Halime ERDOĞAN/ GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Barosu, pandemi nedeniyle ertelenen Genel kurul ve seçimi için Kültürpark 4 No'lu holde toplandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, yapılacak genel kurul için kahvaltı, yemek, içecek stantları kurdu. 2 adaylı gerçekleşecek seçimde Çağdaş Avukatlar Grubu’nun adayı mevcut Başkan Özkan Yücel, Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu’nun adayı ise Mustafa Çetin.

BİN 100 İMZA TOPLANDI 
Gruplar, yakalarına hangi gruptan olduklarını belli eden sticker (Etiket) taktı. Baro seçimleri için 11 bin avukat oy kullanacak.11 bin avukatın yüzde 10’una tekabül eden bin 100 avukatın, hazirun defterini imza atmasının ardından Genel Kurul'a başlandı. 

Genel Kurul, İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel’in davetiyle,  Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin yol arkadaşlarına, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına 1 dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Divan Başkanlığını Av. Hüseyin Pulat Gago üstlendi. Konuşmasını yapan Baro Başkanı Özkan Yücel, “2 buçuk yıldır Türkiye’nin  içinden geçtiği tüm ağır koşullara rağmen, hukuk devlerine, cumhuriyete yönelik saldırılar karşısında bayrağı yere düşürmemizin yegane kaynağı sizlersiniz. Sizden aldığımız güçle mücadele ettik bunda sonra da bu mücadeleye devam edeceğiz. Yönetim kurulundaki arkadaşlarım adına da her bizinizi teşekkür ediyorum” dedi. Çağdaş Grubun adayı ve İzmir Barosu mevcut Başkanı Özkan Yücel’in konuşmasının ardından, faaliyet raporu, video gösterimiyle Genel Kurul katılımcılarıyla paylaşıldı. Genel Kurula verilen, gruplar adına konuşacak üyelerin konuşma sürelerinin 3 dakika, Başkan Adaylarının konuşmalarının ise 30 dakika olmasına yönelik önerge, oybirliğiyle kabul edildi.

CUMHURİYETÇİ GRUPTAN ELEŞTİRİLER
Cumhuriyetçi Grup Adına konuşan üyeler, stajyer avukatlar, depremzede avukatlar, adliyedeki uygulamalara yönelik, mevcut yönetime eleştirilerde bulundu. Tacize uğrayan ve öldürülen avukatlara yönelik, güçlü baro çağrısı yapan, Cumhuriyetçi avukatlar, “Biz sorunları ve çözümleri biliyoruz. Atatürk hepimizin ortak değeridir. Çok mutluyum bol bol ‘Atatürk’ denildi. Atatürk’ü sevmek için bir parça kalbe sahip olmak yeter ama Atatürkçü olmak için koca bir yürek lazım. Bizde o yürek var. Bizim tam bağımsız savunmaya ihtiyacımız var” dedi.

ÇAĞDAŞ GRUP’TAN, “DEVAM” ÇAĞRISI
Çağdaş Grup Adına konuşan üyeler ise, yapılan çalışmaları savunarak, bir yandan hukuk mücadelesi verip bir yandan da avukatlık mesleğinde yaşanan sorunlarla uğraştıklarını ifade ettiler. Çağdaş Grup Üyeleri, “Daha iyi bir ülke, daha iyi bir gelecek için yeniden Çağdaş Grup” çağrısında bulunarak, “Birçok olay ve gelişme yaşandı. Baro, sözü dinlenilen saygın baro kimliğini yeniden kazandı. İktidar tarafından aynı ilden birden fazla baro kurulmasına yönelik baromuzun tutumu… Görevi sırasında saldırıya uğrayan, savcılıkta sorun yaşanan, asliye hukuk mahkemesi salonundan çıkartılan meslektaşının yanında oldu. Sürekli yaşanan hak ihlalleri karşısında biat eden bastırılmış bir avukatlık titri isteniyor. Avukatlar kamu gücünü kullanır. İktidar, birçok avukatı itibarsızlaştırmak istemektedir. İzmir barosu hiçbir ücret talep etmeden eğitimler gerçekleştirmiştir. Bu eğitimler birçok baroda verilmektedir. Amacımız meslektaş dayanışması yaratmak. Şeffaf, ayrım gözetilmeksizin avukatın yanında olan, toplumsal muhalefetin, ezilenlerin yanında olan, yaprağın, denizin, hayvanın yanında olan, erkek egemen sisteminin mağdur ettiği kadının yanında olan, hukuk devleti mücadelesi veren bir baro yönetimi istiyorsanız, Çağdaş Avukatlar yönetiminde olan bir İzmir Barosu olsun” diye konuştular.

GENÇLERİN SORUNLARINI GENÇLERDEN DİNLEYİN
Genç avukatların sorunlarını dile getirmek adına söz alan baro üyesi, “Ben baronun siyasallaştığına inanıyorum. Gençlerin sorunlarını gençlerden dinleyin. Bugün bir avukat ofis açmak isterse aylık minimum 3 bin lira gideri var, ayda 6 bin lira iş yapabilirseniz bir asgari ücret kazanmış olacaksınız. Bizim amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Buraya çıkan herkes neden siyaset yapıyor? Birçok meslek sorunu var. Bu meslek sorunlarını çözmek için Adalet Bakanıyla, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanıyla ve diğer ilgilerle aynı masaya oturularak sorunlar konuşulmalı, çözülmeli. Mevcut yönetim anlayışı yetkililerle aynı masaya oturup sorun çözmek için konuşmayı taviz olarak algılıyor. Genç avukatlar yok sayılmamak istiyor” dedi.

