GÜNDEME BAKIŞ- Başkan Acar Halime Erdoğan’ın sorularını  içtenlikle yanıtladı.  

2019 yerel seçimlerinde 2’nci defa Aliağa Belediye Başkanı seçildiniz. Bir önceki dönemle bu dönem arasında ne gibi farklar olacak?

İlk dönemimizde zorlu bir seçim mücadelesi yaşamıştık. Allah’ın takdiri, milletimizin teveccühü ile seçimleri aldık. Aliağa’yı ilk defa yönetiyorduk. Ekip çalışması yapmamız gerekiyordu. Bir yandan yapıyı kendi anlayışımızla oluşturmak için mücadele ederken bir yandan da seçim dönemindeki taahhütlerimizi yerine getirme çabası içerisindeydik. 2 işi birden yürütmeye çalışıyorduk. Zorlu bir süreç oldu bizim açımızdan. 2’nci dönem çok önemliydi. 5 yılın kanaati, sınavı, halk nezdindeki karşılığını göreceğimiz bir seçimdi. Bir üniversite sınavı heyecanı gibiydi. 12 yıl çalışırsınız ve bu çalışmanızın sonucunu üniversite sınavında görürsünüz. O heyecanı biz 2019 seçimlerinde yaşadık. Allah’a şükür ki, milletimiz teveccüh göstererek, iyi bir not vererek bizi göreve getirdi. 2’nci dönem daha tescillenmiş, kararlı adımlar atabileceğimiz bir ortam oluşturdu. Bunların yanı sıra sorumluluğu da çok daha fazla, çünkü size güvenen kitlenin sizden çok daha fazla beklentileri var. 2019’dan sonra yükselen beklentileri karşılama gayreti ve özgüveni içindeyiz. Ülkemiz güzel bir ülke, Aliağamız da ülkemizin hakikaten önemli bir şehri. Biz siyasete girerken bu şehri hak ettiği yere, muasır medeniyetler seviyesine çıkarma gayret ve hayalimiz vardı. Bu kapsamda çalışmalarımızı bu dönemde çok daha fazla yapmamız gerekiyor. 2014-2019 arasındaki fark olarak bunları sayabiliriz.

İlk başkanlık döneminde kendinizi değerlendirdiğinizde neyi eksik görüyorsunuz ya da eksik görüyor musunuz?

Aliağa 1960-64’lü yıllarda sanayi bölgesi ilan edildikten sonra çok hızlı gelişti. Akabinde liman yatırımlarıyla birlikte hem sanayisi hem limanıyla önemli bir şehir haline geldi. Lakin sanayi ve limanlar şehir için bir katkı olduğu kadar şehirleşme açısından da o hıza yetişme zorunluluğu getirdi. O hıza yetişmeniz lazım ki yaşam alanları çoğalsın, kalite artsın. Sanayinin olumlu neticelerini alabilmek için olması gereken bu. Aliağa’ya bir taraftan yoğun bir göç geliyor, bir yandan sanayi yatırımları artıyor ama biz şehirleşmede ona tam anlamıyla yetişemedik. Maalesef uzunca bir süre sanayinin negatif etkilerini yaşadık. Bunu pozitife çevirmek için bizim şehirleşme ve sosyal yaşamı geliştirmemiz gerekiyordu. 2014-19 arası biz gelecekten ziyade geçmişteki geç kalınmışlıkları toparlamaya çalıştık. Hala bir takım eksiklerimiz var. 40 yılda yapılması gereken konuları biz 5 yıla sığdırmaya çalıştık. 2014-19 arası projeler daha ziyade geçmişi toparlamaktı. 2019’dan itibaren artık bir yandan geçmişteki eksikleri tamamlarken bir yandan da geleceğe yatırımlar yapmamız gerekiyor. Aliağa hedefleri ve avantajları olan bir şehir. Bizim yatırımlarımız bir dünya şehrine yakışır yatırımlar olacak. Bizim için mevzu bir park yapmak değil. Bunlar zaten belediyenin yapması gerekenler. Daha vizyon, geleceğe yönelik, ulusal ve uluslararası alanda ses getirmesi gereken projeler yapacağız. Bu doğrultuda hazırlıklarımız var.

“HEDEFİMİZ 2023”;
İzmirliler bu projeleri ne zaman görecekler?

Bizim hedef koyduğumuz bir yıl var. Aslında bu yıl Türkiye için önemli bir yıl. Biz 2023 yılında bu projelerimizi tamamlamış olmayı hedefliyoruz.

“BELEDİYECİLİĞİN KRİZİ VE KRİZ DIŞI DURUMU YOKTUR”
Pandemi süreciyle birlikte İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde kriz belediyeciliğine geçildi. Aliağa olarak kriz belediyeciliğine geçiş yaptınız mı?

