Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ – İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer geçtiğimiz Çarşamba günü Manisa’dan başlattığı Gediz Nehri incelemesi Foça’da tamamladı. Gediz’in döküldüğü yerde açıklamalarda bulunan Soyer’e CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel ve yönetimi, ilçe başkanları, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ, Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, Foça Belediye Başkanı Fatih Gürbüz, Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı, Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz, Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, Selçuk Belediye Başkanı Filiz Sengel, Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, Menderes Belediye Başkanı Mustafa Kayalar, Parti Meclisi Üyesi Rıfat Nalbantoğlu katıldı.

Soyer ve başkanlar açıklamanın yapacağı noktaya küçük teknelerle geldi. 

HEPİNİZİ KUCAKLIYORUM!

Başkan Tunç Soyer, Gediz nehrini kirleten noktalara yönelik gözlemlerini ve alınması gereken tedbirleri paylaşarak, “ Yılın en sıcak günlerinden birinde güneşin alnında vakit ayırıp heyecanımıza ortak olduğunuz için hepinizi kucaklıyorum. Gediz İzmir için önemli, Gediz İzmir’in can damarı hayat kaynağı… Aynı zamanda suladığı Gediz havzasıyla ovalarıyla Türkiye tarımının yüzde 10’unu üretiyor. Gediz sadece İzmir için değil, aynı zamanda İstanbul, Ankara, Türkiye için çok önemli” dedi.  

“GEDİZ’İ TEMİZLEMEK İÇİN NE GEREKİYORSA YAPACAĞIZ”

Gediz nehri yolculuğunda 4 felaketi gördüklerini ifade eden Soyer, “Gediz yolculuğumuzda 4 felaketi birlikte gördük. İlki iklim değişikliği yani küresel ısınma, insan bedeni 37 derecede sağlıklı 38 derecede hastaysa yerküre de artık hasta. Gezegenimiz hastalandıkça, yerküre ısındıkça su kaynaklarımız azalıyor. Marmara gölünün yüzde 90’ı kurumuş. 10 metrede su çeken üreticimiz artık 300 metrede su çekemiyor. Yarın 400 metrede su bulamama ihtimali var. Konya örneği gözümüzün önünde giderek su kaynaklarımız azalıyor. İkinci felaket tarım politikalarımız iklim değişikliğine karşı başka tarım ürünü planlamamız gerekirken biz vahşi tarıma devam editörüz. Suya göre ürün mecburiyetindeyiz. Üçüncü ise sulama, su kaynaklarımız bu kadar azalırken mısır üretimiyle binlerce dekar alanda mısır üretiyoruz. Dördüncüsü Gediz’i kirletmeye devam ediyoruz. Bu böyle devam edemez. Çünkü bugüne kadar bu 4 şehirden süzülerek giden Gezdiz’in sahibi yoktu. Ben elimi taşın altına sokmaya karar verdim. Ne yapılması, ne zaman, nasıl yapılması gerektiğini tespitlerini yaptık şimdi yeni bir sayfa açacağız, Gediz’i temizleyip kirlenmesini önlemek için ne gerekiyorsa yapacağız” açıklamasında bulundu.

Soyer sözlerini şöyle sürdürdü:

“BAŞKA BİR TARIM MÜMKÜN”

Çok daha güzel günler göreceğiz. Bu karanlık tablo bir kader değil. Başka BİR tarım mümkün, bu felsefemizin iki temel aksı var. Kuraklıkla ve yoksullukla mücadele. İkisiyle de mücadele ederek yepyeni bir ürün deseniyle bu toprakların eski haline getirilmesi, geleceğe taşınması mümkün. Bu yüzden Menemen’de küçükbaş hayvan dağıtımı yaptık. Bergama’nın koyunlarını Menemen üreticisiyle buluşturduk. Çünkü bu topraklarda küçük baş hayvancılığın büyümesi için her şey var üstelik iklimle doğayla uyumlu bir tarım yaparak mümkün. Karakılçık buğdayı bugün binlerce dönüğm alanda yayıldı. Şimdi buna doğayla uyumlu saz çavdarını ekledik. Ödemiş başkanımla beraber hasadını yaptık. Su gerektirmiyor, yağmurla büyüyor. Kısacası başka bir tarım mümkün,

“GEDİZ’İ KİRLETENLER HAKKINDA  SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ”

Gediz’e giderken bize İzmir’i bitirdin mi diye sordular. Hayır, İzmir’de doğarak denize dökülen dere yataklarımızla ilgili proje çalışmalarımız yürüyor. Selçuk’ta artıma tesisimizi yapıyoruz, Torbalı ödemişte yapıyoruz. Bizim irademiz dışında zehirlenen Gediz’le başka türkü mücadele edemezdik. Bu sebeple gittik Murat dağına .Kısa sürede Gediz’i  tertemiz yapacağız. Turgutlu organize sanayi bölgesi, sanayi tesisleri atığını sulama kanalına akıtıyor. Sulama kanalında su var, yanda meyve sebze var, üretici oradan tarlaya su veriyor 10 metre öncesinde sanayiden gelen zehirli su birlikte akıyor. Vatandaş zehirle suluyor ve bunu bilmiyor. Biz masamıza gelenlerin zehirli suyla sulandığını bilmiyoruz. Ne güvenlik ne sağlık kalmış hepsi bitmiş. Gediz’i kirletenlerle ilgili suç duyurusunda bulunacağız. Bilsinler ki bu vatan bu Gediz sahipsiz değildir.