YÜCEL’DEN ELEŞTİRİLERE YANIT
Gelen eleştirilere yanıt veren mevcut Baro Başkanı Özkan Yücel, “Komisyonları bilmeyenler, eğitimleri bilmeyenler dinlemezseniz ve katılmazsanız bu yok anlamına gelmiyor. Siz gelmemi,ş katılmamışsınız anlamına geliyor. Hepsi ortada çünkü bundan 2 hafta evvel televizyonda yapılan açıklama üzerine komisyonlardaki arkadaşlarımız dediler ki, ‘Emeğimize saygısızlık ediyorsunuz, sizin 120 kişiyle bıraktığınız grubu biz yaptığımız eğitimlerle bin 150’ye çıkardık. Biz CMK eğitimlerini sürdürdük” dedi. Cumhuriyetçi Grubun Adayı Mustafa Çetin’in araya girmesi üzerine, “Sevgili Mustafa sen de dinle konuşurken cevap verirsin” diyen Başkan Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:

Sloganlarla ve söylemler kısmı beni biraz rahatsız ediyor. Çünkü avukatlık kanunu varken, seçimler varken sokağa çıkmak lazımmış, İstanbul bu ülkenin bir kentidir, sandıkların başında olmak lazımmış, ben 100’e yakın meslektaşımla oraya gitmişim.  Şimdi anlatıyorsunuz ya sokakta yapılanı mı anlatacağız. Sandık başında bulunan meslektaşlarımın emeğini, seçim sonuçlarını nereye koyacaksınız?  Hangi algının bir parçası yapacaksınız bunu?  Sakin olun sevgili arkadaşlar, sizde vardınız orada, ben dedim ki, biz bütün bu eylemleri yaparken, hayata geçirirken, İzmir Barosu üyesi meslektaşlarımız da gelsin dedim. Atom karınca değiliz biz, her şeyin bileni, başarını değiliz. Milliyetçi avukatlar grubu meslektaşlarım da vardır. Ayrımcılık mı istiyorsunuz, dönün aynaya bakın! Çünkü bu eylemlerin hiçbirinde ben ‘Çağdaş Avukatlar Grubunun’ ismini kullanmadım. İzmir Barosu’nun ismini kullandım. İzmir Barosu olmaktan, 550 avukatla birlikte Cumhuriyet Meydanına girmiş olmaktan gurur duyacağınıza, ‘biz yapamadık siz başardınız’ diyeceğinize, algı yapmaya çalışmanızın manası yok. Algı değil bu gerçek orası sokaktı,  aranızda oraya gelen meslektaşlarım vardı. Hepsine sevgilerimi, saygılarımız sunuyorum. Algının ne olduğu kısmı, söylediklerinizden ortaya çıkıyor. Bütün bunlar varken, yokmuş gibi yapmak, görmezden gelmek asıl algı bu. Ama geçen yıl söylediğimizi bir kez daha söylüyoruz: ne bu değerleri sizin değerleriniz sayacağız, hep birlikteydik.  Staj Eğitim Merkezi diyorsunuz ya, Cumhuriyetçi grupta yer almış avukatlar çalışıyordu,  çalışan meslektaşlarımız var. Onun dışında avukatlık için emek koyan bütün arkadaşlarımıza katılıyorum. Biz sizin yapılmış seçim sonuçlarını yok saymadık. Biz sizin gibi ilçelerde yapılan seçimlerin sonuçlarını yok saymadık. CMK ücretleri 9 ayda ödenemez hala geldi. Gerçekten pes. CMK raporları sizin döneminizde 3 ayda baroda okunamıyordu, 2 haftaya indirdik. Burada baro personeli arkadaşlarım var. Rapor okuma sürresini 2 haftaya indirdik. Siz CMK’da rapor okuyan arkadaşlarıma sorun. Dahasını da yapacağız. O 2 haftalık rapor okuma süresine savcılığı da katacağız ve meslektaşlarımızın 2-3 hafta içerisinde ücretlerini almasını sağlayacağız. Bu iş barolardayken yani CMK ücretlerini biz öderken raporunu veren meslektaşım ertesi gün parasını alırdı. CMK ücretlerinin savcılık tarafından ödenmesine ilişkin düzenleme Çağdaş grup döneminde geçmedi. İşsiz avukatların sorunlarını çözemediniz dediler. Çok haklısınız. Çözemedik. Hepinizden özür dilerim. Her birinize 10-15 bin maaş ödenmesini ve daha insani koşullarda çalışmanızı isterdik. Ama şunu yaptık. İşçi avukatlar merkezini kurduk ve onların özgürce iş yapmasını sağladık. Kendi çabalarını harcamalarına olanak sağladık. Ama haklısınız Türkiye’de bir yapı var. Sorun sahiplerinin sorunları dinlenmiyor. Baroların bölünmesine ilişkin yasayı da engelleyemedik. Bilmeyip biliyormuş gibi konuşmayın. Bakanla yaptığım konulmanın kayıtlarını istiyorsunuz ya gel dışarıda göstereyim. 2,5 yıllık yol arkadaşlığımız için bizimle yürüdünüz için hangi seçim grubuna oy vermiş olursanız olun hangi siyasi partiden olursanız olun hepinize teşekkür ediyorum” dedi.

