Tansiyon hastası olan Deniz Mersin, hamile kaldıktan sonra özel bir hastanede kadın doğum uzmanının takibine girdi. Yüksek tansiyon nedeniyle ilaç kullanan Mersin hamileliğinin 20'inci haftasında Covid-19'a yakalandı. Covid-19 yüzünden ultrason tetkiki ertelendi, 22'inci haftada yapıldı. Bu tetkikte bebeğin beslenmesinde ve oksijen almasında sıkıntı yaşadığı belirlendi. Mersin'in gebeliğini takip eden doktoru 26'ıncı haftada bebeği alacağını, her şeye hazırlıklı olmalarını söyledi. Büyük üzüntü ve korku yaşayan çift, bebeği yaşatabilmek için arayış içine girdi. Anne adayı Mersin, İzmir Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Perinatoloji (riskli gebelik) Uzmanı  Prof. Dr. Namık Demir'e başvurdu. İzmir Kent Hastanesi'nde doğum öncesi ve doğum sonrası gerçekleştirilen multidisipliner ekip çalışması ile bebeğini kucağına alamadan kaybedeceği korkusu yaşayan anne adayı Deniz Mersin ile baba adayı İlkhan Mersin'e (34) mutlulukların en büyüğünü yaşattı.

'YÜKSEK DOZDA TANSİYON DÜŞÜRÜCÜ İLAÇ KULLANIYORDU'
Deniz Mersin'in yüksek tansiyonla mücadele ederken hamile kaldığını ve yüksek doz ilaç kullandığını belirten  Prof. Dr. Namık Demir, "Anne adayımız gebeliğin 20'inci haftasında Covid-19 geçiriyor. Gebeliği sırasında yapılan incelemelerde son adet tarihine göre 24 haftalık gebeliği olması gerekirken gebenin bebeğinin gelişiminin 1 ay geri kaldığı görülüyor. Göbek kordonunda diastol sonu akım kayıpları olan bebeğin anne karnında ölebileceği söylenmiş. Bunun üzerine hastanemize başvuran gebenin muayenesinde bebeğin gelişim geriliğinin kullandığı tansiyon düşürücü ilaçların yüksek dozda olmasına, aspirin kullanımına ve geçirdiği Covid-19'a bağlı olabileceği düşünüldü. 22 haftalıkken 2 hafta geri kalmaya başlayan bebeğin göbek kordonundaki diastol sonu ters akımları kardiyoloji uzmanımız Doç. Dr. Murat Tümüklü ile yaptığımız değerlendirmelerden sonra yeniden düzenlenmesinden sonra düzeldi. Sadece diastol sonu akım kaybına dönüştü. 3-4 günde bir bebeğin gelişimi izlenmeye başlandı. 28 artı 3 gebelik haftasına dek izlenen bebekte yavaş da olsa devam eden fetal gelişimin durduğunun saptanması üzerine gebeliğin sonlandırılmasına karar verildi. Geçen 18 Ekim'de tarihinde Deniz Mersin 660 gram ağırlığında, 30 santimetre boyunda 'Umay' adı verilen bir kız bebek dünyaya getirdi. Bebeği Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanlarımız Dr. Abbasgulu Baghirov ve Dr. Anıl Chousen'e teslim ettik. Bebek yenidoğan yoğun bakımda kuvöze alındı" dedi.

4 AYA YAKIN KUVÖZDE KALDI
Doğumdan sonra Umay bebeğin özellikle beslenme ve solunum sorunları olduğunu belirten Uzm. Dr. Baghirov, "Bebeğin erken doğacağını biliyorduk. Prof. Dr. Demir ile sürekli irtibat halindeydik. Doğum öncesinde erken doğduğunda nelerle karşılaşabileceğimizi, neler yaşanabileceğini Mersin çiftiyle paylaştık. Maalesef böyle doğan bebeklerin yaşama ihtimali çok düşük olabiliyor. Multidisipliner ekip çalışması anne ve bebeğin büyük şansı oldu. Doğum sırasında doğumhanedeydim ve bebek hiç zaman kaybedilmeden kuvöze alınarak tedavisi başlatıldı" dedi. Normal şartlarda 6 Ocak'ta doğması gereken bebeğin 18 Ekim'de dünyaya geldiğini vurgulayan Uzm. Dr. Chousen de şunları söyledi: "Bebeğin beslenmesi ve akciğerleri gelişmemiş olduğu için solunumu problemliydi. Yakın takiple, deneyimli hemşirelerimizin 7/24 titiz bakımıyla prematüre komplikasyonu yaşamadık. Bebeğimiz yenidoğan yoğun bakımda çocuk kardiyoloji uzmanı, göz hastalıkları uzmanının da takibindeydi. Umay bebeği oksijene bağlı olmadan, kuvözde geçirdiği 114 günün sonunda 8 Şubat'ta 3 kilo 160 gram ağırlığında, boyu 49 santimetre ulaşmış şekilde anne babasına teslim ettik. Anne ve bebeği uyum için üç gün hastanede yattıktan sonra taburcu edildi."

'HANGİ SÖZ MUTLULUĞUMUZU ANLATMAYA YETER Kİ'
Hamileliğinde Covid-19 geçirmesine karşın kendisi için yaşamadığı ölüm korkusunu bebeği için yaşadığını dile getiren Deniz Mersin, bir telekomünikasyon şirketinde eğitmen olan eşi İlkhan Mersin'le kelimelerle anlatamayacakları bir mutluluk yaşadıklarını belirtip, "İlaç kullandığım için hamileliğimde tansiyon sorunum yoktu. Ancak eczanede de çalıştığım için ilaçlar konusunda bilgim vardı. İlk doktoruma ilacın hamilelikte yaratacağı yan etkilerini sordum. Çocuğun biraz küçük doğabileceğini söyledi. Eşimle ikimiz oldukça uzun boyluyuz. 'Ne kadar küçük doğabilir ki' dedim. Ancak yüksek doz ilaçlar bebeğimi besleyen damarları etkilemiş. Doktor 26'ıncı haftayı görürse bebeği alacağını, karnımda ölebileceğini söyledi. İlk orada yıkıldık, kahrolduk. İyi ki Kent Hastanesi'ne Namık hocaya gelmişiz. Gün aşırı takibimi yaptı, her an ulaşabildim, sıkıntım olduğunda tatil olmasına karşın bizden önce hastanedeydi. Bebeğimin bir gün fazla anne karnında kalmasının yaşama şansını artıracağını söyledi. Nitekim 28 haftayı geçtik. Doğuma girdiğimde de çocuk doktorlarımız hazırdı, bebeğimi Dr. Abbasgulu Baghirov ve Dr. Anıl Chousen'in ellerine güvenle teslim ettim. Ama çok zor günlerdi. Aylarca eve eli boş döndüm. Kuvöze yeni bebekler yatıp çıkıyor, benim kızım çıkmıyordu. Çocuk doktorlarımız küçük küçük ilerleyeceğiz, dediler. Her 100 gram aldığında dünyalar bizim oluyordu. Çok günler, geceler ağladım. Ama şimdi dünyanın en mutlu annesi, babası biziz. Bu mutluluğu anlatacak söz olabilir mi? Aylar sonra evimize ellerim dolu dönüyorum" diye konuştu. (DHA)