Halil İbrahim GÜLER/GÜNDEME BAKIŞ- İzmir Büyükşehir Belediyesi kasım ayı olağan altıncı meclis oturumu Başkan Tunç Soyer’in yönetiminde gerçekleşiyor. Oturumda AK Parti ve MHP’den İzmir Büyükşehir Belediyesi 2022 mali yılı bütçe tablosunu eleştirdi.  

Büyükşehir’in bütçesine ret oyu vereceklerini kaydeden AK Partili Hızal şöyle konuştu:
“Bütçe konuşmamızı hazırlarken faaliyetle alakalı bir takım kafamda soru işaretler vardı. Rakamlar mı gideyim yoksa faaliyetlerle mi… Geçtiğimiz toplantılardan CHP’li arkadaşlar ‘bütçeyi teknik olarak değerlendirin’ dediler.  Görüyoruz ki artık CHP’li arkadaşlar faaliyet odaklı bir bütçe üzerinde duruyorlar. Bütçe denilince para, yatırımlar geliyor. İBB’nin devasa bütçesini yatırımlar için kullandığınızı iddia ediyorsunuz. Yatırım denilince, aklımıza İzmir’in sorunları ve beklentileri geliyor. Bir belediye başkanı Sayın Soyer’in vermiş olduğu sözler ve vaatler geliyor. Dolayısıyla bütçe değerlendirmesini kaynaklar, yatırımlar ve vaatler üzerinden değerlendirmek gerekiyor. 

MERKEZİ HÜKÜMETTEN YÜZDE 85 PAY GELDİ  

Merkezi hükümetin İzmir’e yüzde 38 pay artışına gittiğini kaydeden Hızal, “Bülent Bey tarafından Sunum yapıldı. Keşke burada bir tane gerçek fotoğraflar olsaydı. Bir tanesi dışında yapılmamış ya da yapılması planlanan fotoğraflar. Göreve geldiğinizden güne bugüne 2.5 yıl geçti. Sayın Soyer hala adaymış gibi ifadeler kullanması İzmirlilere yapılmış haksızlıktır. 2.5 yılı değerlendiriyoruz. İBB için kullandığımız kaynak 25 milyar TL’dir. Bugünkü bütçeyi de eklediğimizde 40 milyar TL’yi buluyor.25 milyar gibi bir parayı kullanmışınız, bugün de 12,500 milyar TL gibi bir rakamla bize geliyorsunuz.  Biz bu bütçeyi değerlendirirken elbette geçmişe bakacağız. Çünkü geçmiş geleceğin referansıdır. Geçen yıl 9 milyar olan bütçe, bu yıl 12.500 Milyar TL’ye çıkmıştır. Yüzde 38 gibi bir artış olmuş. Ve bu bütçenin yaklaşık yüzde 85’i merkezi hükümetten gelen paydır. Bu pay da yüzde 38 oranında arttı” dedi.   

METRO AÇIKLAMASI
“Sayın Özuslu, İzmir’e yapılan haksızlık yapıldığına dair bir açıklama yaptı. ‘Şu kadar vergi veriyoruz, şu kadar bize pay veriyor’ dedi” diyen Hızal, “Merkezi hükümet, İzmir’in paylıyla ilgili bir kesintiye gitmiyor. Burada yanlış bir ifade var. Sosyal demokrasiden bahseden bir anlayış Türkiye’nin 81 iline yaptığı yatırımla ilgili eleştirmesini anlamıyorum. 30 ilçede Vergi değerinde Aliağa en çok değerli olan ilçedir. Denizli Bozkurt Belediyesi’ne 8 milyon yatırım yapmışınız, Aliağa’ya ne kadar yaptınız. 2.5 yılda 25 milyar TL para harcayan bir belediye var. Trafik ile ilgili  Soyer’in 2.5 yıl önce verdiği vaatler var. Bunları hep söyleyeceğiz, söylemeye devam edeceğiz, ta ki yapasıya kadar. İzmir’de 179 km raylı sisteminin 125 km İZBAN’dır. Merkezi hükümetin bir santim dahi ray yapmadığı söylemi doğru değildir” diye konuştu.  