SATIŞ TARTIŞMASI
Yeni baro kompleksi kurulması amacıyla gerektiğinde mevcut baro binalarının satışı, takas edilmeşi yoluyla gerekli tüm işlemlerin yapılması için yönetime yetki verilmesi hakkındaki önerge tartışma yarattı.

Önergeye ilişkin söz alan Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu Başkan Adayı Mustafa Çetin,  “Özkan başkana daha önce şunu söylemiştim; Özkan Bey Çağdaş Avukatlar Grubu olarak yönetimde olduğunuz sürede hangi çiviyi çaktınız da konuşuyorsunuz demiştim. Hangi taşınmaz alındıysa Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu zamanında alınmış. Bizim de hayalimiz İzmir Barosu’nun 50 yıllık hizmet binasına kavuşması. Ama bunu hiçbir taşınmazı satmadan yapacağız. Ortada bir proje varsa getirin tartışalım ama şu an ortada bir proje yok. Biz bu önergeye hayır oyu vereceğiz” dedi.

Çetin’in eleştirileri üzerine söz alan Çağdaş Avukatlar Grubu Başkan Adayı Özkan Yücel ise, “Bu yetki zaten kanuna göre yönetim kurulunda var ama biz genel kurula sunmak, genel kuruldaki onayla yapmak istedik. Bu daha değerli değil mi? Sizin dönemizde yapılanlar için teşekkürlerimi sunuyorum. Ama daha da iyisinin yapılması için uğraşıyoruz. Ayrıca Çağdaş Grup’a yetki istemiyoruz, yönetime istiyoruz. Yarın seçimi kazanacağınızı söylüyorsunuz, o zaman bu telaş niye? Bu yetki yeni yönetim için isteniyor. Proje için 3 ayrı yerle görüşüyoruz şu an bitmiş olsa zaten sunardık” dedi. Önergenin oybirliğiyle oylanmamasına karar verildi.

“TEK BARO BİRLİKTE YÖNETİM”
Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu Başkan Adayı Mustafa Çetin, eleştirilerini ve geçmişte Cumhuriyetçi Grubun yaptıklarını anlatarak, “Gücünü 113 yıllık onurlu tarihinden alan İzmir Barosunun “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Başta Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşları ile Bekir Behlül Beyden bu zamana kadar Baromuzda başkanlık yapmış, kurullarda görev almış, grubumuzun kurucu başkanı sayın Nevzat Erdemir olmak üzere- ebediyete intikal etmiş olan tüm meslektaşlarımızın aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor, hayatta olanlara sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum. Yine bu vesileyle Covid salgını ve deprem felaketinde yaşamlarını yitiren meslektaşlarımızı ve yakınlarını saygı ve rahmetle anıyorum. Değerli meslektaşlarım; Hepinizin bildiği üzere Ekim ayında yapılması gereken olağan seçimli genel kurulumuz pandemi gerekçesiyle  defalarca haksız ve hukuka aykırı biçimde ertelendi. Hepimiz siyasi parti kongrelerinin, konfederasyon ve sendika genel kurullarının yapılabildiği bir ortamda avukatların yasa ile tanınmış haklarının genelgelerle ellerinden alınmaya çalışıldığına tanıklık ettik. Bu süreçte hukuki ve tarihi sorumluluğumuz olduğunu bir an olsun unutmadan, her türlü hukuki başvuru hakkımızı kullansak da, ancak 9 ay kadar gecikmeli bir şekilde genel kurulumuzu toplayabildik.  Az önce de değindiğim gibi; dünyayı âdeta kasıp kavuran pandemi ve deprem felaketi nedeniyle başta genç meslektaşlarımız olmak üzere hepimiz çok zor günler geçirdik ve halen de geçirmeye devam ediyoruz. Tüm bu dış faktörler yetmezmiş gibi ülkenin içinden geçtiği siyasi ve ekonomik kriz iklimiyle birlikte siyasilerin hukukun üzerindeki ilgisi ve baskısının giderek artması mesleğin sorunlarının adeta çığ gibi büyümesine neden olmuştur” dedi.
Gelinen noktada çözüm bekleyen sorunlarımızın en başında; mesleğin onurunun ve itibarının en üst noktaya taşınması ve buna bağlı olarak meslektaşlarımızın hak ettiği her türlü mali, özlük ve sosyal haklarının kazandırılması olduğu aşikârdır. Ne var ki; bu hususlar ancak ve ancak hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ilkelerinin sıkı sıkıya uygulanmasıyla sağlanacaktır. Hukuk ve adalet kavramları gelişmiş demokratik toplumlar için vazgeçilemez, devredilemez ve üzerinde toplumsal mutabakat sağlanmış yapı taşlarıdır. Bu nedenle hukukun üstünlüğünün uygulamaya geçirilip geçirilmediği, hukuksal reformların ne ölçüde gerçekleştirildiği, adaletin ne ölçüde sağlandığı veya adaletin kamu vicdanında karşılık bulup bulmadığı yönündeki soruların cevapları hukuki gelişmişlik seviyesinin göstergeleridir. Bu bağlamda ülkemizin Hukuk Üstünlüğü Endeksinde listenin son sıralarında olması kendi içerisinde önemli cevapları barındırmaktadır. Açıkçası son yıllarda yapılan araştırmalar ve çalışmalar “adalete güven” kavramının ülkemizde çok ciddi oranlarda azaldığını ortaya koymakta. Vatandaşların adalete olan inancının azalması ülkemiz açısında ivedilikle çözülmesi gereken sorunların başında geliyor. Bu noktada Anayasamızda düzenlenen kuvvetler ayrılığı ilkesinin titizlikle uygulanması, siyasal otoritenin hukukun üzerindeki baskı ve ilgisinin bertaraf etmeye yönelik tedbirlerin ivedilikle hayata geçirilmesi ve yargı teminatının eksiksiz olarak uygulanmasının sağlanması gerekmektedir. Diğer bir deyişle hukukun siyasetin arka bahçesi olmasının önüne geçilerek sadece hukukçulara bırakılmasının sağlanması büyük önem ve öncelik arz etmektedir” diye konuşan Mustafa Çetin sözlerini şöyle sürdürdü:
Kutsal savunma mesleğimiz diğer ülkelerdeki gelişimin aksine ülkemizde her geçen gün kan kaybetmeye devam etmektedir. Son yıllarda maalesef görev başında saldırıya uğrayan, katledilen ve dahası gencecik yaşlarına rağmen kendi yaşamlarından bile vazgeçmeyi göze alan meslektaşlarımızın olması bizi derinden yaralamaktadır. Hukuk fakültelerinin tabir-i caizse hukuk meslek yüksekokulu haline getirilmesi ve neredeyse her  ile bir hukuk fakültesi açılarak eğitim kalitesinin düşürülmesi avukat sayısının kontrol edilemez biçimde artmasına neden olmuştur. Gelinen noktada meslektaşlarımız itibar, sosyal statü ve büyük çaplı mali kayıplara uğramaya başlamışlardır.