Belediyeciliğin krizi ve kriz dışı durumu yoktur. Belediyecilik sadece yol, kaldırım yapmak değildir. Belediyeler her şeye hazırlıklıdır. Ben mevcut koşullarda yaptığımızı kriz belediyeciliği olarak tanımlamıyorum, biz belediyecilik yaptık. Sosyal belediyeciliğin ana unsuru halkının yanında olmaktır. Yani sosyal belediyecilik yapmak için bir kriz beklemeye gerek yok. O manada biz zaten 6 yıldır sosyal belediyecilik anlayışımızla hareket ediyorduk. Belki Pandemi sürecinde biraz daha ihtiyaç sahiplerimiz arttı, belki biraz daha alınması gereken tedbirler arttı. Bakanlıklarımızın, hükümetimizin genelgeleri doğrultusunda tedbirleri biraz daha artırdık. Bizim açımızdan uyum sağlamakta zorlandığımız bir süreç olmadı. Sağ olsun belediye personelimiz ve halkımız bütünleşerek süreci rahatlıkla atlattı. Ben bunu kriz belediyeciliği olarak tanımlamıyorum. Sosyal belediyeciliğin biraz daha koşullara göre, mevcut konjonktüre göre yelpazesinin genişlemesi oldu.

Pandemi sürecinde neler yaptınız?

Bakanlıklarımızın genelgelerini uyguladık. Bunları sıkı bir şekilde takip etmeye çalıştık.

“BELEDİYE DEVLETİN KURUMUDUR”
Dezenfekte, gıda dağıtımı, maske dağıtımı gibi çalışmalarınız oldu mu?

Açıkçası bunları herkes biliyor. Tüm Aliağa’nın bildiği konular. Bu sebeple “Şurayı dezenfekte ettim” gibi açıklamalar bana komik geliyor. Biz biraz daha farklı bakıyoruz. Biz devletin bir kurumuyuz. Bu süreç zarfında da, bundan sonra da “Şu kadar gıda dağıttık, şu kadar maske dağıttık, bu kadar dezenfekte yaptık” demiyoruz, bunu söylemek bana çok doğru gelmiyor. Biz hiçbir şey yapmadık. Bizim yaptığımız tek şey devletin bir kurumu olarak, devlet adına hizmet etmek oldu. Biz devlet adına yaptık.Türkiye Cumhuriyeti Devleti Allah’a çok şükür ki çok güçlü bir devlet. Biz de devletin bir kurumu olarak devletimizin diğer kurumları ile birlikte yapılması gerekenleri yaptık, bu kadar! Onun dışında bir şey yaptık dersek, olmaz. Aliağa Belediyesi hiçbir şey yapmadı. Devletin kurumu yaptı, “Devlet” yaptı.

“SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARINDA TELAŞ, PANİK YAŞAMADIK”
Süreçte farklı uygulamalara da imza attınız. Mesela semt pazarı uygulaması, bize bu uygulamadan bahseder misiniz, nasıl geri dönüşler aldınız?

Pandemi sürecinde halkın bir arada olduğu alanları mümkün olduğunca minimize etmek gerekiyordu. Bizim açımızdan en riskli alan pazar yerleriydi. Diğer alanlarda pazar yerlerine oranla önlemler bir nebze uygulanabilir düzeydeydi. Bizim bine yakın pazarcımız da ilçe dışından geliyor. Sürecin nasıl yürütülmesi gerektiği noktasında pazarcı sayısını yarıya indirmek gibi tedbirler alsanız da yeterli olmayacağını düşündük. Bizim Cumartesi pazarımıza ortalama 25 bin kişi giriş yapıyor. Buna bir alternatif üretmemiz gerekiyordu. Pazar yerlerimiz tabi ki olacak ama evinde kalmak isteyen vatandaşımızı da düşünmeliydik. Semt pazarı fikri oluştu. Bu bir online satış pazarı. İnsanlarımız 24 saat boyunca alışveriş yapabiliyor, temel gıda malzemelerini karşılayabiliyor. Satın aldıkları ürünler de belediye çalışanlarımız tarafından evlerine teslim ediliyor. Semt pazarı sitemizde 7 bin civarı üyemiz var. 25 bin civarında da alışveriş yapılmış. Biz aslında bunu Pandemi sürecinden önce tasarlamıştık. Bizim yöresel ürünler çalışmamız vardı. Hem Kadın Girişimciler Kooperatifimiz var, onların üretmiş olduğu ürünler uygulamada yer alıyor, hem de Aliağa’da bir takım ürün yelpazesi oluşturup yöresel ürünleri belirleme çalışmalarımız devam ediyordu. Bunlar için de online satış platformu planlıyorduk. Pandemi sürecinde bu çalışmaya hız verdik. Süreç başlar başlamaz hizmete soktuk. Uygulamamızın mobil yazılımı da var. Halkımızın bir yandan temel ihtiyaçlarını karşılarken bir yandan da tarhana, bal, erişte gibi pek çok yöresel ürünümüz de uygulama kapsamında yer aldı. Semt pazarı uygulamamızda yöresel ürün yelpazemiz çoğalacak. Aliağa bir sanayi şehri ama Aliağa’nın verimli toprakları da var, suyu da bol. Bu uygulamanın üretimi de teşvik edeceğini düşünüyoruz. Menengiç ağaçlarımız var, yakında menengiç kahvemizi de göreceksiniz. Narımız var, yakında nar lokumu, nar ekşisi, nar kolonyasını da göreceksiniz. Bunların marka tescilleri zaten yapılmıştı. Sokağa çıkma yasaklarında Aliağa’da hiçbir panik, sıkıntı yaşanmadı. Hizmetler, ihtiyaçlar eve gitti.

