Geçtiğimiz haftalarda Foça Belediyesinin davetlisi olarak 2 gün Foça’yı gezme şansımız oldu. Kalabalık bir ekiptik. Kimler vardı derseniz sosyal medyada blogları olan hepinizin yakinen tanıdığı Fedai Ünal abimiz @fedonundükkanı ,@gezginkereviz, @gurme_izmir, @kutluozemrak, @nilafirat, @kokladunyayi ve Foçalı blogger @rafinemutfak ile Foça’nın altını üstünü getirdik. Foça benim yıllardır gittiğim ve sokaklarında gezinmekten hoşlandığım bir kıyı ege ilçemiz. Şimdilerde popüler ege ilçelerimiz yok iken Foça vardı. Hep vardı ve güzeldi. Peki, ne Foça’yı bunca zaman popüler kılan ya da popülerlikte diğer ilçelerin gerisinde bırakan. Bu hafta biraz bunları yorumlamak istiyorum.

                                                                              

Evet dedim ya, nedir Foça’yı bunca yıl popüler kılan. Bence tarih ve yaşanmışlık başta geliyor. Foça tarihine baktığımızda farklı görüşleri okuyoruz tarihçilerden. Antik yazar Pausanias’a göre İzmir’in batısındaki Teos ve Erthrai’den gelenlerce kurulduğu yazılmaktadır. Başka bir antik tarihçi Orta Yunanistan’da Peloponnes Yarımadası’nda yaşayan Phokisliler, Anadolu’ya gelmişler ve bölgeye egemen olan Kyme kentinin verdiği izin ile Phokaia’yı kurmuşlardır.  Phokaia Foça’nın tarihte geçen ilk ismi olarak karşımıza çıkmakta. Adını çevresindeki adalardaki foklardan aldığı yazılmaktadır. Bir kıyı kenti olması yaşayanların denizcilikte ustalaşmasını ve ticareti geliştirmiştir. Bu zenginlik M.Ö 546 yılında Perslilerin dikkatini çekmiş ve Pers istilasına uğrayan ilk İonia kenti olmuştur. Pers egemenliği ile Foçalıların büyük kısmı çeşitli çevrelere dağılmış. Sonrasında Büyük İskender’in Pers egemenliğine son vermesi ile Büyük İskender’in himayesine girmiş. Sırası ile Bergama Krallığı, Romalılar, Cenevizliler, Bizans, Selçuklu, Osmanlı himayesine geçen şehir her medeniyetten kültürel bir miras taşımış.  Taş Ev Pers Mezarlığı, Tiyatro, Arkaik Duvar, Şeytan Hamamı, Kybele Açık Hava Tapınağı, Mozaikler, Osmanlı Mezarlığı, Sur ve Beşkapılar, Dış Kale, Siren Kayalıkları ve Osmanlı Camileri gibi gezilecek yerler olarak sıralayabiliriz.

                                                                            

Foça’da öğrendiğimiz kadarı ile 9 tane mavi bayraklı plaj bulunmakta. Bu plajlar ilçenin yaz popülerliğini arttıran önemli bir doğal güzelliktir. Foça kıyılarında yaşayan foklar ilçenin başka bir farklılığıdır. İlçe kıyılarında bulunan Akdeniz foku dünyanın en nadir 12 memelisinden biridir. Dünyadaki sayısı 400’ü geçmediği bahsedilmektedir. Foça, 1991 yılında Türkiye’de oluşturulan ulusal fok komitesince pilot bölge seçilmiş. Bu doğrultuda Dünya Doğa Vakfı (WWF) fokları korumaya katılmış. Fokların yoğun olarak görüldüğü siren kayalıklarında tekne ile gezmek, demirlemek, Orak adasında kamp yapmak, avlanmak, deniz ürünleri avlamak ve dalmak yasaklanmış.

