Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, Çeşme Radisson Blu Otel’de düzenlenen Ege Sanayicileri ve İşinsanları  Derneği (ESİAD) 35’inci Yüksek İstişare Toplantısına katıldı. Toplantıda konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karabağlı, “CHP genel başaknı ülkemizin ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nu aramızda görmekten memnuniyet duyduk. ESİAD kurulduğu 1992 yılından bu yana iş hayatının ülke kalkınmasındaki rolün ortaya koymaya çalışmıştır. Aynı zamanda AB bilgi merkezi olan ESİAD bu özelliği ile farklı bir rol üstlenmiştir. ESİAD Atatürk ilke ve inkılapları eşliğinde, hukuk devleti anlayışıyla hareket etmektedir. Demokrasinin standartlarının yükseltilmesi, reformlara devam edilmesi ana konularımız arasında yer almaktadır. Demokrasilerin dayandığı çoğulculuk ilkelerine eskisinden daha güçlü sahip çıkılmalıdır. Küresel ekonominin daraldığı, eğitimin çıkmaza girdiği, siyasi iktidarların zorlandığı günlerden geçmektedir. Tüm dünya pandeminin yoğun etkilerini yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Ülkemizde enflasyon ve faiz oranlarını merkez bankası rezervlerinin eridiğini gördük. Dünya ekonomisi yüzde 3 buçuk küçülürken, Türkiye büyüme yakaladı. Ancak dünya ekonomilerinin sarsıldığı bu dönemde büyüme oranları yakalansa bile, dış finansman ihtiyacı Türkiye’nin önemli sorunları olmaya devam etmektedir. Yılın geri kalanında enflasyonun daha yüksek olacağını düşünüyorum. TÜFE yüksek seviyede gerçekleşti ÜFE- TÜFE arasındaki uçurum açılmaktadır. Doların 8.94 olması bekleniyor” dedi. Karabağlı, yaptığı konuşmada iklim krizine, Yeşil Mutabakat ve iş dünyasına etkilerine de değindi. Karabağlı, “ESİAD olarak bu mutabakatın içinde olmak istiyor, katkı sunmak istiyoruz” diye konuştu.  

“İZMİR’DE 149 BİN SURİYELİ VAR” 

Karabağlı, Türkiye’deki mültecilere yönelik doğru politikalar geliştirilmesinin önemine dikkat çekerek, “Ülkemizde 4 milyona varan Suriyeli var. İzmir’de 149 bin 017 Suriyeli bulunuyor. Ciddi bir Afgan göçüyle karşı karşıyayız. İşin insani ve vicdani boyutunun da bulunduğunun farkındayız. Gerçekçi politikalar belirlenmeli, somut adımlar atılmalıdır” açıklamasında bulundu.  

KILIÇDAROĞLU: “ÇAĞDAŞ UYGARLIĞA KİLİTLENMELİYİZ” 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sanayicilerle olan toplantıda yaptığı konuşmada 13 maddelik ikinci yüzyıla çağrı beyannamesini anlatarak, “Ülkenin büyümesi kalkınması için emek veren dostlarla beraberiz. Konuşmaları dikkatle dinledim. Hepimizin kafasında olan, sorularımızı, beklentilerimizi, hatta çözümleri dile getirdiler. Konuşmama başlamadan önce İdlip’te 2 şehidimiz var, Allah’tan rahmet ediliyorum. Dış politikaya değineceğim, faturasının en kadar ağır olduğunu görüşeceğiz. Sıtkı Bey ‘nasıl bir siyaset istiyoruz’ dedi, aslında yaptığı konuşmanın altına imzamı atabilirim, siyasetin öyle olması lazım. Öyle olmadığı için Türkiye bu konumda. Siz siyaseti belli kitlenin çıkarları üzerine inşa ederseniz, kenti dar alana hapseden bir politika izlerseniz Türkiye bu hale gelir. Bizim hedef olarak gördüğümüz çağdaş uygarlığa kilitlenmeliyiz. Bizim 2 yüzyıla çağrı beyannamemiz var. 13 madde halinde. Bir yüzyılı devirdik, ikinci de neler yapmamız lazım. Bu yüzyılda acılarımız, savaşlarımız, depremlerimiz, hastalıklarımız, idamlarımız var. Geçen bir yüzyıldan ders çıkararak gelecek yüzyılı inşa etmek zorundayız. Eğer biz yüzyılın ilk 25 yılında uçak yapan, bu uçakları ihraç eden 5 ülkeden birisiysek bunu nenden kaybettik düşünmemiz lazım” dedi.  

