Aydın'ın Efeler İlçesinde yaşayan ev kadını Burcu ile Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan Bekir Uçar'ın iki çocuğunun küçüğü Ömer 11 Ekim 2012 tarihinde dünyaya geldi. Kızları Emine Naz'dan (14) sonra bir de erkek evlat sahibi olan çift, bebekleri Ömer Uçar'ın göğsünde deformasyon fark etti. Ömer'e Pektus ekskavatum (kunduracı göğsü) tanısı koyuldu. Tedavi için doktorların önerisiyle Ömer'in büyümesi beklendi. Uçar çifti 10 yaşına gelen Ömer'in tedavisinin doğru zamanda çözümü için geçen yıl çeşitli hastanelerin kapısını çaldı ancak sonuç alamadı. Uçar çifti, en son Kent Hastanesi'nde bu ameliyatları yaptığını öğrendikleri Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hasan Ersöz'e başvurdu. Ersöz geçtiğimiz 17 Kasım'da Ömer'e açılımı 'minimal invaziv pektus ekskavatum düzeltici cerrahisi' olan Nuss ameliyatını yaptı.

'ÖMER'İN ARTIK NORMAL BİR GÖĞÜS KAFESİ VAR'
Ömer'in tedavisiyle ilgili bilgi veren Doç. Dr. Ersöz, "Pektus latincede göğüs kafesi anlamına gelmektedir. Pektus ekskavatum ise 'kunduracı göğsü' olarak bilinen göğüs ön duvarının göğüs boşluğunun içerisine doğru olan çöküklüğüdür. Bu durum tedavi edilmez ise bebeklikten itibaren içeriye doğru olan çöküklük kalp ve akciğer hacminden çalar. Kalp ve akciğer basısı dışında bir önemli nokta da yemek borusu ve midenin üst kısmına olan basıdır. Bebeklik döneminde aşırı kusmaya, sonraki dönemde reflü şikayetlerine ve erkenden doymaya sebep olur. Bu nedenle bu çocukların hemen hepsinin zayıf olduğunu görebilirsiniz. Yetersiz beslenme büyüme gelişme geriliğine yol açıyor. Pektus bunların dışında aynı zamanda çocuklarda erken yaşlardan itibaren duruş bozukluklarına sebep olur. Hastaların hemen hepsi öne doğru eğik, kamburlaşmış postüre sahip olurlar. Ayrıca bu bozukluğun estetik ve psikolojik yönü de var. Mesela bir hastam ömrü boyunca hiç denize ya da havuza gitmediğini söylemişti. Özetle pektus farkına varılıp tedavi edilmez ise bebeklikteki anne sütünün yutulamayıp kusulmasından tutun, yaşlılıktaki omurga ağrılarına kadar hayatın her noktasını gerek ruhsal gerek bedensel olarak olumsuz etkiler. Bu sorunla doğan Ömer'i ilk geçen yıl gördüm. Yaşa uygun olarak en basit yöntem olan vakum tedavisi başladık. Ancak maalesef bazen vakum tedavisi her hastada aynı sonucu veremeyebiliyor. Bu hastada da başarısız bir sonuç oldu. Bunu diyebilmek için vakum tedavisine 1 yıl şans verdik. 1 yıllık takip sonucunda göğsündeki deformitenin düzelmemesi üzerine ameliyat kararı aldık. Ömer'in tam büyüme gelişme döneminde kalbini, akciğerlerini basıdan kurtarmak gerekiyordu. Ömer'in artık normal bir göğüs kafesi var. Aile mutlu, Ömer mutlu." dedi.

KAYGIMIZ ESTETİK DEĞİL, OĞLUMUZUN SAĞLIĞIYDI
Öte yandan Hacı Celal Oto Ortaokulu 1. sınıf öğrencisi olan oğlu Ömer'in tedavisi için hem Aydın hem de İzmir'de pek çok hastaneye başvurduklarını ancak "Tecrübemiz yok" yanıtı aldıklarını söyleyen baba Bekir Uçar da şunları söyledi:

“Ömer yattığı zaman bir avuç leblebiyi göğsüne koyuyordu. Böylesine bir çukur söz konusuydu. Estetik kaygımız çok yoktu, çocuğumuzun sağlığından endişe duyuyorduk. O nedenle de doğru zamanda tedavilerini yaptırmak istedik. Doç. Dr. Hasan Ersöz'e ulaştık. Vakum tedavisi önerdi, sonuç alamayabileceğimizi de söyledi. Ömer'in göğüs kafesindeki çukur 2.8 santimetre idi. Vakumla yine de 1.5 santimetreye düştü ama tam düzelme sağlanamadı. Yaşı da uygun olunca ameliyata karar verildi. Kapalı ameliyat Kent Hastanesi'nde Göğüs Cerrahı Doç. Dr. Hasan Ersöz tarafından başarıyla gerçekleştirildi" diye konuştu.(DHA)