Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İlker Kahraman, İzmir Büyükşehir Belediyesi ana hizmet binasının yıkım sürecine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kahraman, bina yıkıldıktan sonra alanın yıllarca boş kalma ihtimaline dikkat çekerek, "İzmir Büyükşehir Belediye binasıyla alakalı hala aynı yerdeyiz. Biz hala yıkılmaması gerektiğini ve hala haklı olduğumuzu düşünüyoruz. Kent için bir kayıp olacak, bu yanlıştan dönülmesini istiyoruz. Konuyu yargıya taşıyacağız. Yüksek Kurul buna 'Hayır' demişken, burada çok da yapılacak bir şey kalmadı açıkçası. Sürecin takipçisi olacağız. Bu konuda çok aceleye gerek yok, 'Bir an önce yıkalım' gibi bir süreç de var, ihaleler yapılıyor. Bunun da anlamının çok olmadığını düşünüyorum çünkü henüz ortada yıkılırsa ne olacak, olmalı gibi bir şey yok ama yıkım için ihale yapılıyor. Burada çok dikkatli olunması lazım, o alan yıkıldıktan sonra yıllarca boş kalma ihtimali var" dedi.

"DOĞRU YERDEN BAKTIĞIMIZA EMİNİZ"

Güçlendirme maliyetlerinin neredeyse yeni bina yapımına eşdeğer olduğunun hatırlatılması üzerine konuşan Yüksek Mimar Dr. Kahraman, "Güçlendirme maliyetinin içine ne kattığınızla alakalı. Binayı yeniden yapma maliyeti de güçlendirme maliyeti içinde düşünülüyor. Çünkü binayı yeniden yaptığınızda da ısıtma, soğutma, aydınlatma sistemini yenileyeceksiniz. Bunlar da güçlendirme maliyeti içinde düşünüldüğü için yüksek çıkıyor. Orada kazık temeller var, o kazık temellerle zemin güçlendirilmiş durumda. Kazık temellerde bir takım korozyonlar olduğu söyleniyor ama biz bunun olamayacağını öngörüyoruz. Hava almayan bir yerde korozyonun olamayacağını öngörüyoruz. Bu temeller buradan kalkmadan buraya yeni bir temel yapılabilecek mi? Bu temeller nasıl kaldırılacak? Güçlendirme maliyetini geçelim, bu soruların cevabını kimse vermedi şimdiye kadar. Bunlar da göz önüne alınmalı, kolaylıkla söküp yerinden alabileceğiniz kürdan değil onlar. Orada bir yapılaşma var, denizin içinde toprak altında. Binayı yeniden yapmak için onu çıkartıp yenisini koymanız gerekli ya da bodrum kat yapmayı planlıyorsanız oradakileri komple çıkartmalısınız. Bu da ayrı bir mühendislik işi. Bunun maliyeti hiç tartışılmadı. Bu iş aslında güçlendirmeden çok daha dertli, zorlu bir iş. Olayı farklı boyutlarıyla ele almak lazım. Biz doğru yerden baktığımıza yüzde 100 eminiz. Mahkemelerde bile bir üst mahkemeye gittiğinizde yanlış karar varsa Danıştay bozabilir. Biz sürecin takipçisi olacağız" ifadelerini kullandı.

"KÜLTÜRPARK YAPILAŞMAMALI"

Kültürpark planlarını değerlendiren Kahraman, "Gelişmiş kentlerin tamamında rekreasyon diye bir kavram var. Kendini yeniden yaratma... İnsanın 8 saat çalışması 8 saat uyuması 8 saat de kendini yeniden yaratması anlamına ihtiyacımız var. İzmir'de denizin olması büyük bir fayda, deniz kenarında rekreasyon alanı yaratma şansımız oluyor ama içe doğru girdiğinizde yeşil alan azalıyor ve sıkıntı yaşıyoruz. Kültürpark, adı üstünde bir park ve tam olarak bu işlevi sergilemek üzere kurgulanmış. Daha önce kurucu irade burada fuar işleri planlamış ama biz yepyeni bir fuar alanı yaptık. İZFAŞ orada çok ciddi fuarları peş peşe yapıyor. Zaten hali hazırda fuar alanı varken 'Kültürpark'ın yapılaşmaya ihtiyacı yok' diyoruz biz. Park olarak kullanılması üzerinden kurgulanması lazım. Pandemi de gördük ki yapmaktan daha çok korumak önemli, açık alan bizim için çok daha değerli. Bunun üzerine kurgunun yapılmasını istiyoruz ama gelinen noktada aynı emsallerin korunması ve yapıların yapılması üzerine bir plan var. Kurucu iradeden bahsediliyor, kurucu iradenin yüzde 5 emsal dediğinden bahsediliyor. Şu anda ise konuştuğumuz yapılaşma yüzde 9, çünkü bir takım şeyler emsal haricidir diye bakılıyor. Şimdi biz neden kurucu iradenin öngördüğünün 2 katı emsal yapma hakkı tanıyalım? Madem kurucu iradenin isteklerini konuşuyoruz, bunu konuşalım" açıklamasında bulundu.

