveci nezdinde Türkiye Kamu-Sen olarak masadan çekildik. Karşılanmayan taleplerimiz yüzde üç enflasyon, refah payı, taban aylığı, seyyanen zam ve memur maaş zamlarıydı. Maalesef bu isteklerimiz karşılanmayınca masadan kalktık, fakat yetkili sendika 2022 yılı için yüzde 5 + 7 maaş zammı ve bunun gibi şeyleri başarı olarak görüp imza attı ve sonra dedi ki Cumhuriyet tarihinin en iyi toplu sözleşmesini yaptık. Biz ise Kamu-Sen olarak bu anlaşmanın yetersiz ve kötü bir anlaşma olduğunu, basın açıklamaları ve eylemlerle çalışanlara duyurduk, bugün geldiğimiz noktada ise dün toplu sözleşme kazanımları ile Cumhuriyet tarihinin en büyük başarısı diyenler bugün bu zamlar yetersiz diyerek medya ve sosyal medyada ağlamaklı bir şekilde ek protokol ile yeni zam isteğinde bulunuyorlar, yani dün söylediklerini bugün inkar ediyorlar.  Allah kimseyi onların durumuna düşürmesin toplu sözleşme masasında kazanım gibi sundukları  yüzde 5 + 7 2022 yılı için olan zam Ocak ayı enflasyonunun dahi altında kalacaktır” dedi.  

“YÜZDE 40’LIK KAZANIM DOĞRU DEĞİL” 

Yüzde 40’lık kazanımın doğru olmadığını kaydeden Koçak, “Bu kesinlikle doğru değildir, dedikleri şekilde bir zam memurun cebine yansımayacak çalışan bunu hissetmeyecek tir. 2021 Yılı için enflasyon yüzde 36 çıkmıştır maalesef ki kazanım dedikleri konular 2021 Yılı enflasyonunu dahi karşılamamaktadır. Ek ödemede de hekim dışı personele yüzde 20 zam yapıldığı, bunun herkese yansıdığı algısını oluşturmak istemektedirler. Fakat işte tam olarak böyle değildir. Çünkü ek ödeme sabitinde yapılan iyileştirme hekimlerimizin kapsamamaktadır. Hekim dışı personel de ise performans alan birimler de sağ cebinden alıp sol cebine koymaktır,  yani toplamda net ellerine geçen ciddi bir rakam olmayacaktır. Hatta ek ödeme sabitleri döner sermaye bütçesinden karşılandığı için performans alan sağlık çalışanları hekim hemşire ve diğer sağlık çalışanlarının performans ücretlerinde düşüş yaşanacaktır yani kimine zam görünen kimine eksi yazacaktır. Ve burada bir adaletsizlik oluşmaktadır. Bizim Türk Sağlık-Sen olarak teklifimiz ek ödemelerin genel bütçeden karşılanması, döner sermayeden mahsuplaştırma yapılmaması, yönündedir. Eğer böyle olursa döner sermaye bütçesi üzerindeki yük azalmış olup çalışanların hekim, hemşire, teknisyen, şoför, memur arkadaşlarımızın performans alması mümkün olacaktır ve ayrıca genel bütçeye yansıtılan ek ödeme aynı zamanda emekliliğe yansıtılmış olacaktır. Esas kazanım budur. Aralık ayının başında uzman hekim arkadaşlara 5000 pratisyen hekim arkadaşlara 2500 TL maaşlarına zam yapılacağı ilan edilmiştir fakat bu olay öyle değildir” ifadelerini kullandı.  

