Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Seçimler için start veren CHP'de "İstifa Genelgesi" henüz yayınlanmadı. Parti içinde genelgeye ilişkin "Ağustos ayında yayınlanacak" ve "Yüksek Seçim Kurulu'nun takvimi takip edilecek" şeklinde 2 ayrı görüş var. Genelge henüz fiilen ortada olmasa da parti kulislerinde milletvekilliği hareketliliği yaşanıyor. 2 dönemdir CHP İzmir İl Başkanlığı görevini yürüten Deniz Yücel, "Ben CHP İzmir İl Başkanıyım ve bu görevimi layıkıyla yerine getirmek için çalışıyorum. Siyasi bir ikbal peşinde değilim. Şu an yerine getirdiğim görevi de asla başka bir göreve gelmek için basamak olarak kullanmam. Bu benim yapıma ve ilkelerime aykırı. Ülkede bunca dert, vatandaşın bunca sıkıntısı varken, kendi siyasi geleceğimi düşünmeyecek veya bunun için mesai harcamayacak kadar iyi bir CHP’li olduğumu düşünüyorum" açıklamasını yapsa da, parti örgütü tarafından Yücel'in milletvekili adaylığına kesin gözüyle bakılıyor. Dolayısıyla da "Yücel'den sonra yeni il başkanı kim olmalı" sorusunun yanıtı merak ediliyor.

DENEYİMLİ İL BAŞKANLARI "YENİ BAŞKAN"I ANLATTI

CHP İzmir'in deneyimli il başkanları Ali Engin, Tacettin Bayır, Bedri Serter, Rıfat Nalbantoğlu, Selçuk Ayhan, Alaattin Yüksel ve Ekrem Bulgun "Deniz Yücel'in milletvekilliği için istifası söz konusu olursa CHP'nin yeni il başkanı nasıl olmalı?" sorusunu yanıtladı.

SERTER: "CUMHURBAŞKANI KILIÇDAROĞLU'NU TEMSİL ETMELİ"

2015 - 2016 yılları arasında il başkanlığı yapan CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter, "Şu anda mevcut bir il başkanımız varken yerine fal bakmanın anlamı yok ama mevcuttaki il başkanımız şu anki süreci başarılı şekilde yürütmekte. Yönetimiyle de, ilçeleriyle de gayet iyi diyalog halinde götürüyor fakat ola ki milletvekilliği için olası bir istifası olursa; yerine gelecek arkadaşımız öncelikle örgütüyle barışık olan, örgütün kabul ettiği biri olmalı. İzmir çok önemli bir kent, buradaki herkesle 7 cihanla barışık olması gereken bir insan olmasını ben yeğlerim. Sivil Toplum Örgütleriyle, odalarla, örgütle, belediyeleriyle, ilçeleriyle, diğer partilere yakın olan insanlarla da barışık olmalı. Çünkü çok önemli bir görev icra edecek. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olacağı için onun temsili söz konusu olacak. Cumhurbaşkanımızı temsil edecek bir il başkanının burada olması çok şarttır. Sadece Genel Başkanı temsil etmeyecek, Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu'nu temsil eden bir il başkanı olacağı için her türlü konuda donanımlı, 7 cihanla barışık bir partilimizin il başkanı olmasını görmek isteriz" dedi. 

"İZMİR'DEN 18 VEKİL ÇIKARTABİLMELİ"

"Yeni il başkanı nasıl belirlenmeli" sorunu da yanıtlayan Serter, "Süreç yönetilir, herhangi bir şekilde kimse incinmez, kırılmaz. Tabi ki bir konsensus dahilinde milletvekillerinin, Büyükşehir Belediye Başkanımızın, ilçe belediye başkanlarımızın, örgütümüzün, herkesin mutlaka Genel Merkez yorumunu alacaktır. Çıkan adaylar arasında da seçimini ona göre yapacaktır. İzmir önemli bir kent bu seçimde. İzmir'de bundan sonraki seçimde hem Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun en yüksek oyla Cumhurbaşkanı seçilmesini yaratmak mecburiyetindeyiz, buna ilaveten milletvekili sayımız 7-7'ydi, burada biz daha fazla vekil çıkartmalıyız. Burada benim hedefim 9 - 9 vekille gitme meclise, bunu da sağlayabilecek bir arkadaşımızın orada görev almasında fayda var. Bu tabi tek başına olacak bir şey değil, yönetimiyle de entegre olmalı, yönetimini de iyi yönetecek bir kişinin olması lazım. Sadece il başkanlığı tek başına bir şey ifade etmez. Hem yönetimini iyi organize etmesi lazım, hem de Genel Merkezle olan organizasyonu çok iyi götürmesi lazım" ifadelerini kullandı.   