“ÇOK PAHALI ELEKTRİK KULLANIYORSUNUZ” 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:  

Bu ülkenin iş insanları nasıl bir politikacı istiyorlar. Böyle bir eksende buluşursak yarış iyilikte yarış olur Biz iyilikte yarışı öncelersek Türkiye büyür ve kalkınır. Nüfus açısından zengin bir ülkeyiz ama bunu kullanamıyoruz. Bazen bunu kavga nedeni bile sayabiliyoruz. Sayın Karabağlı ekonomi seyrini , yeşil mutabakatı anlattınız. Yapılması gerekenleri biliyoruz. Yeşil Mutabakat konusunda çalışmamızı yaptık, büyükelçilerle paylaştık. Biz Türkiye’yi sağlıklı ve tutarlı geleceğe hazırlamak için çaba gösteriyoruz. Sanayici arkadaşlarım çok pahalı eklektik kullanıyorsunuz.  Akkuyu’daki nükleer santral devreye girdiğinde elektriğin 1 saat kilovatına 12 buçuk cent para ödeyeceksiniz. Üstelik KDV hariç kullanacaksınız. Rekabet şansınızı ortadan kaldırıyorlar, ‘bu yanlıştır’ neden demediniz, Biz söyledik ‘12 buçuk Cent’e elektrik verirsen bu gitmez’ dedik. Paris sözleşmesi imzalanması lazım. TÜSİAD’a 12 milyarlık dolarlık ek yük gelecek. Eğer Paris sözleşmesi imzalanmaz ve gereği yapılmazsa AB’ye ihraç yapan işinsanlarından ek vergi alınacak. Önlem, çalışma yok. Bunların çözülmesi lazım. Bütün bunlara rağmen karamsar değildim. Hepsini çözecek kapasiteye sahibiz. AB’den söz ettiniz, bizi üye olarak kabule eder etmez o ayrı bir şey, AB’nin bize ‘şunu yapın’ demesini beklemeden biz çağdaş uygarlığı yakalamak istiyorsak o kuralları, kurumları ülkemize getirmek, uygulamak zorundayız. Ben Başbakanlığı döneminde Binali Bey beni ziyaret ettiğinde ‘neden AB’nin fasıl açmasını bekliyoruz, ,illa talimat mı gelecek. Biz oturalım bütün demokratik düzenlemeleri yapalım ve AB’ye dönüp ne faslı kardeşim biz zaten hepsini yaptık’ diyelim” dedim. Bu ülkenin insanları üçüncü sınıf demokrasiye mahkum edilmemeli. ‘Bu anayasa bize bol geliyor’ demişti bir darbeci. Biz birinci sınıf demokrasiyi ülkemize getirmek zorundayız. Bunun için fasıl açıp kapatmayı ortadan kaldırmalıyız.  

“SİYASET HER ŞEYE MÜDAHALE EDİYOR” 

İstikrar istiyorsunuz, Ekonomide, siyasette… Sözlüğe baktım, istikrar nedir diye. Düzenlilik, kararlılık… Güzel. Ekonomide ya da demokraside, normal yaşantımızda, yönetimde var mı, yok! O zaman kararlılık nerde? Benim hem siyaset hem bürokratik yaşamda en çok duyduğum ‘istikrar’ sözcüğüdür. Aslında siyaset eğer normal yayında yürürse, siyasetin ülke için yapacağı çok fazla bir şey yok. Hedefler belirler, öngörüleri gerçekleştirmek için. Türkiye’nin büyümesi için hedefleri belirlersiniz, kamu ve özel sektör bu hedefleri gerçekleştirirler. Devleti yönetmek aslında çok kolaydır, ben bunu söylemiştim. Buna itirazlar gelmişti. Devlet yönetiminde herkesin görevi bellidir. Sorunun kaynağı, siyaset kurumu yasalara ve kurallara aykırı bürokrasiye talimat verdiği zaman sorun çıkamaya başlıyor. Belçika’da uzun süre hükümet kurulamadı, hiç kimse çıkıp da mahvolduk demedi çünkü bürokrasi tıkır tıkır çalışıyordu. Kimse hükümet arayışına girmedi. Bizde ise her şey siyasete kilitlendiği için, otorite her şeye müdahale ettiği için sistem tıkanabiliyor.  

