Olay, geçen yılın Şubat ayında, Şehit Furkan Yavaş Anadolu Lisesi'nde meydana geldi. Okulda 7 yıldır hizmetli olarak görev yapan, 2 çocuk annesi Şengül G., bahçede ablasının eşi Erdal Demirsoy'u pompalı tüfekle ateş açtı. Vücudunun çeşitli yerlerine saçmalar isabet eden Demirsoy, ağır yaralanıp, kanlar içinde yere yığıldı. Silah sesini duyanlar, sağlık ve polis ekiplerine haber verdi. İhbarla olay yerine gelen sağlık görevlilerince ambulansla Gaziemir Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Erdal Demirsoy, doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Olay sonrası okulun bahçesinden yürüyerek, çıkan Şengül G., pompalı tüfekle yakalanıp, gözaltına alındı. Polise verdiği ifadede, eniştesinin bir süredir kendisini taciz ettiğini, bu durumun artık dayanılmaz olduğunu, Erdal Demirsoy'un okula da gelebileceğini düşünerek, tüfeği yanında getirdiğini, düşündüğü gibi okula gelip aynı davranışları sürdürmeye kalkışınca vurduğunu kaydeden Şengül G., sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

'ÖLDÜRME AMACIM YOKTU, KORKUTMAK İSTEMİŞTİM'
İzmir 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına, tutuklu sanık Şengül G. ve tarafların avukatları katıldı. Duruşmada savunma yapan Şengül G., eniştesinin, ablasıyla evlendiği günden beri kendisini rahatsız ettiğini ve cinsel birliktelik için baskı yaptığını iddia etti. Eniştesinin tehditleri nedeniyle olayı uzun süre kimseye anlatamadığını kaydeden Şengül G., şunları söyledi:

"Eniştem, ablamla evlendiği zamandan itibaren beni rahatsız etmeye başladı. İlk başlarda çocuk olduğum için anlamamıştım; ama sonra tavırlarından, niyetinin kötü olduğunu anladım. Yaklaşık 30 yıl boyunca beni sürekli rahatsız etti, cinsel birliktelik için baskı yaptı. Her seferinde reddettim. Tehdit ettiği için ve korktuğum için kimseye anlatamadım. Bir süre sonra bunu ablama anlattım. Ablam, eniştemin beni rahatsız ettiğini biliyordu. Beni telefonla arayıp, rahatsız ettiği için birkaç kez numaralarımı değiştirdim. Olaydan 1 hafta önce beni öldürmekle tehdit etti. Peşimi bırakması için yalvardım ama bana 'Cehennemin dibine de gitsen ölümün benim elimden olacak' dedi. Kanser hastası olduğu için beni aramaz, diye düşündüm; ama rahatsız etmeye devam etti. Olay günü yine arayıp, okula geleceğini söyledi. Ben de evden tüfeği aldım. Amacım korkutup, peşimi bırakmasını sağlamaktı. Evden çıkarken, tüm planım böyleydi. Okula gittim, öğrenciler ve öğretmeler gittikten sonra okulda kimse kalmadı. Pencereden baktığımda geldiğini gördüm. Bahçeye çıkarak, tüfeği korkutmak için gösterdim. Bana doğru gelince yere doğru 1 el ateş ettim. Buna rağmen üzerime gelmeye devam etti. 2 el daha yere ateş ettim. Vurduğumun farkında değildim. Karakola giderken, polisler beni yoldan aldı. Öldürmek amacım yoktu; bıkmıştım ve korkutmak istemiştim."

'KARDEŞİMDEN ŞİKAYETÇİ DEĞİLİM'
Duruşmaya katılan Erdal Demirsoy'un eşi N.D. ise kardeşinden şikayetçi olmadığını belirterek, "Kardeşim, bana eşimin onu rahatsız ettiğini sürekli söylüyordu. Eşime sorduğumda ise kabul etmiyor ve bana kızıyordu. Bir yanda ölen kocam diğer yanda ise kardeşim. Ben şahsım adına kardeşimden şikayetçi değilim" diye konuştu.

'BU İŞİN SONU KÖTÜ BİTECEK DEMİŞTİM'
Erdal Demirsoy'un oğlu Y.D. de teyzesinin birkaç kez kendisinden konuyla ilgili yardım istediğini dile getirerek, "Teyzem, bana babamın onu rahatsız ettiğini söyleyerek, yardım istedi. 'Babanı savcılığa şikayet edeceğim' dedi. Ben de 'Babamla ben konuşurum, şikayet etme' dedim. Olayı babama sorduğumda, böyle bir şeyin olmadığını, aksine teyzemin kendisini rahatsız ettiğini ve birlikte olmak istediğini söyledi. Ben de babama 'Ne haliniz varsa görün ama bu işin sonu kötü bitecek' demiştim ve maalesef kötü bitti" dedi.

Erdal Demirsoy'un kızı Y.E. ise teyzesinden, babasını öldürdüğü gerekçesiyle şikayetçi olduğunu belirtip, davaya müdahil olmak istediğini söyledi.

Mahkeme heyeti, dosyadaki eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.