Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Büyükşehir Belediyesi Grup Başkanvekili Mustafa Özuslu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Büyükşehir Meclisi’ndeki muhalefeti değerlendiren Özuslu, Genel olarak AK Parti muhalefetinden memnun olduğunu belirterek özellikle Temmuz Ayı olağan meclisinde yaşananlara dikkat çekti. Özuslu, “Genel olarak baktığımız zaman memnunuz. Ama her zaman en doğru şekilde mi muhalefet yapıyorlar? Hayır! Belli noktalar dışında şikayetimiz yok. Beni şahıs olarak da beni en fazla rahatsız eden bölüm gündem dışı konuşmalar bölümü. Neden? Çünkü o bölümü biz kötüye kullanıyoruz. Sonuçta meclisteki insanların motivasyonu düşüyor. Geçen meclisi 15 kişiyle falan kapattık. Bunun bir anlamı var mı? Yok. Orada konuşsan ne olur konuşmasan ne olur! Bir ara 'ayağa kalkın bakalım kaç kişi kalmışız?' dedim. Bu iyi bir görüntü değil. İzmir Büyükşehir Belediye meclisi gündemindeki maddeleri görüşüyor. Muhalefet herhangi bir şekilde söz kısıtlamasıyla karşılaşmıyor. Gündem dışında da karşılaşmıyor. Ama gündem dışını normal bir gündeme çeviriyorsunuz. Yönetmelik der ki; gündem dışı konuşmalar için talepler yazılı olarak verilir, çıkar konuşulur. Söz verip vermemek, süresini belirlemek başkana aittir. Demokrasilerde konuşmak bir haktır, bunda bir sıkıntı yok. Ama gündem dışı konuşmalar, bazen demokratik teamülleri kötüye kullanıldığının imajını veren bir hal çiziyor. Bu beni rahatsız ediyor. Yoksa meclisin genel olarak çalışma disiplininden, anlayışından memnunuz. Kararlar çok büyük oranda oy birliğiyle çıkıyor. Bu aslında kıymetli bir şey. Sayın Tunç Soyer de aynı şeyi söyler” dedi.

“TEKRAR, ZAMANIN İSRAF EDİLMESİDİR”

Meclisteki tekrar eden konuşmaların zaman israfı olduğuna dikkat çeken Özuslu, “Tartışmalar yararlı ama tekrar zararlı. Oradaki insanlar bir kere söylediğinde anlar. Aynı konuşmacı iki kere aynı konuya değinebiliyor ya da diğerleri de aynı konuyu tekrarlıyor. Bunun kime ne faydası var, bunu anlamış değilim. Trafik sorunu var, eyvallah anladık. Trafik sorunuyla ilgili bir şey de söylüyorsun, onu da anladık. Bunun cevabı da verilir. Fakat kardeşim, trafik sorunu var, öbürü çıkıyor trafik sorunu var. Bu, zamanın israf edilmesidir. Demokrasi de bu değil zaten. Demokrasi sözün söylendiği ve sözün bir ağırlığının olduğu rejime denir. Yoksa aynı şeyi tekrarla, aynı şey üzerinde 40 kere dolaştır... Bu suistimal olur. Bunu hiç kimsenin yapmaması lazım. Meclis çünkü İzmir'in meseleleri konuşulsun diye var. Eyvallah konuşulsun. Şu konuşmasın, bu konuşmasın, şunun söz hakkını kısalım değil. Kaldır indir yaparsın biter. Geçen gün AK Partili arkadaşlar ne yaptılar? Madde başlıkları okunarak değil her madde okunsun dediler. Tamam, mümkün. Ama onun karşılığında senin ne hakkın var? Yeterlilik önergesi verirsin olur biter. Konuşma sürelerini o sürede tutarsın olur biter. Amaç bu değil ki!

“ÇARŞAMBA GÜNÜ MECLİSİ KİLİTLEMEK İSTEDİLER”