“YÖNETİM SORUNUMUZ VAR” 

Kötü yönetiliyoruz. Merkez Bankası, yasası var, 1211 sayılı yasa madde 4. Merkez Bankasının temel görev ve yetkileri, temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka fiyat istikrarını sağlamak için kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler. Fiyat istikrarını sağlamak onun görevi, güzel… 2021 de bir kararname çıktı, Cumhurbaşkanlığı fiyat istikrarı komitesi kurulması kararı aldı. Parlamentonun merkez bankasına verdiği yetki, Cumhurbaşkanı tarafından alınarak başka yere veriyor. Böyle istikrar olur mu? Merkez Bankası bakacak ben sorumluyum, diğeri kararnameye göre ben sorumluyum diyecek. Temelde yönetim sorunumuz var.  

“KONSEY TOPLANMIYOR” 

Ekonomik Sosyal Konseyi, Rahmetli Ecevit bir kararname ile kurdu. 166’ncı madde, kuruluş amacı, ekonomik ve sosyal yaşamda bir sorun çıkarsa ya da potansiyel varsa, işin aktörleriyle bir araya gelinerek, sorun çözümüne yönelik politikaların oluşturulması. Tüm taraflar toplanacaklar, sorun nedir konseyde çözüm üretecekler Yasasına göre 3 ayda bir toplanması ve başkanlığını başbakanın yapması gerekiyordu. Ama kaç senedir hiç toplanmıyor.  

“YARGIÇ ATARKEN, BİZİM PARTİDEN Mİ DİYE BAKIYORLAR” 

Bana gönderdiğiniz yazıda, sizin vizyonunuz nedir diye sormuş, o vizyona ihtiyacımız var demişisiniz. Bir ülkede demokratik standartlar yüksek değilse, asla ve asla sağlıklı büyüyemezseniz. Saygınlık kazanmazsınız. Demokratik standartların yüksek olması herkesin can ve mal güvenliğinin sağlanması demektir. Bunun için demokratik laik sosyal hukuk devleti tanımı da vardır, biz bunu sağlamak, yargı bakımsızlığını sağlamak zorundayız. Yargıç atamalarının bazılarını parlamento yapıyor. Bizim partiden mi değil mi diye bakıyor parlamento. Oysa olması gereken parlamentoya geldiği zaman yargıcın özgeçmişine bakmak lazım. Kaç kararı Yargıtay tarafından onandı, yazdığı makale var mı, yabacı dil biliyor mu bunlara bakmak lazım. Böyle bir seçim yapılmıyor. Siz yargıç atayacaksınız, öncelikle bunlara bakılması lazım, buna liyakat diyoruz.  

“SİYASİ AHLAK KANUNU ÇIKARTILMALI” 

Siyasetin demokratik standartlara getireceksek siyasetin kirlilikten arınması lazım. Siyaset kirlilikten arınmış değil, bir kişi siyasete girip zenginleşiyorsa orada sorun vardır. Kamu da çalışıp siyasete giren biri olarak söylüyorum, siyasette zenginleşmek mümkün değildir. Siyasi ahlak kanunu çıkması lazım. Bütçe yasaları görüşülüyor, Onlar gelecek yıla ait bütçeler, bir de sizin vergilerinizin nerelere harcandığı kesin hesap var. Bizim hedefimiz, bütçe plan komisyonu dışında bir kesin hesap komisyonu oluşturacağız, başkanı muhalefetten olacak, hesap verilecek. O zaman para yerinde ve zamanında harcanıyor mu hepiniz göreceksiniz. Bunun için de sizin desteğinize ihtiyacımız var. Vergi veriyorum para nereye gidiyor diye sorulmadığı yerde demokrasi aksaktır. Bu soru sorulmuyor. İktidarın muhalefete hesap vermesi lazım. Büyük yatırımlar var, kaça yapıldığını kimse bilmez, neden ticari sır! Devlet yönetiminde ticari, sır olmaz. Vizyonumuzun birinci kuralı demokrasisi gelişmiş bir ülke haline gelmek yoksa büyümeyi ve kalkınmayı unutun. Dünyada böyle bir örnek yok. Can ve mal güvenliği yoksa ben niye fabrika kurayım, yabacılar gelmiyor, yatırım yapmıyor, gelip 6 ay yüksek faizi alıp, ülkesine gidiyor. Sizin ödediğiniz vergilerin çoğu Londra’daki tefeciler gidiyor. Bunu biz içimize sindiremiyoruz.  