                                                                           

Foça’nın sürdürülebilir turizmi için, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen “Gelecek Turizmde” ile desteklenen “Dört Mevsim Foça” projesi, Foça Turizmciler Yatırımcılar ve Esnaflar Derneği (TUDER) tarafından Foça Belediyesi ve Foça Kaymakamlığı işbirliğiyle yürütüldüğünü bölge yetkililerinden dinledik. Bu gibi oluşumlar Foça’nın daha fazla kitleye ulaşması ve turizmin sürdürülebilir olması açısından oldukça sevindirici projeler.

Foça’da neler yedik…

Deniz kıyısı olması sebebi ile ağırlıklı deniz mahsulleri, Batı Anadolu ve Ege kıyılarının etkisi Foça mutfağının temelini oluşturuyor. Yoğurtlu balık, balık çorbası, kalamar dolması gibi menülerde öne çıkan lezzetler arasında.  Foça’da biri birine benzeyen bunca restoran arasında benim için en farklı ve özellikli olan kesinlikle Kuzina Foça’dır.

                                                                                      

Kuzina Foça, sabah kahvaltısı ile başlayan öğlen başta zeytinyağlılar ile harika bir lezzet noktası. İnanın yerel mutfağın İzmir’deki önemli temsilcilerinden. Özenli hazırlanmış yerel lezzetlerin yanında samimi ve güler yüzlü hizmet alıyorsunuz. Bu açıdan kendilerine teşekkür ederim. Ben yılın her zamanında zeytinyağlı yemekleri çok seviyor ve tadıyorum. Yazın mahsullerinden tabiki çok daha lezzetli oluyor. Kuzina da beni bu açıdan oldukça keyiflendirdi. Menüde benim için farklı olan zeytinyağlıların başında Bulgurlu Domat Aşı geldi. Çocukken evin büyükleri domates mevsiminde çokça yapardı. Hazır domates mevsimindeyiz kaçırmayın tadın derim. Zeytinyağlı büfesi oldukça geniş. Fava, domates aşı, semizotu salatası, börülce, kızartma, köz patlıcan salatası gibi lezzetli mevsim sebzelerinden yemekler bulunmakta. Ana yemek olarak Kakavya vardı. Ege Adaları’na ait bir yemek olarak tanınır Kakavya. Foça Topan kefali, defne, sarımsak gibi farklı malzemelerle pişirilir. Farklılık arayanlar için öneriyorum.

                                                                                                  

Bunca yaşanmışlık ve medeniyetlerin mirasları Foça’yı farklılaştıran özelliklerin başında gelmekte demiştim. Foça gibi oldukça özel bir lokasyondaki biraz öncede bahsettiğim gibi birbirinin menülerine bunca benzeyen restoranların yanında farklılık yaratmış bir işletme Kuzina Foça.

                                                                                                     

İşletme ziyaretlerimizde en çok yaptığımız sohbetlerin başında ben olsam bunu yapardım, ben olsam şöyle olurdu sohbetlerini çok yaparız. İşte bu noktada eleştirel bakıyoruz. Benim Foça işletmecilerine önerim daha yerel olmaları ve işletmelerini farklılaştırmaları. Şöyle düşünün birçok deniz mahsulü lokantasında aynı menüleri yiyoruz. Bir deniz mahsulü lokantasında olmak zorunda olan mezeler var gibi artık. İşte bunu eleştirseler farklılık ne olabilir diye başlar bence. Bunun için bulundukları yerden çıkmalılar ve daha fazla araştırmalılar bence. Bu farklılıklar ilçenin gelişimini de tetikler. Daha fazla nitelikli turist almaya başlayacaklardır. Sunum setlerinde artık farklılaşa işletmeler görüyoruz. Ülkemizde yetişen ve mücadele eden porselen atölyeleri var. Buradan çıkan oldukça keyifli tasarımlar var. İşletmeler bu yerel değerleri de destekleseler ve işletmelerinde bu tasarımcılara daha fazla yer verseler bence mükemmel bir flora yaratır. Tasarımında yaşamasını sağlar ve doğal bir ekonomik döngü yaratır. Bunu yapan ve farklılaşan işletmeleri görüyor ve takdir ediyorum. Aslında baktığın daha idealist bir yaklaşım. Benim inanışıma göre bunu başaran işletmeler hem kendileri için hem de bölge ekonomisine değer yaratıyorlar. İşte şimdilerde popüler ilçeler yokken Foça vardı cümlesinin ardından düşünmek gerektiğine inanıyorum.

