GÜNDEME BAKIŞ - AK Parti İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, İzmir tarımına yönelik değerlendirmelerde bulundu. AK Parti iktidarında tarımsal faaliyetlerde büyük artış olduğuna dikkat çeken Kırkpınar “Türkiye her şeyden önce tarım ve hayvancılık ülkesi. Bunu kabul ediyoruz fakat diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi yaklaşık son 20 yıldan beri tarımdan sanayiye geçen bir ülke haline geldik. Özellikle AK Parti’yle gerçekleşen şehirleşmeyle birlikte, sanayileşmede çok ciddi bir ivme kazandık. Modern tarım anlayışıyla, kendine yetebilme anlayışıyla, her alanda AK Parti hükümeti, ette, sütte, meyvede, sebzede tarıma konu olan bütün alanlarda bugün rakamlarla dahi ifade etmiş olsak, geçmişle kıyasladığımızda yüzde 200’e varan oranlarda artışımız var. Tarımsal Gayrisafi Milli Hasılamız ortada, geçmişle kıyasladığımızda yüzde 300’lere varan artış söz konusu. Avrupa’da bir numaralı ihracatçı ülkeyiz, dünyada tarımda 7’nci sıradayız. Üreticimize mazot, gübre desteği veriyoruz. Süte, buzağıya destek veriyoruz. Bunların yanı sıra çiftçilerimize çeşitli alanlarda prim ve hibe desteği veriyoruz. Tarım sektörü esnekliği olmayan bir sektör. Tarım sektörü korunması, kollanması, üzerinde önemle durulması gereken stratejik bir sektör. Çünkü tarım sektörü doğaya bağlı bir sektör. Sanayi sektörü gibi insan eliyle etki ederek düzeltebileceğimiz ya da bozabileceğimiz bir sektör değil. Doğa olaylarından, yağmurdan, soğuktan, sıcaktan etkilenebiliyor” dedi.

“SAĞLIK VE TARIM ALTYAPIMIZ ÇOK İYİ”

Türkiye’nin hem sağlık alanında hem de tarımsal alanda, dünyanın en iyi ülkeleri arasında olduğunu belirten AK Partili Yaşar Kırkpınar, “Türkiye tarım ve gıdayla ilgili çok ciddi bir sınavdan geçti. Pandemi sürecinde biz bunu gördük. Pandemi başladığında dünyanın anlı şanlı ülkeleri, Amerika’sından Avrupa’sına, insanlar marketlere saldırdı. Raflar boşaltıldı ama Türkiye bu anlamda sıkıntı yaşamadı. Hiç gıdaya ulaşamama, domates alamama, peynir bulamama, et ya da süte ulaşamama olmadı. Gıda zincirimiz bozulmadı. Her şey yerli yerindeydi. Avrupa ülkelerinde gıda sorunu yaşanırken Türkiye’de neden yaşanmadı, sorguladık mı? Türkiye’nin çok güçlü gıda, lojistik altyapısı var. Tedbirler zamanında alındı ve Türkiye gıdaya erişimde hiçbir sıkıntı yaşamadı. Biz her zaman ‘Sağlık ordumuza teşekkür ediyoruz’ diyoruz ya, sağlık sektöründe de öncü ülkelerdeniz. Aşılama oranımız 40 milyonu aştı. Hiçbir hastamız, pandemi sürecinde hastaneye gidip, geri dönmedi. Çok başarılı bir sağlık altyapısına sahibiz. Şehir hastanelerimiz, özel hastanelerimizle çok ciddi anlamda bir güce sahibiz. Bunu pandemi sürecinde gıdayla da desteklediğimizde, süreç çok ferah yönetildi. Sağlıkta olduğu gibi, gıda sektörümüzde yer alan çiftçimiz, köylümüz, gıda üreticimize de teşekkür etmeliyiz. Bunlar pandemi sürecinde hiç tatil yapmadı. Kendilerini pandemi kısıtlamalarından hariç tuttuk, bağda, bahçede, tarlada çalışmaya devam ettiler, ürettiler. Patates, soğan gibi ürünlerimizde ürün bolluğu yaşadık. Fazla üretimden kaynaklı ve bu da güzel bir şey” açıklamasında bulundu.

“İZMİR’DE KESİMHANE SIKINTISI VAR”

Kesimhanelerin yetersiz ve plansız olduğunu vurgulayan Kırkpınar, “İzmir her ne kadar sanayi, turizm şehri ise bir o kadar da tarım şehri. İzmir, süt üretiminde en yukarılarda, et üretiminde en yukarılarda, meyve ve sebze üretiminde en yukarılarda. Dolayısıyla İzmir’de tarımın büyütülmesi, beslenmesi gerekiyor. Sadece kaba tarım değil, tarıma dayalı sanayinin de ciddi anlamda gelişmesi gerekiyor. Çünkü siz tarıma dayalı sanayinizi geliştirmezseniz, tarım sektörünüzü, sanayi sektörünüzü besleyemezsiniz. Bu iktisadi bir kuraldır. İzmir’in bu noktada ciddi eksiklikleri var. Yerel açıdan yatırımların yapılması lazım. Et alanında kesimhanelerin ve tesislerin kurulması lazım. Önceden Buca’da ve farklı bölgelerde hayvan pazarları, kesimhaneler vardı. Büyükşehir bunların birçoğunu ortadan kaldırdı. Şu an insanlar bu ihtiyacını karşılamak için Balıkesir’e, Manisa’ya gidiyor. İzmir’de kesimhaneler yetersiz, düzensiz, plansız yerlerde. Büyükşehir, hayvan pazarlarını gündemine almıştı ama kağıt üzerinde kaldı, planlama yapılmadı. Hayata geçmedi. Biz ise iktidar olarak Menemen, Bergama, Bayındır’da Tarıma Dayalı İhtisaslaşmış Organize Bölgeleri oluşturduk. Hayvancılık, yem bitkileri, sütle ilgili organize bölgelerimizin altyapısı tamam, bu çok ayrıntılı bir iş, arazi, altyapı, müstahsil gerekiyor. Bunlar büyük oranda tamamlandı. Devlet olarak biz bu alanlarda üstümüze düşeni yaptık” dedi.

