Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü nedeniyle basın mensuplarıyla kahvaltıda buluştu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eskiyörük, Bayındır’da İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki BAYSAN A.Ş.’nin 65 milyon liralık yatırımla kuracağı Süt İşleme Fabrikası’na yönelik basın mensuplarından gelen soruları yanıtlayarak, “Süt işleme fabrikasına ihtiyaç olup olmadığını belediye başkanımıza sormak gerekiyor, mutlaka önceden araştırma yapışlardır diye düşünüyorum. Önceden ihtiyaç vardı ama şu an Küçük Menderes’te üretimi işleyecek fazlasıyla sanayi oluştu, belediye ne düşünceyle yaptı onu bilmiyorum. Aziz Başkan döneminde bu bir kalkınma projesiydi, çiftçiye hep yardım edildi. Her şey bir hayalle başladı 12 yıl önce… Her ilçenin  bir ürününü marka yapmak, belediye bunun  altyapısını yapacaktı, yaptı. Selçuk’taki soğuk hava deposuyla narenciye üreticisi kurtuldu. Ödemiş bademli fidanıyla, Bergama tulumuyla meşhur oldu. Bunları iç ve dış Pazar bağlantılarına kadar tarım  politikalarına yön verici olundu. Şimdi belediyemiz daha fazla kooperatifçiliği dile getiriyor ama bakış açısı daha farklı, onlar tüm kooperatiflere yardım etme şeklinde farklı bir uygulama yapıyorlar, bizimki farklıydı” açıklamasında bulundu.  

“BELEDİYE BİZİM ÖNÜMÜZÜ AÇTI” 

Süt tüketiminin bir kültür olduğunu vurgulayan Eskiyörük, “Bu bir kültür, bakın hepiniz çay – kahve içtiniz, masalarda dahi sütlerin çoğu kaldı, sigara gibi çocukluktan kazandırılan bir alışkanlık. İzmir’de çocuklara süt dağıtımı yapıldı, süt içme alışkanlığını kazandırmak için. Ben, ‘İzmir’in çocuklarına süt veriliyor neden Türkiye çocukları süt içmiyor’ dedim. O zaman Sayın Recep Tayyip Erdoğan başbakandı ve ‘Tüm Türkiye’ye süt dağıtılacak’ dedi ve Tire süt, süt alanında marka oldu, belediye bizim önümüzü açtı, yardım etmedi, yardım etmek ayrı bir şey” ifadelerini kullandı.  

“SÜT TOZU TESİSİNE İHTİYAÇ VAR” 

Bayındır’da süt işleme tesisine ihtiyaç olmadığını, süt tozu üretim tesisinin İzmir’e ve üreticiye katkı sağlayacağını kaydeden Eskiyörük, “Türkiye  bir anlayış var, ölçek ekonomisi anlamında, köylümüze bir sorun olarak bakan zihniyet var, ben buna karşı kavga veriyorum. Bizim Türkiye’deki bünyemiz tarımı büyük şirketlerin yapmasına uygun değil, biz onları kooperatif çatısı altında birleştirelim, üretim maliyetini düşürelim. Kimi de bu önerilere, çağrılara ‘olmaz’ deyip, onları tasfiye ediyor. Şirketleşmeye ben karşıyım tarımda. Bu bir bakış açısı ama şimdi BAYSAN bir şirket. Önceki dönemde yapılan o projenin bir amacı da tarımı desteklemek, biz belediyeden para kazandık, 2 bin kişi faydalandı, o kazanılan para üreticinin cebine girdi. Şirketleşme ise farklı bir şey. Şu an İzmir’de yapılması gereken süt tozu tesisi, Süt İşleme Fabrikası yerinde süt tozu tesisi kursalardı, o zaman ben alkışlardım. Gün geliyor süt fazlalığı da oluyor, inanın ihracat olmasa biz süt krizi yaşarız. Bunlar çok yaşandı, üreticinin elinde kalan sütler için daha doğru bir proje yapılabilirdi, kullanılabilirdi. Bakırçay’da bir peynir tesisi yapılır mı, Bergama tulumu bir markadır, ama onların  tercihi tabi…” dedi.  