ENGİN, "PARTİYİ BÜYÜTME POTANSİYELİ OLMALI"

4 Haziran 2012 - 23 Aralık 2014 yılları arasında CHP İzmir İl Başkanlığı yapan Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, Deniz Yücel'in çalışmalarını çok başarılı bulduğunu ve partiyi 2023 seçimlerine götürecek il başkanının da Yücel'in çalışmalarını ileriye taşıyacak biri olması gerektiğini anlattı. Engin, "Görevini 2 dönemdir başarıyla, fedakarca sürdüren bir il başkanımız var. Kendisi karar verirse, başta Genel Başkanımızın, Büyükşehir Belediye Başkanımızın, mevcut il yönetimimizin en iyi şekilde karar vereceğine inanıyorum. Büyükşehir Belediye Başkanımızla ve Genel Başkanla uyumlu çalışacak, seçim götürecek, partiyi önümüzdeki döneme hazırlayacak bir il başkanı tabi ki seçmenle de, parti örgütüyle de diyalog kurabilecek, partiyi büyütme potansiyeli olan bir arkadaşımızın olabileceğine ben inanıyorum" dedi. 

"YÜCEL'İN ÇALIŞMALARINI İLERİ TAŞIMALI"

Engin, "Aday nasıl belirlenmeli" sorusuna ise; "Tüzüğümüze göre il yönetimi kendi içinden ya da dışarıdan birini seçer. Genelde parti teamüllerimize göre istişare ile oluyor, tüzüğümüz öyle dese bile. Geçmiş dönemlerde bu durumlar parti teamüllerimiz doğrultusunda istişare ile devam etti. Yani Genel Merkezle, Genel Başkanla, Büyükşehir Başkanıyla, ilçe belediye başkanlarıyla, ilçe başkanlarıyla, mevcut il yönetimiyle istişare edip olabilecek en iyisi bulunuyor. Çünkü yöntem tüzüğe de aykırı olmaz. Tüzüğümüzde il yönetimi kendi içinden ya da dışarıdan birini seçer diyor, boşalma durumunda... Gelecek arkadaşımızın da hem seçmenimizi dikkate alan, büyüten, Deniz Başkanımızın yaptığı başarılı çalışmaları daha ileriye taşıyacak bir arkadaşımız olacağına inanıyorum ben" yanıtını verdi.   

BAYIR: "VERDİĞİ TALİMAT YERİNE GETİRİLMELİ"

17 Ocak 2011 - 4 Haziran 2012 yılları arasında CHP İzmir İl Başkanlığı yapan CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, yeni il başkanı için İzmir vurgusu yaparak, "Şu an il başkanımız var, kendisinin de istifa edeceğine yönelik bir açıklaması yok ama olası bir milletvekilliği için istifa söz konusu olursa; siyaseti iyi okuyabilecek birisi olmalı. İzmir'i tanıyan, İzmir'de yetişmiş, siyaseti İzmir'de yıllarca yapmış birisi olursa hem örgütler tarafından kabul görür, ilçe örgütleri üzerinde patronajlığını yapabilir bu çok önemli bana göre; hem de örgütü iyi dizayn edebilir yani iktidara taşıyabilir. İl Başkanı, partinin genel başkanını temsil eder, dolayısıyla bilgisi, birikimi, deneyimi, ağırlığı olmalı yani hem ilçe başkanlarının üzerinde, hem de belediye başkanlarının üzerinde bir yaptırım gücü olabilmeli. Talimatı verdiği zaman gereği yerine getirilmeli. Böyle bir il başkanı nasıl olacak seçime giderken muhtemelen atama yapılacak ya da mevcut yönetimin içinde bunu gözetir mi o da ayrı soru tabi" ifadelerini kullandı. 

