Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, ilçenin en tartışılan konularıyla ilgili birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu. 30 Ekim’de merkez üssü Yunanistan’ın Sisam Adası olan 6.6 büyüklüğündeki depremin İzmir’de yarattığı tahribatın ardından, “kentsel dönüşüm” İzmir’in en önemli gündem maddelerinden oldu. Kentsel dönüşüm kapsamında binasını yenilemek isteyen vatandaşların karşılaştığı en büyük sorun ise, maddi yetersizlik... Ortalama 6-8 katlı bir binanın, yıkılarak yeniden yapılabilmesi için daire başına düşen ödenecek bütçe 400 – 500 binleri buluyor. Hem vatandaş hem depremzedeler hem de müteahhitler federasyonu bu maliyetten kurtulabilmenin tek yolunun emsal artışından geçtiğini ifade ediyor. Emsal artışı yapılırsa yani 8 katlı bir binanın yıkıldıktan sonra 10 katlı yapılmasına ilişkin bir karar alınırsa, müteahhit kendi alacağını yapılan yeni katlar olacak alacak ve hak sahiplerinin ödeyeceği para düşecek. 

“EMSAL ARTIŞINA SICAK BAKAMIYORUM” 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, geçtiğimiz günlerde “Emsal artışı” yetkisinin, belediyede olduğunu ancak buna meclisin karar verceğini  ifade etmişti. Türk Mimar ve Mühendisleri Odaları Birliği’ne bağlı odaların görüşü de, İzmir’in altyapısının ve sosyal donatısının emsal artışını karşılamakta yetersiz kalacağı yönünde. AK Parti’nin İzmir temsilcileri ise, emsal artışına karşı olmadıklarını, eğer İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin meclis gündemine bu yönde bir konu gelirse, emsal artışına destek vereceklerini ifade ediyorlar. Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay da, ilçesi için emsal artışına sıcak bakmadığını belirtti. Tugay, “Zaten bazı adalarda 7-8 emsal var, bunları daha da artırmak mümkün değil. Ada bazlı planlamalarda emsal artışına gitmeden, daha avantajlı projeler yapılabiliyor ama o adadaki bütün hak sahiplerinin bunu kabul etmesi gerekiyor. Bazı adalarda binalarını yıkıp yeniden yapmış olan hak sahipleri var, onlar, ‘Biz daha yeni yaptık, o yüzden tekrar böyle bir işe girmek istemiyoruz’ diyorlar. Bu sebeple ada bazlı işi bozuluyor. Belediye Başkanı olarak ben emsal artışına sıcak bakamıyorum. İzmir’in genel planlarında kabul gören, Harita İmar Kanunuyla  bağlantılı olarak emsal artırdığınızda nüfus artacak. Nüfus arttığında onu karşılaması gereken yeşil alan, sosyal donatı alanı ihtiyacı var. Bunlar karşılanamayınca yaptığınız emsal artışı ve planlar mahkemece iptal edilir. Böyle bir çıkmaz var yani. Bu sebeple teknik olarak da zaten mümkün gözükmüyor. Diğer yandan, şehirleşme açısından da zaten çok sıkışık yapılaşmaya ve nüfusa sahip bir ilçede daha da fazla sıkışıklık yapılınca ‘nüfus yoğunluğu artışı’ problem demektir. Yaşayan insanları etkileyecek, otopark sorunu olacak, yeşil alan az olacak, okul, sağlık tesisi olmayacak, yollar yetmeyecek, altyapı yetmeyecek. Bu nedenle ister istemez olumlu bakamıyoruz. Başka çözümler bulmak gerekir” diye konuştu.  