Özellikle genç meslektaşlarımızın asgari ücret seviyesinden bile iş bulamaz hale geldikleri, sahada sözlü veya fiziki tacizlere maruz kaldıkları göz önüne alındığında sonuç odaklı adımların artık bir an önce atılması elzem hale gelmiştir. Ne var ki sorunların ve çözümlerin bilinmesine ve örgütlü olmamıza rağmen çözümleri bir türlü uygulamaya sokamıyor ve ne yazık ki hep birlikte düşüyoruz. Bugün gelinen bu vahim noktada artık herkesin sorumluluklarını kabul ederek özeleştiri yapma zamanıdır. Bilinmelidir ki avukatın olmadığı yerde ne bağımsız savunmadan ne adaletten, ne de toplumsal barıştan bahsetmek mümkündür.

Bu amaçla mesleğimizi ve meslektaşlarımızı koruyup geliştirmek ve onların sorunlarını çözebilmek amacıyla şeffaf, eşitlikçi, adil, ötekileştirmeyen, katılımcı ve demokratik çözümler üretip ivedi olarak uygulamaya geçirmek üzere başta hukuk fakülteleri, hukukçular, avukatlar, Barolar, Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı ile muhalefet ve siyasal iktidar olmak üzere tüm paydaşların birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Bizlere bu noktada düşen en büyük görevin, bir makamı temsil etmenin ciddiyet ve sorumluluğunda olduğumuzu unutmadan, bu sorunlara karşı verilmek istenen mesaj ve tepkilerin gerek mesleğin değerlerine gerekse de kurumsal kimliğe yakışır bir biçimde, ilişkileri onarılamaz düzeyde zedelemeden, diplomasi kuralları dâhilinde vermek ve bunu yaparken kurumlar arası diyalog kanallarının kapatmamak olduğuna inanıyorum. Belki birçoğunuz bilgi sahibi olsa da; henüz baro siyasetine tam olarak vakıf olmayan genç meslektaşlarımızın İzmir Barosu’nun en güçlü ve etkin grubu olan Cumhuriyetçi Avukatlar Grubunun yönetimde olduğu 2014-2018 döneminde neler yaptığını, hangi projelere imza attığını bilmesi gerektiğini düşünüyorum.
2014-2018 yılında yola çıkarken, “Baro Avukat İçindir dedik. Hak-Hukuk- Adalet dedik. Atatürkçü Baro dedik. Bilgi güçtür dedik. Şeffaf baro dedik. Mali disiplin dedik. Sosyal baro dedik. Çevreci baro dedik. Genç Meslektaş Odaklı baro dedik. Genç Avukatlar Meclisi, Genç Ofisler, aidatlarda indirim, CMK aracı, yeni alanlarda eğitim çalışmaları, Yüksek Lisans indirimleri (Yaşar ve Ekonomi İndirim),

“HİÇBİR SİYASİ OTORİTENİN ARKA BAHÇESİ OLMADIK”
Kıymetli Genel Kurul Üyeleri; İzinizle biraz da sayın başkan tarafından son günlerde bize yöneltilen eleştirilere cevap verelim. Milli bayramlar, Metin Feyzioğlu konusu… Sayın başkan son dönemde kasıtlı olarak grubumuzla Metin Feyzioğlu ismini bir araya getirme çabası içerisinde olduğunuzu görüyorum. Bu yaptığınız en hafif tabiriyle ayıptır. Tamamen oy devşirme maksadıyla yapıldığını düşündüğüm bu algı meslek ahlakına uymamaktadır. Buradan bir kez daha yüksek sesle belirtmek istiyorum ki; Cumhuriyetçi Avukatların Metin Feyzioğlu ile olan ilişkisi kurumlar arası ilişkiyle sınırlı olup İzmir Barosunun 50 yıllık ihtiyacını karşılayacak Baro Kule projesinin hayata geçirilmesi temeline dayanmaktadır. Kaldı ki Metin Feyzioğlu’nun ilk olarak 2013 yılında Çağdaş Avukatlar Grubunun TBB’ye gönderdiği bir kısım delegelerin desteğiyle seçilmiştir. Net bir şekilde ifade etmeliyim ki; Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu kurulduğu günden bu güne hiçbir siyasi otoritenin arka bahçesi olmadığı gibi hiçbir idari otoriteden de icazet almamıştır; almayacaktır.