NALBANTOĞLU, "İKTİDAR YÜRÜYÜŞÜNE KATKI KOYMALI"

13 Temmuz 2010 - 17 Ocak 2011 yılları arasında il başkanlığı yapan Parti Meclisi Üyesi Rıfat Nalbantoğlu, "Bunun yöntemleri belli. Henüz MYK'nın herhangi bir kararı olmadan ben fikir beyan etmeyi doğru bulmuyorum ama partimizin karşı karşıya olduğu sorunları çözecek, partimizin iktidar yürüyüşüne katkı koyacağından şüphe duymayacağım bir Cumhuriyet Halk Partili arkadaşımızın il başkanı olacağından eminim" dedi. 

BULGUN: "YÜCEL BU SÜREÇ İÇİN ÇOK UYGUN"

27 Şubat 2010 - 13 Temmuz 2010 yılları arasında il başkanlığı görevinde bulunan Ekrem Bulgun, "Halkın ihtiyaçlarını göz önüne alacak ilçe ve il başkanları olmalı. Halkın nabzını tutacak, devamlı sahada olacak, devamlı halkın içinde olacak, örgütle iç içe olacak, örgütün bütün sıkıntılarını atlatmış olacak, genel merkezle çok sıkı temas edecek biri olmalı. Zaten il başkanının da görevi budur" dedi. Bulgun, "İl Başkanı nasıl belirlenmeli" sorusuna ise; "Mevcut İl Başkanımız Deniz Yücel bence bu süreci yönetmeye uygun, çalışkan bir arkadaşımız, başarılı olacağını tahmin ediyorum. İstifa genelgesi henüz yok, kongreler ertelendi. Belli olmaz bazen il başkanı seçime götürüyor ve kontenjan da yapılabiliyor, süreç seçim yaklaştığında daha sağlıklı değerlendirilebilir" yanıtını verdi. 

AYHAN: "EKİBİN ADAMI OLMAMALI"

Eylül 2005-Mayıs 2007 yılları arasında il başkanlığı yapan Selçuk Ayhan, "Bunu mevcut il başkanının istifa edeceği varsayımı doğrultusunda söylüyorum; tüzüğe göre yapılırsa mevcut il yönetiminin içinden seçilir zaten. Bunun dışında seçime götürecek bir il başkanı olsun mantığıyla hareket edilirse, herhangi bir milletvekilinin, herhangi bir belediye başkanının, parti içindeki herhangi bir ekibin adamı izlenimi vermeyecek ve tecrübeli birisi olması lazım. Abi ya da kardeş olabilir ama tecrübeli olmalı. Herkese eşit mesafede yaklaşabilen, herkesin kendisinden bir şeyler bulabileceği, güveneceği bir kişi olur doğrusu. Bunların yanı sıra dinamik, enerjik olmalı. İletişim konusunda problem yaşayan biri olmamalı, beden dili, nezaketi, kültürü, yaklaşımı her şeyiyle oraya yakışmalı" açıklamasında bulundu. 

YÜKSEL: "İSTİFA GENELGESİNDE GEÇ KALINDI"

2000 yılında CHP İzmir İl Başkanı olarak seçilen, 2011 genel seçimlerinde CHP İzmir Milletvekilliği yapan, 2015 yılında ise tekrar İl Başkanlığına seçilen Alaattin Yüksel, istifa genelgesinin bir an önce yayınlanması gerektiğine dikkat çekerek, "Genelgenin henüz yayınlanmamış olması bence bir eksiklik, geç kalındığını düşünüyorum. Çünkü Kasım'da erken seçim de olabilir ve çok az bir süre kalmış olur. Bir an önce genelgenin yayınlanıp, hemen harekete geçilmesi gerektiğine inanıyorum. Aday olacak arkadaşlarımız görevlerini erken bırakmalılar. Sadece il başkanıyla sınırlı değil bu, il yöneticilerinden, ilçe başkanlarından da olabilir. Her kimse bir an önce bu kararı vermeli, hem özgürce kendi adaylık çalışmalarını yürütürler, onlara fırsat olur hem de yerlerine gelecek arkadaşların hazırlanma, uyum sağlama süreci tamamlanmış olur" dedi. 

