Çeşme, Urla, Uzunkuyu ve Kadıovacık'tan gelen çok sayıda çevreci, sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti temsilcileri, Germiyan köy kahvesinde buluşarak, bilirkişi incelemesinin yapılacağı taş ocağına hareket etti. İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin geniş güvenlik önlemi aldığı ocağa giden çevreciler, yanlarında getirdikleri beyaz maskeleri yüzlerine takarak, taş ocağındaki kırma eleme tesisinin çıkaracağı tozların zeytin ağaçlarına, tarım alanlarına ve köye yakınlığı nedeniyle insanlara verebileceği zararlara dikkat çekti. El ele tutuşarak zincir oluşturan çevreciler, bilirkişi heyetini getiren aracın taş ocağına girişi sırasında, İzmir Marşı'nı söyleyip, alkışlı protestoda bulunarak, tepki gösterdi. Soğuk ve rüzgarlı havaya rağmen bir araya gelen 100'e yakın çevrecinin, mahkeme ve bilirkişi heyetinin inceleme yaptığı alana girmesine izin verilmedi. Çevreciler, inceleme bitinceye kadar protesto gösterilerini sürdürdü. Heyetin incelemesinin ardından eylem yapan grup da bölgeden ayrıldı.

AVUKAT SÜRECİ ANLATTI
Keşif ve bilirkişi incelemesi hakkında bilgi veren mahallelinin avukatı Şehrazat Mercan, Yarımada'nın her bölgesinden çevreye duyarlı vatandaşların destek vermek için buraya geldiğini söyledi. Bölgede 3 kez ÇED kararını iptal ettirdiklerini belirten Mercan, "Son olarak 1980'de verilen bir ruhsata dayalı olarak, yönetmelik 7 Şubat 1995 tarihinde yayınlandığı için, müktesep hak olarak, yönetmeliğin 3'üncü maddesine göre kapsam dışı olduklarını iddia ediyorlar" dedi.



'KAZANILMIŞ HAKKIN, AHLAKA DA HUKUKA DA UYGUN OLMALI'

Taş ocağında üç ayrı saha olduğunu belirten Mercan, "Bu tesisin kurulu olduğu saha ile 1980'de olan ve artık hiç olmayan hayali tesisin olduğu sahaları birleştirip, yeni alınan numara üzerinden kazanılmış haklarını sürdürmek istiyorlar. Böyle bir olayla karşı karşıyayız. Kendi işlerini nereden aşıracaklarını, nereden götüreceklerini kendileri de karıştırır oldular. Maalesef devletin verdiği kararlar iyi gitmiyor. Özellikle son birkaç yıldır, son derece hukuka aykırı, mevcut duruma da aykırı böyle işlemlerle karşı karşıyayız. O zamanki Çevre ve Orman Bakanlığı'nın iki yazısı var; 'İki saha arasında illiyet kurulamamıştır. Buraya ÇED kapsam dışı vermiyorum' diyor ve iki defa reddediyor. İl Özel İdaresi reddediyor. İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü de reddediyor. 2005, 2006 ve 2008'de reddedildiği halde bu sefer 'ÇED kapsam dışı' kararını vermişler. Kararın iptal edilmesi için buradaydık. Bir şeyin kazanılmış hakkı, ahlaka da hukuka da uygun olmalı. Ama yapılan işlemler, ne yönetmeliğe ne ahlaka ne de hukuka uygun değil" diye konuştu.

Bu keşfi önemsediklerini vurgulayan Avukat Mercan, kararın Zeytin Kanunu'na aykırı olduğunu da belirtti.

'HEM TURİZM, HEM TAŞ OCAĞI OLMAZ'

Davacılar arasında yer alan Germiyanlı Esen Önen ise, "Ürünlerimiz, ekinlerimiz, ağaçlarımız zarar görüyor. Ayrıca müthiş derecede doğa kirliliği ortaya çıkıyor. Bizim burası aynı zamanda turizm alanı. Ama köyümüzün hemen dibindeki taş ocağı, anlayış farklılığı yaratıyor. Bir taraftan turizm, bir taraftan taş ocağı olmaz" dedi.

Germiyan sakinlerinden Neşe Kaya da, "En çok zeytin ağaçlarımız zarar görüyor. Ayrıca kanser hastalıkları arttı. Taş ocağının tozu yüzünden benim eşim de kanser hastası oldu. Bu taş ocağını istemiyoruz. İlk açıldığında sevinmiştik. Bize, 'İş vereceğiz' dediler. Ama iş de vermediler. Tozlarından da hasta olduk. İstemiyoruz" diyerek tepkisini dile getirdi.