Temmuz Ayı olağan meclisi ikinci oturumunda AK Parti’nin meclisi kilitlemek için hamle yaptığını aktaran Özuslu, “Söz hakkı kısıtlanmıyor. Ben dönüp dönüp tutanakları okuyorum, herhangi bir kısıtlama yok. Hatta fazla söz var. Bu yüzden mecliste kimse kalmıyor. O meclisin başlayıp doğru bir şekilde bitmesi gerekir. Çarşamba günü meclisteki hamle kilitlemeydi. Meclise ara verdim. Neden ara verdim? Kilitlenmesin diye ara verdim. Yoksa kilitlenecek. 1 yıl önce de benzer bir şey olmuştu. Siz eleştiriyi kişileştirmeye başlarsanız bu doğru değil. Başkanın kişisel birtakım noktalarını, yaşam alanlarını mecliste gündeme getirmeye başlarsanız buna herkes tepki gösterir. Başkan da gösterir, ben de gösteririm. Üslup dediğimiz şeye tarif edildiği, yazıldığı şekilde kolayca sahip olunmuyor. Bu bir norm aslında ve buna alışmak zorundayız. Nasıl muhalefetin hakkı varsa iktidarın da hakkı var. Meclisi biz iyi bir şekilde yönetmek mecburiyetindeyiz. Onun hakkını vermemiz lazım. Bütün tartışmalarda amaç hasıl olacak ve oylanacak. Amaç hasıl olmuş, aynı şeyi 40 kere konuşuyoruz. Bunun bir yararı yok. Amaç hasıl olmuş. Neyi konuşuyoruz? Bazen 'sataşma var' diyorlar. Ne dedi de sataşma var? Yok. O noktalarda insan şüpheye düşüyor. Ne gerek var?

“HIZAL, YILDIZ, BOZTEPE VE MISIRLI İLE İŞ YÜRÜYOR”

Geçen gün AK Partili bir arkadaşımız kalktı, 'Siz AK Parti Grubu'na haksızlık ediyorsunuz, nazik davranmıyorsunuz' dedi. Allah Allah! Etrafıma baktım, acaba başka birileri mi var? Nasıl ya! Kimse kimseye konuşma hakkı lütfetmiyor zaten. Kullanıyorlar. Açın tutanaklara bakın. Kaçar dakika söz alıyorlar Allah aşkına! Grup sözcüsü ayrı grup başkan vekili ayrı söz alıyor. Boztepe ayrı geliyor. Oradan Fikret Bey çıkıyor. Bu dörtlüyle yürüyor iş. Bana ve özellikle Sayın Soyer'e çok fazla haksızlık yapılıyor. Meclis Ankara'daki gibi değil. Bizim yönetmeliğimiz daha farklı ama sonuçta bir yönetmelik var. Buna mukabil sonuçta İzmir halkının gözü önünde tecelli eden bir meclis de var. Herkes sorumluluğunu bilerek hareket etmeli. Yoksa yönetmelik şöyle diyor, şöyle yapalım... Bu da mümkün, yapabilirsin. Daha iyi yönetmek için formatlarsın ama biz yetişkin insanlarız. Siyaset yapıyoruz ve İzmir halkının sorunları için uğraşıyoruz. Otokontrol diye bir şey de var. Hiçbir hatibin sözüne şöyle konuş böyle konuş diyen oldu mu? Olmaz ki! Öyle bir şey olabilir mi? Otokontrol yok mu? Ağzımıza geleni söyleyecek miyiz yani?

“HIZAL, SİNSİ SİYASET YAPTI”

İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal’ın, “Büyükşehir CHP’li belediyeler arasında bile ayrım yapıyor. Konak Belediyesi’ne üvey evlat muamelesi yapılıyor” sözlerini değerlendiren Özuslu, “Ben kendi belediye başkanlarımızla ilgili basın önünde konuşan biri değilim. Haddim de değil. Söyleyeceğim bir şey yok. Mecliste AK Partili Grup Başkan Vekili arkadaşımızın söylediği şeye katılmak mümkün değil. Konak Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin beraber yaptığı yatırımların hepsinin dökümünü verebilirim. Bana gerek yok Abdül Başkan zaten bunları anlatır. Böyle bir şey olabilir mi? O bile güldü. Oturumda kendisi yoktu zaten. Bu bir siyaset. Ama kurnaz bir siyaset. AK Partililerin yaptığı kurnaz siyaset. Abdül Batur ile Tunç Soyer'in arasında bir çelişki mi var? Hayır. Konak meclisinden gelen önergeler oy birliğiyle geçiyor. Orada sinsi bir iş var. Konak'tan oy birliğiyle gelen önergenin reddedilmesi üzerine onlar sözü aldılar. Çok spesifik bir konu. Onu nereye genişletti? Ne alakası var. Buca'ya, oraya yapıyorsunuz, Konak'a yapmıyorsunuz. İzmir Büyükşehir Belediyesi 30 ilçe belediyesine de yapıyor. Geçenlerde otobüs dağıtımıyla ilgili doğrudan oylama yapacaktık, AK Parti Grup Sözcüsü Hakan Yıldız, ‘Hangi belediyeler’ diye sordu. Okudular, Bergama ve Bayındır… Başka söze gerek yok. Sayın Tunç Soyer, gerçekten adil bir insan, belediye ayrımı yapmıyor. Bergama’ya gidiyoruz, görüşüyoruz, siyaseti bir tarafa koyun, işin içine girdiğiniz zaman yapılması gerekenler yapılıyor. Bütçen kısıtlı, paran az, olan bütçeyi doğru kullanmak gerekir. Böyle bir sorumluluk var, o para İzmir halkının parası. O para bizim paramız değil ki, Tunç Soyer’in parası değil ki… O para layıkıyla kullanılıyor. Diğer belediyelere de veriyoruz, Türkiye’deki diğer belediyelere de yardım yapıyoruz. Uşak’ta bir AK Partili belediyeye ben teslim ettim yapılan yardımı. Siyaseten bunlar yapılıyor ama oradaki siyaset, sinsi bir siyaset, doğru değil, ona gerek yok. AK Partili arkadaşlara düşmez o. Öyle bir şey de yaratamazlar, bunlar lafı güzaf, boş işler. ‘Abdül Batur’a öyle mi yapılıyor’ Hayır abi, nereden çıkardın? Konak Meclisinden gelen bir önergenin Büyükşehir’de reddedilmesinden böyle bir sonuca nasıl varıyorsun? Yatırımlarla ilgili değil ki o. Konak’ta yapılması gereken bir iş olsa ve yapılmasa o zaman diyebilir. ‘Herkese otobüs verdiniz, Konak’a vermediniz’ dese, tamam, haklı. Önerge başka, sapla samanı karıştırmak bu işte. Onun için bu tutmaz. Zaten tutmadı. Yapışmaz bu ne bize yapışır ne Batur’a yapışır. Abdül Başkan da bu konuda tavır koydu zaten” dedi.

“BOZTEPE ŞOV YAPIYOR”

AK Parti Meclis Üyesi Hüsnü Boztepe’nin, meclis salonuna kasket, çizme, mendil gibi materyaller getirerek konuşma yapmasını değerlendiren Özuslu, “Hüsnü Boztepe’nin yaptığı net, tartışmasız şovdur. Daha öncede bir arkadaş yapmıştı, mayo falan götürdü verdi Boztepe’ye, o da şov. Ben tarz olarak bu tip görsel şovları siyaset kurumu içinde mecliste sevmiyorum. Mandalı burnuna taktı. O fotoğrafı çektiniz. Hatırlıyor musunuz niçin o mandalı taktı. Koku. Ne demişti, ‘Mustafa Özuslu balkona çıkabiliyor musun’ demişti. Önümüzdeki Pazar günü sizleri davet ediyorum. Benim evin önünden çıkacağız, ta Bostanlı’da Churchill Ahmet’in olduğu yere kadar yürüyeceğiz. Siz göreceksiniz 50 bin kişi, ben göreceğim 100 bin kişi. Yönetmen sandalyelerini açmışlar, kimi birasını, kimi sarmasını, dolmasını, çayını içiyor. Vatandaş, halk orada. Ben orada köpek dolaştırıyorum. Hiçbirinin burnunda mandal yok. Buyurun, söylüyorum, Boztepe’yi de götüreceğim oraya. Hiç kimsenin burnunda mandal yok, hiçbir şeyin koktuğu falan da yok. Ayrıca Mavişehir’de kokmuyor. Bir zamanlar kokuyormuş, geçen sene kokmuş, ya şimdiyi konuşuyoruz arkadaş. O önlemler alındı, kokuyla ilgili İZSU gerçekten ciddi çalışıyor. İddia ediyorum diyorum, koksa 10 binlerce insan orada oturup saatlerce vaktini geçirir mi arkadaşlar, geçirmez. Bak ne diyorum, açık açık diyorum, Boztepe de gelsin bizimler, çıkalım yürüyelim. Koku duyarsa, ‘Haklısın kardeşim sen’ diyeceğim yani. Koku moku yok, mandala da gerek yok. Böyle komik görüntülere de gerek yok yani” açıklamasında bulundu.