"ÖNCE PARKI KORUYACAKSINIZ YOKSA ÖLÜR"

"Kültürpark eski günlerine kavuşmalı" ifadelerini de değerlendiren Kahraman, "Değişmeyen tek şey değişimdir. Hayat değişiyor, bizim yeni ihtiyaçlarımız oluyor. İzmir, eski İzmir değil, orada bir ekosistem var. Onun yaşaması için yapılması gerekenler var. Belli bir insan kalabalığının üstünü o alana soktuğunuzda park olarak isimlendirdiğiniz canlı organizma yaşamıyor. Siz önce parkı koruyacaksınız. Bunun için uyulması gereken minimumlara indirilmesi gerekiyor. Biz konserlerle, fuarlarla bunu aşıyoruz ve ölme ihtimali var. Şehrin farklı noktalarında birçok alan yapıldı, şehir Kültürpark'ın yapıldığı 1930'lardaki şehir değil artık. Bu etkinlikler farklı alanlarda yapılabilir. Bizim artık daha çok parka, açık alana ihtiyacımız var" diye konuştu.

İNCİRALTI AÇIKLAMASI: YANLIŞ YANLIŞLA DÜZELTİLMİYOR!

İnciraltı'nın planlama sürecine ilişkin açıklamada bulunan Kahraman, "Bunlar aslında kentin kronik problemleri, bunlara 'Nereden kaynaklandı' diye bakmamız lazım. Bizden kaynaklandı. Hakkaniyetin kaybı üzerinden bir söylem geliştiriyor arkadaşlar, bunun sebebi de Çeşme Otobanı... Otoban yapıldığında çevresinde konutlaşmaya izin vermediklerinden alışveriş merkezlerinin rantı oluştu. İnciraltında yapılan otel binası ve bunların emsal teşkil etmesi bizi bugünlere getiriyor. Tarım yapılamazsa bunun iyileştirme yöntemleri var. Karşı tarafta İstinye Park gibi devasa bir şey yaptık ve kentli buna öyle ya da böyle izin vermek durumunda kaldı. Yargı süreçleri tıkandı. Bunlar yapılınca rant beklentisi artıyor haliyle. İnsanlar 'Bunlar var, burası dönüşmek zorunda' diyorlar. Ancak yanlış yanlışla düzeltilmiyor ne yazık ki... Ben o bahsedilen planları (Sağlık turizmi planları) hiç görmedim ama bunların kentin gelecek yılları üzerinden bir prodüksiyonla tasarlanması gerekliliği nettir" dedi.

"BETON YİYEBİLEN İNSANLARIZ"

Sağlık turizminin tarım arazisi olmayan her yerde uygulanabileceğine dikkat çeken Mimarlar Odası Başkanı Kahraman, "Salatalık kaç para haberiniz var mı, halciler önce sebzeyi alıyor para kalırsa meyve alıyorlar. Biz tarım yapmasak da olur, çünkü biz beton yiyebilen insanlarız. Burası artık gitti burayı yapılaşmaya açalım. Şimdi bunu dediğimde İnciraltı'ndaki hak sahipleri kızacaklar, 'Özdilek yapılmış, otoban yapılmış birçok yapı yapılmış ama sen bize bunu söylüyorsun' diyecekler. Sistemin kendisinde hatayı bulmak ve düzeltmek için ciddi bir neşter uygulaması lazım. Yara kanamaya devam ediyor, hangi yara bandını koyarsanız koyun, kanama devam ediyor. Gerçek çözümü takkemizi önümüze koyarak konuşmak gerektiğine eminim. Bunu bir konsensüs ile sağlayalım. Sağlık turizmine kimse karşı çıkmaz. Burası cennet bir vatan... İstanbul'daki hastanelerde 40 yabancı dilde tercüme yapıldığını biliyorum, siz bunu nereye yaparsanız yapın olur. Kentin göbeğinde olmak zorunda değil bu. Siz bunu nereye yaparsanız orası değişir, bunu bir dağ başına yaparsınız ve orada sağlık turizmini geliştirirsiniz. Yapılaşmanız da daha iyi olur çünkü kentin yoğunluğunu artırmazsınız. İnciraltı'ndaki trafiği düşünün. Bunları kentin savunucuları tasarlayacak" ifadelerini kullandı.

"ATİLLA KAYA'NIN AÇIKLAMASINI KOMİK BULUYORUM"

İlker Kahraman, AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya'nın "Odalar Tunç Soyer'in yakın arkadaşları, Soyer 'Dava açmayın' derse açmazlar" iddiasınının sorulması üzerine ise, "Ben kendisiyle hiç tanışmadım. Dökelim bakalım biz onlara mı daha çok dava açmışız, Büyükşehir'e mi. Madem 'Dava açma' dediğinde açmıyoruz, neden o kadar çok davamız var. Bunlar sadece sayısal veri üzerinden bile çok net görülebilir bir şey. Umarız gelir kendisi kahvemizi içer, bizimle avukatımızla beraber açtığımız dava sayılarını veririz. En basitinden BİLFEN binası, spor alanı belediye eliyle okul arazisine dönüştürüldü ve biz dava açtık. Emsal artışı... Biz bunları madem 'Açma' deyince açmayan insanlarız; bu davalar ne o zaman. Bizi tanımadığı için böyle söylediğini düşünüyorum ve komik buluyorum açıkçası" dedi.