ÇOKLU BARO VE KUĞULU PARK EYLEMLERİ
Sayın başkan Ankara da dâhil olmak üzere; çoklu baroya karşı yapılan eylemlerin tamamına grup olarak iştirak ettiğimiz bir ortamda, bu hususun adeta siyasi bir malzeme gibi kullanılarak şahsi şova dönüştürülmeye çalışması mesleğe yapılan en büyük kötülüklerden biri olarak tarihe not düşülmüştür. Farklı gruplarda ve farklı görüşlerde yer almamıza rağmen konu meslek veya meslektaş sorunları olduğunda bir an bile tereddüt etmeyeceğimizi en iyi siz bilirsiniz. Nitekim baroların bölünmesiyle ilgili olarak Adliyenin, Baronun, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan tüm eylemlerde grup olarak en ön saflarda yer aldık. Yine gece 01:00’e doğru biten ön seçimin akabinde uykusuz yollara düşerek Ankara Kuğulu Parka destek olmak için yanınıza geldik. Bugün bir kez daha anlıyoruz ki; Cumhuriyetçi Grubun barosuna sahip çıkması sizleri oldukça rahatsız etmiş. Bu karşı duruş İzmir Barosunun kurumsal çatısı altında tüm meslektaşlarımız tarafından “birlikte” gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, sadece Özkan Yücel’in bir başarısı veya düşüncesi şeklinde kamuoyuna lanse etme arzunuz beyhude bir çabadan öteye geçememiştir.

Gelelim son 3 yılda Çağdaş Avukatlar Grubu yönetimindeki İzmir Barosu faaliyetlerine; öncelikle 3 yıldan bu yana iyisiyle kötüsüyle Baro bünyesinde yapmış olduğunuz çalışmalar için bu baronun bir mensubu olarak sayın başkan ve yönetime teşekkür ediyorum. Öncelikle üzülerek belirtmem gerekir ki, mevcut baro yönetimi görev aldığı bu dönemde mesleğe ve meslektaşlara katkı sağlamaktan uzak bir anlayışla, günlük siyasetin peşinden koşarak algı ve sloganlarla baroyu yönetmeyi tercih etmiştir. 3 yıla yaklaşan yönetim süresi boyunca mesleğe katkı koyacak, bizlerin sorunlarına çare olacak akılcı ve yenilikçi çözümler üretilmemiştir.

“AVUKATLARI AYRIŞTIRDINIZ”
Her zaman eleştirdiğimiz siyaset dilini Baroya sokarak meslektaşları ayrıştırdınız. 19 Eylül 2020 tarihinde gençlerle yaptığınız kahvaltı organizasyonunda “Ya Çağdaş, ya AKP zihniyeti ve AKP zihniyetinin yandaşları” diyerek Çağdaş Grup dışındaki avukatları adeta yok sayarak ötekileştirdiniz. Biz bu kutuplaştırma zihniyetine geçmişte olduğu gibi bugün de karşıyız ve karşı olmaya devam edeceğiz.  Sayın başkan bu zihniyetle yönetilen bir Baronun tüm meslektaşlarına eşit mesafede olduğunu söyleyebilir misiniz?

Baroyu, siyasetin arka bahçesine çevirdiniz. “İzmir İnsan haklarının başkentidir” dediniz; orada bile ayrıştırıcı davrandınız.  Baro bahçenin kuruluş amacı itibariyle doğru bir proje olmasına karşın harcanan bütçe ve işletme yöntemi itibariyle sınıfta kalmıştır.

 KOMİSYONLARIN ÇALIŞTIRILMAMASI

Kabul etmeliyiz ki, pandemi gerçeği nedeniyle fiziksel olarak toplantılar yapılamadı. Ancak pandeminin ülkemizde 2020 yılı Mart ayında başladığını hatırlatmak isterim. 2018 yılı Ekim ayından 2020 yılı Mart ayına kadar geçen yaklaşık bir buçuk yıllık süreçte de merkezler dışında birçok komisyonun hiç toplanmadığını, yönetim olarak bunların etkin bir biçimde çalıştırılması noktasında herhangi bir denetim yapılmadığı açıktır. Hepinizin bildiği gibi avukatlık sosyal yönü son derece gelişmiş bir meslektir. Bu bağlamda Baro bünyesinde yapılan Kültür-sanat-spor etkinliklerinin meslektaşlar arası ilişkileri geliştirici niteliği bulunduğunu malumunuzdur. Ne var ki bu dönemde bu etkinliklere gereken önem verilmemiş; bu işler için harcanan bütçe yarıya indirilmiş, tahsis edilen yerler geri alınmıştır.    