“KÖRFEZDE YÜZECEĞİZ”

“Körfez’de ne zaman yüzeceksiniz” sorusunu cevaplayan Özuslu, “Körfez temizlendiği zaman körfezde yüzeceğiz. Başkan dönem sonuna kadar yüzeceğim demişti. Bu bir iddia ve bu konuda yapılan çalışmalar var, yürünüyor bu yolda ya. Şimdi Halit Ziya Bulvarını, ana kuşaklama hattını yapacaktık, kazdık, tarih çıktı altta. Ne oldu, Müzeler Müdürlüğü, ‘Şuradan geç, buradan geç, şunu şöyle yap’ dedi, yani belki 5 günde yapacağın iş 35 güne çıktı. Şimdi ne yapacağız, kırıp döküp mü geçeceğiz onu, hayır. Körfezi temizleyeceğiz, 3 sene ya da dönem sonu dedik ama, ikinci döneminin 1’inci yılında oldu başkanın, ne olmuş yani. Asıl olan o iradeyi koyduk mu kardeşim, koyduk. Bir, kirletmeyeceğiz, kirletmezsek temizleyeceğiz. Körfezin kendi sirkülasyonu var zaten. Kirletmeyeceğiz abi kirletmeyeceğiz. Neden kirlendi? Bu körfez neden bu hale geldi? O kanalların çalışmadığından dolayı mı geldi, çünkü akıntı… Körfeze belli miktarda su giriyor, belli bir süre körfezi dolaşıyor, içeriden alttan ve körfezden çıkıyor. Bu çok açık yani dünya oluşumundan İzmir oluşumundan beri bu böyle oluyor. Körfeze su giriyor, diyelim ki milyonlarca metreküp su giriyor, belli süre körfezde kalıyor ve çıkıyor. Bu aslında sirküle oluyor işte. Ama sen Gediz’i, Melez’i, Arap Deresi’ni kirletmişsin… Körfez’e 22 tane dere akıyor. Bu derelerin her birinden eğer kimyasal akarsa, şehrin bütün pis suyu denize verilirse… Bu arıtmalar ne zaman oldu? Çiğli Arıtma ne zaman oldu? Diyelim ki 20 sene. Yağmur suyu kanallarıyla pis su kanalları birleşik. Bunu ayırmazsan yağmur suyunu denize verirken başka suyu da verirsin. Vermezsen, hepsini arıtmaya götürürsen, arıtmanın kapasitesi belli. Dolar, taşar. Zamanında yapılmamış. Ama biz yapıyoruz. Zaman ve maliyet” dedi.

“İYİ BİR BELEDİYE DEVRALDIK”

Aziz Kocaoğlu’ndan iyi bir belediye devralındığını belirten Mustafa Özuslu, “Tunç Soyer, dedi ki; toz kondurmayacağız, aldığımız yerden ileriye taşıyacağız, başımızın üzerinde taşıyacağız. Biz daha önce hizmet eden belediye başkanına, ekibe, bürokratlara minnettarız. CHP’li belediyelerin genel bir tavrı var; halkçı, kamucu. CHP’nin ayırıcı özelliği bu. Çalmayacaksın, çırpmayacaksın, halkın kaynaklarını doğru kullanacaksın, aynı anlayışı devam ettireceksin. Tunç Soyer tabi ki farklı bir insan. Zaten farklı olduğu için Muratlı’dan Gediz’e kadar yürüdü, farklı olduğu için Salda Gölü’ne, Muş’a, Ardahan’a, Kars’a gidiyor” açıklamasında bulundu.

“MİTİNGE HDP GELDİYSE NE YAPABİLİRİZ”

Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu tarafından yapılan miting üzerinde eleştirilerin hatırlatılması üzerine konuşan Özuslu, “Haksız eleştiriler. Hem demokrasi diyeceksiniz sonra da demokratik bir hakkın kullanılmasını, ‘bunlar terörist’ diye kriminalize edeceksiniz. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, HDP değil. O mitingi İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri yaptı, HDP değil. HDP geldiyse ne yapabiliriz? HDP, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş bir parti değil mi? Evet. Oraya gelemez mi? Gelir. Tunç Soyer, orada halkı selamladı. İyi de yaptı. CHP o mitinge katılarak iyi yaptı. Sonuçta biz itiraz edeniz. Biz ulusal çapta muhalefetiz. Millet İttifakıyız. Biz, Cumhur İttifakı’nın bu ülkenin başına gelmiş en kötü şey olduğun düşünenleriz ve bunu bir an önce değiştirmek istiyoruz. Elbette demokratik olan, şiddeti içermeyen, itiraz eden her kişinin, her topluluğun olduğu yerde olmak gerekiyor. Bundan daha doğal ne olabilir? Sayın Soyer, demokrat mı? Demokrat. Sosyal demokrat, solcu bir çizgiye sahip mi? Evet. Demokrasiyi her koşulda koşulsuz savunan bir insan mı? Evet. Gidecek tabi ki… O bu şehrin, şehr-i emini! Bu şehirde öyle büyük bir miting olacak, Büyükşehir Belediye Başkanı bigane kalacak. Neden? HDP katılsın, ne yapabiliriz? 15 Temmuz Programlarına Tunç Başkan’ın temsili olarak ben katıldım. Deniz Yücel’in de temsili vardı. Her siyasi partinin il başkanı katılmak durumunda değil ki, temsili gönderir. Sabah şehitliğe gittik, Sayın Vali’nin yanındaydım. Akşam Cumhurbaşkanının konuşmasında oradaydım, dinledik. Nasıl yoktuk? Özuslu olunca Büyükşehir temsil edilmemiş mi oluyor? Bunu iddia edenler komik şeyler iddia ediyor. Başkan bugün de yok ama geldik, temsil ettim.5393 bize bu yetkiyi veriyor. Bunlar boş işler. Bayram arifesi insanlar bir yerlere gidebilirler” dedi.

“VALİ KÖŞGER’LE İLİŞKİLER İYİ”

İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger ile Büyükşehir ilişkisi sorulan Özuslu, “Sayın Başkan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak bu şehrin şehr-i emini olarak Sayın Vali ile ilişkileri son derece iyi. Bu, farklılıklarımız olmadığı anlamına gelmez. Ama İzmir’in menfaatleri için, İzmir’in geleceği için işbirliği yapıyoruz. Bu, depremde, selde, yangından, her yerde böyleydi. Vali Bey çağırdığında gideriz, görüşlerimizi anlatırız. Sayın Vali de ortak akla inanan bir insan. Geçen mecliste de söyledim; ODTÜ ile olan protokol konusunda, Sayın Vali ‘gelin bunu birleştirelim’ dedi. Doğru olan bu. Deprem zaten siyaset üstü bir mesele. İlla ‘benim dediğim olursa olur, yoksa peşkeş çekilir’ mantığı doğru değil. Sayın Vali ile ilişkiler son derece iyi gidiyor, bir sıkıntı yok. Şehrin menfaatleri için herkes kendi sorumluluğu alanı ve yetkisinde çalışıyor” diye konuştu.

“FATMA ŞAHİN, DOĞRUSUNU YAPIYOR”

İzmir’de AK Parti’nin Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer’e yaptığı ağır eleştiriler ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı AK Partili Fatma Şahin, Soyer’i övmesini yorumlayan Özuslu, “Bunu kendilerine sormak lazım. Ancak Fatma Şahin’in değerlendirmeleri doğru. Çünkü iyi bir belediye başkanı gözüyle bakıyor, kendi meslektaşı olarak bakıyor. Sayın Soyer’in belediyeciliğini beğeniyor ki bunları söylüyor. Doğru da yapıyor” dedi. Özuslu, “AK Parti’nin İzmir’de yaptığı muhalefeti kendi partilileri ve Fatma Şahin çürütüyor diyebilir miyiz” sorusuna ise “Ben o topa girmem. AK Parti’nin kendi içindeki meseleler beni ilgilendirmez. Ama Sayın Şahin’in Tunç Başkanın belediyecilik hizmetlerini taktir etmesi bence iki belediye başkanı arasında doğru bir iş. Doğru iş yaparsan görülür, takdir edilir, eğer hakkaniyetli davranılırsa. Ama siyaset başka bir şey. AK Parti İzmir’de CHP’den belediyeyi almak istiyor. Burada, ‘iyi yapıyor’ der mi? Demez. Demesi de beklenmez. Ben beklemiyorum. Siyaset böyle bir şey” diye yanıt verdi.

“GENEL BAŞKANIMIZ DAHA SIK GELSİN İSTERİZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir’e gelmesinden duyduğu memnuniyeti anlatan Özuslu, “Sayın Genel Başkanın İzmir’e gelmesinden çok memnunuz. Daha sık gelmesini isteriz. Çünkü gösterilmesi gereken çok sayıda icraat var. Genel Başkanımız aynı zamanda İzmir Milletvekili. Ama Sayın Genel Başkan ülkenin ihtiyacı doğrultusunda Millet İttifakı’nın başarılı olması için elinden gelen her şeyi yapıyor. Çünkü biliyor ki ancak böyle bir ittifak, genişletilmiş bir ittifak ancak Cumhur İttifakı’nın elinden iktidarı alabilir. Dolayısıyla oralara çok zaman harcıyor. İzmir’e de daha sık gelmesini de isteriz” dedi.