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SÖZ VERDİ AMA HALA YAPILMADI  

Alyapı ve trafik sorunlarına değinen Hızal, şu ifadeleri kullandı
“Altyapı için trafiğe 1,6 milyarlık bütçe yatırımı yapacağınızı söylemiştiniz. Bu bütçeyi 2 milyara çıkardınız. Bu bütçeyi hazırlarken de bir takım hedefler ortaya koydunuz. İki katına çıkardık 5 adet karayolu yapılması, 6 adet suüstü köprü yapılması gerekiyordu. Yapılmış mı, hayır. Torbalı’da yıkılan köprü hala yapılmadı. Büyükşehir Belediye Başkanı gittiği söz verdi ama hala yapılmadı. Büyükşehir kıytırık bir köprüyü yapılmıyorsa gerisini siz düşünün. Çiğli tramvayını kullanmamız gerekiyordu, Buca Metrosu’nun yüzde 26 bitmesi gerekiyordu. Buca Metrosu’na henüz başlayamadık. Geçmiş yıllara göre vaatlerinize bağlılığının ortadayken bütçenizin oransal olarak arttırmanız hiçbir anlamı yok. Bunu sahayla, sokakla örtüştürmeniz gerekiyor. Ne zaman ki bu eserleri ortaya koyarsanız, deriz ki ‘eyvallah’. Yolla alakalı, Demirağlarla alakalı mesele budur. Bu yılki bütçede akıllı trafik sistemi için 97 milyon ayrılmıştı. Bu sitemi yeniden kuracaksanız şimdiye kadar neden yapıldı. Eğer bakım onarım için ise bu rakam gerçekçi bir bakım değildir. 90 milyona ne bakımı yapıyorsunuz. İzmir’de akıllı değil, en saf trafik sistemi var. Yapacağız demekle olmuyor, Şehrin tüm noktalarına reklamlar 46 km demir ağlarla örüyoruz demekle olmuyor.”  

KENTSEL DÖNÜŞÜM SORUNU
Hızal konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İzmir’in deprem gerçeği, kentsel dönüşüm ve planlamasını çok konuştuk. İBB olarak, 30 Ekim sonrasında en önemli ve tek konuşacağımız buydu ama bu konuda da sınıfta kaldık. Emsal artışı meselesini dahi, ilçeler arasında ayrım yaparak çözmeye gittiniz. Bu eşikliğe aykırıdır. Deprem tabi ki İzmir’in önlenemez bir gerçeğidir. İBB birinci önceliğinin bu konu olması gerektiğini söyledik, söylemeye de devam edeceğiz. Kentsel dönüşümdeki başarısızlığınızla alakalı bir örnek vereceğim. Genel Başkanınız Uzundere’de temel atma törenine geldi, umarım yakın zamanda açılış törenine de gelir. Sizin yüzünüzden kentsel dönüşüm mağduru olan vatandaşlarımız Kemal Bey’e sizi şikayet etti. Ve Kılıçdaroğlu şöyle bir ifade kullandı: ‘biz yapamadık, yapamıyoruz, gelsin hükümet yapsın’ dedi. Ben hükümet partisinin temsilcisi olarak söylüyorum; vatandaşın tapularını iade edin, hükümet gerekeni yapar, mağduriyeti çözer. Bu insanlar, Sayın Başkan’dan randevu talep ettiler, başkan 40 gün sonrasına randevu verdi. İzmir’in kentsel dönüşüm ve deprem sorunu, Sayın Başkan, İskoçya Parlamentosu’nda yaptığınız konuşmadan çok daha değerlidir. İki gün sonrasına randevu verseydiniz, 40 gün sonrasına randevu vermeseydiniz. İzmir’in deprem sorunu İskoçya parlamentosunda çok daha değerli ve kıymetlidir. Opera binası bitmeyen bir inşaat haline getirdi. Kültürden ve sanattan almadığınız dediğiniz AK Parti Atatürk Kültür Merkezi’nin hayata geçirdi. Bir tebriki hak ediyoruz.”  

NE YAPTINIZ?
Hıza, “Gençlik merkezi, yurt, Selçuk’taki garajı bitirdiniz mi, hayır. Ne yaptınız? Zaten var olan revize edilen bir yeşil alan. 2.5 milyon metrekare yeşil alanın yapılması gerekenin yarısını yapıldı mı hayır. 20 tane yapacağınız söylediniz ilçelerle birlikte 8 tane masal evi yapmışınız. Buna ne derler ‘masal anlatıyorsunuz’ derler. İklim değişikliği için 700 lira ayırmışınız. Temiz enerji ile 4 milyon, bu yıl 6 milyon ayırmışınız. Ortada ne var hiç, Arge’ye 1.2 milyon ayırılmış. Bu ‘aslında hiçbir şey yapmayacağız, öylesine yapılmış bir bütçe’ demektir” dedi.   