“DEVLET UYGUN KREDİ VERMELİ” 

İzmir’de bir dönüşümün şart olduğunu fakat bu dönüşümün emsal artışıyla değil, devlet eliyle verilecek uygun koşullarda kredi imkanıyla yapılması gerektiğini aktaran Başkan Tugay, “Temel çözümün ben şöyle olacağını düşünüyorum. İnsanların binaları yenilerken bir paraya, ek paraya ihtiyaçları var. O paranın, bir kaynaktan, devletin sağlayacağı bir kaynaktan uzun vadeli, kolay ödenebilir, düşük faizli krediler şeklinde verilmesi lazım diye düşünüyorum. Yani diyelim ki bir hanenin, dönüşüm için, binasını yenilemek için 500 bin liraya ihtiyacı var. Bu parayı devlet vermeli, 20 sene vadeli, yüzde 1 ya da altında faizle vermeli ve ‘Bunu ödeyebilirsiniz’ demeli. Böyle olursa herkes o krediyi alabilir. Dolayısıyla sorun çözülür. Bir de şöyle bir avantaj var, bina yenilendiği zaman 500 bin lira harcıyorsunuz ama binanız 1 milyon lira değer kazanıyor, artı 1 milyon lira yani… 500 bin liralık eviniz 1 buçuk milyon lira oluyor, 1 milyon liralık ev 2 milyon liralık ev oluyor. Karşıyaka, rantı yüksek bir yer olduğu için, bina yenilendiğinde insanlar ödediği paranın karşılığını alıyor zaten. Ancak bu yenileme için parası olmayanlar var, onlara da devlet destek olmalı, kredi sağlamalı” dedi.   

“MECBUREN PLAN ÇALIŞMASI YAPACAĞIZ” 

 Bilfen araziyle ilgili konuşan Başkan Tugay, "Mahkemenin kararını görmek istiyoruz. Eğer mahkeme burada bir iptal kararı verirse, biz de ona uygun olarak yeniden bir değerlendirme yapacağız. Eğer mahkeme iptal kararı vermezse İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı 1 / 5000’lik planın gereği olarak, biraz da mecburen 1/1000’lik plan çalışması yapacağız” diye konuştu.  

“HENÜZ RUHSAT VERMEDİK” 

İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından, Karşıyaka Belediyesi Ruhsat Müdürlüğü’ne yapılan, lise ruhsat başvurusunda yer alan “Kriz zamanlarında herkes için eğitim projeleri” ibaresi ortalığı karıştırmıştı. Bostanlı’da Cengiz Kocatoros Sokağı’nda inşa çalışmaların önünde, bölge sakinleri bir araya gelerek, “İlçemizde mülteci okulu istemiyoruz” sloganları atmıştı. Karşıyaka Belediye Başkanı Tugay ise, alana yapılacak okulun ne olduğuna ilişkin, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne, belediye olarak yazı yazdıklarını aktarmıştı. Müdürlük tarafından yazılı açıklamanın kendilerine ulaştığını ifade eden Tugay, “Biz Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yazı yazmıştık. ‘Buraya bir mülteci okulu mu yapacaksınız, vatandaşın bu konuda tepkisi var, bize soruları var. Net bir cevap verir misiniz’ dedik. ‘Hayır burası mülteci okulu değil, burada İzmirli çocuklar okuyacak, burası Anadolu lisesi olacak’ şeklinde cevap geldi. Dolayısıyla Milli Eğitim Müdürlüğü buranın mülteci okulu olmayacağına dair bir tür yazılı garanti vermiş oldu. Yani bu çerçevede değerlendiriyoruz. Daha henüz ruhsat vermedik, çalışıyoruz, değerlendiriyoruz” açıklamasında bulundu.  

“MÜLTECİ NAKLİ GERÇEKLEŞİRSE…” 

Başkan Tugay, bölgeye bir mülteci nakli gerçekleşmesi durumunda, bölge halkının ortaya ciddi bir tepki koyacağını belirterek, “Buraya devlet kurumu sonuçta okul yapacak ve bize böyle bir beyanda bulunuyor. ‘Ben buraya mülteci getirmeyeceğim, İzmirli çocuklar okuyacak, buraya Anadolu Lisesi yapacağım’ diyor. Buna, ‘hayır siz doğru söylemiyorsunuz’ deme şansımız çok yok açıkçası. Fakat, bu olayın sonrasında, diyelim ki okul yapıldı ve bir gün bir mülteci nakli gerçekleşti. Buna zaten bölge vatandaşı tepki gösterir, çok ciddi tepki gösterir. Bunun da ilgili kişiler tarafından anlaşıldığını düşünüyorum. O yüzden ben işin böyle bir noktaya  verileceğini sanmıyorum” dedi.