“CUMHURBAŞKANI, KILIÇDAROĞLU’NUN TAVSİYESİNE UYSUN”

“AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de, ‘Daha sık İzmir’e gelin’ çağrısında bulunur musunuz” sorusu sorulan Özuslu, “Ben bulunmam, benim işim değil. Onu Sayın Soyer’e sorun. Ama şu var; tablo görünüyor. Sayın Kılıçdaroğlu ne diyor, ‘daha az oy aldığınız yerlere gidin’ diyor. Burada daha az oy alıyor diye gelmiyorsa Sayın Cumhurbaşkanı, Kılıçdaroğlu’nun tavsiyesine uysun derim. Şunu da söylemek durumundayım; Karşıyaka Stadını niye yapmaktan vazgeçtiler? Kanıtlayamayacağın şey söylenmez ama yapmayacaklarını biliyoruz. Diyelim belli bir paranız var, bir öncelik seçmeniz gerekir. Yozgat’a mı yaparsınız, İzmir’e mi yaparsınız. İşler şöyle yürüyor; daha az oy alan yere gidersen daha fazla oy alabilirsin. Biz kendi önceliklerimize bakıyoruz. İyi belediyecilik yapmak istiyoruz. Belediyecilik sadece; su, otobüs, temizlik, asfalt değildir, bir bütündür. Tarım dediğimizde; mısır silajı ekmeyin, onun yerine saz çavdarı ekin demek aslında bu şehre yapılacak en büyük iyilik demektir. Sen o ürün gamını değiştirirsen su tasarrufu yapabilirsin. 1 mısır koçanı fidanı ancak 87 litre suyla büyüyor. İnsaf. Onun yerine bir gram su istemeyen saz çavdarı ek, onu ver hayvanlara… Başkan söylüyor; 300 metreden su çıkmıyor. Hani eskiden 10 metreden su çıkıyordu. Çıkmıyor şimdi. Şimdi niye olmuyor? Demek ki iklim krizi denen bir şey var ve buna duyarsız kalmamak gerekiyor. Kimsenin aklına gelir miydi, Marmara Denizi’nin ne olduğu belli olmayan bir şeyle kaplanacağı? Doğa kusuyor, cezasını veriyor. Bunu yaşamayalım diye yaşanabilir bir İzmir olsun. Doğayı kirletmeyelim, önlem alalım, sahip çıkalım” dedi.

“HER MEVKİ İÇİN 2 DÖNEMDEN FAZLASI HARAM”

Mevkilerin 2 dönemden fazla olmaması gerektiğine vurgu yapan Özsulu, “Ben sadece Tunç Başkan için değil, her mevki için 2 dönemden fazlasını haram görürüm. Ben üçüncü dönemi doğru bulmam, başkan da doğru bulmaz. Bir dönem de az, ideal iki dönem. İki dönem 10 sene zaten, siz 10 senede bir vizyon koyarsanız zaten alır gider. Devamı da getirilir. Ben 3’üncü dönemi doğru bulmam, Tunç Başkan da doğru bulmaz. Ancak bir dönem de az, ideali 2 dönem. İki dönem zaten 10 sene demek. Zaten 10 senede bir vizyon ortaya koyarsanız o alır gider… Hayatı devamı içinde başka bir şey düşünmek mümkün değil. O zaman teorik olarak ne gelir? Bir yer var, bir mevki var, o insan kendisinden sonra gelecek kimseye güvenmediği için o yeri kimseye bırakmıyor. E kaç sene bırakmıyor? Fiziki ömrü kaç sene bir insanın? Sonrasında ne olacak? Hani kimseye bırakamıyordu? As olan insan yetiştirmek. Bizim yapmamız gereken bu. Yüzlerce Tunç Soyer yetiştirmesi lazım İzmir'in. Yüzlerce bürokrat, yüzlerce siyasetçi çıkması lazım. İzmir'in kadınları gençleri erkekleri pırıl pırıl gelmeli.

