GÜNDEME BAKIŞ - Seferihisar’da ev hanımı Fehime Bağış ile inşaatlarda çalışarak evinini geçimini sağlayan Mehmet Bağış çifti, hayatlarının en zor günlerini geçiriyor. 40. haftanın sonunda doğumu planlanan Elif Su bebek iddiaya göre İzmir Urla Devlet Hastanesi doktoru M.Ö.A tarafından doğumu 42. haftaya kadar bekletildi. 42. haftanın sonunda fenalaşan anne Fehime Bağış acil olarak hastaneye kaldırıldı. Yapılan muayene sonrası hemen doğuma alınan anne Fehime Bağış’a ilk başta normal doğum yaptırılmak istendi ve vakum kullanıldı. Bu işlemde başarısız olunca Baba Mehmet Bağış’tan alınan imza ile sezaryen yapılan bebek yüzde 98 engelli olarak dünyaya geldi.

KAYMAKAM SORUŞTURMA AÇMADI
“Bebeğimin bu hala gelmesinden kim sorumluysa cezalandırılmasını istiyorum” diyen baba Mehmet Bağış “ Urla kaymakamına ve savcılığına gittim ama ne soruşturma açıldı ne de sorumlular bir ceza aldı, hakkımızı arayamadık bile “dedi.  Bağış, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Bizim bebeğimiz doktor ihmali nedeniyle ağır engelli kaldı, yani görmesi yok, duyması yok, ağlama yok yeme yok içme yok, hiç bir şeyi yok. Bunu doktor bu hale getirdi. Tam bir yıl oldu. Bir yıldır biz hastanelerde kendi imkanlarımızla doktorlara gidiyoruz. Biz bebeğimize bir şey olmasın diye doktorumuzu uyarmıştık, daha önce eşimin iki tane düşüğü vardı. Doktora anlatmıştık. ‘Kontrol altında olmamız gerekli’ demiştik. Doktor, ‘ne gerekiyorsa yaparız’ dedi. Kontrollerimize aksatmadan gittik.Doğum tarihi belliydi, doğuma 3 gün kala biz doktora gittik. Eşimi zaten yatırırlar diye düşündük. Gittiğimizde bizim doktorumuz yoktu başka doktor vardı. ‘Daha zamanı var doğum yapmayabilir’ dedi. Bizi geri gönderdi. Sonra yine doktorumuza gittik, ‘bir hafta sonra gelin’ dedi. 41 hafta oldu. Tekrar doktora gittik. Doktor, ‘gene zamanı gelmemiş haftaya gelin’ dedi.42 hafta oldu, eşim rahatsızlandı. Aracımız yok. Cami hocamıza söyledim, onun arabası ile gittik. Acil de söyledim. ‘eşim doğum yapacak’ Orada da ‘daha zamanı var gidin’ dediler. Sabah kendi doktorumuza gittik. ‘42 hafta oldu nasıl olacak?’ dedim. Doktor baktı. Bebeğin suyunun azaldığını söyledi. Biz bunun ilmine güvendik. ‘Doktor biliyordur’ dedik, aradan bir saat geçmeden eşimi doğuma kaldırdılar, hiçbir inceleme yapmadan bana bile sormadan doğuma kaldırmış. 5 ya da 6 saat doğumda kaldı. Doğumda vakumla çektikleri için beyin hücreleri zarar görmüş. Sonra beni çağırdılar, ‘eşin ölüyor sezeryan yapacağız hemen imza at’ dediler. İmzayı attım sonra İzmir’de özel bir hastaneye sevk ettiler. Orada 2 ay kaldı. Ciğerlerinde hava kaçırma var, doğum sırasında çok zorlandığı için beyin hücreleri ölmüş’ bilgisini bize verdiler. 1 ay sonra hayati riskini atlattı ve ciğerleri toplandı. Ama evladım engelli kaldı. ‘Bir ömür boyu böyle kalacak’ dediler. Duymayacak, yemesi, içmesi olmayacak. Beyni zarar görmüş. Ben kendi imkanlarım ile bir yıldır doktorlara götürüyorum, en son bu halinde nereye gittimse zaten olmadı. Savcılığa suç duyurusunda bulundum. Bir yıldır bekliyoruz. Urla kaymakamı soruşturmaya izin vermedi”

ÖLÜMÜNÜ BEKLEYECEKSİNİZ!
‘Film çektiler, dediler ki bu çocuğu eve yatıracaksın ölümünü bekleyeceksin. Bir ilaç var, o uyutacak ve ölümünü bekleyeceksiniz. Bu çocuğu doktor bu hale getirdi, ben istiyorum ki kaymakam neden bütün belgelerim elimde olduğu halde soruşturma açmıyor? İzin verilsin! Soruşturma açılsın cezasını çeksinler, başkaları bunu yaşamasın benim tek isteğim bunlar. Devlet başkanımıza sesleniyorum çocuğumun hakkı yerde kalmasın. Elimde bütün belgeler, her şey var. Adaletin yerini bulmasını istiyorum. Devletimizin bütün büyüklerinden yardım istiyorum ki çocuğumun hakkı yerde kalmasın. Doktorun bu hale getirdiği çocuğumun kaymakamın soruşturmaya izin vermemesi bizi çok yaraladı. Biz burada kızımızın ölümünü bekliyoruz, doktor bizi eve gönderdi ve dedi ki ‘artık ölümünü bekleyeceksiniz’ Ben burada her gün ölürken o doktor orda görevinin başında. Bir can var burada. Biz bir hayvana bir şey olduğunda üzülüyoruz acısını çekiyoruz ama şimdi kızımız kollarımızda ölüme gidiyor”

BEN HER GÜN ÖLÜYORUM…
Anne Fehime Bağış “ Ben herkesten bütün büyüklerimden kızımın hakkı yerde kalmasın istiyorum. Başka anneler benim gibi gözyaşı dökmesin istiyorum. Benim içim yanıyor başkasının içi yanmasın bir insan her gün gözü önünde evladının ölmesini bekler mi? Çok kötü bir şey, ben o duyguyu öyle bir yaşıyorum ki her gün ölüyorum. Bir defa ölseydim her şey daha iyi olurdu benim için” dedi.