Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk başkanlığında Bakanlığın Reşat Moralı Salonu'ndaki toplantıda, işçi tarafını Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), işveren tarafını ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil etti.

Bakan Selçuk, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, asgari ücretin tespiti konusunda ilgili tüm tarafların teklif ve görüşlerini komisyonda her zaman açıkça sunduğunu belirterek, işçi ve işverenlerle tüm çaba ve ortak hedeflerinin sürdürülebilir bir kalkınmayı tesis edecek şekilde asgari ücreti ideal bir noktaya getirebilmek olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde 2023 hedefleri doğrultusunda önceliklerden birinin istihdamı korumak ve daha da artırmak olduğunu vurgulayan Selçuk, şunları kaydetti:

"Bu anlamda, asgari ücretin sosyal ve ekonomik konjonktür ile uyumlu, kalkınmaya ve verimliliğe katkı verecek şekilde belirlenmesi önem arz etmekte. Dolayısıyla ücret artışı kadar, işin kendisinin yani istihdamın korunması da mühim. İşin kendisini yani istihdamı koruduğumuzda bireyin daha mutlu olduğunu, bu vesileyle aile içindeki uyumun arttığını ve uyumlu ailelerin de müreffeh bir toplumun inşasının yapı taşı olduğunu biliyoruz. Bizim çalışmalarımızda esas aldığımız yol haritamız da budur. Mutlu birey, uyumlu aile ve müreffeh toplum, bunu çok önemsiyoruz. Bu süreçte komisyonun hem işçi hem de işveren bakış açısını dikkate alarak ortak bir noktada buluşması en temel gayemiz."

Selçuk, 17 yıldır tüm tarafların şartlarını gözeterek her zaman çözüm odaklı yaklaşım sergilediklerini anımsatarak, şu bilgileri verdi:

"2002'den beri işçi ve işverenlerimizin haklarında iyileşme sağlayan birçok önemli düzenlemeyi hayata geçirdik. 2003'te İş Kanunumuzu ILO sözleşmeleri ve AB normlarına uygun olarak yeniden düzenledik. 2009'da 1 Mayıs'ı işçilerimize 'Emek ve Dayanışma Günü' olarak ilan ettik. Askeri darbe sonucu oluşmuş sendikal mevzuatımızı, uluslararası standartlara uygun olarak, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile 2012'de yeniden düzenledik. Sendikaya üyelikte e-Devlet Sistemi'ne geçerek sivil örgütlenme ve sendikalaşmayı kolaylaştırıcı önemli bir adım daha attık. Bugün herhangi bir sendikaya üye olan yaklaşık 2 milyon işçi kardeşimiz var. Sendikalaşma oranı açısından da artışı görmek mümkün. 2013'te yüzde 9 olan işçilerimizin sendikalaşma oranı, yüzde 14'e yükseldi. Gayretimiz bu oranın daha da artması yönünde."

"Asgari ücreti nominal olarak 10 kat artırdık"
Emeğe, alın terine ve üretkenliğe her daim sahip çıktıklarını dile getiren Selçuk, bu anlayışla çalışanların hakkını ve hukukunu her mecrada savunduklarını söyledi.

Geçen yıl itibarıyla kamuda çalışan alt işveren işçilerin sürekli işçi olarak istihdam edilmelerini sağladıklarını anımsatan Selçuk, şöyle konuştu:

