Bergama'da yaşayan 2 çocuk, 6 torun sahibi emekli ilkokul öğretmeni Hatice Demir, geçen kasım ayında sağ kolunda bilekle dirsek arasında başlayan ağrıları önce önemsemedi. Ancak ağrı kesicilerle geçmeyen ağrının şiddetinin artması ve süresinin uzaması üzerine Manisa'da nöroloji ve fizik tedavi uzmanlarına gitti. MR çekildi, diğer tetkikleri yapıldı, ağrıya kireçlenmenin yol açtığı söylendi. İlaç tedavilerine karşın ağrılar dinmeyince Demir, geçen 25 Şubat'ta İzmir Kent Hastanesi'nde Ortopedi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Akel'e başvurdu. Demir, aklının ucundan bile geçmeyen 'kanser' tanısını buradaki muayene ve tetkikler sonucunda alırken, Prof. Dr. Akel hastasını iki ameliyat, kemoterapi tedavisi ve kök hücre nakline götüren süreci "Hatice hanımı muayene ettiğimde sağ kolunda ciddi bir zayıflıktan, boyundan omuza ve oradan aşağıya inen dayanılmaz ağrısı olduğunu tarif ediyordu. Haftalardır uyku uyuyamadığını söyledi. Çektirdiğimiz boyun MR'ında özellikle hastanın 7 numaralı boyun omurgasının eriyerek çöktüğünü gördük. Bu tür bir erime ancak omurgaya sıçrayacak ve onu zayıflatacak bir hastalıkla mümkün olabilirdi. Hastanın bu konuda bilinen bir öyküsü yoktu. İleri tetkik gerekiyordu. Hastanın hemen yatışını yaptık ve tüm vücut değerlendirmesinde benzer bir lezyonun 9 sırt omurgasında da olduğunu gördük. Ancak orada çökme yoktu.  Onkoloji ile hastayı değerlendirdik ve bunun bir kötü huylu hücre grubu olduğuna karar vererek sırtındaki omurgadan bir kemik biyopsisi aldık. Hastalığın kemik iliği ile ilişkili 'multiple myelom' denilen bir tür kanser olduğunun anlaşılması üzerine de tedavi planımızı yaptık" diye anlattı,
 

'FELÇ OLMA RİSKİ VARDI'

Prof. Dr. Akel, hastanın boyun omurgasındaki çökmenin çok kritik bir seviyede olduğunu belirtirken, müdahale edilmediği taktirde felç riski ile karşı karşıya kalacağını ifade etti. Prof. Dr. Akel, şöyle devam etti:

"Nitekim tetkikler sürerken bu öngörümüzün belirtileri ortaya çıkmaya başladı. Hasta ayağa kalktığında bacaklarında güçsüzlük ve yürüyememe durumu söz konusuydu. 2 seanslı büyük ameliyatlar olacaktı. Ekibimizi kurduk. İlk seansta boynun ön tarafından girerek bu 7 numaralı omurgayı ve diğer tutulmuş olan kemik yapıları, bir kaburgayı sağ taraf kol sinirine giden yapının üzerinde oraya baskı yapan bir kaburgayı Göğüs Cerrahı Prof. Dr. Kutsal Turhan ile beraber çıkardık. Boyundaki omurgayı çıkardık, kanamalı bir ameliyat oldu. Tümörden dolayı oraya uygun bir metal yapı ve kafes yapı kurduk. Başarıyla tamamlanan ameliyattan sonra hastayı yoğun bakıma aldık. Ameliyattan sonra hastanın sağ kolundaki ağrı tamamen geçmiş, kuvveti omuz ve dirsek seviyesinde geri gelmişti. Hastamız yoğun bakımdan çıktıktan sonra ikinci seans ameliyat için hazırlandık.  Ameliyatta hastayı yüzükoyun yatırarak bu sefer arka taraftan boynun arkasından girerek kalan omurgadaki tümör yapıları temizledik, buraya vida ve çubuk sistemi ile bir tespit sağladık. Ameliyat sırasında Beyin Cerrahisi'nden Doç. Dr. Ali Akay'dan büyük destek aldık. Tabii ki her iki ameliyatta ve sonrasında anestezi ve yoğun bakım süreci de çok önemliydi. Böylesine büyük ve kanamalı ameliyatlarda hastanın kaybedilmesi an meselesidir. Ameliyat sırasında ve sonrasında hastamıza üstün bakım ve tedaviyi de Anestezi uzmanımız Doç. Dr. Mert Akan ve ekibi verdi. Bu hocalarımızın desteğiyle tam bir ekip işi çıktı ortaya, hastamız iki büyük ameliyattan sonra artık yürüyor, geziyordu, ağrısından kurtulmuştu. Hemen Hematoloji Uzmanımız Prof. Dr. Gürhan Kadıköylü ile irtibata geçerek hastanın kalıcı tedavisi için planlama yaptık. Hastamıza kemoterapi başlandı. Bu sürecin sonunda da kemik iliği kök hücre nakli olacak. Hastamızın tedavisi çok iyi gidiyor ve aylar sonra ilk kez artık yüzü gülüyor. Bir kol ağrısının altından kanser çıktı. Müdahale edilmezse hasta da kalıcı bir felç durumu söz konusu olacaktı. Basamaklandırılmış tanı, tedavi ve iyi bir ekip ile sonuca ulaştık. Hastamız ağrılardan da felç riskinden de kurtuldu. Bizim için de ciddi endişeli ve stresli bir süreçti. Sonuç iyi, tüm yorgunluğumuzu unutturdu."

Öte yandan kolunda ilk ağrı başladığında durumunu önemsemediğini, ancak kireçlenme tanısı alıp ilaç tedavisi başladıktan sonra ağrının azalmayıp şiddetlenmesiyle hayatının kabusa döndüğünü belirten Hatice Demir, “Ağrı kesici, kas gevşeticiler hiç çözüm olmamıştı. Ağrı şiddetlendikçe oturamıyor, günlerce uyuyamıyordum. Yüksek tansiyon sorunu çıktı. Yemek yiyemediğim için zayıfladım, yaşam kalitemi, umutlarımı yitirmiştim. Kent Hastanesi'nde Prof. Dr. İbrahim Akel hocamıza ilk muayene olduğum gün bu ağrıların masum bir şey olmadığını söylemişti. Doğru tanı ve tedavilerle şimdi çok çok iyiyim. Sırada otolog kemik iliği nakli kaldı. Dünyaya yeniden gelmiş gibiyim" diye konuştu.