Balıkesir'in Edremit ilçesinde 1'i çocuk 5 kişinin öldüğü, İzmir'in Çeşme ve Manisa'nın Kırkağaç ilçelerinde de faciadan dönülen otobüs yangınlarının ardından Otobüs Yangılarını Önleme ve Kara Ulaşım Araçlarını Güvenli Hale Getirme Derneği, basın toplantısı düzenledi. Dernek yöneticileri, yaklaşan Kurban Bayramı öncesi benzer olayların yaşanmaması için hem kamu kurum yöneticilerini, hem firma yetkililerini hem de yolcuları dikkatli olmaları yönünde uyardı.

'YAŞANANLARI KAZA OLARAK GÖRMÜYORUZ'

Dernek Başkanı Selim Gediz'in de katıldığı basın toplantısında Genel Sekreter Tarhan Aslan, yaşananları kaza olarak görmediklerini belirtti. Tarhan Aslan, yönetmeliğe değinerek, şöyle dedi:

"Ülkemizde her ay bir otobüs yanmaktadır. Biz dernek olarak otobüslerdeki yangınlar, damperin açık unutulması sonucu kazalar, serviste çocukların ölmesi gibi konularla ilgilendik. Bunları takip ediyoruz. 2012 yılında çıkartılan yönetmelikle ek madde konuldu. 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren üretilen araçlarda yangın algılama ve alarm sisteminin olması gerektiğine karar verildi. Bu madde, yönetmelikten önce çıkan araçlarda da aynı sistemin monte edilmesini zorunlu kılıyor. Bu yönetmelik hala uygulanmıyor.  İstanbul'da halk otobüsü yandı 4 vatandaşımız öldü, 10 vatandaşımız yaralandı. 2 Ağustos 2019 tarihinde çıkan yangında 5 vatandaşımız yanarak, öldü, 15 vatandaşımız yaralandı. Eğer bu yönetmelik uygulansaydı bu vatandaşlarımız yanmadan hayatlarına devam edeceklerdi. Bu vatandaşlarımızın hiçbiri bu kötü tecrübeyi yaşamayacaklardı."

'OTOBÜSLERDEKİ EN BÜYÜK YANGIN NEDENİ ISITICI'

Otobüslere takılan yangın algılama ve alarm sisteminde, belirli bölümlerde duman sensörleri konulduğunu, bunda 130 derecenin baz alındığını, sistemin burada ısı değişimini anında şoförün önündeki panoya ulaştırdığını anlatan Aslan, Türkiye'de otobüslerin üretimden çıktıktan sonra çok değiştirildiğine dikkat çekti. Otobüslerin üretiminde Türkiye gerçeklerinin göz önünde bulundurulmadığını ifade eden Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Otobüslerin üretiminde ülkemizin gerçekleri göz önüne alınmalı. Çünkü bizim ülkemizde fabrikadan çıkan araçlarda, sonradan koltuk arkasına ekranlar takılıyor. Yetmedi 220 watt prizler takıldı. Sürekli internet bağlantıları, sıcak soğuk servisleri oldu. Araçların fabrika çıkışında üzerinde yer alan elektrik tesisatı sigortası hiçbir zaman dikkate alınmadı. Otobüsler fabrikadan 24 watta kadar çıkıyor. Araçlarda ise 28 watt aletler çalıştırılıyor. Bunu yaptığınız zaman zaten yangına davetiye çıkarıyorsunuz. Araçlarda fabrika çıkışında aletlerin suyu 70 dereceye kadar ısıtacak şekilde düzenlendi. Ancak Türk insanı 70 derece ısınan suyu kabul etmediği için sonradan 100 dereceyi geçecek şekilde ayarlanıyor. Bunun sonrasında servis elemanı içinde suyu unuttuğu zaman aletlerin otomatik sistemleri atmıyor. İçindeki plastikler yanmaya başlıyor. Son 3 yılda gördüğümüz en büyük yangın çıkışı sebebi bu ısıtıcıdan kaynaklanıyor. 10 numara motorini mevcut araçlarda kimse kullanamıyor. Araçlardaki yangınlarda en büyük problem bir bakımsızlık, iki yoğun çalışma dönemi olduğu için yaz dönemlerinde araçlar kontak kapatmıyorlar. Perona girip temizleniyor, 20 dakika sonra tekrar sefere gidiyor. Bu araçlar Türkiye'de üretiliyor ama mühendislikleri yabancı. Motoru yurt dışından getiriliyor. Hiçbiri Türkiye'de yapılmıyor. Bunu yaparken firmalardaki mühendisler, bu arabaların 24 saat durmadan çalışacaklarını düşünmüyorlar. Avrupa'da bu durum yok. Yurt dışında otobüsler genelde turistleri tura çıkarmakta kullanılır. Bu aracı üreten mühendisler, Türkiye'deki sistemi düşünmeden yapıyorlar."

'KAMU DENETİMİ YERİNE GETİRİLMİYOR'

Otobüs Yangılarını Önleme ve Kara Ulaşım Araçlarını Güvenli Hale Getirme Derneği Genel Sekreteri Tarhan Aslan, kamu denetiminin önemine vurgu yaparak, vatandaşlardan otobüs bileti satın alırken otobüste yangın alarmı ve yangın söndürme tüpü olup olmadığını sormalarını istedi. Aslan, şöyle dedi:

"2012 yılından beri yönetmelik var. Bu araçlardaki yangın alarm ve algılama sistemlerinin bulunması ağır kusur olmalı. Ağır kusurlu araçlar muayeneden geçirilemez. Böyle olursa bir ay içerisinde aracınızı buradan çıkarmanız lazım. Kamuoyu baskısı oluşturmaya çalışıyoruz. İnsanlarımız Kurban Bayramı'nda yollara düşecek. Onlardan ricamız bilet aldıkları firmadan araçlarda böyle bir yangın algılama ve uyarı sisteminin olup olmadığını sorsunlar. Araçların içerisinde yangın söndürme tüplerinin olmasını istesinler. Motor bölümlerinde otomatik yangın söndürme sistemi var. Bunların olup olmadığını sorsunlar ki firmalar üzerinde baskı olsun. Kiralık araçlarda da bu sistemin olup olmadığını tespit etsinler. Otobüs camiası çok küçük karlılıklarla bu sistemi yürütmeye çalışıyor. Araçlarına binen yolcunun burnunun kanamasını onlar da istemiyor ama maalesef sorumlu olan kişiler, kamu denetimini yerine getirilmediği için bunlar oluyor. Önemli olan buradaki kamu denetiminin sağlanması bu da ağır kusurla sağlanabilir."

SERVİS ARAÇLARINA KOLTUK SENSÖRÜ ERTELEMESİNE TEPKİ

Tarhan Aslan, Alperen Sakin'in ölümünden sonra okullardaki servis araçlarına getirilen koltuk sensör sisteminin bir yıl daha ertelendiğini hatırlatarak, "Alperen öldükten sonra koltuk sensör sistemi getirildi. Geçen yıl, bir yıl süreyle ertelendi. 3 Eylül 2019 tarihinden itibaren uygulanması lazım. Ancak o yönetmelik yine ertelendi. Çünkü şu anda araçların yüzde birine bile bu sistem takılmadı. Bu araçların okul servis vasfından çıkmaları lazım" dedi.