25 MİLYAR TL NEREYE HARCANMIŞ
Hızal konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bazı konulara kısa kısa değineceğim. 25 milyar nereye harcanmış… Bir sanal maraton yapılmış. 70 bin avro vermişiniz, bu sistem çalışmıyor. İBB’nin binası yok ya çatı onarımı yapmışınız 3 milyon vermişiniz. Dün yaptığımız toplantıda baktım İBB çatısı akıyor. Çalışanlar bilgisayarların üzerini naylonla kapattı. Deprem anıtı, heykel sayma ihalesi, trafik polisi koyma ihalesi yapılmış, TÜLOV diye bir vakfa İzmir’de programını finanse etmiş. Sonra da gelip diyoruz ki İBB neden yatırım odaklı bir bütçesi yok. Biz İBB borcunun 10 milyar neden olmadığını, sizin bunun karşılığında ne yaptığınızı soruyoruz. Çünkü siz borcu borçla kapatmaya çalışıyorsunuz.” 

CUMHURBAŞKANIMIZ İSTANBUL’DA ÇÖZDÜ
bütçeye ret oyu vereceklerini kaydeden Hızal, “Sosyal belediyecilik işi mazeret üretme, bazı başarısızlıkları örtme işi değildir. Zor koşullara rağmen iş üretebiliyor musunuz, asıl mesele budur. Bütün dalgalanmalara rağmen hükümet makro ve mikro yatırımları yapıyor. Cumhurbaşkanımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken bırakın yurt dışı kaynaklı bir kriz, pandemi gibi bir meseleyi, tamamen o siyasi iktidarın beceriksizliğine rağmen bırakın ek bütçeyi mevcut bütçesini tam alamazken, İstanbul’un bir çok sorununu çözmüştür. Çatısı akan belediye binasının bir yıl boyunca bir rapor hazırlanmışısınız. Bütçe içi boş, yatırımdan uzak bir bütçedir. AK Parti grubu olarak bütçe ve performansına ret oyu vereceğimizi bildiriyoruz” diye konuştu.   

İZMİR’İN DEPREM SORUNUNU ÇÖZECEĞİ KANAATİNDE DEĞİLİZ
Hazırlanan bütçenin İzmir’in mali sorunlarını çözemeyeceklerini gördüklerini söyleyen MHP Grup Başkan Vekili Salahattin Şahin de, “İzmirimiz’in kronikleşmiş sorunlarını maddeler halinde ifade edersek; deprem, kentsel dönüşüm, trafik ve planlama. 30 Ekim 2020 yılında yaşanan ve ülkemizi yasa boğan 6.6 büyüklüğündeki İzmir Depremi’nin üzerinden tam 1 yıl geçti. ‘Deprem değil bina öldürür’ sözünü her zaman hatırlamamız gerekir, söz konusu depremde yıkılan ve hasar alan binaların tamamı ruhsatlıydı. Peki, bu binalar neden yıkıldı? İmar planları yapılırken bu bölgelerin zemin sınıfları neden göz ardı edildi. Bu binalara yapı kullanım izni verilirken Belediyeler gerekli denetim ve Hassasiyeti neden göstermedi. Bu konuda CHP Bayraklı ilçe başkanı Pınar Susmuş hanımefendi belediyeden uğradığı zararın tazminini istedi her ne hikmetse istifalarla görevden alındı. İlçe belediyelerinde alınan meclis kararlarıyla kısmi emsal artışları verilerek bütüncül bir anlayıştan uzak lokal çözümler üretildi. Cumhur ittifakı olarak vermiş olduğumuz İzmir’in tamamını kapsayan önerge gündeme dahi alınmadı sonrasında yapılan açıklamalarda değerlendirileceği ifade edildi. Bu çalışmalar büyükşehir yönetimi tarafından depremin hemen sonrasında yapılması gerekliydi işte biz bu Performans programının İzmir’in deprem sorununu çözeceği kanaatinde değiliz” dedi. 