 “ÖRNEK BİR PLAJIMIZ VAR”
Yaz geldi, 15 Haziran itibariyle plaj sezonu aktif hale gelecek. Aliağa’nın gözbebeği, sizin de gurur duyduğunuz bir proje olan Ağapark’ı anlatır mısınız bize?

Aliağa sadece bir sanayi şehri değil, biz sadece sanayi şehri olarak nitelendirilmekten çok hoşnut değiliz. Sanayi şehrinin negatif ve pozitif etkileri vardır. Zihinlerde hep “Aliağa sadece çalışan insan grubundan oluşur, sabah fabrikaya gider, akşam eve gelir yatar” gibi bir algı var. Bu çok yanlış, Aliağa’yı gezenler bunun böyle olmadığını görüyor. Biz bu algıyı kırmak için 6 yıldır mücadele veriyoruz. Bizim antik değerlerimiz, verimli topraklarımız, denizimiz, şelalemiz var. Aliağa sanayi şehri olmanın yanı sıra tarım, turizm, kültür, sanat şehri de olacaktır. Aliağa okuma oranının yüzde 98 olduğu bir şehir. Burada kültürel her faaliyet karşılık buluyor. Aliağa önemli bir dünya şehri olmaya aday. Aliağa’nın hem sanayisi hem de mavi bayraklı sahili var. Ağapark’ı yapmamızdaki ana hedef Çeşme’ye, Bodrum’a rakip olmak değildi. Biz Ağapark’ı “Aliağa’da hayat var” demek için yaptık. 168 bin metrekare bir alanda yaklaşık 1.2 kilometre uzunluğunda plajı olan bir tesis. İçerisinde kafeterya, restoran, piknik ve spor alanı, çocuk oyun alanları, balık tutma alanları, 6 cankurtaranı olan örnek bir mavi bayraklı plaj. Bölgeye ciddi hizmetler verecek ve bizim de gurur duyduğumuz bir proje.

Belediyecilikte 6’ncı yılınız. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in 1 yılını değerlendirir misiniz dersek neler söylersiniz?

Aziz beyin uzunca bir süre belediye başkanlığından sonra Tunç Soyer seçildi, kendisi ilk kez Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. İlk dönem ziyaretlerle geçecektir olağan bir süreç.

“TUNÇ SOYER’İN İLÇEYE GELMİŞLİĞİ YOK”
Sizi ziyaret etti mi ya da ilçeye geldi mi?

Hayır, etmedi. Bildiğim kadarıyla ilçeye de gelmedi. Gelse herhalde arardı diye düşünüyorum. İlçeye gelmişliği yok. Çok sorun değil zaten, gelene her zaman kapımız açık. Kendisi muhtarlar toplantısı yapacağını söylemişti. Biz de “Hazırız, misafir ederiz” dedik. Sonra iptal ettiler. Gerekçesini bilmiyorum. Tunç Bey tabi göreve ilk defa geldiği için belli bir süreç olacaktır. Ekibini oluşturuncaya kadar bir sürece ihtiyacı olacaktır. Akabinde Pandemi süreci yaşandı. Dolayısıyla “Büyükşehir  şunu yaptı” diyebileceğimiz, konuşabileceğimiz bir çalışması yok. Bu da olağandır. “Tunç Bey başarılı” ya da “Başarısız” demek için erken olduğunu düşünüyorum.

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Millet İttifakına mensup belediyeler ile Cumhur İttifakına mensup belediyeler arasında ayrım yapıldığı iddia ediliyor. Siz böyle bir durumla karşılaştınız mı? Büyükşehirden bir talebiniz oldu mu, yerine getirildi mi?

Bunu da zaman gösterecek çünkü şu an “Şunu yaptı” ya da “Yapmadı” diyebileceğimiz bir konu yok. Tartışabileceğimiz bir projeleri yok. Önümüzdeki süreçte ayrım yapıp yapmayacağını göreceğiz. İleride değerlendirebiliriz.

“ALİAĞA KENDİ KENDİNE YETEN BİR ŞEHİR, BÜYÜKŞEHİRDEN TALEBİMİZ OLMADI”
Pandemi sürecinde Büyükşehir’den destek talebiniz oldu mu, kendileri burada çalışma yaptı mı?

Aliağa’nın potansiyeli itibariyle bizim böyle bir ihtiyacımız oluşmadı. Aliağa kendi kendine yeten bir şehir. Kendilerinin böyle bir teklifi olsaydı da biz ihtiyacı olan ilçelere yönlendirirdik. Çalışmalarının olup olmadığını bilmiyorum. Neticede onlar da ellerinden geleni yapmıştır. Herkes elinden geleni yapıyor. Onların da sorumluluk alanı geniş. Aliağa’da da ellerinden geleni yapmışlardır ama bizim onlardan bir talebimiz olmadı.