                                                                                                

  Yerel yönetim Foça için değer yaratacak şeyler yapma çabasında gördüm. Gözlemledim. Bu oldukça sevindirici. Neler farlı olmaya başlamış derseniz benim en çok gördüğüm yerel üreticiler ve yerli fikri oldu. Bu anlamda neler var derseniz birinci durağımız Yeryüzü Pazarı. 20 ülkede 68’in üstünde üyesi bulunan earth market ağının Türkiye’deki ilk üyesi. Temel mantığında hızlı yaşam temposuna karşı geliştirilmiş yerel yeme içme alışkanlıklarını ve yerel üreticileri geliştirmek amaçlı kurulmuş “Slow Food” hareketinin bir oluşumu. 1989 yılında İtalya’da başlayan yeryüzü pazarları dünya genelinde 20 ülkeye dayanmış bir oluşum. Foça yeryüzü pazarı Türkiye’nin ilk üyesi. Foça dışında Şile ve Gökçeada yeryüzü pazarlarıda üye pazarlar arasında. Pazarda satılan hiçbir ürün halden alınan ve satılan ürünler değil. Hangi tezgâha gitseniz ürünün özelliklerini ve hikâyesini dinliyorsunuz. Slow food hareketinde uygun olduklarını kanıtlamak zorunluluğunu için ilk şart, üreticilerin ürünlerinin “iyi, temiz, adil” ilkelerine uygun olması. Her Pazar sabah 08:30- 18:00 aralığında açık olan pazarı ziyaret etmeli ve gezinmelisiniz.

İkinci durağımız Kadınca Kararınca Yerel Ürünler Pazarı. Foça Belediye tarafında Bağarasında açılan bir emek pazarı, Kadınca Kararınca. Cuma-Cumartesi-Pazar günleri saat 10:00- 22:00 arası açık. Bölgedeki yaşan kadınların evde ürettiklerinin satıldığı pazarı gezmenizi öneririm. El emeğinin neler yarattığının en güzel örnekleri ile dolu bir pazar düşünün.

Üçüncü durağımız Çöpsüz Bakkal. Çöpsüz bir dünya için, plastiksiz, zehirsiz, katkısız ürünler satarak doğal, yerel ve sıfır atık felsefesi ile kurulmuş bir bakkal. Doğaldan kasıtları hormonsuz, katkısız, ilaçsız, sağlıklı ve genetiği ile oynanmamış yerel tohumdan üretilen ürünlerden bahsediliyor. Yerelden kasıtları, kendi ürettikleri, ismine Yuva dedikleri yaşam alanlarında çıkan ve çevrelerindeki üreticilerden aldıkları ürünlerden bölgeyi de kalkındırmak amacını anlatıyorlar. Sıfır atıktan kasıt, geri dönüşümlü bir tüketimin önceliklendirildiği ve çöpsüz bir yaşam anlatılmakta. İşte bu temel değerlerle kurulmuş hem yereli hem çevreyi destekleyen bir bakkal işletmesi Çöpsüz Bakkal. Foça Bağarasında buluna işletmeyi ziyaret etmenizi öneririm.

                                                                                                              

Ben genel gezimizden çok keyif aldım. Her zaman ziyaret ettiğim Foça’ya farklı baktım. Değişim diyalektiği hayatımızın tümünde varken, zamanın hızını anbean yaşarken en güzel gün batımını izledim ve farklılaşan bir Foça hayali kurdum. Dilerim sizde farklı bakarsınız. İşte yerel dokunuşlar… Foça her zaman güzel.. Daha da güzel olsun diye tüm çaba. Foça güzel gitsenize…

Afiyetle kalın…

https://www.instagram.com/bugunbiraradayiz/

https://www.youtube.com/channel/UCUJjRCrxsqj7QoqJ63EshxQ?view_as=subscriber