Geçtiğimiz haftalarda Batı Afrika ülkesi Gine açıklarında mürettebatı Türklerden oluşan Liberya bayraklı M/V Mozart isimli bir gemi Nijeryalı korsanlar tarafından kaçırılmış, personel ise rehin alınmıştı. 19 mürettebatlı gemiye yapılan baskında Azerbaycanlı 2. Mühendis Farman Ismaılov hayatını kaybetmişti. Geminin farklı noktalarına saklanarak korsanlar tarafından alıkonulmaktan kurtulan üç mürettebat Furkan Yaren, İlhan Süha Tatlıgül ve Bahadır Yeşilalan, Gabon’un Başkenti Livrevil’den kalkan uçakla yurda dönmüştü. Dışişleri Bakanlığı ve şirket yetkililerinin çabaları sonucu kurtarılan 15 Türk gemici de günler süren esaretin ardından yurda getirildi. Ailesine yeniden kavuşmanın sevincini yaşayan İzmirli gemici Erdi Akman, yaşadıkları kabusu anlattı.

İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberinde korsanların gemiye baskın yaptıkları günü detaylarıyla aktaran Erdi Akman, ormanlık alanda alıkonuldukları 21 gün boyunca yaşadıklarını, kurtuluş için yapılan pazarlık sürecinde umutların dibe vurduğu anları ve ölüm tehditlerinin gölgesinde hislerini paylaştı. Akman ayrıca yılan ve kertenkelelerin arasında bir de sıtma korkusuyla geçen günleri detaylandırırken, saldırının ve kurtarma operasyonunu benzerlerinden ayıran sıra dışı detayları da açıkladı. İzmirli gemici son olarak tutkunu olduğu Göztepe’nin anısı büyük tişörtünü korsanlarla yaşadığı ilginç diyalog sonunda zindan adasından nasıl kurtardığından da bahsetti.

“SİNİRLENİYORUM TESLİM OLUN!”

Yaklaşık 10 yıldır gemilerde çalışan Erdi Akman, korsan saldırısına uğradıkları kabus dolu günü şöyle anlattı: “Gemide 6 ayımız dolmuştu. 06.15 sularında alarmla uyandık. Anons yapıldı, makine dairesine indik. Hemen arkasından makina spota çekildi ve gemi kaptanı makine dairesine geldi. Kendimizi oraya kilitledik. Korsanların elindeki bot bizim gemimizden çok daha süratliydi. Nijerya’nın Lagos şehrinden 300 mil, kıyıdan da 180 mil açıktaydık. Makine dairesine saklandıktan 10 dakika sonra kapıya vurmaya başladılar. Daha sonra kilide ateş ettiler. O sırada bir arkadaşımız ayağından yaralandı. Kaptanlar yukarıda belli bir süre korsanlarla mücadele etmişti. Gemilerde paraşütlü işaret fişekleri vardı. Onlarla korsanlara ateş ettiler. Ama maalesef bir çözüm olmadı çünkü botları hızlıydı ve ellerinde uzun namlulu silahlar vardı. Toplamda 9 kişiydiler. Kapıyı kesmek için bir taş motoru kullanmaya çalıştıklarını duyduk. O anda yakalanacağımızı anladık. Baya korkunç bir andı o bizim için. 3,5-4 saat kapıyı kesmekle uğraştılar. Bu sırada defalarca ateş ettiler. Bizi almalarına 1 saat kala ilk kez, ‘Sinirleniyorum teslim olun’ diye bağırmaya başladı. Birçoğunda kalaşnikof silahlar vardı. Liderlerinde ise uzun namlulu bir silah vardı. Tekrar ateş ettiler. İkinci mühendis benim yanıma geldi ve yaralandığını gördüm. Zaten 1 dakika içerisinde solunum kaybı başladı, bilincini kaybetti. Benim yanımda vefat etti. Hatta göğüs kafesine bezle baskı yapmaya çalıştık ama maalesef kaybettik. 5 dakika içerisinde de korsanlar içeriye girdiler.”

