Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ 30 Ekim’de meydana gelen depremde evini kaybeden depremzedeler, sürecin şeffaf yürütülmediğini, akıbetlerini bilmediklerini ifade ederek Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne dilekçe verdi. 121 dilekçeyi toplayarak, depremzedeler adına Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ömer Albayrak’a ileten, kendisi de depremzede olan Av. Nil Su Karaman, aynı bölgedeki binaların 2 farklı kanuna göre değerlendirerek, depremzedelerin ayrıştırıldığını savundu. Karaman, “Bizler binaları kullanılmaz hale gelmiş, depremzedeleriz. Depremden sonra ve depremde yıkılan binaların bir kısmının dahil olduğu bir bölge, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından proje alanı olarak ilan edilmiş, depremden önce birçok binada bulunan toplamda bin 819 bağımsız bölüm, konut, dükkan, mesken, büro 7 adet proje alanı içinde kalmıştır. Rıza Bey apartmanı 70 dönümlük üçüncü proje alanına alınırken, Barış sitesi birinci proje alanında, Karagül ikinci proje alanında, Doğanlar ve Emre Apartmanları da farklı proje alanlarına alınmıştır. Deprem anında yıkılan ve acil yıkılacak statüde olan apartmanlar 7269 sayılı Afet Kanununa tabi olurken diğer binalar 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanununa tabi olmuştur. Afet Kanununa Temmuz ayında eklenen madde Çevre ve Şehircilik bakanlığına geniş ve sınırsız yetkiler veriyor. Kentsel Dönüşüme tabi olunursa tüm vatandaşlar gerek sosyal yardımlar gerek binaların yeniden yapılanması anlamında AFAD  eliyle İçişleri Bakanlığına tabi olunacakken bazı vatandaşlar bir kanuna bazı vatandaşlar diğer kanuna tabi oldu. Ayrıştı. Depremzedeler ayrıştırılıyor. Deprem proje alanı ve deprem proje alanı dışı olarak da ayrıştırıldık. Depremzedeler nasıl ikiye ayrılıyor” diye sordu. 

“BOŞ KAĞIDA İMZA ATTIK”
Karaman, sorularının cevaplanmadığını ifade ederek, “Binalarımıza kuş uçuşu mesafede gökdelenlere izin verilirken, proje alanları dışına 8 kat imar verilirken, bize neden 5 kat imar verildiğini merak ediyoruz. Neden hala yapımı devam eden gökdelenlere müsaade edilirken bizim haklarımız ihlal ediliyor? Neden çifte standart var? Neden farklı kanunlara tabiyiz? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı birtakım ihaleler yapmak suretiyle bizim mülkiyetlerimizi bile tapudan sildi. Şu anda hiçbirimiz tapularda hak sahibi gözükmüyoruz. Bize Sayın Bakan Kurum, depremin hemen ertesinde, tekrar yapılandıracaklarını, hiçbir hak kaybımızın olmayacağını söylemişti. Çıkacak maliyetlerin yarı ödemelerinin yapılacağını söylemişti. 8 ay geçti bizim önümüze borçlandırma rakamları konulmadı. Biz ne kadar ödeyeceğimizi, hangi şartlarda ödeyeceğimizi bilmiyoruz. Bizim borçlarımızın hesaplanması hangi kanuna tabi olacak? Bizlere boş evraklara imza atma zorunluluğu getirildi ve mecburen attık. Ziraat Bankası’nın boş borçlandırma evraklarını imzaladık. ‘Eğer imzalamazsanız size arsa paylarınızı ödeyeceğiz, ve gideceksiniz’ dediler. Biz pratikte neye tabi olacağımızı bilmiyoruz” açıklamasında bulundu. 

