Kış aylarında da günde en az 2-2,5 litre su içilmesinin vücuttaki su dengesinin mevsimden bağımsız olarak sağlanması açısından önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, “Su, oksijenden sonra insan yaşamı için önemli olan ihtiyaç. Günlük alınan su miktarı günlük aktivitelerde de kullanılabileceği gibi toksinlerin atımında da önemli bir aracı. Aynı zamanda temel enerji kaynaklarından biri olup vücut hücrelerine elektriksel ve manyetik enerji iletilmesini sağlıyor, yaşam gücü veriyor. Su tüketimi için mevsimsel ayrım olmamalı. Vücut ısısının dengede tutulabilmesi için alınan suyun yanında, sıvı içecekler konusunda tüketim ağırlığı kafein içeriği yüksek olan sıcak içecekler yerine bitki çayları da tüketilmeli" dedi.


DEHİDRASYONA DİKKAT
İnsan vücudunun toksinleri atmak için günde ortalama 2 litre su kaybı yaşadığını vurgulayan Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, kaybedilen bu miktarın yerine konulmadığı zaman 'dehidrasyon' adı verilen sağlık bozukluğunu ortaya çıkarabileceğini söyledi. Uzel, “Dehidrasyon, stres, uyku hali, dalgınlık, baş ağrısı, unutkanlık, gerginlik gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen durumlara yol açabilecek kadar etkili bir neden. Vücuttaki su dengesi beyin tarafından kontrol edilir. Su kaybı yaşanması durumunda ilk tepki beyinden ağız kuruluğu şeklinde yansıtılır. Su alımının az olması durumunda iç organların etkilerinin düzenlenmesi, böbreklerden sıvı çıkışının denetlenmesi gibi vücutta kalan az miktardaki su miktarını kısıtlamaya yönelik tedbirler yine beyin tarafından gerçekleşir. Ancak tüm bunlara rağmen bireyin yeterli miktarda su tüketimi yine de sağlanamaz ise bu kez beyin kendi işlevlerinde aksaklıklar oluşturmaya başlayacaktır ki bu da günlük hayatta dalgınlık, sersemlik, konsantrasyonda bozukluk, karar verme mekanizmasında aksaklıklar gibi problem ile kendini gösterebilir. Hormonal dengede oluşan aksaklıklar ve sindirim sisteminde yaşanan bozukluklar da ileri aşama su yetersizliği belirtileri arasında sayılabilir” bilgisini verdi.


DÜZENLİ UYKU, DENGELİ BESLENME VE YETERLİ SU
Kışın yeteri kadar tüketilen suyun aynı zamanda bağışıklık sistemini de korumaya yardımcı olduğunu vurgulayan Uzel, “Uyku saatlerinin düzenli olması ve dengeli beslenme uygulanması bağışıklık sisteminin korunmasında etkilidir. Sağlıklı kalmak adına temel besin gruplarından doğru miktarda tüketmek, vücudun vitamin ve mineral dengesini korumak ve yeteri kadar su tüketmek gerekir. Ancak diğer gıdalarda olduğu gibi su için de aşırı tüketiminin zarar getirebileceği bilgisini yinelemek gerekir. Bu nedenle su tüketimi kişi özelinde olması gerektiği kadar sağlanmalı. Çünkü su, vücut sistemlerimizin çalışması için gereklidir. Günde en az 2 litre su tüketmek vücudun toksinleri atmasına, böylelikle zararlı mikroorganizmaların etkisiz hale getirilmesine yardımcı olmakla birlikte; yaptığı taşıma görevi ile tükettiğimiz gıdaların içerisinde bulunan besin elementlerinden vücut hücrelerinin yararlanmasını da sağlar. Yeterli miktarda su tüketimi sağlanmazsa, vitaminler ve mineraller de dahil olmak üzere işlevsel gerekliliği yüksek olan komponentler iyi taşınamayacağı için maalesef vücut etkin şekilde yarar sağlayamaz. Ayrıca suyun eksikliği, bağışıklık sistemi ile bağlantılı olan ve zararlı mikroorganizmaların vücuttan uzaklaştırılmasını sağlayan lenf sisteminin fonksiyonlarında bozukluk yaratabilir. Halbuki bol su tüketildiğinde lenf sıvısı üretimi de düzeleceğinden bağışıklık sistemi de olumlu yönde desteklenecektir.” dedi