“STRATEJİK PLANLAMA TEŞKİLATI KURACAĞIZ” 

Üreten Türkiye… Demokrasiyi sağladıktan sonra, çağdaş uygarlığı yakalamanın ikinci yolu Türkiye’nin üretmesi. Her şey ithal eder hale geldik. Konya’dan küçük Hollanda bizim 10 katımız tarım ihracatı yapıyor. Neden biz yapamıyoruz. Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı vardı, nerede bu? Kapatıldı. Neden, hangi gerekçeyle kapatıldı. Biz, stratejik planlama teşkilatı kuracağız. En nitelikli insanları orada istihdam edeceğiz Ülkeler 100 yıllık planlama yapıyor.  Biz planlamayı kaldırıyoruz. Bu düzenin değişmesi, hakça bir düzenin gelmesi lazım. Kaynaklar en verimli şekilde kullanılmazsa ülkeyi kalkındıramazsınız.  

“TEKNOLOJİ LİSELERİ KURACAĞIZ, ARA ELEMAN SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ” 

Ara eleman, nitelikli eleman sıkıntısı var. Bütün organize sanayi bölgelerinde yatılı teknoloji liseleri kuracağız. Üçüncü sınıfta staj başlayacak, SGK’sını devlet ödeyecek, mezun olduğu zaman da işi hazır olacak. Eğer üniversiteye gitmek istiyorsa artı puanla gidecek. Teknoloji liseleri ara eleman ihtiyacını karşılayacak. Ne üreteceğiz, katma değeri yüksek ürün, bunu üretmenin yolu da üniversitelerden geçiyor. Üniversitenin ürettiği bilgiyi sanayici metaya dönüştürüyor. Yazılım sektörü neden bizde gelişmiyor. Hindistan’da gelişmiş, biz Hindistan’a bir ekip gönderdik. Yazılım sektöründe neden Hindistan bu kadar ileride diye araştırdık. Okul öncesi eğitimde oyun içinde çocuklara matematiği öğretiyormuşlar. Biz bunu yapabiliriz. En nitelikli elemanlarımız yurtdışına gidiyorlar, çünkü Türkiye’de çalışmak istemiyorlar. Kendi eğitimlerine uygun sanayi alanı bulamadıkları için. Bunu aşmamız lazım. Katma değeri yüksek ürün üretemezseniz, Pazar konumuna gelirsiniz. Cep telefonlarına olduğu gibi. Çip üretmeliyiz, Zorlu grubu üreteceğim ama 1 milyar dolara ihtiyacım var demişti, ben olsam verirdim. Bu işi yapacak firmalara her türlü desteği vermek zorundasınız. Siz makine üretmek istiyorsanız, üretmek zorundasınız, sınıf atlamak için. Bunun yapılması lazım. Bu açıdan üniversiteler çok önemli. Üniversitelerin rektörünü ben tayin edeceğim derseniz mahvedersiniz. Her üniversitenin kendi kültürü vardır. Üniversiteler sıcak siyasetin konusu olmaz. Orada her türlü düşünce özgürce tartışılmalıdır. En aykırı düşüncelere imkan sağlamalısınız. Üniversite dediğiniz kuruma büyük önem vermek zorundasınız. 

“AİLE DESTEKLERİ SİGORTASI GETİRECEĞİZ” 

Üçüncü bir vizyona daha ihtiyacınız var. Güçlü bir sosyal devlet, bu yoksa barışı, iç huzuru sağlayamazsınız. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı bir Türkiye inşa etmek zorundasınız. Güçlü sosyal devlet iç barışı sağlamış bir devlettir. O nedenle Türkiye Cumhuriyeti demokratik laik sosyal hukuk devletidir diyoruz. Atalarımız ne demiş biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar. Bunun için aile destekleri sigortasını getireceğiz. Bunu biz bulmadık gelişmiş bütün ülkelerde uygulanıyor. Ülkemizde yoksulluk siyasete malzeme ediliyor. Yoksul insanların onuru korunmuyor. Onun yoksulluğunu teşhir ediyoruz. Onları TV kanallarına çağırıyoruz. Bu  yoksulluğu nedeni ne demiyoruz.  