“ÇİFTÇİYE OY DEPOSU GÖZÜYLE BAKILIYOR” 

Kooperatiflerin büyük çoğunluğunun işlevsel olmadığını aktaran Eskiyörük, “Türkiye’de 7 bin 700 kooperatif var, içinde işlevsel olan çok az kooperatif var. Türkiye kooperatif çöplüğüne döndü, ‘bunları biz ihracat yapmakla özendirebilir miyiz’ tarafı daha ağır basıyor. Biz ticari bakmıyoruz. Kooperatifler olarak o kadar çok sorunumuz var ki; şu anki koşullarda dünya çiftçisiyle bizim çiftçimizin rekabet edebilmesi mümkün değil. Üretilen sütün yüzde 90’ı AB standartlarında değil. Avrupa’ya hastalıktan ari ürünün ihracatını yapamazsınız. Zaten Avrupa’da süt bol, bizim rekabette en zorlandığımız Prag, yemyeşil, doğal besi yapıyorlar. Onlarla biz baş edemeyiz, bu yüzden bizim pazarımız Ortadoğu olmalı. Türk tarımının geldiği noktada en büyük sorun plansız üretim. Bizim elimizde veri yok, ülkemizde şu anda kimse hangi ürünün ne kadar üretildiğini söyleyemez. Bu nedenle ineklerimizi dışarıdan besliyoruz, proteini ithal ediyor. Anadolu’yu iyi değerlendirebilsek destekleri yardım olarak değil de sektörün sorunlarına çözüm için verebilsek keşke. Kooperatiflerde kar payı dağıtılır, ben göreve gelince ‘Benden para beklemeyin’ dedim, kazandığımızı yatırım yaptık şimdi onların da, ortaklarımızın da kazancını artırdık. Türkiye bu politikaları uygulamadı. Türkiye de herkes, ‘ben iktidara gelince borçlarınızı sileceğim, faizlerinizi sileceğim’ diyor, bugüne kadar çiftçiye, üreticiye oy deposu olarak bakıldı. İyi niyetle bir şeyler yapılmaya çalışıldıkça batıyoruz. Burası Anadolu, Saksağan kargası vardır zıplar, başkasının yürüyüşünü taklit edeceğim derken kendi yürüyüşünü kaybetmiş. Türkiye kendi politikasını oluşturmalı, bırakın Bakanı hükümet değişse tarım politikası değişmemeli. Türkler biraz geç anlıyor, Almanya’da güneş panellerini gördüm, Türkiye’de güneş var” açıklamasında bulundu.  

“BELEDİYELER SÜT ALIP YOĞURT YAPMAZ, DESTEK VERİR” 

Dünya genelinde ve ülkemizde yaşanan su sorunlarına dikkat çeken Eskiyörük, “Türkiye su sorununa odaklanmalı, Küçük Menderes’te su dibe vurdu, böyle giderse su kalmayınca tarım, hayvancılık, sanayi bitecek. Daha önceden tedbir alınmalıydı, biz akan suları seyrettik. Bunun çözümü bulunmalı. Şu an tarım yerel ve genel hükümetin doğru uygulamalarıyla kendini toplar, biz birkaç yıl içinde dünyaya kafa tutacak noktaya geliriz çünkü malzememiz zengin. Bunu oluşturamadık. Suyla ilgili büyük bir çalıştay yapılmalı ve çözüm bulunmalı. Türkiye’de yaşanan her şey plansız. ‘Su’ diyorum, ‘ova kurudu’ diyorum ama birileri bizim ovamızın ortasına kağıt fabrikası kurmuş. Kağıt fabrikası suyu en çok tüketendir. Devlet ‘benim yolum artık tarımdır’ demeli, belediye başkanları ‘önce kırsalın sorunlarını çözeceğim’ demeli. Kınık’tan başlayalım, kırsalın sorununu çözmeden merkezin sorununu çözemezsiniz. Devletin işi, belediyenin işi fabrika kurmak değil, devlet destek verir. Belediyeler süt alıp peynir, salça, yoğurt yapmaz! Belediyeler destekler. Bakın İzmir Büyükşehir Belediyesi bize omuz verdi, Tire süt markası doğdu 2 bin üretici karnını doyuruyor” dedi.  

