Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın bir şehit yakınına sarf ettiği sözlere ilişkin süreci yorumladı. Olayın çok talihsiz olduğunu kaydeden Kırkpınar, “Grup Başkanvekilimiz Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan’ın ağzından çıkan o sözcüğü, kelimeyi bırakınız bir şehit yakınını hiç kimseye sarf edilmesi doğru değil. Kendileri bu konuda pozisyon alarak görevlerinden istifa ettiler.  Bu konu Türkiye’nin gündeminde değil, mevcut iktidarın gündeminde ve daha bunun üzerinde çok tepinirler, bunu göreceksiniz. Mal bulmuş mağribi gibi… Böyle bir şey insan hayatında olabilir olmaması gerekir, kabul edilecek bir şey değil diyoruz, gereğini yapmıştır diyoruz. Bakın, bir mafya liderinin doğrudan muhatap aldığı hükümet ve onun üyeleriyle ilgili neler yaşadık hep beraber Mayıs ayından beri izliyoruz. Bir tek kişi harekete geçmedi. Bugün Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek, ‘bunun binde biri bile doğru olsa mutlaka savcıların harekete geçmesi lazım’ dedi. O durumda savcılardan bir hareketlenme yok ama Lütfü Bey’le ilgili Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın bırakınız takibe alınıp, işin takip edilmesini cinsiyet üzerinden giderek çeşitli kadın STK’larını ‘Neredesiniz, hadi inin sokağa’ gibi ifadelerde bulundu. Bu çok doğru değil. Hiçbir şeyde harekete geçmeyen savcılık, Lütfü Türkkan’la ilgili fezleke hızlıca komisyona geldi. Dikkatle takip ediyoruz, bu çok talihsiz bir şey, bunu kişisel olarak da söylüyorum. Böyle bir ifadenin kullanılması parti kimliğimiz üzerine gölge düşürmüştür. İhtimal dahilinde olmayan bir şey ihtimal dahilinde oldu, böyle bir şey yaşandı. Bunu kabul etmek, hoş görmek ya da buna toleranslı davranmak mümkün değil” açıklamasında bulundu.  

“DOĞRU ŞEYLER DEĞİL” 

AK Parti’den gelen istifa çağrısını değerlendiren Kırkpınar, “AK Parti’nin istifaya çağırması gayet normal çünkü, partimizi kurdurmamak için de ellerinden geleni yaptılar. Genel Başkanımız için de 28 Mart 2019’dan birkaç gün önce ‘Siz milletvekili de değilsiniz hangi deliğe kaçacaksınız’ dedi. Parlamentoda temsil edilen bir partinin genel başkanını tehdit ediyor, Sayın Genel Başkanımız da Manisa mitingine bavuluyla gelerek, ‘Gel, ben buradayım’ dedi. Korku iklimi Türkiye’de hem demokrasiye vurulmuş bir darbedir hem de gelecek nesiller üzerine negatif enerji vermektedir. Bunlar doğru şeyler değil” ifadelerini kullandı.  

“HAK YOLUNDA YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ” 

Kırkpınar, İYİ Parti’ye yönelik bir operasyon olduğunu savunarak, “Milletimiz İYİ Parti’ye yönelik bir operasyon olduğunu biliyor. Rize’deki olaylardan biliyor, Rize olayının hemen ardından grup konuşmasında bu sizin daha iyi günleriniz diyor. Saldırıya ve hakarete uğramış bir parti genel başkanına bu ülkenin Cumhurbaşkanı bunu söylüyor. Demek ki daha olaylar silsilesi bizi bekliyor. Yine ana muhalefet liderinin bir şehit cenazesinde saldırıya uğraması, yumruk yemesi, güvenlik kuvvetleri tarafından bir eve yerleştirilmesi, dışarıdaki insanların ‘Evi yakın’ seslerini hep birlikte izledik, duyduk. Yine Bingöl’deki yaşanan olayın bir diğer parçası da şuydu; elinde A Haber mikrofonlu birinin yanındaki genç bir insana ‘Şunları söyle ben kaydedeceğim’ diyor. A Haber muhabirinin kim olduğu araştırılıyor, Milli Eğitime bağlı bir lisenin memuru… Ülkenin geldiği duruma bakar mısınız. Gazeteci ve TV muhabiri kimliğiyle çalışan insanın devletin memur. Burada A Haber ve Milli Eğitim Bakanı sorgulanmalı, kişinin görev aldığı lisenin müdürü tarafından soruşturma açılmış. Bunlara baktığımızda bizi ne bekliyor bilmiyorum ama bizim kimseden korkumuz yok. Biz doğru bildiğimiz hak yolunda, Ömer’in yolunda yürümeye devam edeceğiz. Bu ülkenin ihtiyacı olan toplumsal barışı sağlamak için, kaynakları doğru kullanarak refahı artırmak için, bu ülkenin geleneklerinden ayrılarak dış politikada yanaş – gör – bekle – vur -gör bizi çok farklı, çok kötü ortamlara çekiyor. Başarısızlığın sebebi de burada aslında” dedi.  