“ŞEFFAF SÜREÇ İSTİYORUZ”
Avukat Karaman, “İçeride kalan hurda, enkaz, eşyalarımızın bedellerimiz kaldı. Proje alanı dışında belediyenin imarına tabi olan gruptaki arkadaşlarımız, kendi yerlerini yeniden yapılandırıyorlar, bize böyle bir hak tanınmadı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yaptı, bize ne enkaz ne hurda bedeli ödedi. Ne de metrekare kayıpları için bedel ödendi. Ne olacağını bilmiyoruz. Süreçler şeffaf olarak işletilmiyor. Bizler ne olacağını bilmek istiyoruz. Eğer yatay mimariye geçilecekse tüm İzmir’de geçilmesi gerekir. Proje içi dışı diye ayrıştırmadan olmalı. Eğer zeminlerin iyileştirilmesiyle ilgili bir maliyet söz konusuysa bunun da bize anlatılması lazım. Açıkça mülkiyet haklarımızı ihlal durumu kabul etmemiz mümkün değil. Biz depremden önce altları dükkan olarak bıraktık, yine dükkan istiyoruz. Katlar düşürüldüğü için altların da mesken yapılacağı söyleniyor. Bunu da kabul etmemiz mümkün değil. Enkaz, hurda, metrekare kayıplarımız, gayrimenkullerimizin deprem anında piyasa rayiç bedelleri düşüldükten sonra geri kalan rakamdan yüzde elli indirim sözü geçerli midir? Sayın Bakanımız bize bunu söylemek zorundadır. Söylemelidir. Bakan söz verdi, zeminde daire istemiyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bu sorulardan oluşan dilekçelerimizi verdik” dedi. 

Depremzede vatandaşların açıklamaları şöyle;
EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI
Tansu Lale, “8 kattan 5 kata düşürüldük, metrekarelerimiz düşürüldü. Kuradan sonra belki de kendi evlerimizde oturamayacağız. Proje alanı dışında kalan depremzedeler ise kendi katlarında kendi metrekarelerinde yeniden evlerini inşa edecekler, aynı zamanda da rezerv alandan da hak sahibi olacaklar. Biz o hak sahipliğini de elde edemeyeceğiz. Bu eşitlik ilkesine aykırı” dedi. 

“BELEDİYE HER ŞEYİMİZİ KARŞILADI”
Depremzede Mahmur Çavuş, “Biz Türkiye’nin insanı değil miyiz? Herkes hak sahibi oluyor, biz niye olamıyoruz? Artık yeter, psikolojilerimiz bozuldu. Bunları lütfen Cumhurbaşkanımız duysun. Ben Adalet Apartmanında oturuyordum. Cumhurbaşkanımız gelsin, bize izah etsin, biz kaç tane insan verdik oraya, artık yeter. Çevre ve Şehircilik bizi kabul etmiyor, yeter! Hiçbir eşyamızı alamadık, evimizi öylece kilitledik. Nerede bu insanlar? Biz o kadar milletvekili seçiyoruz, neden gelip halimizi hatırımızı sormuyorlar. Nerede kodamanlar varsa konteyner kentlerde yaşıyor, biz kirada yaşıyoruz. 2 buçuk lira maaş alıyoruz. Bununla geçinilebilir mi? Kira yardımının yarısı duruyor. Nerede, ben öldükten sonra mı verecek? Benim 2 tane evim var diye, birini iptal edip, birini veriyor. Benim çocuğum parmaklarını kaybederek o evi aldı. Dükkanım var diye, bizim üzerimize yaptı. Bu insan bize ev veriyor da niye yukarıdan veriyor? Aynı Bayraklı değil mi? Bana ret geliyor. Ne borcumuz belli ne nereden ev alacağımız belli, biz insan değil miyiz? Türkiye Cumhuriyeti’nden o zaman bizi çıkartsın. Ben 2 evimin vergisini ödüyorum, vergiden kaçmıyorum neden bize böyle yapıyorlar. Ben hastayım, neden Cumhurbaşkanımız, milletvekillerimiz gelip de bizim 8 aydır halimizi sormuyorlar? Benim ağırıma giden bu. Demek ki biz istenmiyormuşuz. Gel bir halimizi sor! Biz belediyeden mi geçineceğiz sadece, Allah bin kere razı olsun belediyemizde, belediye her şeyimizi karşıladı. Ben nasıl karşılamadı diyeyim ama sen bir Cumhurbaşkanımız olarak gel bir içine al bizi, anlat” diye konuştu. 

“EMİNE ERDOĞAN, YANIMIZDA OLUN”
Depremzede Taner Duman, “Sayın Cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Bakanım Murat Kurum, lütfen talimat verin milletvekillerine bizlerle toplantı yapsınlar. Burada Necip Nasır’a, Hamza Dağ’a, Atila Kaya’ya sesleniyoruz. Bu hafta içinde bize erken bayram sevinci yaşatın. Sayın Emine Erdoğan, sizler yanımızda olun. İzmir milletvekillerimiz 8 aydır yoklar” dedi.