“TUNÇ BAŞKAN, UNUTULMAZ BİR BAŞKAN OLMAYA DOĞRU GİDİYOR”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in unutulmaz bir başkan olmaya doğru gittiğini ifade eden Özuslu, “Ortaya koyduğu irade ve projeler aslında Tunç Başkanı unutulmaz bir belediye başkanı olmaya doğru götürüyor. Başka bir tarım mümkün' sadece koyun keçi dağıtmaktan ibaret değil, tarımı yoksulluk ve kuraklıkla mücadele haline getirdi. Sloganların her biri aslında büyük bir derinlik… Doğduğu yerde doyacak dedi.. Çok büyük iddia. Ardahan'lı Ardahan'da kalacak ancak Ardahan çok gelişmiş bir yer olacak. Tıpkı Bozalan Muhtarı'nın dediği gibi, 'Bir gence 50 tane incir ağacı yeter, sen ona 50 incir ağacı verirsen o da aşağıya Foça'daki demir çeliğe çalışmaya gitmeyecek' dedi. Birinci farklılık bu. Diğeri de çevreye olan duyarlılığı… Bu kadar açık ve net bir şekilde çevre duyarlılığı ve eylemliliği ile ortaya çıkmış başka bir belediye başkanı yoktur. 'Efsane' kelimesini çok sevmem ancak büyük bir başkan olma ve şehre büyük bir katkı koyup iz bırakma açısından değerlendirirsek, körfez de ortaya koydu süreç ve yüzülebilir körfez hedefi sonrası körfezin yüzülebilir bir seviyeye doğru gidiyor olması çok önemli… Su altı fotoğraflarını gördünüz, suyun altında hayat var. Bu üzerine de çıktığında kanallar ayrıştığında, dereler temiz aktığında bunlar ortadan kalkacak” dedi.

“DENİZ YÜCEL’DEN MEMNUNUZ”

Örgütle belediye arasındaki uyumun iyi olduğuna dikkat çeken Özuslu, “Hiçbir problem yok. Başkanın olmadığı yerde ben geliyorum. Benim herhalde örgütlülüğüm tartışılmaz. Hiç öyle bir şey yok. Son derece iyi ve olumlu, kendi alanlarını bilerek yürüyen bir olgu var. Biz siyaset yapmayacağız o anlamda. Yani parti işine karışmayacağız. Biz icraat yapacağız. Zaten İzmir Büyükşehir Belediyesi bunu yapıyor. Parti ne yapacak? Bu icraatları 'Bizim belediyemiz bunları yapıyor' diyerek çalışmaları halka anlatacak ve politikleştirecek. Politik bir argüman haline getirecek, bir propaganda haline getirecek. Felsefeyi ortaya koyacak. Yani plastik tekerlek değil raylı sistemler trafiği çözer… Bu bizim AKP'den ayrıldığımız yer. Onlar daha fazla yol yapmayı, battı çıktı yapmayı, viyadük yapmayı tercih ederler ancak biz bunu tercih etmiyoruz. Biz diyoruz ki daha fazla denizi kullanalım daha fazla raylı sistemleri kullanalım … Bu tercihtir. İl Başkanlığıyla olan takım arkadaşlığından çok memnunum. Başkan da memnun” dedi. “Örgütün görevini yaptığını düşünüyor musunuz” sorusunu yanıtlayan Özuslu, “Örgütün tamamının ne yaptığını bilemem, İzmir İl örgütünü ben kontrol etmiyorum. Ancak şunu biliyoruz ben İzmir İl Başkanının ortaya koyduğu iradeyi biliyorum, yürüyen bir süreç var orada bir sıkıntı yok. Ben il başkanı Deniz Yücel’den memnunum. Bugünkü açıklamasında da Tunç Başkan'a ayrıca teşekkür etti. Burada ihtiyacımız olan daha fazla sinerji ve iş birliği. Çünkü iktidara gidiyoruz. Belediyeler ile örgütlerin ittifakını ne kadar büyütebilirsek… Diyelim ki 3 birim yapıyorlar bunu 5 birim yapmak gibi bir imkan var. Hep daha iyisi vardır, yaptığının da iyisi olabilir. İktidarı almak istiyorsan tek yumruk olacaksın” dedi.