“EN BÜYÜK SIKINTI TRAFİK” 

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2 buçuk faaliyetlerini değerlendiren Hüsmen Kırkpınar, “Yönetim anlayışı açısından söyleyeceğim pek fazla bir şey yok ama icraat ve hizmet akışı anlayışıyla hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısından sonra en büyük sıkıntısı İzmir’in trafik. Bunu herkes yaşıyor. Uzunca bir zamandan beri İzmir’i yönetenlerin altyapıyla ilgili yenilemeye giden herhangi bir icraatları olmadı. Osman Kibar, İhsan Alyanak zamanından kalma altyapıyla yürütüyoruz. O dönem nüfus 1 milyon 600 bin iken şu an 4 buçuk milyon. Şehir büyüdü, yasa gereği köyler de mahalle oldu. İzmir’in bir ucundan bir ucuna Dikili’den Kiraz’a gittiğiniz zaman 330 kilometre, hizmet akışında tabi ki eksiklikler oluyor. Son dönemlerde yaptığımız ziyaretlerde muhtarlarla ya da köylülerle İZSU ile ilgili sıkıntı olduğu ifade ediliyor. Hızlı şekilde müdahale olmadığı, yeterli ekipmanın olmadığından şikayet ediliyor. Bunları biz duyuyoruz, not ediyoruz, kendilerine de iletiyoruz” diye konuştu.  

“OKULLARIN ÇOĞU İZMİR DIŞI SERMAYE” 

İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Adıgüzel Vakfı işbirliğiyle Meslek Fabrikası binasında kurulması öngörülen Tarım ve Teknoloji Meslek Yüksekokuluna ilişkin konuşan Kırkpınar, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir fiziki mekanın, şehre üniversite olarak kazandırılmasına karşı değiliz. Yapılan iş ve işlemlerin hukuki zemine oturtulması gerekir. Ben inanıyorum ki; Hukuk Komisyonunda bu iyi değerlendirilir. Belediyeler üniversite kuramıyor, vakıfla işbirliğine giderek üniversite kurması ihtiyaca cevaptır” ifadelerini kullandı. Cumhur İttifakı’ndan gelen Neden İstanbul’dan bir vakıf’ eleştirilerine yanıt veren Kırkpınar, “İzmir’deki üniversiteler bir bakın, hangisi İzmir sermayesi, yüzde 70 oranındakiler İzmir dışı sermaye. Biz yabancı sermayeyi bu ülkeye beklerken İzmir ve İzmir dışı sermaye diye genelleme yapmak doğru değil. Ben adı geçen vakıfla ilgili değerlendirme yapmıyorum, yatırımcı gelsin yatırım yapsın fark etmez ki, bu ülkenin milli ekonomisi, Katma değer yaratılıyor, istihdam yaratılıyor, vergi ödeniyor. Yeni bir Tarım Teknoloji Üniversitesi diyoruz. Biz her şeyin hukuka uygun, yasal çerçeve içinde yürütüldüğü bir uygulama olsun istiyoruz” dedi.  

“HDP, PKK’NIN YANINA KONUŞLANMIŞ SİYASİ UZANTIDIR” 

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İzmir İl Başkanlığı tarafından eleştirileri değerlendiren İYİ Partili Kırkpınar, “Ben kendilerinin ne yazdığını takip etmiyorum. Ben ne yazdığımı bilen bir insanım, yazdıklarımın da arkasında dururum. Bizim ülkede hür ve bağımsız yaşamanın mücadelesini vermek gibi bir gayemiz var. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet değerlerine sahip çıkarak, bağımsızlığı, milletin birliği bütünlüğünü sağlamam konusunda kimseden ders alacak durumumuz yok. Zaman zaman HDP’ye sempatiyle bakmak gibi söylemler bunlar çok saçma geliyor bana. Bunları iddia eden kişi doğrusunu isterseniz ya beni tanımıyor, İYİ tanımıyorlar. Genel Başkanımızın ifade ettiği gibi HDP PKK’nın yanına konuşlanmış bir siyasi uzantıdır” açıklamasında bulundu.  

“HERKES KENDİ İŞİNE BAKSIN” 

İYİ Parti’ye yapılan üyelikler kapsamında MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin’in, “Müsavat Dervişoğlu’nun yeğenine rozet takmak için ne kadar bu beklediler” çıkışının hatırlatılmasının üzerine konuşan Kırkpınar, “Ben burada Müsavat Bey’in bir yeğeni olduğunu bilmiyorum. Bilsem söylerim, öyle bir olay yok. Öyle bir şey yaşanmadı. Biz partilerinden istifa ettikten sonra bize katılanlara rozet takıyoruz. İnsanlara bir partiye üye misiniz diyoruz, hayır benim hiçbir partiye üyeliğim yok diyorlar. E-Devlet üzerinden girmelerini istediğimizde, baktıklarında şaşkınlıklarını görmenizi isterim. Haberi yok ama bir partiye üye olmuş. Biz üye sayılarımızı verirken Yargıtay’da onanmış üye sayımızdan bahsediyoruz. Beklemede olanları bile ben söylemiyorum, 500-600 kişi beklemede. Biz bugünkü ortamda yükselen bir partiyiz, herkes kendi işine baksın” dedi.  

“UMUDUNUZU KAYBETMEYİN” 

Kırkpınar, Millet İttifakı iktidarında başta ekonomi olmak üzere birçok soruna çözüm getirecekleri açıklamasında bulunarak, “Hiçbir şekilde moralinizi bozmayın, ekonomik krizler atlatılır, yeter ki kardeşliğinize halel gelmesin. Umudunuzu yitirmeyin diyorum gençlere, atanamayan öğretmenlere, yetiştirdiğinin karşılığını alamayan çiftçiye, emekliye, esnafa… Yapılacak ilk genel seçimde hem toplumsal barışın sağlandığını görecekler hem de üretime dayalı ekonomik modelle bu ülkeyi en fazla 3 yılda yaşayan insanların mutlu olduğu ülke haline getireceğiz” ifadelerini kullandı.