GÜNDEME BAKIŞ - Gaziemir belediyesi, geçtiğimiz yılın Şubat ayında memurlara her ay ödenen sosyal denge tazminatında kesintiye gitmişti. Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, bu karara gerekçe olarak sayıştayı göstermişti.

DAVA AÇTILAR
Bem-Bir Sen İzmir Şubesi konuyu yargıya taşıdı. İzmir 2. İdare Mahkemesi Gaziemir’de 210 memurla ilgili emsal olacak bir kararın altına imza attı.

ANAYASA GÖNDERME

Dosyayı görüşen mahkeme memurlar lehinde karar verdi. Karar bölümünde şöyle denildi:

“Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, davalı idarede bilgisayar işletmeni olarak görev yaptığı, davalı idare ile yetkili sendika arasında 01.04.2019-01.04.2021 tarihleri arasında geçerli olarak imzalanan ve hali hazırda da yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesi kapsamında ödenmesi kararlaştırılan 3.568,52 TL sosyal denge tazminatının, Şubat ayı için 1.387,58TL'ye düşürülmek sureti ile eksik ödenmesi üzerine anılan bu işlemin iptali ile işlem nedeniyle şubat ayına ilişkin eksik ödenen kısmın iadesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Sendikalar; çalışanların ve işverenlerin çalışma ilişkilerinde ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak, geliştirmek maksadıyla oluşturulan örgütlenmelerdir. Serbest faaliyet göstermeleri, üyelerinin haklarının korunması noktasında önemli bir yer tutmakla birlikte, sendikal faaliyette bulunma, sendikaya serbestçe üye olma veya üyelikten ayrılma hakkı bireysel sendika özgürlüğünün gerçekleştirilmesi açısından modern anayasalarda yer alan çalışanların temel haklarındandır. Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden de, yerel yönetimler ile ilgili mevzuatı uyarınca belirlenen yetkili olan sendika arasında 4688 sayılı Kanun'un 32. maddesi uyarınca sosyal denge tazminatının ödenmesi hususunda sözleşme yapılabileceği, nitekim aynı hususta atıfta bulunulan 375 sayılı Kanun'un Ek 15. maddesinde de sosyal denge tazminatı ödenebileceği ve bu yönde sözleşme imzalanabileceğinin kurala bağlandığı, bu kapsamda, yine 4688 sayılı Kanun'un anılan 32. maddesinde, imza altına alınacak söz konusu bu sözleşmenin Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmayacağı ve anılan bu sözleşmeye karşı Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamayacağının da kurala bağlandığı, dolayısıyla ise, Kanun bakımından sözleşmenin imzalanması, uygulanması ve sonuçları bakımından tam anlamı ile bir toplu sözleşme niteliğinde olmayıp, kendine özgü ve aynı zamanda da, sözleşme imzalayacak idare hakkında belirlenen kriterler hariç olmak üzere sözleşme/irade serbestliği yönü de bulunan bir nitelikte olduğunun kabulü gerekmektedir. Yine, Anayasa Mahkemesi tarafından bireysel başvuru incelemesi yapılan bir konuda, sosyal denge tazminatı ödenmesine karar verilen sözleşmeleri tanımlarken, ''Sosyal Denge Sözleşmesi; 4688 sayılı Kanun kapsamında düzenlenebilen, toplu sözleşme niteliği taşımayan, toplu sözleşme güvencesi veya yükümlülükleri barındırmayan, kendine özgü dönemsel bir düzenlemedir. Bu sözleşme, kamu görevlilerinin ekonomik durumlarının daha iyi hale getirilmesi, ekonomik ve sosyal barışı sağlamak ve devam ettirmek, adaletsiz ücret dağılımını önlemek amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarında işçi olarak çalışanlar dışındaki kamu görevlilerinin aylık maaşlarına ek olarak ödenmesi yasal düzenlemelerle öngörülen sosyal denge tazminatının ödeme şekil ve şartlarına ilişkin kuralları içermektedir. (Mehmet Yüzgeç, B. No: 2014/2282, 2/2/2017)'' ifadelerine yer verdiği de görülmektedir. 

GERİYE DÖNÜK PARA DA ÖDENSİN!

Uyuşmazlıkta, dava dosyasında mevcut bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, dava konusu işlemin gerekçesi olarak 01.09.2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Başkanlığı kararı ile belirlenen en yüksek (tavan) tutarın ödenmesi gerektiği belirtilmiş ise de, gerekçesi yukarıda aktarıldığı üzere, idareler tarafından sosyal denge tazminatı ödenmesi hususunda ve sözleşmesinin içeriği konusunda yetkili sendika ile yapılan görüşmeler neticesinde sözleşme imzalanıp imzalanmamasına karar verilebileceği, bu sözleşmenin 4688 sayılı Kanun kapsamında toplu sözleşme hükmünde olmadığı, dolayısıyla sözleşmeye karşı Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamayacağı, kaldı ki, bu halde sözleşme görüşmeleri sırasında ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların ancak taraflar arasında çözümlenebileceği, sonucunda ise anlaşma sağlandığı şekli ile sözleşmenin imzalanması veya herhangi bir sözleşme imzalanmaması yönünde bir karar verilebileceği, diğer bir ifade ile de, sosyal denge tazminatı ödenmesine ilişkin akdedilecek sözleşmeler sonrasında anlaşmazlığa konu hususun, ancak yine sözleşme ile belirlenen usullerle karara bağlanması gerekmekle birlikte, bu bakımdan, sözleşmenin, imzalanması akabinde kamu görevlilerinin haklarına dair kurallara yer verilen idari nitelikte bir sözleşme halini almakta, bu sebeple uyuşmazlıkların, sözleşmenin tarafları ve sözleşme ile hakları hukuken etkilenen kamu görevlileri bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği de açıktır. Bu durumda, davalı idare ile yetkili sendika arasında 01.04.2019- 01.04.2021 tarihleri arasında geçerli olarak sosyal denge tazminatı ödenmesi hususunda sözleşme imzalandığı ve yürürlükte olduğu, bu minvalde, sözleşme ile kararlaştırılan hakların mevzuat veya tarafların iradesi uyarınca bir değişiklik olmadığı müddetçe sözleşme süresince kapsamda olan kamu görevlilerine ödenmesi gerektiği ve imzalanan toplu sözleşmenin yerel yönetim içerisinde yer alan idareler bakımından 4688 sayılı Kanun kapsamında bir toplu sözleşme olmadığı dikkate alınarak, her ne kadar 4688 sayılı Kanun ve 375 sayılı KHK ile ''toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı aşmamak kaydı ile'' kıstası bulunsa da, anılan bu hükmün, somut olaya göre, davalı belediye ile imzalanmış olan bir toplu sözleşme hükmünün doğrudan hükümsüz kalacağı sonucunu doğurmayacağı gibi bu sebeple hükümsüz kalacağına dair bir kuralın da mevzuatta yer almadığı anlaşıldığından, davalı idare tarafından tek yanlı olarak sözleşme ile karar verilen hakların azaltılması yönünde 2020 yılı Şubat ayına ilişkin dava konusu işlemde hukuka, mevzuata ve hakkaniyete uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, hukuka aykırılığı ortaya konulan dava konusu işlem nedeniyle, davacının mahrum kaldığı 2020 yılı Şubat ayına ilişkin maddi haklarının, Anayasa'nın 125. maddesi uyarınca davacıya iade edilmesi de gerekmektedir”