GÜNDEME BAKIŞ- İzmir Tabip Odası, salgına yönelik acil alınması gereken tedbirler konusunda basın açıklaması düzenledi.  Basın açıklamasına İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Lütfi Çamlı, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel, İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Süleyman Kaynak, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Türkiye Mimar ve Mühendisler Odası ( TMMOB) İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Sekreteri Aykut Akdemir katıldı.

‘SONUCU 2-3 HAFTA SONRA GÖRÜLECEK’
Çamlı, İzmir’in geçtiğimiz haftalarda meydana deprem nedeniyle salgının özel bir durumda olduğunun altını çizerek, “İzmir çok daha özel bir zorluğu da yaşamaktadır. Kısa süre önce yaşadığımız deprem salgına ‘eklenmiştir.’ Resmi makamlarca depremi izleyen 10. günde olgu sayısının depremin başladığı güne göre iki katına çıktığı açıklanmıştır.  Bu durum doğru karar verme, doğru yöntem uygulamanın önemini çok daha yaşamsal yapmaktadır. Ancak en az bunlar kadar önemli olan bir şey de zamanlamadır, vakti geçmiş ve uygulanmamış kararların bir değeri olmayacaktır. Bilinmektedir ki bugün atılan adımların sonucunu 2-3 hafta sonra görmeye başlayacağız” dedi.

“GERÇEK ÖLÜM SAYIYLARIYLA İLGİLİ BİLGİMİZ YOK”
Atılacak ilk adımın ülkedeki koronavirüs tablosuna gerçekçi bir yaklaşıla tanı konulması olduğunu ifade eden Dr. Çamlı, Sağlık Bakanlığı’nın sürece yaklaşımına ilişkin şunları söyledi; “Sağlık Bakanlığı’nın güvenilirliği kamuoyunca tartışılan verilerinin bile gösterdiği gerçek şudur: Salgın şu anda bütün Türkiye’ye yayılmış ve kontrolden çıkmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın pandemi sürecini şeffaf bir biçimde yönetmemesi yüzünden gerçek olgu ve ölüm sayıları konusunda yeterli bilgimiz yoktur. Ancak bilim insanlarının saha gözlemleri ve çeşitli kaynaklara dayanarak yaptığı epidemiyolojik tahminler, bugünlerde salgın eğrisinin ilk tepe noktasına ulaştığı Nisan ayına benzer ve belki de daha fazla olgu sayısıyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Entübe edilen hasta ve ağır hasta sayısındaki artış özellikle Ekim ayının üçüncü haftasından sonra gözlenen yükselme eğilimi endişe vericidir. Ölüm sayılarındaki artış da endişe vermektedir. Sağlık Bakanlığı’nın bildirimlerine göre COVID-19 hastalığına bağlı olarak kayıtlara geçen ölümler Ekim’in ikinci haftasından sonra artış eğilimine girmiştir”

“3000-3500 POZİTİF VAKA”
İzmir’de günlük test pozitiflik oranlarının yüzde 30’lar düzeyine ulaştığını ifade eden Dr. Çamlı, “3000-3500 kişide test pozitif saptanabilmektedir. Ambulanslar olguları taşımakta zorlanmaktadır. Hastanelerde mevcut servisler, yoğun bakımlar yetmiyor, yeni COVID-19 servisleri ve yoğun bakımlar açılıyor. Serviste ya da yoğun bakımda yatması gereken birçok hasta acillerde ya da servislerde bekletilip yatırılacakları yatakların “boşalması” bekleniyor. Sadece COVID-19 hastaları değil, diğer hastalar da servis, yatak, yoğun bakım sıkıntısı yüzünden kamusal sağlık hizmetine ulaşmakta güçlük çekiyor" dedi. Hızlı tanı ve tedavinin hayati önem taşıdığı birçok hastalığın taramasının da yapılamadığını söyleyen Çamlı, "İlçe Sağlık Müdürlükleri’nin ve TSM’lerin üzerine yıkılmış olan filyasyon çalışmalarında olgulara yetişilemiyor. Günlerce ilacına ulaşamayan hastaların sayısı giderek artıyor. Hastalara oldukça özellikli ve yan etkileri olan ilaçların dağıtımda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Aile hekimleri de isyan halinde. Giderek artan sayıda pozitif ve temaslı olgu izlemine yetişemiyorlar” dedi.