EĞİTİM ÇALIŞMALARININ SEKTEYE UĞRAMASI
Yönetimde olduğumuz 2014-2018 döneminde aralarında birkaçı enternasyonal boyutta olmak üzere toplamda 300’e yakın eğitim çalışması gerçekleştirdik. Ancak Çağdaş Avukatların yönetimde olduğu bu dönemde eğitim çalışmaları büyük oranda sekteye uğratılmıştır. Bu konuda pandemi gerçeğini yadsımamakla birlikte, tüm dünyanın uygulamaya geçtiği online metotların göz ardı edilmiş olması elbette eleştiri konusu yapılmaya muhtaçtır. 

CMK ARACININ TAŞERONLARA BIRAKILMASI
Sayın başkan siz taşeronlara karşı değil miydiniz? Taşeron işçilerin eylemlerine destek amacıyla katılmadınız mı? Ne oldu da CMK araçlarını taşerona devrettiniz? Birçok meslektaşımızın şikâyeti üzerine bu konudan haberdar olduk. Baronun bunda mali olarak ne kadar avantajı vardır diye merak ettim. Denetleme Kurulu üyeniz sayın Av. Zöhre Dalkıran’dan edindiğim bilgiden bu avantajın çok cüzzi miktarlarda olduğunu öğrendim. Bakın bizce servis işinin Baro personeli dışından tanımadığımız insanlara devredilmesinin büyük sakıncaları vardır. Gecenin bir yarısı özellikle kadın meslektaşlarımızın adreslerinden alınmasının, adres bilgilerinin 3. kişilerce bilinmesinin yaratabileceği sakıncalarını değerlendirdiniz mi? Bu kadarlık maddi menfaat için böyle riskler almaya değer mi?

MESLEĞİN ONUR VE İTİBARINI KORUMAK
Yeri gelmişken Haziran ayı itibariyle uygulamaya geçirdiğiniz Adalet Aracı projesiyle ilgili de birkaç kelam etmek isterim. Hangi düşünceyle hazırlandığını bilmediğim bu projenin mesleğin itibarını düşürmekten ve meslektaşların iş pastasını azaltmaktan ibaret olduğunu fark etmemiş olmanız sanırım mümkün değildir. Bir meslek örgütü olarak birincil amacınızın mesleğin onur ve itibarını korumak ve meslektaşların iş sahasını genişletmek olduğunu unutmayınız. Adalete ulaşım gerekçesiyle meslektaşlarımızı vatandaşın ayağına göndermek, olası kazançlarını baltalamak nasıl bir düşüncedir. Kaldı ki sahada herhangi bir güvenlik zafiyeti nedeniyle oluşabilecek muhtemel bir sorunda sorumluluğu üstelenebilecek misiniz? Bu konuda kendi içerisindeki tartışmalardan bahset. Özeleştiri yapılamamış olmasına değinelim.

Biliyorsunuz biz hukukçular siyasetçilerin devlet bütçesini propaganda amacıyla kullanmasını her daim eleştiri konusu yapmış insanlarız. Gel gelelim bu seçim döneminde Çağdaş Avukatlar Grubunun yönetimindeki İzmir Barosu benzer bir yanlışa düşerek seçime bir haftadan az bir süre kala ard arda 3 farklı etkinlik düzenledi. Bu etkinliklerin bütçenin kapatılmış olduğu son haftaya bırakılmış olması etiğe aykırıdır.

DEPREMDEN ZARAR GÖREN MESLEKTAŞLAR
Öncelikle depremden zarar gören meslektaşlarımızın elektronik imzalarına kavuşabilmeleri adına Baro bahçede hızlıca alınan aksiyonu takdirle karşıladığımı belirtmek isterim. Ancak bu sürecin iyi yönetilmemesinden kaynaklı bir kısım eleştirilerim de olacaktır. Öncelikle yaşanan afete rağmen sürelerin durdurulması yönünde sonuç elde edilememiş olması meslektaşlarımızın büyük mağduriyetine neden olmuştur. Yine meslektaşlara bu dönemde çalışma amaçlı olarak tahsis edilen konyetnırların alt yapı hizmetlerini tamamlayarak fiili hizmete sokmak yerine TBB’nin tahsis etmiş olduğu konteynırlara sırf algı amaçlı bir şekilde İzmir Barosunun stikırlarlarının yapıştırılması yakışıksız olmuştur.

Yine bizim dönemimizde kardeş baro olduğumuz Plovdiv Barosu dahil olmak üzere ülkenin dört bir yanından gelen bağışların mağdur olan meslektaşlara ancak 4-4,5 ay sonra dağıtılmış olması mağduriyetlerin daha da artmasına neden olmuştur. Deprem gibi felaketler insanları bir araya getiren, yakınlaştıran süreçlerdir. Biz de Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu olarak bu süreçte maddi ve manevi üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getirmiş olmamıza rağmen dile getirmeyi uygun görmedik.