KENTSEL DÖNÜŞÜM VURGUSU  

Kentsel dönüşüm ve trafik sorununa ilişkin eleştirilerini de sıralayan Şahin, “Koskoca Büyükşehir belediyesi yaklaşık 1000 konutu dönüştürebilmiş ve ne yazık ki şu içinde bulunduğumuz bina ve fuardaki holler olmasaydı büyükşehir belediyesi çadırlar damı hizmet verecekti meydan da kalacaktık.  Bütçede kentsel dönüşüm için ayrılan payların yeterli olmadığı kanaatindeyiz. Trafik sorununu ise artan araç sayısına bağlamak bu sorundan ne kadar bihaber olunduğunun göstergesidir. 1981 yılından bugüne kadar yaşadığım İzmir de Ulaşım yollarının ana arterlerinin hemen hemen aynı olduğunu görüyoruz.  Siz araç sayısı arttıkça yeni yollar, yeni güzergâhlar ilave etmezseniz ya da mevcut yolları genişletmezseniz elbette artan araç sayısı trafik yoğunluğuna sebep olur. Ayrıca kent içi trafiğinde yeteri kadar battı çıktı köprü ve kavşak düzenlemeleri yapılması gerekir. Yine kent içi trafiğini rahatlatacak önemli unsurlardan bir tanesi de yeterli otopark yapılmasıdır. Çünkü otopark bulamayan kardeşlerimiz mecburen aracını yola park edip trafik akışını engellemektedir. Allahtan zamanında 1. Çevre yolu yapılmış fakat bugünün yoğunluğunu kaldıramamaktadır. Merkezi hükümet tarafından projesi hazırlanan ve ÇED raporu Nisan ayında onaylanan 2. Çevreyolu önemli ölçüde fayda sağlayacaktır. Yukarıda belirttiğimiz battı çıktı, köprü ve kavşak düzenlemeleri için performans programında yeterli önemin verilmediğini düşünüyoruz” dedi.  

SAĞLIKLI VE PLANLI BİR KENT  

“Bir kentin sağlıklı büyüyebilmesi ve gelişebilmesi için planlama çok önemlidir” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Şahin, “İmar planlarını yaparken kentin tarihsel, Kültürel, sosyolojik, ekolojik ve coğrafi kodlarını iyi okumak lazım bu okumalar neticesinde doğru planlama ile kent kimliği oluşacaktır. Şimdi buradan soruyorum İzmir hangi potansiyeli ile ön plana çıkıyor, tarım mı, sanayimi, ticaret mi, turizm mi hangisi? Hepsinden birer parça söz edebiliriz ama kısaca İzmir tüm bu potansiyellerin neresindedir? İzmir tarihi boyunca bir liman kenti olarak ticaret merkezlerinden biriydi. Tarımda çok önemli ürünlerin yetiştiği alanlara sahipti doğal ve coğrafi güzellikleri ile her zaman bir cazibe merkezi oldu bugün İzmir’e liman kenti diyebilir miyiz, ya da ticaret konusunda yeterli potansiyele sahip midir? İzmir’deki turizm anlayışı insanların sahip oldukları konutlardan ibarettir. Turizm gelirleri bakımından pastadan payına düşeni alamamaktadır. Tam bu söylediklerim İzmir’in bütüncül bir plan anlayışı olmadan ve tarihsel kotları dikkate alınmadan yapılan imar planlarıdır. Son dönemde Turizm Bakanlığı tarafından Çeşme merkezli yapılan planları çok kıymetli buluyorum. İzmir’in Turizm kazanımında çok önemli bir eşik olduğunu düşünüyorum. Bütün şehir Yasası çıkmadan önce ilçe ve belde belediyeleri kendi meclislerinde imar planı yapma yetkisine sahipti. İzmir ilinin mülkiyet Sınırlarının İBB sınırı olarak kabulünden sonra plan yapma noktasında İBB yönetimine çok önemli bir yetki ve sorumluluk verilmiştir. İBB yönetimi yukarıda bahsettiğim kentin tarihsel kodlarını sosyal kültürel ve coğrafi özelliklerini göz ardı etmeden İzmir’i bütüncül bir plan anlayışı ile ele almalıdır. İzmir’in diğer sorunlarının da olduğu gibi planlama konularında yeterli hassasiyetlerin gösterilmediğinden kanaatle performans programının İzmir’i ülkemizde uluslararası platformda hak ettiği noktaya taşıyamayacağını düşünüyorum.”