Ege ve Marmara Bölgesi’nde yaptığı saha çalışması sonrası Türkiye’nin farklı bölgelerindeki başkanlarla da görüşen Genel Başkan Neptün Soyer, mevcut durumun sadece Ege ve Marmara bölgelerine özgü olmadığını, ülkedeki tüm hayvan yetiştiricilerinin de hayvanlarını besleyememe problemiyle karşı karşıya olduklarını söyledi. Görüşmeler sonrasında Soyer,  “Ege, Marmara ve Trakya bölgelerinde süt verimi yüksek hastalıktan ari damızlıkların, ülke hayvancılığının geleceği açısından çok önemli olduğunu biliyoruz. Ancak, borç yükü altında dayanacak gücü kalmayan üreticiler, çözümü damızlık dişi hayvanlarını kesmekte buluyor. Kesime giden her dişi hayvan, Türkiye hayvancılığının geleceğini tehlikeye atmaktadır. Üreticilerin dişi hayvanlarını kesmelerinin önüne geçilmesi şart. Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerimizin bir an önce bu konuyla ilgili önlem almalarını talep ediyoruz” diyerek konunun önemini bir kez daha vurguladı.




2007- 2008 yıllarında da benzer bir krizin yaşandığını belirten Soyer “ Ortaklarımızdan edindiğimiz bilgilere göre, şu anda ülkemizde yüksek yem fiyatları karşısında süt fiyatları çok düşük. Önemli olan ülkemizde de yem-süt paritesinin tüm dünyada olduğu gibi 1 kilo süte 1.5 kilo yem olarak karşılık bulması. Ancak bizim ülkemizde bu parite çok düşük. Sattığı sütün karşılığında yeterince yem alamayan ve hayvanlarını besleyemeyen üreticiler, dişi damızlık hayvanlarını kesmeye mecbur kalıyor” dedi.

Üreticilerin hayvanlarını keserek süt üretiminden vazgeçerken aynı zamanda yavrusundan yani danadan da vazgeçtiğini söyleyen Soyer, “ Ortaklarımızla ve bölge başkanlarımızla yaptığımız görüşmelerde, yem fiyatları karşısında direnemeyen ve süt üretiminden kar edemeyen üretici sayısının her geçen gün arttığını bize bildiriyorlar.  Şu anda üreticinin zarar etmektense, damızlık hayvanları elden çıkarmaktan başka çaresi yok. 2007-2008 yılındaki hayvan kesimlerine tanık olan bizler bu durumu, olası bir et krizinin ayak sesleri olarak değerlendiriyoruz. Eğer acilen üreticileri koruyan bir önlem alınmazsa, sütte yaşanan bu kriz, gelecekte et krizine dönüşecek, bunu öngörebiliyoruz. Biz bunu geçmişte yaşadık ve bir daha yaşamak istemiyoruz” diyerek et ve süt üretiminin öneminin altını çizdi.