Genç ofislerin deprem nedeniyle Çankaya bölgesine taşınmasına rağmen yaklaşık 9 aylık süreçte Adliye bölgesine geri taşınmaması… Son olarak kısaca yeni dönemde hayata geçirmeyi düşündüğümüz projelerden bahsetmek istiyorum. Çalışma kitapçığında da detaylı olarak anlattığımız üzere 30’un üzerinde yeni projeyi gündemimize aldık. 
Cumhuriyet “tam bağımsızlık” demek; “emperyalizme karşı dimdik durmak” demek; “temel hak ve özgürlükler” demek, “toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel dönüşüm” demek, “her alanda eşitlik” demek, “ulus bilinci” demek, “kadın hakları” demek, “basın özgürlüğü” demek, “akıl, bilim ve çağdaşlık” demek. Her şeyden öte “Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri” demek.
Tüm bu kavramları kendisine ilke edinen, sonuna kadar inanıp sahip çıkan Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu olarak ‘Tek baro birlikte yönetim’ diyoruz ve desteğinizi bekliyoruz.

YÜCEL, “BİZ KAZANACAĞIZ”

Konuşmasına, Mustafa Çetin’in eleştirilerini yanıtlayarak başlayan Özkan Yücel, “Anlaşılan o ki seçim konuşması yapmakla gerçek dışı iddialara cevap vermek arasında tercih yapmak zorundayız. Bunların hepsine yanıt verme ihtiyacı hissetmiyorum. Sevgili Mustafa, hani şeffaf baro dedin ya, o zamanki baronun kayıtlarına bakacaksın. Bu kararları ilk kimin yayınladığını görmek için. Eğitim faaliyetleri ile ilgili rakamlar, bin 400 sayfalık faaliyet raporu yayınladık, zahmet edip saysaydınız. Anlamıyorsunuz ya da bizim anlamadığımızı düşünüyorsunuz. Baro mensubu tüm arkadaşlarım faaliyetleri iyi bilirler. Halen eğitimci olan Ege Üniversitesinde yapılan eğitimlerde baroyu temsil eden bir arkadaşımız son dönemlerde kendi isteğiyle çalışmalar gelmiyor, komisyonlar çalışmıyor diyor. Acaba biz bu çalışmalara başkasını mı gönderdik diye tereddütte düşüyor insan. Kadınlardan ceza avukatı olmaz diyen kimse, o konumda bulunmayı hak etmiyor demektir. Benden tek bir kellime duyduysanız bu konuda şu an görevden çekilmeye hazırım. Alın size algı, çamur at izi kalsın. Kadın meslektaşlarım, erkek arkadaşlarımdan daha iyi sonuç alabilen arkadaşlar. Bu bize söylenebilecek en son sözdür. Bunu da komisyon çalışmıyor diyen arkadaşa aynen iade ediyorum. 4 yıl Cumhuriyetçi Avukatlar yönetimi vardı. Mustafa Beyi dinlerken yeni bir grupla karşı karşıyaydım. Yeni projelerle ortaya çıkıyorlar gibi bir algı, neredeydiniz yön etim süreciniz boyunca? Darbe döneminde avukatların başına kamera konulduğunda, CMK görevlendirmesi yapmıyorum demek aklınıza gelmedi mi? Bizim dönemimizde bunu yapmaya kalkacak bir siyasi iktidar cevabı alır” dedi.

“FEYZİOĞLU’NA KARŞIN MÜCADELE ETTİK”
Feyzioğlu’na destek olduğuna dair eleştirileri yanıtlayan Özkan Yücel, “Mitingler, Metin Feyzioğlu benim okul arkadaşımdı. Ben onunla aynı yolda yürüdüğümü söylemedim. Ayıptır! Gizli yapılmış bir oylama sonucuna dayanarak, İzmir Barosunun Feyzioğlu’na karşı başka adayı desteklediğimizi bildiğiniz halde, sizin oylarınızla seçildi demenin vicdanı var mıdır? O dönemde Feyzioğlu’na karşı verilen mücadelenin en başında olan baroya söylüyorsunuz. Hasbel kader değil, Pazartesi seçimi kazandığımızda Türkiye’nin avukatlığı önünde engel olan Feyzioğlu anlayışını barolar birliğinden göndermek boynuzumuzun borcudur. Seçim dönemlerinde, mesela 220 civarında arkadaşımızdan da hukuka aykırı olarak 5 bin lira ücret almışsınız, avukatlar dava açmışlar, bu uygulama yanlıştır dedik, mahkeme kararları çıkmaya başladık, hepsinin parasını geri ödedik, sizin sayenizde Mustafa Bey.  Genç Ofisi için çivi çakılması mı lazım. Bilgisayarlarını, ekipmanlarını yeniledik. Evini ofisini kaybetmiş arkadaşlarımıza dayanışma ofislerini ücretsiz açtık. Meslektaşlarımız yapılanları takdir ediyor. Deprem zamanı sabahlara kadar çalışan arkadaşlarım bu ekibin içinde. Bin 400 arkadaşımızın ofisinde tespitler yaparken mi sınıfta kaldık. Siz baksınlar başlarının çaresine diyecektiniz. Biz meslektaşlarımızı zorluklarda yalnız bırakmayız, bırakmayacağız” diye konuştu.