“TİRE SÜT DONDURMALARI GELİYOR” 

Dondurma üretimi gerçekleştireceklerini, ortaklarının para kazanmasını desteklemeye hız kesmeden devam edeceklerini aktaran Mahmut Eskiyörük, “Biz yatırımlarımızı yaparken ortaklarımızdan para kazanmıyoruz, dışarıdan para kazanıp onlara kazandırıyoruz. Biz peynirle başladık tutmadı, çünkü her sütten peynir olur hatta kötü sütten peynir daha güzel olur. Bizim sütümüz AB kalitesinin üstünde. Biz de yoğurda döndük. Arkadaşlarımız araştırdı, dondurma peynirden, yoğurttan daha çok kazandırıyormuş dondurmaya döndük. Sütten dondurma yapacağız, umarım Pazar yaratırız orada” ifadelerini kullandı.  

“RAKI 500 TL” 

Süt üretim maliyetlerinin yüzde yüzlerin üzerinde arttığına dikkat çeken Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, “Anlam veremediğim, hatta kınadığım bir durum oluştu. Nedense biz süt üreticilerin maliyetleri 1yıl içinde yüzde 104 arttı, girdi maliyetler olarak yem, akaryakıt, veterinerlik gibi… Çiğ süte ise fiyat artışı 1 yılda yüzde 68, üretici mağdur. Yüzde 36 mağduriyet var şu an. Sütün yüzde 36 daha fiyatının artması gerekir ki eşit noktaya gelsin. Peynir, tereyağı işleme maliyetleri yüzde 135 artmış, rafta ise yüzde 44 artış var, ambalaj maliyeti yüzde 98 artmış. Tüketiciler daha çok kamuoyunda peynir, süt, yoğurt, et fiyatlarını konuşuyor. Kimse çiçekyağını, kolayı, rakıyı konuşmuyor. Rakı şu anda 500 TL civarında… Bunları kimse konuşmuyor. Bunu ben anlamıyorum her ürünün fiyatı artmışken neden herkes sütü konuşuyor. Fiyatlar yüksek değil, halkın alım gücü düştü. Üretici ağlıyor, ‘ben bu gübre, mazot fiyatlarıyla nasıl üreteceğim’ diyor, tüketici de ‘bu fiyata peynir mi olur’ diye ağlıyor. Ben de diyorum ki ‘üreticiyi kurtarırsak tüketici de kurtulur’. Siz üreticiyi bir kenara bırakıp, ‘tüketiciyi kurtaracağım’ derseniz daha fazla ithalat yapmak zorunda kalırsınız. Bu krizden asıl etkilenen üreticiler. Bu gübre fiyatlarıyla üretimde kullanılan gübre yarı yarıya azaltılacak, verimlilikte yüzde 30 azalama olacak. Ürün azalacak fiyatı artacak. Ürün fiyatının artmaması için üretim artmalı, bu mazot, gübre fiyatlarıyla nasıl üretimi artıracak çiftçi” diye konuştu.  

“BELEDİYELERİ KAR AMACI GÜTMEDEN TANZİM SATIŞ OFİSİ KURSUN” 

Türkiye’deki tüm belediye başkanlarına tanzim satışı ofisi çağrısında bulunan Eskiyörük, “Sütü üreticiden alıyoruz, bunun işlenmesi var, paketlenmesi var, dağıtımını yapıyoruz. Onların da üstüne konuluyor, bu fiyatlar üreticinin cebine girmiyor. Bizim kazancımız yüzde 4-5’i geçmiyor. Türkiye genelinde belediye başkanları tanzim satışı olarak sadece kooperatif ürünlerinin satışını yapacak alan kursalar, burada kar payı gütmeseler o zaman üreticinin cebinden daha az para çıkar. Biz ürünlerimizi orada tüketiriz. Bence bu sonuç alınacak bir proje. Her belediye başkanı ilçesine bir tane sadece kooperatif ürünlerinin satıldığı tanzim satış ofisi açabilir. Biz bütün belediye başkanlarına söyledik, ‘açın ürünümüzü size verelim’ dedik. Belediye başkanları ‘benim işim değil, tarım bakanlığının işi’ diyorlardı. Belediye başkanlarının çoğu son süreçte tarımla ilgilenmeye başladı. Beni Samsun Belediye başkanı davet etti, orada tarımla ilgili sunum yapacağım. Şu an yeni yeni 3-5 yıldır İzmir dışındaki belediye başkanları tarımla ilgilenmeye başladı bunun da öncülüğünü İzmir yaptı” dedi.