Ege Denizi'nde Seferihisar açıklarında, 30 Ekim 2020'de meydana gelen, 117 kişinin hayatını kaybettiği 6.6 büyüklüğündeki depremde, Bayraklı ilçesindeki 10 katlı Yılmaz Erbek Apartmanı'nın B bloğu da yıkıldı. Yılmaz Erbek Apartmanı'nın altında bulunan markete giren Soydan, kasadayken deprem oldu. Depremin etkisiyle market ve binanın ilk üç katı çökünce Soydan, müşteriler ve market çalışanları göçük altında kaldı. Soydan, arama kurtarma ekiplerinin uzun uğraşları sonucunda 16 saat sonra bulunduğu alandan çıkarıldı. Sağ bacağını kaybeden, sağ kolunda ciddi yaralanmalar oluşan evli ve 1 çocuk annesi muhasebeci Gülçin Aykut Soydan o anlarda neler yaşadığını DHA'ya şu sözlerle anlattı: "Markette tam kasaya geldiğim anda deprem başladı. 5-6 saniye içinde de bina çöktü. Göçük altında kalınca ambulans ve itfaiye sesleri de gelmeye başladı. Çok daha fazla yerin yıkıldığını düşündüm. Oğlum okulda olduğu için onun bulunduğu bina da yıkıldıysa diye çok panik yaptım. Telefonuma ulaşamıyordum, bacağım ve kollarımla birlikte çantam da sıkışmıştı. Çok kötü ve korku dolu anlardı. Bazı anlarda bayıldım. Yer yer ayılıp yeniden bayıldım" ifadelerini kullandı.


'VÜCUDUNUZU 1 MİLİM DAHİ OYNATAMIYORSUNUZ'
Enkaz altında kaldığında vücudunda neredeyse sıkışmayan bir yeri kalmadığını ifade eden Soydan, "Kolum, başım, ayaklarım sıkışmıştı. Bu olayda sağ bacağımı kaybettim. Sağ kolumu da kaybetme riskim vardı. Şu an kolum için kas, tendon nakli düşünülüyor. Eğer bu olursa, kolumu biraz kullanmak mümkün olacak. Sağ bacağımda protez var. AHBAP ekibi, Haluk Levent desteğiyle bu protez sağlandı" dedi. Enkazdan 16 saat sonra kurtarıldığını belirten Gülçin Aykut Soydan, "Bazı anlarda bayıldım. Yer yer ayıktım. Allah kimseye yaşatmasın çok zor bir durum. Hiçbir şey yapamıyorsunuz. Vücudunuzu 1 milim dahi oynatamıyorsunuz. Tam eğilmeye çalışırken, iki büklüm şekildeyken enkazda kaldım. Markette olduğum için önümde kasiyer vardı. O bu olayda yaşamını yitirdi. O onlar yaşamak gerçekten çok zordu" dedi.


EŞİNİ VE OĞLUNUN İYİ OLDUĞUNU DUYUNCA RAHATLADI
Enkaz altında kaldığında oğlunun ve eşinin durumunu çok merak ettiğini söyleyen Soydan, kendisiyle birlikte enkaz altında kalan Fadime Tolun'un elinde telefon olduğunu duyunca ailesine ulaşması için telefon etmesini rica ettiğini dile getirdi. Soydan, "Benimle enkaz altında kalan Fadime Tolun'un elinde cep telefonu vardı. O da benimle birlikte enkaz altındaydı. Dua ediyorduk. Ben eşimi aramasını istedim. Oğlumun okulunun yıkılıp yıkılmadığını sordum. Fadime Tolun', 'Eşim Ejder'in, çocuğum Efe'nin iyi olduğunu, ekiplerin gelip bizi buradan çıkaracağını söyledi. Şükrettim. Rahatladım. Çok fazla kan kaybım vardı. Ara ara ümitsiz olduğum zamanlar oldu. Enkaz altında öleceğimi düşündüğüm anlar oldu" ifadelerini kullandı. Her gece başını yastığa koyduğunda o anları hatırladığını dile getiren Soydan, "Çok sıkıntılı bir süreç. Belki hiçbir zaman atlatamayacağım. Yaşanan bu olay hiçbir zaman unutulmaz ama artık hayata daha farklı bakıyorum. Daha çok gezmek istiyorum. Eşim ve çocuğumla daha fazla zaman geçirmek istiyorum. Sevdiklerimi daha çok seviyorum. Herkes benim için çok değerli. Şu an mutluyum. Buna da şükür diyorum. Daha kötüsü de olabilirdi. Akıl sağlığım en azından yerinde. Buna da şükür" dedi.