“KOCAOĞLU’NUN ZİYARETLERİ DOĞALDIR”

İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem başkanı Aziz Kocaoğlu’nun örgüt ve belediye ziyaretlerini değerlendiren Özuslu, “Tabii ki gidiyor hiçbir sorun yok. Bir kere söyle, Aziz Bey bu şehirde 15 yıl belediye başkanlığı yaptı. Atadan dededen de Cumhuriyet Halk Partili olan biri. Aziz beyin Bergama'ya, Ödemiş'e, Kınık'a, Karşıyaka'ya, Bornova'ya gidip oradaki örgütü veya belediye başkanını ziyaret etmesinden daha doğal ne olabilir? Etmesin mi ziyaret? ‘Tunç Başkanı ziyaret edecek mi’ bilmiyorum onu Aziz Bey'e sormak lazım. Ancak benim açımdan son derece normal bir tablo, yapabilir tabii ki. Yapmaması anormal olur. Düşünsenize 15 sene bu şehri yönet missiniz ancak Ödemiş'e bir daha gitmiyorsunuz. Ahde vefa vardır, arkadaşlık vardır, dostluk vardır, partili hukuku vardır.  Bunların hepsi vardır yani. Bunları yok saymak doğru değil. Bunun için ben hiç öyle algılamadım ve gayet güzel baktım, çünkü biz de geziyoruz” diye konuştu.

“CUMHURBAŞKANI’NDA VE BAKANLIKLARDA BEKLEYEN ÇOK DOSYAMIZ VAR”

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bakanlıklarda bekleyen çok sayıda dosyası olduğunu belirten Özuslu, “Kaç tane dosya veriyor şu an sayısını veremem ancak bekleyen dosya var. Halkapınar-Otogar metrosu var. En son Dünya Bankası'ndaki krediler ile ilgili Cumhurbaşkanlığının yıllık faaliyet raporuna alınması lazım bu bekliyor. Tire ikinci sınıf düzenli depolama alanının ÇED raporu bekliyor. Daha bekleyenler vardır. Mezarlıklar meselesi bekliyor. Mezarlığa ihtiyacımız var. İzmir'in mezarlığa ihtiyacı var bekliyor işte… ‘Yok’ denilmesi, şuna benzer; Ödemiş'teki katı atık tesisi çalışmıyor diyip sonra ben o anlamda çalışmıyor demedim demeye benzer. Hangi manada dedin? Az çalışıyor diyebilirsin, yeteri kadar çöp gelmiyor diyebilirsin… Bir kafeyi bile hizmete alıyorsunuz da 3 ayda 5 ayda randıman alamıyorsunuz… Bir zaman gerekiyor, insaflı olmak bunun için gerekli diyoruz. Bekleyenler varsa bulur çıkartırız, madem yardımcı olacaklar beraber götürürüz, bunlara da el atın deriz” dedi.

“BURNUNA MANDAL TAKAN ADAMIN NEYİNİ CİDDİYE ALAYIM”

Son Mecliste AK Partili Hüsnü Boztepe, Başkan Tunç Soyer’in Salda Gölü ziyareti ile ilgili ‘ağa pavyon’ benzetmesi yaptı, ‘eskiden köylerde ağalar pavyon kapatırmış, başkanda gitmiş orada mekan kapatıp sabah kadar eğlenmiş’ diye, nasıl değerlendiriyorsunuz bu söylemi” sorusunu yanıtlayan Özuslu, “Muhalefetten eğer gerçekten demokratik bir işleyiş yaparlarsa tamam ama bu muhalefet değil… Bu başka bir şey, buna muhalefet denmez. Buna mugalata denir, demagoji… Yani olmayan bir şeyi olmuş gibi gösterme… Abartı. İşin aslını görmeyip, zarfa bakıp içine bakmamak gibi. Salda gölü ile ilgili bir şey söylüyorsunuz… Salda gölü konusunda bir çığlık atıyor başkan aslında. Salda Gölü sadece Burdur’un problemi değil ki, memleketin problemi. Neymiş orada eylenmişler… Bunun neyini ciddiye alacaksınız? Burnuna mandal takan adamın neyini ciddiye alayım? Burnu mandallı… Onun ciddiye alınacak bir tarafı yok ki. Burnu mandallı fotoğrafa bakın pinokyo gibi görürsünüz… Ben bunun neyini ciddiye alayım? Tunç Soyer'in Salda Gölü'nde yaptıklarını görme, git orada oturmuşlar akşam yemek yemişler… Aç mı kalsınlar? Eğlenmişler… Eğlenmesin mi insanlar? Bunu anlamakta zorlanıyorum. Bu siyaset falan değil, yakışmıyor. Bu ihticamı bozuyor. Sonra sen açıktan tavır alıyorsun ve o ona bunu dedi, şu şuna şunu söyledi olur ve bakıyorsun meclis kalıyor 3 kişi. O meclisin 3 kişi kalmaması lazım. Öyle meclis bitmez, bu doğru değil. Muhalefeti ve iktidarı ile bunun önlemini almak zorundayız” dedi.