"Asgari ücreti; 2019'da bekar ve çocuksuz bir işçimiz için günlük net 67,36 lira, aylık net 2 bin 20 lira 90 kuruş olarak tespit ettik. Dolayısıyla, yüzde 26 oranında artış sağlayarak, işçilerimizi enflasyona ezdirmeyeceğimize dair verdiğimiz sözü de tutmuş olduk. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişten sonraki bu ilk asgari ücretin, oy birliği ile kabul edilmesi de uzlaşı zeminin gücünü gösterdi. 2002'de 184,3 lira olan net asgari ücreti 2019'da 2 bin 20 lira 90 kuruşa çıkararak nominal olarak 10 kat artırdığımıza dikkatinizi çekmek isterim. Reel anlamda ise asgari ücreti yaklaşık bir buçuk kat arttırmış bulunmaktayız. Uluslararası veriler ışığında asgari ücretin işçiye sağladığı satın alma gücüne baktığımızda, geldiğimiz nokta itibarıyla önemli bir ivmeye sahibiz. 2019 itibarıyla ülkemizde uygulanan asgari ücretin Bulgaristan, Yunanistan, Polonya, Macaristan, Romanya, Portekiz gibi daha birçok Avrupa Birliği ülkesini geride bıraktığını görüyoruz. Asgari ücretin satın alma gücüne yansımasına baktığımızda AB üye ve aday ülkeleri içerisinde 2002 başında 15'inci sırada, 2017 ve 2018 yıllarında 12'nci sıradayken bu yıl ülkemiz 10'uncu sıraya yükselmiş durumda."

"Asgari ücret bütün olarak ülke ekonomisini de etkilemekte"
Asgari ücretlilerin gelirinde vergi diliminin değişmesi nedeniyle yaşanan düşüşü 7103 sayılı Kanunla önlediklerini anımsatan Selçuk, şöyle devam etti:

"Asgari ücret, özünde bir sosyal koruma ücreti olmasına rağmen; ihbar ve kıdem tazminatı, prim, vergi ve idari para cezaları, işsizlik ödeneği, evde bakım ücreti, asgari geçim indirimini de bire bir etkiliyor. Diğer taraftan, genel ücret seviyesini, istihdamı, üretim-tüketim dengesini, yatırımları, rekabeti yani bir bütün olarak ülke ekonomisini de etkilemekte. Güncel verilere bakacak olursak, işsizlik rakamları ağustos ayı itibarıyla yüzde 14 seviyesinde. 2019 sonu beklentimiz ise yüzde 12,9 düzeyinde. 2020'de ise bu oranın yüzde 11,8 seviyesine gerileyeceğini ve azalan seyrini sürdüreceğini öngörüyoruz. Uygulayacağımız istihdamı destekleyici politikalar ile işsizlik rakamlarının tek haneye geldiğini ve sürdürülebilir bir seviyeye indiğini görüyor olacağız. Başta da ifade ettiğim gibi buradaki temel meselemiz işin kendisini yani istihdamı korumak. Tabii bu hedeflere ulaşılması ancak sosyal tarafların güçlü iş birliği ile mümkün. Komisyonda tıpkı geçtiğimiz yıl olduğu gibi asgari ücretin tüm tarafların uzlaşısı ile tespit edilmesini canı gönülden diliyorum."

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Genel Sekreteri Koç
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Sekreteri Akansel Koç, şöyle konuştu:

"Bu doğrultuda belirlenecek ücrette, ülkenin ekonomik durumu ve işletmelere olan etkisi de göz önünde bulundurulmalıdır. Unutulmamalıdır ki işletmelere yansıyacak olumsuz etkiler çalışanlarımızı da aynı yönde etkileyecektir. Asgari ücret sadece bu ücretle çalışanların ücretini değil aynı zamanda, diğer tüm çalışanların ücretini etkileyen bir gösterge, iş arayışında olan işsizlerimizin potansiyel ücreti, yeni yatırımcıların ise yatırım kararlarını etkileyen en temel kriterdir." 

Son 5 yılda asgari ücrete dört kez enflasyon üzerinde artış yapıldığını anımsatan Koç, şu bilgileri verdi: 

"Kümülatif asgari ücret artışı 2015-2019 yılları arasında yüzde 113 olarak gerçekleşirken, aynı dönem için TÜFE oranındaki toplam değişim yaklaşık yüzde 74 seviyesinde olmuştur. Bu artışlar sonrası, sanılanın aksine, Türkiye'de asgari ücret satın alma gücü açısından, rekabet içinde olunan ülkelere göre en yüksek düzeye gelmiştir. Öte yandan, rekabet içinde olduğumuz ülkelere göre göreceli olarak yüksek kalan asgari ücret, işveren maliyetlerini artırarak rekabetçiliğimizi olumsuz etkilemektedir. Gönül ister ki tüm ücretler yükselsin. Ancak gerçekçi ve stratejik bakış açısı ile yeni yatırım çekmemiz için, yanı başımızdaki ülkelere yatırım kaptırmamak için, rekor seviyeye gelen işsizliği indirebilmek için, zor günler geçiren sektörlerin toparlanabilmesi için makul ve dengeli bir asgari ücretin tespit edilmesi elzemdir."