“YARINA DEĞİL, REKLAMA YÖNELİK”

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarının yarına değil reklama yönelik olduğunu savunan AK Partili Kırkpınar, “İzmir Büyükşehir Belediyesi kendi uhdesinde olan konularla ilgili maalesef kağıt üzerinden öteye geçmiyor. Zaman zaman Sayın Soyer’i görüyoruz, tarım sektörü kasket takmakla, üç beş çiftçiyle tarlada poz vermekle, şehrin panolarına ‘Başka bir tarım mümkün’ yazmakla, tarıma destek verilmiyor. Evet, başka bir tarım mümkün ama bunu İzmir’de hayata geçiremediler. Sadece reklama dönük, algıya yönelik bir operasyon içinde yer aldılar. Tabi ki koyun, keçi, manda dağıtmak çok değerli ama bunlar tek, bireysel, ferdi ve bir elin 5 parmağını geçmeyen, yarına yönelik değil reklama yönelik hareketler. Ben Ödemiş’ten Bayındır’a, Kemalpaşa’dan Kiraz’a kadar bütün bölgeyi tarıyorum. Hem et ve sütle hem de domates, kiraz yani bitkisel tarımla ilgili bütün konularla ilgili çiftçilerimizle istişare halindeyiz, birlikteyiz. Vatandaşımızdan ürün fiyatları ve desteğe yönelik talepleri aldığımız gibi, anında bakanlığımıza iletiyoruz. Gerekli düzenlemeler yapılıyor. Tüm konuları sıcağı sıcağına ele alıyoruz. AK Parti gücünü sahadan alıyor. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere biz, hep milletin içindeyiz. Biz bölgedeyken vatandaş, ‘Bizim altyapımız, kanalizasyonumuz şu çaya akıyor. Fosseptik çukurlarının yanında çocuklarımız oynuyor. Burayı kapatır mısınız? İçme suyumuz kesiliyor, sabah 11’de kesiliyor, gece 2’de geliyor, buna çözüm bulur musunuz? Yollarımız, üretim yollarımız bozuk, meyve bahçelerimiz tozdan bitap, ürünümüze pazara çıkaramıyoruz, Pazar yerleriyle ilgili sıkıntılarımız var’ gibi, tüm şikayetler, büyükşehre yönelik. Bu bölgelere Tunç Bey ya da CHP’liler gittiğinde, hükümetle ilgili bir eleştiri olursa, biz baş göz üstüne der, onu da alırız. Gerekeni yaparız ama bizim gittiğimiz her yerde altyapı, çevre düzenlemesi, suyla, kanalizasyonla ilgili şikayet geliyor” dedi.

“BAŞARISIZ TİYATROCULAR, BASİT SENARYOLAR”

CHP ve İYİ Parti’ye yönelik eleştirilerde bulunan AK Parti İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, “Kendileri bu bölgelere gittiğinde vatandaşın ihtiyacına çözüm düşünmek yerine, nasıl poz verirsem manşet olurum diye düşünüyorlar.  Geçtiğimiz günlerde İYİ Parti Genel Başkanı gidiyor, patatesle, soğanla alakası olmayan vatandaşı kullanarak, kendine malzeme yapmaya çalışıyor. Aynı vatandaş çıktı, ‘Benim patatesle, soğanla alakam yok. Ben birkaç çuval soğan gördüm, beni dolduruşa getirdiler. Ben de galeyana gelen bir adamım, gittim soğanları döktüm, onlar gittikten sonra da döktüğüm soğanları topladım. Benim ne patates, ne soğan tarlam var. 3 evim var, emekliyim 5 bin lira maaşım var, durumum iyi, Türkiye’den özür diliyorum’ dedi. Acaba o adamı oraya sürükleyen, dolduruşa getiren kimdi? Bunu yapan kimse, Adana Ceyhan’da kuyumcu tezgahının ardına itilen kırmızı tişörtlü CHP’li vatandaş da o. İYİ Parti Grup toplantısında, genel başkanından daha iyi konuşan, nutuk atan, sendikalı partili kimse, soğanı dökmesi için masum vatandaşın yanına yanaşan da o. Bunlar tiyatro, senaryo. İstanbul’da polis emeklisi diye çıkardıkları kadın, partilerinin il başkan yardımcısı, geçmişte milletvekili aday adayı. Siz, başarısız tiyatrocularsınız, senaryolarınız basit” diye konuştu.