“MAKAM ARACI KULLANMAYACAĞIZ”
Yücel, “CMK ücretleri geç ödeniyor, düşük. Kimse kusura bakmasın bu ülkede CMK ücretlerinin artırılması için dava açan tek baroyla karşı karşıyasınız bu konuda ağzınızı açmaya hakkınız yok. Baroların elinden CMK ödemelerin alınması sizin zamanınızda gerçekleşti, bakanlıkla pazarlıklar yapan, ödemelerin savcılar tarafından yapılmasını sağlayan sizsiziniz. Bize neyin hesabını soruyorsunuz? Teknoloji altyapısının Cumhuriyet Savcılığıyla ortaklaşa hazırladık, buton açtık, raporlar oraya düştü, sonuç olumlandı, savcılık tamamdır dedi. Savcılık, bakanlığa sormam lazım dedi, sordular, savcılık ekonomi, zaman olarak uygundur diyerek gönderilen uygulamaya bakanlık hala cevap vermedi. Söylediklerinizle yandaş medyayla aynı yere düşüyorsunuz. Onlar mecliste AKP milletvekillerine de yalan söylemişlerdi. Adalet Bakanı ve 40 baro başkanının olduğu toplantıda her kelime telefonumda kayıtlıdır. Ya hukuk ya hukuk devleti ya avukatlık ya da kabul edilemez bir durum, biz karşımızdaki kim olursa olsun söyleriz. Ben ceza mahkemesi salonlarında, tırnaklarımla kazıyarak duruşmalara giriyorum. Yazarak çizerek değil, avukatlık böyle yapılır çünkü. Size de tavsiye ederim. Bu alandaki arkadaşlarım bunu çok yakından biliyorlar. Sizin döneminizde ne getirdiyseniz hiçbirini geri çevirmedik, aynı devam ediyor. CMK araçlarını değiştirdik. 12 saat gecede çalışıyordu arkadaşlarımız, daha iyisiyle değiştirdik. Meslektaşlarımıza hizmeti ulaştırarak, baro için kaynakları en uygun kullanmak için ne lazımsa yaparız. Mesela kişisel işlerimizde makam aracı kullanmayız. Bütçeye 400 bin lira para katmış oluruz. Bu bizim anlayışımız” dedi.

“PARAYI MESLEKTAŞLARIMIZA DAĞITTIK”
Yücel yapılan deprem çalışmalarını anlatarak, “Baronun kasasındaki paranın size ait olmadığını da bilmek zorundasınız, her kuruşun hesabını ayrıntısıyla yapmanız gerekecek. Yaklaşık 19 yıl sonra ilk defa iktisadi işletme neredeyse başarılmış. 1 milyon lira harcamışsınız deniliyor ya inanmayın. 450 bin lira kuruluş masrafı vardır. Bir gün plaket töreni ertesi gün ruhsat bir daha ruhsat töreni yaptık. Aileleri gelsin istiyor arkadaşlar ama daha fazla geciktirmemek için şu anda gerçekleştiriyoruz, açılım olduğunda sizinle yüz yüze buluşmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Temmuz’da açıldı, neden Haziran’da yapmadık, sözümüzü yerine getirdiğimiz için, kimseden özür dileyecek değiliz. Ne gerekiyorsa onu yaptık. Konteyner meselesine gelince, biz istedik, koyun dedik, yeri gösterdik, TBMM getirdi koydu diye İzmir Barosunun hizmeti olmuyor mu? Meslektaşlar için yaptığımız her şeyi yapmamışız gibi göstermek adına bir çaba içindeler. Pandemi sürecinde para topladık, deprem sürecinde para topladık, dağıtımlarına karışmadık. 1 milyonun üzerinde para dağıttık, yaklaşık 300 bini son 15 günde geldi. Parayı meslektaşlarımız için dağıttığımız için mi eleştiriliyoruz bunu anlayabilmiş değiliz” ifadelerini kullandı.

“ZOR ZAMANLAR YAŞIYORUZ”
Yücel, dimdik duracak kurumlara ihtiyaç olduğunu belirterek, “Zor zamanlar yaşıyoruz. Darbe girişim iden gelen söylenmemiş adı konulmamış bir siyasal darbenin  izleri devam ediyor. Ağzını açanı alın diyordu bir kolluk görevlisi, öyle bir ülke. Bu ülkenin adil olduğunu söylemek mümkün  mü, bu ülkede faşizm olduğunun göstergesi… bu ülkede dimdik duracak kurumlara ihtiyaç var. İzmir Barosu bu kurumların başında yer alıyor. Avrupa İnsan Hakları kararları uygulansın diye eleştirildik, ne deseydik, altına imza atılan sözleşmeler var” açıklamasında bulundu.

“YENİ BİR DÖNEM BAŞLATIYORUZ”
Yücel, “Genç arkadaşlarımıza ekonomik olarak daha refah bir yaşam tarzı sağlayacak, ekonomik zorluklarını aşacak, yeni iş imkânları yaratacak alanlar için mücadele edelim. Kanunum bana insan haklarını korumak görevi vermişken, İspanya, Fransa’da benzerleri olan adli yargı aracını hayata geçirdik diye eleştirmenizi anlayabilmiş değilim. Adalete erişemeyen insanları eriştirmek ne zamandan beri suç oldu? Dayanışma içinde hareket etmeye devam edeceğiz. Geçmiş 2 buçuk yıla bakın yeter. Aileyiz diyerek yola çıkmıştık, aile olmaya devam edeceğiz. Her yaştan her seviyeden her alanda arkadaşlarımızı yeni bir avukatlık kanunu hazırlanmasında öncü olmaya davet edeceğiz. Sıfır kağıt dönemi başlatıyoruz, meslektaşlarımızı kağıda ihtiyaç duymadan tüm ulaşım ve işlemlerini yapacağız. Doğa bizim her şeyimiz” dedi.