"Yeni asgari ücret 2020 işsizlik hedefine ulaşılması için de önemli"
TÜİK'in iş gücü verilerine göre son 5 yılda işsizlik oranının yüzde 9,9'dan yüzde 14'e, genç işsizliğinin ise yüzde 17,9'dan yüzde 27,4 seviyelerine çıktığına dikkati çeken Koç, "Güncel durumda 1,5 milyon genç işsizimiz vardır. Asgari ücretin iş arayan bu gençlerimizin istihdamının üzerindeki baskıyı rahatlatacak düzeyde belirlenmesi önem arz etmektedir." dedi.

Koç, "Ayrıca belirlenecek yeni asgari ücret, 2. Yeni Ekonomik Program'da yer alan yüzde 11,8'lik 2020 işsizlik hedefine ulaşılması için de önemlidir. Asgari ücretin enflasyonun üzerinde artış gösterdiği son yıllarda, kayıt dışılık oranı da hızla artmış, 2019 Ağustos ayında yüzde 36,1 ile 2014 yılı seviyesinin de üzerine çıkmıştır. Asgari ücretin artışı ile kayıt dışılık paralel yükseliş trendindedir. Kayıt dışı istihdamın bir puan düşürülmesinin bile ülke ekonomisine, işletmelerimizin rekabet gücüne ve dolayısıyla istihdama çok ciddi katkısı olduğunun altını çizmek isterim." ifadelerini kullandı.

"TÜİK'in salt gıda harcaması hesaplamasından yola çıkmak yanlış"
Çalışma barışının güçlü ekonominin en önemli belirleyicilerinden olduğunu ve kendilerinin çalışma hayatındaki uyumu siyaset üstü gördüklerini anlatan Koç, şunları kaydetti:

"Bu anlamda asgari ücretin, ekonomik verileri ve ülke gerçeklerini dikkate almayan siyasi polemiklere malzeme edilmemesini temenni ediyoruz. Belirttiğim tüm bu hususlardan hareketle özetleyecek olursak, geçtiğimiz yıl yaptığımız toplantıda da belirttiğimiz üzere, TÜİK'in yapmış olduğu salt gıda harcaması hesaplamasından yola çıkarak Komisyona asgari ücret hesaplaması sunmasının son derece yanlış olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.

Asgari ücret tespitinde, Anayasamızın 55. maddesinde de yer aldığı üzere, ülkemizin ekonomik durumunun yani iş gücü maliyetleri, rekabet gücü, yatırımlar, hedef işsizlik ve hedef enflasyonun topyekün dikkate alınmasını, TÜİK'in Komisyona hesaplama değil, bu konularla ilgili veriler sunmasını, Asgari Ücret Desteği'nin, 2020'de 200 lira olarak ve tüm işletmeleri eşit şekilde kapsayarak devam etmesini, destekten yararlanma koşulları kapsamında, toplu iş sözleşmeli işyerleri için uygulanan prime esas günlük kazançtaki üst limitin artırılarak devamını, yüzde 2 olan İşsizlik Sigortası İşveren Payı'nın 2020 yılı için alınmamasını, SGK İşveren Desteği'nin yüzde 5'ten yüzde 6'ya yükseltilmesini ve bu oranın toplu iş sözleşmeli iş yerlerinde yüzde 7 olarak uygulanmasını, sosyal yardımların istihdamı destekleyecek şekilde yeniden değerlendirilmesini, rekabet içerisinde olduğumuz çoğu ülkeden ve OECD ortalamasından oldukça yüksek olan ücret üzerindeki vergi yüklerinin tekrar gözden geçirilmesini bekliyor ve talep ediyoruz."