“BURADAN ÇIĞLIK ATIYORUM”

Az kaldı Türkiye’nn her yerinde çiçekler açacak. Yapılması gerekenleri kısaca anlatacağım, Gediz nehrinin doğduğu dağ milli park, Gediz deltası Unesco dünya mirasına girmelidir. Havzanın en temel kirlilik kaynaklarından biri Turgutlu sanayi artıma tesisi, derhal arıtma yapılmalı aksi halde kapatılmalıdır. Gediz havzası madenciliğe  kapatılmalıdır. Havzadaki yerleşimler için arıtma tesisleri yapılmalıdır. Yeni kuyulara izin verilmemelidir. Havzada su tüketmeyen tarımsal ürünler teşvik edilmelidir, damla sulamaya geçiş tamamlanmalıdır. Havzadaki tüm arıtma tesisleri eksiksiz işletilmelidir. Tüm tesisler denetlenmelidir. Mevcut arıtmaların çalışıp çalışmadığı tespit edilmeli.. Turgutlu OSB’nin zehir deşarjını gördükten sonra sorduk. Bakanlık 200 bin lira ceza yazmış, Bizim ödediğimiz bedelin, Zararın bedeli 200 bin lira olamaz. Buna asla izin vermeyeceğiz. Tesislerin birçoğunda artıma tesisi var fakat çalıştırılmıyor çünkü elektrik parası sebebi. Burada çığlığımı atıyorum, bizim hayatımız sizin elektirik faturası bedelinizden daha ucuz değil. Gediz havzasındaki düzensiz atık tesislerin tümü rehabilite edilmeli. Havzadaki jeotermallerin deşarjları kontrol altına alınmalıdır. Tarım alanlarında jeotermal sondajlarına izin verilmemelidir. Bunlar derhal yapılmalıdır.

ALAŞEHİR’E 25 MİLYONLUK YATIRIM”

Bu gezi boyunca gördük ki muhtarlarımız, vatandaşlarımız son derece duyarlı, hepsi hazır. Bizde onların yaptığı tespitlerin videolarını aldık, suç duyurusunda bulunacağımız noktalarda oradan destek aldık. Bu vatan hepimizin. Kısa vadede suç duyurusunda bulunup davaları açacağız, küçükbaş üretim, teşviki gibi Gediz havzasında küçükbaş alımını destekleyeceğiz. Atalık tohumuyla susuz tarımı samanı 2 katına almayı taahhüt ediyoruz. Gediz’in en kirli kollarından biri Alaşehir bölgesinde 25 milyon liralık paket artıma tesisi yapıyoruz. Türkiye’de siyasetin dilinin içeriğinin değişmesine ihtiyaç var. Bu yaptığımız şey siyasetin ta kendisidir. Siyaset hayatı değiştirmekse biz böyle yaparak bu hayatı değiştireceğiz. Çünkü Atatürk ve silah arkadaşları yalın ayak ölüme giderken bize cennet bir vatan bıraktılar. Bu vatanın nehirleri pırıl, dağları meraları yemyeşildi. Biz bunları yok ettik zehirledik. Şimdi geriye dönüp onların mirasına ve geleceğe sahip çıkmamız gerekiyor. Siayseeti böyle yağpacağız. Milliyetçilik de yurtseverlik de budur. Biz bu vatana sahip çıkacağız.  Siyasette yöneticilerimizi seçeriz 5 yıl bizi yönetirler fakat demokrasi 5 yılda bir sandığa gitmek değildir. Seçtiğimi,z yöneticilerin tercileriyle yönetiliriz. Bu tercihler bazen bizim içimize sinmez. Gediz’in temizlenmesi için 1 milyar 500 bin maliyet var. Çok para gibi gözüküyor. Yöneticiler, kanal İstanbul yapıyor maliyeti 70 küsur milyar yani 50 Gediz temizleresiniz ya da kanal İstanbul yaparsınız. Önce Gediz temizlenecek sonra ne yaparsanız yapn. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. İlk gün kayapınar şelalesini gördüğümde, bütün güzergâh boyunca  biz kirletmezsek, zehirlenmesine izin vermezsek o gümbür gümbür Gediz’i eski günlerine geri getirecek, İzmir denizini temizlemeye devam edecek. Doğanın kendini tedavi etmek yaşatmak gibi bir gücü var. Toplumlar da böyle, İçine düştüğümüz yoksulluk, yolsuzluk, sistem değişecek. Pırıl pırıl bir Türkiye’yi hep birlikte kuracağız. Gediz katletmelerine izin vermeyeceğiz. Gediz atalarımızdan miras kaldı torunlarımıza bırakacağız”