Avrupa’da yaygınlaşıp Türkiye'ye de gelen vintage kültürü, İstanbul’dan sonra İzmir’de de özellikle gençlerden yoğun ilgi görüyor. Zincir markaların ürettiği hazır giyimden sıkılan ve kendi tarzını yaratmak isteyen gençler vintage kıyafet ve eşyalara yöneliyor. 4 yıldır vintage mağazası işleten Ali Kaplan (27), "Vintage bana göre ihtiyaç olan bir şey değil, lüks tüketime giriyor. İnsanların diğerlerinden farklı görünmek için seçtiği post-modern bir ilgi alanı. Büyük markalar geçmişe dönüşü başlattı, küçük markalar da onları takip etti. Bana göre vintage kültürünün bu kadar sevilmesini popüler kültürün de temelini oluşturan Amerikan kültürü ve sineması sağladı" diye konuştu.

SATIŞ FİYATLARI YÜZDE 20 ARTTI
Vintage ürünlerin tamamının yurtdışından geldiğini belirten Kaplan, "Ürün maliyetleri geçen yaz makul fiyatlardaydı, bizim kar marjımız gayet iyi durumdaydı. Daha sonra dövizde bir dalgalanma oldu ve toptan aldığımız yerde ürün fiyatları yükseldi. Ben satış fiyatını değiştirmedim, çünkü zaten belli bir müşteri kitlemiz var ve fiyatlarla oynandığı zaman müşteriyi kaçırabiliyoruz. Euro kurunun yükselmesinden sonra ise ürünlere tekrar iki kat zam geldi. Bu artıştan sonra bazı ürünlere mecburen zam yapmak zorunda kaldım ve bu satışı ciddi derecede etkiledi. Bizim işlerimiz ciro olarak sonbahardan sonra artış gösteriyor. Şu an ürünlerde yüzde 20’lik bir artış var ve satışlar beklediğim gibi değil. Geçen kış daha iyi geçmişti" dedi.



'VINTAGE SAYILMASI İÇİN 25 YAŞINI GEÇMİŞ OLMALI'
Müşteri profilinden söz eden Kaplan, mağazaya giren 10 kişiden 6’sının lise ve üniversite öğrencileri olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: 

"İş hayatına girmiş, vintage seven ve diğerlerinden kafa olarak farklı olduğunu göstermek isteyen 25-30 yaş arası bir grup da var. İlk çağlarda insanlar vücutlarına evli olduğunu, birini sevdiğini, bir aileye ait olduğunu belirten dövmeler yaparlarmış. Bizim dönemimizde ise kıyafet bunu sağlıyor. İnsanlar ne düşündüklerini, giydiği kıyafetlerle belli ediyor. Benim en sevdiğim müşteri kitlesi çalışan kitle, çünkü onlar gerçekten anlıyor. Zaten onlar üniversiteyi bitirmiş ve yurtdışına en az 1-2 kere gitmiş insanlar oluyor. Avrupa’da çok popüler bir kültür bu. Buraya gelen o 10 müşterinin 2’si de yurtdışından gelen turistler oluyor. Yurtdışında ikinci el satan mağazalar, vintage mağazalar çok fazla olduğu için onlar bu kültüre uzun süredir aşina. 10 kişiden 1’i gerçekten vintage kıyafeti seven ve bunu kendi kişiliğine yansıtmış insan oluyor. Birçok insan vintage ile ikinci el kıyafeti karıştırıyor. Ürünlerin vintage sayılabilmesi için 25 yaşını geçmiş olması gerekiyor, 25 yılın altında ise ikinci el sayılıyor. İnsanlar ürünün kumaşını anlamıyor, o ürünün sadece kendisinde olacağının farkında değil. Buradan ürün almak ile terziye gidip kendine kıyafet diktirmek aynı şey." 



VINTAGE KÜLTÜRÜ GERİ DÖNÜŞÜMÜ DESTEKLİYOR

Vintage kültürünün başka bir özelliğinden söz eden Kaplan, "Bana göre bu işteki can alıcı noktalardan biri de; geri dönüşümü destekliyor ve tetikliyor olması. Avrupa’da bu kültürün bu kadar gelişmesinin nedeni de kıyafetlerin, aksesuarların, mobilyaların geri dönüşüyor olması. Oradaki insanlar birinin mobilyasını, kıyafetini kullanıyor olmayı sıkıntı etmiyor. Türkiye’de de popüler insanlar vintage’ı daha iyi tanıtsa ve insanları bilinçlendirse, geri dönüşüme de katkı olacağını düşünüyorum.  Türkiye’de hiç ikinci el mağazası yok, çünkü bu ürünlere olan bakış açısı belli. Vintage da eski üretim fakat popüler kültür bunu daha iyi tanıttığı için insanlar giyiyor" dedi.

'HAZIR GİYİM ÜRÜNLERİ VİNTAGE KIYAFETLERİN YANINDA ÇOK RUHSUZ'
Vintage giyim tarzına, stiline uygun olduğu için ilgi duyduğunu anlatan mağaza müşterilerinden spor eğitmeni Eren Kılıç, "Yurtdışında yaşadığım dönemlerde de sürekli eski kıyafetlerin ucuza satıldığı, takas edildiği yerler olan ‘thrift shop’lardan da alışveriş yapardım. O zamanlar Türkiye’de bu kültür yoktu. 5-6 yıl önce İstanbul’da Kadıköy’de başlar gibi oldu. Sonra ben birkaç yer keşfettim, burası da onlardan biri. Artık Türkiye’de de Kanada’da bulunduğum gibi çok şık, kaliteli ve ucuz kıyafetler bulabiliyorum. Ben dışardan bakan bir göz olarak günümüzdeki insanların giydiği hazır giyimin ruhsuz olduğunu düşünüyorum. Hepsi güzel evet fakat herkes birbirinin aynısı oluyor. Burada ise, mağazaya baktığımda kıyafetlerin renkleri, dokuları, kumaşları, her şey o kadar daha keyifli ki. En başta polar kumaşları, ekoseli kumaşları çok seviyorum. Hem kışın sıcak tutuyor beni hem de bir bağ kuruyorum onlarla, vintage kıyafetlerde böyle bir şey var. Gidip hazır giyim markalarından bir şey aldığında kalitesi düşük oluyor, hiçbir ruhu olmuyor ve fiyat olarak kıyaslandığında da aslında neredeyse başa baş geliyorlar" diye konuştu.