BAŞIMIZDA SİLAHLI GÖZCÜLER VARDI

Gemiden indirildikten sonra 21 gün boyunca alıkonuldukları bir adanın ormanlık alanında yaşadıklarını anlatan Akman, “İçeri girdiklerinde yere ateş ettiler. Bizi makine dairesinden geminin güvertesine aldılar. Sonrasında da gemiden indirdiler. 10 saat boyunca denizde yol aldık. Yaklaşık 300 mil mesafede orman içerisinde bir alana aldılar. Bataklık şeklinde bir alandı. 21 günü orada geçirdik. Gemideki kimseye şiddet uygulamadılar. Arada bir ölüm tehdidi savurdular. Telefon konuşmaları esnasında, ‘Şimdi 1 kişiyi vuracağım’ ve ‘Parayı yatırmazsanız 5 gün içerisinde birini öldüreceğim’ şeklinde açıklamalar yaptılar. Yani daha çok psikolojik baskı yaptılar. Yemek konusunda ise makarna, pilav ve patates getirdiler. Günlük su ihtiyacımızı karşıladılar. Başımızda sürekli en az iki kişi olmak üzere silahlı bir gözcüler vardı. Alıkonulduğumuz yerde çok fazla örümcek, kertenkele hatta yılan vardı. Ama bizim en büyük korkumuz sıtma hastalığıydı, etrafta çok fazla sivrisinek vardı. Bazı anlarda umutsuzluğa düştüğümüz oldu ama ‘Yakın zamanda kurulacağız’ diyorduk. Aslında bu kurtarma operasyonu gerçek anlamda rekor bir süre. 2 ay sürebileceğini düşünüyorduk... Hem devlet erkanının hem de şirketin başarılı çalışmaları sonucunda kısa sürede kurtarıldık. Korsan riski bu bölgede devamlı var. Ben gemiye çıkarken bölgenin korsan bölgesi olduğunu bilmiyordum. Ama gittiğim zaman öğrendim. Hatta sözleşmemizde de yer alır, korsan bölgesine girmek istemiyorsanız gemiden ayrılabilirsiniz diye. Herkese bu söylenir, dolayısıyla herkes korsan bölgesinde çalıştığının farkındaydı” diye konuştu.

O AN KURTULDUĞUMUZU ANLADIK

Günlerce süren görüşmelerin ardından şirket yetkililerinin herkesin sağ olduğundan emin olmak istemesiyle kurtulduklarını anladıklarını aktaran Akman, “Konteynır gemileri güvenli gemilerdir, korsanlar saldırmaz derler. Ama biz belki de dünyada bu şekilde saldırıya uğrayan ilk gemilerden biri olduk. 45 knotluk bir sürate çıkabiliyordu botları. O yüzden de gemiyi rahatlıkla aldılar. 300 mil dediğimiz mesafe helikopter ile 2 saatlik bir mesafe... Askeri bir operasyon saatler içerisinde gelmesi gerekirken 7 saat boyunca ne Nijerya’dan ne de diğer ülkelerden hiçbir destek gelmedi. Mesela Somali’de 7 saat direnen bir gemiyi hiçbir korsan alamaz. Çünkü askeri botlar, NATO gemileri var ama bu bölgede hiçbir şey yoktu. Bu süreçte en umutlu olduğum an Almanya’daki şirketten biriyle konuşuyorduk ve tek tek herkesin sağ olduğundan ikinci kez emin olmak istedi. O an, ‘Pazarlık bitti ve parayı teslim etmek için yaşadığımızı doğrulamak istiyorlar’ dedik. O artık bittiğini anladığımız andı. En korktuğumuz an ise ondan yaklaşık 1 hafta öncesinde korsanların şirket ile görüşürken, ‘İstediğim parayı vermezsen bugün 1 kişiyi öldüreceğim’ demeleriydi. En korktuğumuz andı, hepimiz yıkıldık. Şu an aklımız hala gemide, yaşanan olaylarda... Belli bir süre mutlaka bunu atlatmakla uğraşacağız. Gemiden ayrılan kimsenin kısa süre içerisinde gemiye çıkacağına inanmıyorum. Korsanlar tarafından kaçırılan gemicilere yapılanları dinlemiştik önceden. Vurulanlar, işkence edilenler olmuş... Hep onları yaşayacağız diye korktuk. Bunları düşününce biz gerçekten çok şanslıydık bu konuda. İyi bir şirkette çalışıyor olmamızın avantajı oldu bu” ifadelerini kullandı.

ARMAYI DA BIRAKMADI

Akman, gemideki eşyalarının hepsine el konulduğunu ancak Göztepe tişörtünü geri alabilmek için korsanlarla yaşadığı sıra dışı diyalogdan ise şöyle bahsetti: “Gemideki eşyalarımızın da hepsi alındı. Kıyafetlerimiz, alyanslarımız, bilgisayarlarımız... Adada durduğumuz sürede bir korsanın üzerinde Göztepe tişörtü gördüm. Forza Göztepe’nin yakın zamanda yaptırdığı bir tişörttü. Korsana rica ettim bunu bana verebilir misin diye. Senin için bir değeri yok ama benim için var dedim. Ayrılacağımız gün tişörtü bana teslim etti. İzmir’e getirebildiğim tek eşya o oldu. Adadayken en çok istediğim şey de biran önce eşime sarılabilmekti. İzmir’e indiğimde eşimle kavuşmamız, en güzel anlardan biriydi. Hem 14 Şubat’ta dönmek hem de Göztepe’nin aynı gün galibiyet alması çok büyük bir mutluluk oldu. Hayatta kalan 18 kişiden hangisine sorarsanız sorun, ‘Bir daha gemiye çıkar mısınız?’ diye... Hayır demeyeceklerdir. Bu çok büyük korkuydu ama deniz bir tutkudur ve kolay kolay da bırakılamaz.” (Çağla Geniş/İlkses Gazetesi)