“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK” 

Stratejimiz 4’üncü ayağı sürdürülebilirlik. Demokrasi gelişen bir kavram. Elin oğlu yol yaparken bile sandık koyuyor, referandum yapıyor. Sürdürülebilirliği sağlayacak en önemli etken devlet ve içindeki liyakatli kadrolar. Siyasi parti, devleti halktan aldığı yetkiyle 5 yıl yönetmek için geliyor. Sağlık Bakanı, hayatında sağlıklı ilgili makale bile okumamış olabilir. Onun ekibi ona brifing verir, onu eğitir. Siyasi partilerin ilke ve hedefleri doğrultusunda politikalar oluşturulur. Siz devlette liyakati yok ederseniz, bugünkü duruma düşer. Yangın çıkmış, yangını söndürülelim diye talimat bekliyorlar. ‘Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla yangını söndürüyoruz’ Ya yangın çıktı kardeşim bunun liyakati mi olur” dedi.  

“ORTADOĞU’DA BARIŞI SAĞLAYACAĞIZ” 

Bakan olmak için savcılıktan iyi hal kağıdı ve ilkokul diploması yeterli. Devlet yönetiminde liyakat önemlidir. Liyakatli kadro devleti adaletle yönetir. Siyaset kurumunu uyarır. AB’nin bizi üye alıp almaması umurumda değil, umurumda olan orada olan kurum ve kuralların bizim ülkemizde de olmasıdır. Biz bütün Ortadoğu’da barışı sağlayabilir, kalkınmaya en büyük desteği verebiliriz. Biz Ortadoğu’da kavgayı bitireceğiz.  

“SURİYELİLER KONUSUNDA KARARLIYIM” 

Göçmen ve Suriye politikasında kararlıyım kesinlikle onların ihtiyaçlarını karşılayarak ülkelerine göndereceğiz. Bunu AB fonlarıyla yapacağız. Dış politika ülkeye zarar getiriyor. Suriye’nin iç işlerine neden müdahale ettiniz kardeşim? AB değerler üzerinden çıkarlar üzerinden politika oluşturuyor dedi Sayın Karabağlı, doğru, onlarda en ufak yolsuzluk yapan istifa ediyor, bizde yolsuzluk yapan yukarılara çıkıyor. Biz önce evimizi düzelteceğiz, bakın gençlerimiz geleceğini yurtdışında arıyor, bu benim içimi yakıyor.  

“SİLİKON VADİSİ İSTİYORUM” 

Politikacının alkışa değil, eleştiriye ihtiyacı var. Belki hatanı oradan öğreneceksin. Gazeteci istediğini yazmalı, varsa yanlışı açarsın telefon, belgesini gönderirsin. Kimse konuşmayacak, beni eleştirmeyecek derseniz başka bir Türkiye ortaya çıkar. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. Türkiye’de kimin, kimlerin ne sorunu varsa çözümü ürettik. Bu söylediğim 4 aşamalı vizyon, birbirini tamamlayan halkalardır. Biz bunu yapabiliriz. Karşılıklı güveni sağlamak zorundayız. Her şeyi hayata geçirmek mümkün. Hayata geçirdiğiniz her şeyin, her kuruşun hesabını vermek mümkün. Bunu yapacağız. Bu işin aktörleri de sanayiciler. Sanayici, ekonominin kamu görevlisidir. Çünkü sanayici kendisini aşmış kişidir. Artık o, kaç kuruş kazanacağım değil, ne kadar istihdam yaratacağım, ne kadar ihracat yapacağım der. Sanayici dinamik bir toplumun bütün gücünü kullanmalıdır. Katma değeri yüksek ürünü siyasetçi, çiftçi üretmeyecek. Arzum silikon vadisi gibi bir vadiyi İzmir’de İstanbul’da oluşturmak. Bizim çok nitelikli hocalarımız var, sizlerle yan yana geldiklerinde bütün düşündüklerini rahatça aktarabiliyorlar. Bu birikimin güzel bir yere kanalize edilmesi lazım”