“İYİLEŞTİRME ADİL BİR ŞEKİLDE YAPILMALIDIR” 

Koçak, “1 Bu bir zam değildir, ek ödeme sabitlerini, döner sermayeden mahsuplaştırarak genel bütçeye taşıyıp zaten aldıkları bir parayı genel bütçe üzerinden ödenecekti. Yani kamuda algılandığı gibi 5000 lira bir zam söz konusu değil sadece tek olumlu yanı emekliye yansıyacak olmasıydı fakat oluşturulan algı ile sanki hekimler 5000 lira zam almış gibi algı yaratıldı. Öyle bir zam yok. Hekim arkadaşlarımızın cebine giren miktarda bir değişiklik olmayacaktı. Bu zamlar tüm hekimlerimizi kapsamamaktadır, buna örnek olarak aile hekimleri, idari görev yapan hekimler, diğer kurumlarda çalışan hekimler bu kapsamın dışında kaldı. Bu görev veya kurumlarda çalışan hekim arkadaşlarımızın diploması tıp fakültesinden değil mi, onlar niye bu zammın dışında tutuldular. Ek ödeme sabitlerinin emekliliğe yansıtılması, olumlu olup tüm sağlık personelini hekiminden hemşiresine, hizmetlisinden teknisyenine, şoföründen memuruna kadar herkesi kapsamalıydı ve burada eksik ve güdük kaldı. Bizim Türk Sağlık-Sen olarak talebimiz: tüm Sağlık Çalışanlarının ek ödemelerinin genel bütçeden karşılanarak emekliliğe yansıtılması ve net olarak yukarıda bahsedilen rakamların maaşlara seyyanen zam olarak verilmesidir. Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanlarını bir bütün olarak görmek zorundadır.  Bir bütün olarak değerlendirmelidir ve iyileştirmeyi tüm hizmet gruplarında adil bir şekilde yapmalıdır. Toplu sözleşmede işkolunda yüzde 1'in altında üyesi olanlar toplu sözleşme priminden faydalanamayacaktı fakat İdari mahkemeye yürütmeyi durdurma istemiyle açılan davada mahkeme yüzde 1'in altında üyesi olan sendikaların da bundan faydalanması gerektiği yönünde bir karar vermesiyle ilgili değerlendirmede bulunan, “Evet idari mahkeme bu konu ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi ve şu an tüm sendikalar 497 lira olan sendika toplu sözleşme priminden faydalanacaklar. Fakat şöyle bir şey var toplu sözleşmede kabul edilen maddeler kanun niteliğindedir o yüzden bu dava usulden yanlış olup esas kararda yada bakanlığının itirazıyla düzeltilecektir. Kanun hükmündeki maddelerin yargı mercii anayasa mahkemesidir. Bu dava esastan görüşülüp kaybedilirse %1 altında üyesi olan sendikalara üye olup bu parayı alanlar daha sonra sebepsiz zenginleşmekten dolayı bu paraları geri iade etmeleri söz konusu olabilir. Sağlık Bakanlığı'nda %1 çalışanın karşılığı 6725 kişidir Bu rakamı sağlayamayan sendikalar maalesef ki memurun lehine değil böl parçala yönet taktiğine düşmüş etkili sendikacılığı zayıflatan yapılar olmaktan öteye geçemiyorlar” diye konuştu.  

“SAĞLIK ÇALIŞANLARI İSTİFA EDİYOR” 