“SALGINLA MÜCADELENİN SORUMLULUĞU BİREYE İNDİRGENEMEZ”
“Verilerin en fazla bulaşın ev içi, çalışma ortamı ve toplu ulaşımdan olduğunu göstermektedir” diyen Çamlı, günlük hayatın olağan seyrinde devam etmesinin salgının seyrini olumsuz etkilediğini belirterek, “Salgının kontrolden çıktığı bir dönemde artık maske, mesafe, hijyen’ demenin bu sorunu çözmediğini anlamalıyız. Salgınla mücadelenin sorumluluğu yalnızca yurttaşa, bireye indirgeyerek bu sorunla baş edilemez. Sağlık sistemimizin yanıt verme kapasitesini çok zorlayan bir noktadayız. Salgının böyle devam etmesi, hasta sayılarının böyle artması durumunda hiçbir sağlık sisteminin yeterli olamayacağı, çökeceği göz önüne alınmalıdır” diye konuştu. 

 Çamlı, acilen alınması gereken önlemleri ise şu şekilde sıraladı;
“1. Genelde Türkiye, özel olarak İzmir’e ait tüm veriler kamuoyu ile şeffaf ve ayrıntılı biçimde paylaşılmalıdır. İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları etkinleştirilmeli ve Tabip Odaları bu kurula dahil edilmelidirler.
2. Bu verilerin ışığında olgu artışını engellemeye yönelik epidemiyolojik çalışmalarla gerekli tedbirler bir an önce alınmalı ve ilk adım olarak “toplumsal hareketlilik” derhal en etkin biçimde kısıtlanmalıdır.
3. Salgın mücadelesinde koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirilmeli, birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artıracak şekilde organizasyonu gerçekleştirilmelidir. Filyasyon çalışmaları epidemiyoloji bilimi ışında gerçekleştirilmelidir. Bu mücadelede kamunun diğer kaynaklarının da (araç, personel) etkin kullanımı sağlanmalıdır.
4. Salgınla mücadele edebilmek için daha çok merkezde, daha çok sayıda test yapılmalı; pozitif vakaların erken tanınması, etkin biçimde izole edilmesi, temaslıların karantinaya alınması sağlanmalıdır.
5. Hastanede tedavisi gerekmeyen kişilerin izolasyon ve takibi için kullanıma uygun kamu pansiyon, yurt vb. ortamlar ayarlanmalı, bu konuda yerel yönetimlerle iş birliğine gidilmeli, hane içi yayılımın önüne geçilmelidir.
6. Salgın ile mücadelede tüm olanaklar toplum sağlığı yararına kullanılmalı, kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.
7. COVID-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık sorunları ve bu konuda yaşanan sorunlar dikkate alınarak “pandemi dışı hastaneler” belirlenmeli, pandemi dışı sağlık sorunları için başvurulabilecek güvenli alanlar yaratılmalıdır.
8. Pandemide en az 10 kat daha yüksek bulaş riski taşıyan, hastalanan ve şimdiye kadar 160’ a yakın kayıp veren sağlık çalışanlarının desteklenmesi ve bu olayın “meslek hastalığı” olarak yasalarda yer alması sağlanmalıdır.”
Çamlı son olarak salgını bütüncül olarak ele alan tedbirlerin hayata geçirilmesi ve sürecin şeffaf bir şekilde yönetilmesi gerektiğini söyledi ve bütün İzmir örgütlü yapılarını yetkililer üzerinde basınç oluşturmaya, girişimde bulunmaya çağırdı.

“BAZI YERLERDE TEST ÇADIRLARI VAR”
Enfekte olma konusunda en riskli gruplar arasında yer alan depremzedelerin taraması için bazı adımlar atıldığını söyleyen Dr. Çamlı, “Geçici barınma merkezlerinin hepsinde değilse de bazılarında sahra çadırları ve test çadırları var. Düzenli bir tarama yapılmasa da başvuru yapan kişilerden numune alınıyor ve pozitif çıkan vakalar var. Bu kişiler Buca’da bir yurda gönderiliyor. Ama temaslı kişiler çadırlarda kalıyor. Biz bunun uygun olmadığını düşünüyoruz. Bu kişilerin geçici yapılacak sahra hastaneleri ki bu konuda yere yönetimlerin harekete geçmesi gerekiyor. Biz bu kişilerin buralarda izole edilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.