"ADAYLAR 4 ANADALDA YARIŞMALI"

"Adaylar nasıl belirlenmeli" sorusunu da yanıtlayan Yüksel, "Aslınsa demokratik yöntemlerle belirlenmesi gerekir diye düşünüyorum ben. Önseçim yapılabilir ama farklı bir önseçim. Adaylar 4 anadalda yarışmalı. İl ve ilçe yöneticilerinin görüşü alınır, STK'ları, kamuoyunu da sürece dahil ederek adaylar belirlendikten sonra da parti üyelerine başvurulur. Adaylar yüzde 25 puanı buradan alırlar. İkinci aşamada; STK, sendika, odalar ve derneklerden yüzde 25 puan alırlar, üçüncü aşamada; kamuoyuna, direkt halkın doğrudan görüşüne başvurulur. Seçilecek kişinin kamuoyunda da var olması gerekir. Güven duyulan bir kişi olması gerekir. Son yüzde 25 puan da parti yönetimi, il yönetimi ve genel merkezin puanlamasıyla belirlenmeli diye düşünüyorum. Çünkü bu seçim; tarihi bir seçim! Rejim değişikliği tartışılıyor. Türkiye için bir yol ayrımı olacak, burada kişisel hırslar, kişisel kariyer planlarının bir kenara bırakılarak karar verilmesi gerekiyor. En doğru yöntemin de bu şekilde olacağını düşünüyorum. Bu yöntem uygulanmazsa, 'vakit yok' denilirse, en azından il ve ilçe yönetimlerinin görüşü alınmalı, kadın ve gençlik kollarının görüşü alınmalı. Böyle belirlenen adaylar STK, oda ve derneklerin terazisinde de tartılmalı. Adayın yalnız partide olması yeterli değil, kamuoyunda da olmalı. Halkta da olmalı, seçmende de olmalı. İlla genel merkez belirleyecekse, atama usulü olacaksa adayın parti tabanında, kamuoyunda, halkta kabul görecek, en azından il ve ilçe yönetimlerinin de görüşleri alınarak, bunu da ölçü olarak kullanarak aday belirlenmeli. Genel merkez zaman zaman bu işi bu şekilde yapar. İl yöneticilerini, delegeleri dinler ama sonuçta kendi bildiğini okur, kendisi kimi istiyorsa önceden o belirlenmiştir, ona karar verir. Bu doğru bir yöntem değil, hele ki tarihi bir seçimde... Gerçekten buradaki insanların il ve ilçe yöneticilerinin görüşlerine, duygularına değer verilmesi gerekir" diye konuştu. 

"SEÇMEN VE ÜYEYİ SİYASETİN ÖZNESİ YAPMALI"

Yüksel, CHP'nin iktidar yürüyüşündeki il başkanı ve A takımın nasıl olması gerektiğini anlatarak, "İl Başkanı da tek başına değil, aslında bir A takımı belirlenmeli. Deneyimli, dinamik, vakti olan, çalışkan, sorumluluk sahibi insanlardan bir A takımı belirlenmeli. Çünkü çok çalışmayı gerektirecek bir seçimdeyiz. Bu seçim nasıl olsa kazanılır kolaycılığına kaçmayacak, gerçekten sorumluluk duyguları olan, yaratıcı çalışma yöntemleri ortaya koyabilecek, güçlü bir A takımı olması gerekir. Tek başına kimse mucize yaratamaz. Tek başına kimse başarılı olamaz. Takımı önemli, o takımla birlikte bütün örgütü, STK'ları, sendikaları, odaları seçimde harekete geçirebilecek, hatta seçmeni harekete geçirebilecek bir kadro olmalı. Seçmeni ve üyeyi siyasetin seyircisi olmaktan çıkartıp öznesi haline dönüştürecek bir takımdan söz ediyorum. Kapı kapı dolaşacak, kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla bütün diğer kurumlarla birlikte, tek tek insanlara dokunacak bir çalışma tarzının önemli olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.