Sağlık çalışanlarında istifaların devam ettiğini aktaran Koçak, “Maalesef ki sağlık çalışanları, özellikle hekim arkadaşlarımız başta olmak üzere istifa veya emeklilik yoluyla devletteki görevlerinden ayrılmaktadırlar. Bunun en büyük sebebi maddi ekonomik sıkıntılarının yanında yaptıkları işin önem ve ehemmiyeti ne kadar büyük olsa da hak ettikleri itibarı görememeleridir. Biraz açacak olursak sağlık çalışanları çok fazla şiddete haksız uygulamalara ve ücret adaletsizliğine maruz kalıyor. Geçenlerde, sosyal medyada dönen bir videoda vatandaş şu cümleyi kuruyor ‘Artık eskisi gibi değil hastaneye gittiğimizde istediğimiz gibi baskı yapabiliyoruz, gerekirse rahatlıkla sağlık çalışanı dövebiliyoruz’ diyor. Bu cümle sağlıkta şiddet noktasında nereye geldiğimizin net bir ifadesidir. Ayrıca maddi ekonomik özgürlükler sağlık çalışanları için bir hayli alt seviyede kalmıştır. Bugün uzman hekim bir arkadaşımız, özelde çalışmaya başladığında başlangıç maaşı olarak 30 bin Türk lirasıyla başlıyor ve artı prim çalışıyor. Devlette ise bir uzman hekim maaş ve sabit ek ödemesi ile maksimum 12 bin lira alabiliyor ya da yurt dışında bu rakamlardan daha iyi rakamlara rahatlıkla iş bulabiliyorlar. Hemşire arkadaşlarımız özellikle yurt dışını tercih ediyorlar çünkü Türk sağlık çalışanlarının bilgi ve deneyimi yurtdışındaki muadillerine göre çok çok üst seviyede, Türkiye'de bir hemşire yurt dışında pratisyen hekimin yaptığı işlemleri rahatlıkla yapabiliyor. Yurt dışında çalışmak için tek yapması gereken B1 seviyesinde yabancı dil sertifikası olması” açıklamasında bulundu.  

“İZMİR’DE 600 HEKİM İSTİFA ETTİ” 

Koçak, “İzmir için konuşacak olursak, 2021 yılında 600 hekim ve yüzlerce hemşire sağlık personeli emekli, istifa yolu ile görevinden ayrılmış olup ya özel sektörde ya da yurt dışına çalışmak için gitmiştir. Çünkü devlet de günde ortalama 80 muayene yapan bir hekim, dışarıda günlük maksimum 30 muayene yapıp devlette aldığı paranın 3 katını alabilmekte. Bir hemşire devlette çalıştığının 3’te1 performansıyla yurt dışında burada aldığı maaşın 7-8 katını alabilmekte. Sağlık personelleri arasında istifanın önüne geçebilmenin en önemli adımlarından biri olan ücret iyileştirmesi acilen yapılmalıdır. Uzman hekimlerimizin net cebine giren ek ödemeleri hariç 20.000, hemşire arkadaşlarımız içinde net ceplerine giren ek ödemeler hariç 12.000 TL genel idari hizmetler sınıfı ve idari hizmetler sınıfında çalışan arkadaşlarımız içinde ek ödemeleri hariç ceplerine giren para 9 bin TL civarı olmalıdır. Bütün bunlar döner sermaye bütçesinden değil genel bütçeden karşılanarak performans ücretlerinin artırılması sağlanmalıdır. İkinci olarak sağlıkta şiddet konusunda net, sert yaptırımlar mutlaka uygulanmalıdır. Sağlıkta sıfır toleransı olan politikası bir an önce hayata geçirilmelidir. 3600 ek gösterge sadece bir meslek grubuna değil, hekiminden hizmetlisine kadar eğitim durumuna ve branşa bakılmaksızın herkese 800 ek puan olarak uygulanmalıdır. Böylelikle ek gösterge puanı 0 olan genel idari hizmetler sınıfı, yardımcı idari hizmetler sınıfı da ek ödeme alabilecektir. Sonuç olarak Sağlık Hizmetleri bir ekip işidir. Bakanlığın yapacağı iyileştirmeler de iş barışını sağlayacak uygulamaları ve ücretleri bir an önce hayata geçirmesi şarttır. Bildiğiniz üzere Türk Sağlık-Sen olarak tüm bu adaletsizlikler karşısında bir dik duruş sergiliyoruz, sergilemeye de devam edeceğiz. İsteklerimizin ve taleplerimizin karşılanması konusunda her türlü sıralı adımları atacağımız aşikârdır. Sağlık çalışanlarına mesajımız şudur. Türk Sağlık çalışanlarının her zaman yanında olan ve onları yalnız bırakmayan sendikamız Türk Sağlık Sen, yaptığımız faaliyetler de bizlere yardımcı olmaları ve destek vermeleridir” dedi.